Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/1620 E. 2022/59 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1620 Esas
KARAR NO: 2022/59
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/04/2019
NUMARASI: 2018/564 2019/401
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/01/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; müvekkili hakkında, kambiyo senetlerine özgü yolla takip başlatıldığını, takip konusu çekte müvekkilinin keşideci olarak gözüktüğünü, keşideci kısmında müvekkilinin isim ve imzası bulunmakla birlikte bu imzanın tahrif edildiği, çekin sağ üst köşesinde yer alan meblağın üzerindeki imza ile alt kısımdaki imzaların müvekkiline ait olmadığını, bu imzaların müvekkili imzası taklit edilerek atılmaya çalışıldığını, konu ile ilgili suç duyurusunda bulunduklarını belirterek, müvekkilinin çekin borçlusu olmadığının tespitine, davalının % 20 oranında kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, 17.10.2018 tarihli dilekçesi ile davalı … yönünden davasından feragat etmiş olup, mahkemece bu davalı hakkındaki davanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydına karar verildiği görülmüştür. Davalı … vekili; davanın haksız olduğunu, imzanın davacıya ait olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Davalı … vekili; davanın reddini istemiştir. Mahkemece toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; “…Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, dava çekteki keşide tarihi ve miktar hanesinde bulunan imzaların kelidecinin eli ürünü olmaması nedeniyle menfi tespit istemine ilişkindir. Davacı çekteki keşideci imzasına eli ürünü olduğunu kabul etmekle birlikte keşide tarihi yanındaki imza ile miktar hanesindeki imzaların eli ürünü olmadığını ileri sürmektedir. Öncelikle çekteki miktarın rakam ve yazı ile 6.250,00TL olarak yazıldığı bu konuda rakam ve yazı arasında herhangi bir farklılık bulunmaması nedeniyle keşidecinin buna ilkişkin itirazı yerinde değildir. Zira çek metnindeki miktar hanesinin altına atılan imza gereksiz ve fazladan bir imza olup keşide tarihine yakın kısımda çekin 6.250,00TL bedelli düzenlendiği belirtilmiş olup metin kısmında yeniden rakam ve yazı ile miktarın yazılmış olması sonuca etkili olmadığı gibi bilirkişi tarafından bilimsel yöntem ve aletler kullanılarak yapılan imza incelemesinde çekteki imzanın davacının eli ürünü olduğu belirlenmiştir. Diğer yandan keşide tarihinin 15/11/2016 yerine 15/11/2017 olarak düzeltilmesine ilişkin imzanın davacı tarafından inkar edilmesine rağmen bu imzanın da keşidecinin eli ürünü olduğu kesin şekilde belirlendiğinden davacının menfi tespit talebinin reddine” karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafında; dava dilekçesindeki iddialarını tekrar etmiş ayrıca, çek üzerindeki imzalardan sadece keşideci imzasının müvekkiline ait olduğunu, bedele ilişkin düzeltme için paraf olarak atılan iki imzanın müvekkilinin imzasının taklit edilerek atıldığını, yani müvekkilinin verdiği bedelsiz çek üzerinde birileri tarafından 6.250 TL yazılarak, ve imzası taklit edilerek çekin tahrif edildiğini, mahkemenin imza incelemesi yaptığını, bilirkişi raporunda tüm imzaların müvekkiline ait olduğunun belirtildiğini, ancak çekte iki farklı kimyasal yapıya haiz mürekkep bulunduğunun tespit edildiğini, çekte tahrifat yapıldığına ilişkin böyle kuvvetli bir şüphe mevcut iken bu iki farklı tespite ait çelişkinin giderilmesi için dosyanın ATK ya gönderilerek yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılmasını istemişler se de mahkemenin bu talebi reddettiğini ve bu çelişkili raporu yeterli bulduğunu, raporun Yargıtay kararlarında aranan kriterleri taşımadığını, dolayısıyla hükme esas alınamayacağını, çekte bulunduğu belirtilen iki farklı kimyasal yapıya haiz mürekkebin bulunmasının neden kaynaklandığı hususunda inceleme yapılmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini belirtmiştir. Davalı … vekili istinafa cevabında; keşideci kısmındaki imzanın davacı tarafından kabul edildiğini, çekteki bütün imzaların davacıya ait olduğunun ortaya çıktığını, kaldı ki; icra borcunun da davacı tarafından ödendiğini bildirmiştir.Mahkemece alınan 08/03/2019 tarihli bilirkişi raporunda; “…Mukayeseye esas alınan noter evrakı, banka evrakı, yoklama fişleri, tebliğ mazbatasındaki imzaları ve ayrıca kabul edilen keşideci imzası ile aralarında uygunluk ve benzerliklere istinaden inceleme konusu, … Bankası T.A.O. 0997 Yüzyıl Esenler Şubesine ait, keşidecisi “…” olan, “…” seri numaralı, “…” emrine yazılı çekte keşide tarihinin solunda, gövde metninde ise“6.250 #ALTIBINIKIYÜZELLİ#” meblağ rakam ve yazılarının altında atılmış olan düzeltme imzalarının davacı …’in eli ürünü olduğu, Görünümleri benzer fakat kimyasal yapısı farklı mürekkeplerin tespitine yönelik yapılan incelemelerde; çekte iki farklı kimyasal yapıyı haiz mürekkep bulunduğu, ancak düzeltmelere ilişkin atılmış imzalar ile kabul edilen keşideci imzasının mürekkeplerinin benzer tepkime verdikleri müşahede ve tespit edildiği,” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davalı … tarafından davacı ve diğer davalılar aleyhine, çeke dayalı olarak toplam 7.035, 53 TL’nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü yolla takip başlatıldığı, takip dayanağı çekin 15.11.20217 tarihli ve 6.250 TL bedelli olduğu, keşidecisinin davacı, lehtarının …, sonraki cirantaların ise … ve hamilinde davalı … olduğu, çekin 15.11.2017 de ibraz edildiği, tahrifat bulunduğundan bahisle işleme tabi tutulmadığının belirtildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nın 72. Maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davalı … davacı aleyhine çeke dayalı takip başlatmış, davacı ise imzanın tahrif edildiğini çekin sağ üst köşesinde yer alan meblağ kısmının üzerindeki imza ile alt kısmındaki imzaların müvekkiline ait olmadığını iddia etmiş, davalılar ise davanın reddini istemiştir. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda keşide tarihinin solunda meblağ kısmının altında atılmış düzeltme imzalarının davacının eli ürünü olduğu, çekte iki farklı kimyasal yapıyı haiz mürekkep bulunduğu ancak düzeltmelere ilişkin atılmış imzalar ile kabul edilen keşideci imzasının mürekkeplerinin benzer tepkime verdiklerinin tespit edildiği belirtilmiştir. Söz konusu rapor ayrıntılı incelemeyi içerdiği gibi istinaf denetimine de elverişlidir. Dolayısıyla davacı vekilinin rapora yönelik istinaf talepleri yerinde değildir. Ayrıca çekte iki farklı kimyasal yapıya haiz mürekkep bulunması davacının somut olay bakımından sorumluluğunu ortadan kaldıracak niteliğinde bulunmamaktadır. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.19/01/2022