Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/1642 E. 2022/99 K. 21.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1642 Esas
KARAR NO: 2022/99
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/04/2019
NUMARASI: 2017/173 E. – 2019/328 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 22/02/2017
KARAR TARİHİ: 21/01/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’in davacı şirketin %90 hissesine sahip ortağı olduğunu, müvekkillerinin yine bu şekilde müşterisinden aldığı 15.03.2017 keşide tarihli, 50.000,00 TL tutarlı, … numaralı, … Tic. Ltd. Şti. keşideli çeki 27.10.2016 tarihli Faktoring Sözleşmesi akdederek … A.Ş.’ye temlik ettiğini, faktoring sözleşmesinin bir sureti müvekkiline teslim edilmediği için mahkemeye sunamadıklarını, faktoring sözleşmesi gereğince teminat olarak … Tic. Ltd. Şti.’ni temsilen …, … A.Ş. lehine, 03.02.2017 ödeme günü tarihli, kendisinin de şahsen müteselsil kefil olduğu 150.000,00 TL tutarlı, 27.10.2016 tarihinde bonoyu keşide ettiğini, bono üzerindeki ödeme günü sonradan davalı tarafından eklendiğini, davalı şirket tarafından gönderilen ihtarname ile müvekkillerinin faktoring hesabının 08.02.2017 tarihinde kat edilerek kapatıldığının ileri sürüldüğünü, ihtarname kapsamında belirtilen borcun derhal ödenmesinin talep edildiğini, söz konusu ihtarname ve eklerinde hangi sözleşme/mevzuat hükmünün ne şekilde ihlal edildiğine ilişkin herhangi bir açıklama veya belgeye rastlanmadığını, belirtilen ihtarname ile aynı gün olan 08.02.2017 tarihinde müvekkilleri tarafından faktoring sözleşmesinin teminatı amacıyla keşide edilen 150.000,00-TL lik bononun 50.000,00- TL lik kısmı için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas numaralı dosyası ile takip başlatıldığını, yine aynı gün İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/189 Değişik İş numaralı dosyasından aynı borç için ihtiyati haciz talebinde bulunulduğunu ve 09.02.2017 tarihli, 2017/200 Karar numarası ile ihtiyati haciz kararı verildiğini, akabinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün… Esas numaralı dosyası kapsamında hacze çıkıldığını, davalının, asıl borç muaccel olmadan teminat niteliğindeki senet üzerinden mevzuat hükümlerine ve Yargıtay kararlarına aykırı olarak takip başlattığını, taraflar arasındaki faktoring sözleşmesine konu edilen çekin 15.03.2017 keşide tarihli olduğunu, dolayısıyla Faktoring Sözleşmesine konu çekin tahsil edilebileceği tarih gelmeden teminat niteliğindeki bononun tahsil edilmesi için icra takibi başlatılmasının faktoring mevzuatı uyarınca mümkün olmadığını belirterek (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2015/7055 Esas, 2015/14585 Karar, 12.11.2015 tarihli, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2014/3105 Esas, 2014/7276 Karar Numaralı ve 15.4.2014 tarihli kararları), mevzuat hükümlerine ve Yargıtay Kararlarına aykırı şekilde muaccel olmayan bir borca dayanarak başlatılan icra takibinde İcra ve İflas Kanunu Madde 72 kapsamında Müvekkillerin borçlu olmadığının tespiti ve takibin durdurulması gerektiğini, teminat olarak verilen bononun asli unsurları olan vade davalı tarafından sonradan yazıldığını, teminat senedi olarak verilen bonoya karşı kambiyo senetlerine mahsus icra takibi gerçekleştirilemeyeceğini, teminat senedi ile kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapılamayacağından takibin iptaline, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas numaralı dosyasına dayanak teşkil eden senetten dolayı (teminat senedi olması) ve müvekkiller ile davalı arasındaki faktoring sözleşmesinden dolayı takip tarihi itibarı ile muaccel bir borçlarının da bulunmaması dikkate alınarak müvekkillerin borçlu olmadıklarının tespitine, davalının % 20 den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, borçlu olmadığı halde müvekkilinin ödediği 10.000,00 TL nin müvekkile iadesine karar verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu icra takibine konu 3.02.2017 vadeli 27.10.2016 tanzim tarihli 150.000,00-TL bedelli senedin ödenmemiş 50.000,00- TL’lık kısmının tahsili amacıyla takip yapıldığını, sonrasında İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/189 D.İş sayılı dosyası ile ihtiyati haciz kararı alındığını ve İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyasından işleme konulduğunu ve İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının bu dosya ile birleştirildiğini, davanın 22.02.2017 tarihinde 14.02.2016 tarihinde ödenen 10.000,00- TL için istirdat, diğer borç için menfi tespit davası açılmışsa da, dava sonrası yine davacı yanca 40.000,00- TL de ödenerek dava niteliği gereği istirdat davasına dönüştüğünü, davacı yanca, dava açılış öncesi 14.02.2016 10.000,00- TL ödendiğini işbu davanın menfi tespit değil, istirdat davası olması gerektiğini, sonraki ödeme ise 15.03.2016 tarihinde 40.000,00- TL dosya borcu masraflar hariç olmak üzere ödendiğini, istirdat davasının açma şartı olan icra tehdidi altında ödeme de olmadığından dava şartı yerine getirilmediğinden davanın dava şartı yokluğu sebebi ile usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, borçlu, itiraz süresi içinde takip konusu borcu ödeme emrine itiraz süresi içinde öderse, m. 72’ye göre istirdat davası açamayacağını, çünkü borçlunun henüz itiraz etme (ve bununla icra takibini durdurma) imkanı bulunduğu bir dönemde yaptığı ödeme, cebri icra tehdidi altında yapılmış bir ödeme olmadığını, bu halde borçlu ancak BK m.62’ye göre sebepsiz iktisap davası açabileceğini, borçluya ödeme emrinin 10.02.2016 tarihinde tebliğ edildiğini, itiraz süresinde ve haciz anında olmamak üzere 14.02.2016 tarihinde ödeme yapıldığını, sonrasında yine 15.03.2016 tarihinde 40.000,00- TL ödeme yapılarak dosya alacağının ödendiğini, borçlu, ödeme emrine itiraz etmemiş ve dosya borcunun 10.000,00- TL’sini dava öncesi, 40.000,00- TL’yi de davadan sonra icra baskısı altında olmadan ödemiş olmakla, kesinleşen icra takibiyle cebri icra tehdidi altında ödeme yaptığı iddiası ile paranın geri verilmesini isteyemeyeceğini, bu nedenle de istirdat davası açamayacak davacının dava şartı yokluğu sebebiyle davasının reddinin gerektiğini, 6361 sayılı finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketleri kanunu madde 9/3’te de belirtildiği üzere, kambiyo senedini ciro yoluyla müvekkili şirkete devri olduğundan kambiyo senedinden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan defileri müvekkil faktoring şirketine karşı ileri süremeyeceğini, müvekkili şirketin iyiniyetli hamil oldugundan kötüniyet tazminatı talebinin dayanağının olmadığını, (Yargıtay 19.H.D. 14.06.2012 tarih ve 2012/3488 E. 2012/10160 K. Sayılı , T.C. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2016/878 K. 2016/13023 T. 03.05.2016 tarihli emsal kararları), davacı tarafça çekin teminat amacı ile alındığı iddia edilmişse de, çek teminat amacı ile verilmediğini, buna ilişkin bir ibarenin çek üzerinde mevcut olmadığını, takibe konu senedin vade tarihinin de sonradan yazılmadığını, tüm unsurlarının tam olduğunu ve usulüne uygun bir senet olduğunu, sonuç olarak, davanın usulden esasına girilmeden reddine, TTK.nun 687 ve Faktoring Kanunu 9/3 md. amir hükmü gereğince, çek borçlusu ile lehdarı arasındaki şahsi def’iler iyiniyetli hamil olan müvekkil şirkete karşı ileri sürülemeyeceğinden, her halükârda haksız ve mesnetsiz davasının reddine ve aynı zamanda davalının % 20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilerek, yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı yana tahmiline karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10.04.2019 tarih ve 2017/173 Esas – 2019/328 Karar sayılı kararıyla; “…Her ne kadar takip 150.000,00-TL bedelli bonoya dayanarak 50.000,00-TL tutarlı asıl alacak üzerinden başlatılmış ise de; takip konusu alacağın dayanağını oluşturan faktoring sözleşmesine istinaden davacı şirke tarafından cirolanarak teslim edilen 50.000,00-TL bedelli çekten kaynaklandığı, çekin karşılıksız çıkması nedeni ile hesabın kat edildiği, bu itibarla davalının dava konusu çekten dolayı davacı şirketten 50.000,00-TL faktoring alacağı bulunduğu, diğer davacının ise kefil olduğundan bu borçtan sorumlu olduğu anlaşılmıştır. Takip dosyasında 50.000,00-TL senet alacağına istinaden faiz ve komisyon alacağı da talep edilmiş olduğu, her ne kadar çek karşılıksız çıkmış olsa da; ödeme tarihinden önce takibe konulması nedeni ile davalının faiz ve komisyon alacağı talep etme hakkı olmadığı, takip konusu asıl alacak yönünden davanın reddine, faiz ve komisyon alacağı yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği ancak, mahkememizce sehven davanın tümü yönünden reddine karar verildiği, davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine” karar verimiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacılar vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Davalı ile akdedilen 27.10.2016 tarihli faktoring sözleşmesi gereğince müvekkillerin müşterisinden aldığı 50.000,00 TL tutarlı 15.03.2017 keşide tarihli çekin davalıya temlik edildiğini, sözleşmenin teminatı olarak 27.10.2016 tanzim tarihli 150.000,00 TL tutarlı bononun davalıya verildiğini, Temlik konusu çekin keşide tarihi gelmeden davalının ihtar çekerek 08.02.2017 tarihi itibariyle hesabı kat ettiğini ve haksız olarak takip süreçleri başlattığını,Teminat olarak verilen bononun, borcun asıl konusunu oluşturan çekin keşide tarihi gelmediği halde doldurularak takibe konulduğunu, ayrıca takipten sonra ihtiyati haciz kararı da aldırılarak haksız haciz ve muhafaza işlemleri yapıldığını, ödemelerin bu haksız hacizlerin baskısıyla yapılmak zorunda kalındığını,Davalının hesabı kat ettiği ve haksız icra takibi ve hacizler yaptığı süreçte, temlike konu çekin vadesinin henüz gelmediğini, yani karşılıksız olduğunun henüz tespit edilmediğini, mahkemenin gerekçeli kararında bu hususu yanlış yorumladığını, kaldı ki davanın bile çekin keşide tarihinden önce açılmak zorunda kaldığını,Davadaki taleplerinin, takibe konulan 150.00,00 TL’lik bononun faktoring sözleşmesinin teminatı olarak alındığının tespiti ile teminat senetlerinin kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takibe konu edilememesi nedeniyle müvekkillerin muaccel borçlarının olmadığının tespiti, haksız ödenen bedellerin istirdadı olduğunu, Mahkemenin hüküm fıkrasıyla gerekçesi arasında çelişki olduğunun mahkemenin de kabulünde olduğunu, kaldı ki davanın tümüyle kabulü gerektiğinden mahkemenin kısmen kabulünün gerektiği tespitinin de hatalı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: * İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyası. (Davalı tarafından davacılar aleyhine 27/10/2016 tanzim tarihli, 03/02/2017 vadeli 150.000,00-TL bedelli bonoya dayalı olarak 50.000,00-TL’lik alacak için başlatılan kambiyo senetlerine özgü icra takibi.)
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacılar, icra takibine konu edilen bononun faktoring sözleşmesinin teminatı olarak verildiğini, sözleşme ile temlik edilen çekin keşide tarihi gelmemesine rağmen davalının hesabı kat ederek teminat olarak verilen bonoyu tahsile koymasının usule aykırı olması nedeniyle menfi tespit ve haciz baskısıyla yapılan ödemelerin istirdadı isteminde bulunmuştur. Davalı faktoring şirketi, bononun faktoring hukukuna uygun olarak temlik alındığını, haciz baskısıyla yapılan bir ödeme olmadığını, kişisel defilerin kendilerine karşı ileri sürülemeyeceğini beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından; “… takip konusu alacağın dayanağını oluşturan faktoring sözleşmesine istinaden davacı şirket tarafından cirolanarak teslim edilen 50.000,00-TL bedelli çekten kaynaklandığı, çekin karşılıksız çıkması nedeni ile hesabın kat edildiği, takip dosyasında 50.000,00-TL senet alacağına istinaden faiz ve komisyon alacağı da talep edilmiş olduğu, her ne kadar çek karşılıksız çıkmış olsa da; ödeme tarihinden önce takibe konulması nedeni ile davalının faiz ve komisyon alacağı talep etme hakkı olmadığı, takip konusu asıl alacak yönünden davanın reddine, faiz ve komisyon alacağı yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği ancak, mahkememizce sehven davanın tümü yönünden reddine karar verildiği, davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir.Hüküm davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı …Tic.Ltd.Şti ile davalı arasında 27.10.2016 tarihli faktoring sözleşmesi bulunduğu, davacı …’in de sözleşmenin müteselsil kefili olduğu, faktoring sözleşmesi ile davacının dava dışı …’ın keşidecisi olduğu …’ ait 15.03.2017 keşide tarihli 50.000,00 TL tutarlı çekin davalıya temlik edildiği, faktoring sözleşmesinin teminatı olarak takibe konu 150.000,00 TL bedelli bononun davacılarla keşide edilerek davalıya verildiği, bononun sözleşme ile aynı tarihte düzenlenmiş olması, taraflar arasında farklı bir ticari veya hukuki ilişkinin bulunmaması ve sözleşme içeriği dikkate alındığında bononun ‘temlik edilen çekin teminatı’ olarak verildiği sabittir. Davacı şirket tarafından davalı faktoring şirketine temlik edilerek bedeli (43.600,00 TL olarak) tahsil edilen 50.000,00 TL tutarlı çekin keşide tarihi 15.03.2017 olmasına rağmen, davalı tarafından ‘Çek keşidecisi şirketin diğer çeklerini de ödemediği gerekçesiyle’ ihtarname gönderilerek 08.02.2017 tarihi itibariyle hesabın kat edildiği ve akabinde teminat bonosunun takibe konulduğu görülmüştür. 04.02.2015 tarihli Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 8.maddesinde; “(2) Müşterilerden ek teminat mahiyetinde olmak üzere devralınan ve fatura veya fatura yerine geçen belgeler ile ilişkili olmayan kambiyo senedi veya diğer senetlerin tahsil edilebilmesi için; a) Alacağın vadesinde ödenmeyip sorunlu hale gelmiş olması, b) Alınan kambiyo senedi veya diğer senet karşılığında hiçbir şekilde kambiyo senedi ve diğer senedin ilgililerine finansman sağlanmaması, c) Kuruluşun işlem ve muhasebe kayıtlarında ek teminat mahiyetinde alınan kambiyo senedi veya diğer senedin ilgili borcun teminatı karşılığında alındığına ilişkin kayıt düşülmesi gerekir. (3) Müşterilerden ek teminat mahiyetinde olmak üzere devralınan ve fatura veya fatura yerine geçen belgeler ile ilişkili olmayan kambiyo senedi veya diğer senedin tahsil edilmesi, ancak kuruluşun vadesinde ödenmeyen alacağı ve müşteriden olan diğer alacaklarını ilgili mevzuat çerçevesinde alacağın geri ödenebilirliğine göre Tasfiye Olunacak Alacaklar veya Zarar Niteliğindeki Alacaklar hesabında sınıflandırması, buna göre özel karşılık ayırması ve hukuki takip süreçlerini başlatmış olması halinde mümkündür.” düzenlemesine yer verilmiş olup; Somut olayda davalıya temlik edilen çekin keşide tarihi gelmeden ve henüz karşılıksız olduğu tespit edilmeden, faktoring sözleşmesinin teminatı olarak alınan bononun takibe konulması usul ve yasaya aykırıdır. Mahkemece tüm bu hususlar gözetilerek, takibe konu bononun teminat olarak verildiğinin ve buna bağlı olarak henüz icra takibine konu edilemeyeceğinin tespiti ile; davacıların davalıya borçlu olmadığının ve davacı tarafça yapılan ödemelerin davalıdan tahsili ile davacılara iadesine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi usule aykırı olduğundan, davacılar vekilinin istinaf isteminin kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacılar vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul 18.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/04/2019 tarih, 2017/173 E. – 2019/328 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davanın kabulü ile; davacıların İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası kapsamında davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, davacıların dosya kapsamında yapmış oldukları toplam 50.000 TL’nin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, 4-Şartları oluşmadığından davacıların kötüniyet tazminatı talebinin reddine, 5- Alınması gereken 3.415,50 TL harçtan, peşin alınan 857,58 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.557,92 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 6-Davacılar tarafından yapılan yargılama gideri olan 31,40 TL başvurma harcı, 857,58 TL peşin harç, 600,00 TL bilirkişi ücreti, 115,35 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 1.604,33 TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 7-Davacılar lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 7.300,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 8-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacılara iadesine, 9- İstinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan yargılama gideri olan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 28,13 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 149,43 TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 10-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 11-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.21/01/2022