Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/1613 E. 2022/208 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1613 Esas
KARAR NO: 2022/208
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/02/2019
NUMARASI: 2017/95 2019/78
DAVANIN KONUSU: Marka (Manevi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 16/02/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 1983 yılında sınai haklar alanında hizmet vermek amacıyla kurulduğunu, kurulduğundan bu yana “…” ibaresini ticaret unvanı olarak nizasız ve fasılasız şekilde kullandığını, müvekkilinin ticaret unvanının asli unsurunun … ibaresi olduğunu, bu ibarenin aynı zamanda müvekkilinin tanınmış markası olduğunu, durumun Ankara 2 ve 1 FSHHM kararlarıyla sabit olduğunu, davalının ise müvekkili ile aynı alanda iştigal ettiğini, İTO kayıtlarında yapılan sorgulamada meslek grubu olarak 28-İşletme Destek Hizmetleri alanında faaliyet göstermek üzere kurulduğunun anlaşılacağını, davalı tarafın ticaret unvanının tescilinin tamamen kötüniyetli olduğunu, bu durumun müvekkilinin tanınmışlığından faydalanma amacıyla yapıldığını, bu durumun aynı zamanda haksız rekabet ve markaya tecavüz oluşturduğunu belirterek davalının ticaret unvanının ticaret sicilinden terkinine, bu talepleri kabul edilmediği takdirde “…” ibaresinin unvanından çıkarılmasına, davalının eylemlerinin markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, men’ine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, maddi tazminat hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davaya cevap vermemiştir. İlk derece mahkemesince toplanan delillere göre; davacının ve davalının ticari unvanlarının asli unsurunun destek olduğu, davacının seri şekilde … ibareli markalarının bulunduğu, davalının ticaret siciline 12/10/2015 tarihinde tescil edildiği, davacının ise 2006 yılından beri ticaret unvanını kullandığı ve markalaşma sürecinde bulunduğu, davacının … unvanı ile tanınmış olduğu, davacı ile davalı unvanlarındaki … ibaresinin tüketiciler nezdinde birebir aynı olduğu ve iltibasa yol açacağı, davacının bu ibare üzerinde üstün hak sahibi olduğu, TTK’nun 52.maddesi uyarınca davacının davalının kullanımına son verilmesini isteyebileceği, ancak davalının usulen tescil ve ilan edilmiş ticaret unvanını kullanması nedeniyle markaya tecavüz ve haksız rekabetten söz edilemeyeceği, davalının ne şekilde davacıya zarara uğrattığının ispatlanamadığı gerekçeleriyle “1-Davalının ticaret unvanı terkin edilmediği sürece koruma sağladığından, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti istemlerinin reddine, -Manevi tazminat isteminin reddine, -Davacının tescilde öncelik ilkesi gereği davalının unvan terkini yerinde görülmekle ; Davalı unvanından … ibaresinin terkinine, karar kesinleştiğinde ticari sicile gönderilmesine, ” şeklinde karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dava dilekçesindeki iddialarını tekrar etmiş, ayrıca davalının müvekkilinden haberdar olduğunu, davalının unvanındaki … ibaresinin müvekkilinin marka haklarına da tecavüz teşkil ettiğini, bu durumun aynı zamanda haksız rekabet de oluşturduğunu, işletmelerin aynı alanda faaliyet gösterdiğini, iltibas durumunun sabit olduğunu, davacı markasının tanınmış marka olduğunu, dolayısıyla markaya tecavüz ve haksız rekabet ile manevi tazminat yönünden red kararının doğru olmadığını bildirerek taleplerinin kabul edilmesini ve 10.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini istemiştir. Yargılama sırasında davacıya ait marka tescil belgelerinin dosyaya celbedildiği görülmüştür. Davalı firmanın 12/10/2015 tarihinde tescil edildiği, meslek grubunun 28-İşletme Destek Hizmetleri olarak belirtildiği anlaşılmıştır. Davacı şirketin ana sözleşmesinin 03/03/2006 tarihinde tescil edildiği, konusunun ileri teknolojilerin kullanılmasında, hazırlanmasında, dağıtımında ve satışında danışmanlık yapmak, marka oluşturmak … vs olduğu görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, ticaret unvanın terkini markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men’i ve sonuçlarının ortadan kaldırılması ile manevi tazminat talebine ilişkindir. Yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili kabul edilmeyen taleplerinin kabulünü, buna göre markaya tecavüz ve haksız rekabet ile manevi tazminat taleplerinin kabul edilmesini istemiştir. Davalı taraf 12/10/2015 tarihinde ticaret siciline tescil edilmiş olup, usulüne uygun bir şekilde tescil ile ilan edilen ticaret unvanının kullanımından dolayı marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetten söz edilemeyecektir. Dolayısıyla manevi tazminat talebinin koşulları da somut olayda gerçekleşmemiştir. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.16/02/2022