Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/1590 E. 2019/2028 K. 07.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1590 Esas
KARAR NO : 2019/2028
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/03/2019
NUMARASI : 2018/8 E. – 2019/281 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/10/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket yöneticileri tarafından müvekkillerine zorla senet imzalattırılmak suretiyle müvekkillerini 250.000 TL tutarında borçlandırıldığını, bunun akabinde müvekkilleri aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğü … E. numaralı dosya aracılığı ile icra takibinde bulunulduğunu, icra takibine konu senede bakıldığında senet, müvekkil …’ın oğlu … tarafından müvekkil lehine düzenlendiğini, 250.000 TL tutarındaki senedin vade tarihi de 11.01.2016 olduğunu, senet daha sonra müvekkil … tarafından diğer oğlu …’e ciro edildiğini, …’in senedi davalı şirkete ciro ettiğini beyanla müvekkillerinin davalı şirkete borçlu olmadığının tespitini, icra takibine konu senedin ve icra takibinin iptalini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacılar düzenledikleri senedin, TTK’daki hükümlere uygun olup geçersiz olmadığını, senedin zorla imzalatılması gibi bir durum söz konusu olmadığını, ispat yükünün davacıda olduğunu beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ:İlk derece mahkemesince davanın 6098 sayılı TBK’nun 39/1 maddesinde öngörülen 1 yıllık yasal süresi içerisinde açılmadığı, bu maddede öngörülen bir yıllık sürenin ise hak düşürücü nitelikte olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacılar vekili istinaf isteminde özetle; mahkemenin kararının hatalı olduğunu, hak düşürücü sürenin işbu uyuşmazlıkta uygulamayacağını, müvekkillerinin tehdit edildiğini, senedin zorla tehdit ve cebirle tanzim ettirildiğini, müvekkilinin maddi durumu itibarı ile bu miktarda bir senet düzenlemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ispat yükünün davalı tarafta olduğunu, borç ilişkisinin ispat edilemediğini, mahkemece tanıkların dinlenilmediğini, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAFA CEVAP: Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde; mahkemenin kararının yerinde olduğunu, davacının her türlü iddiasını senetle ispat etmek zorunda olduğunu, iddiayı kabul etmediklerini belirterek istinaf isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Bakırköy …. İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyasında; davacı tarafça davacılar ile dava dışı … aleyhine takip başlatılmıştır. Davacılar tarafından memur muamelesini şikayet hususunda Bakırköy 7.İcra Hukuk Mahkemesi’nde 06.02.2017’de dava açılmış, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.6098 sayılı TBK’un 39.maddesine göre; “Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır”.Korkutmanın etkisini yitirdiği anın tespiti her somut olayda ayrı değerlendirilecek ise de esas itibarı ile, iradesi sakatlanan kişi için korkunun silindiği, diğer bir deyişle korkutan kişi ya da kişilerin yarattığı korkutmadan kaynaklanan zarar görebilme yönündeki endişenin ortadan kalktığı, kendisini psikolojik açıdan güven içerisinde hissettiği anın esas alınması gerekir. Davacıların şikayeti ve ceza davasına katılması, ceza soruşturmasının başlaması, ceza davasının açılması gibi hususlar salt korkunun ortadan kalktığını gösteren etkenler olarak sayılamaz. (Aynı yönde; Yargıtay 1. HD’nin E. 2014/20695, K. 2017/4196, T. 12.9.2017 ilamı)Somut olayda; ilk derece mahkemesi senedin 04.01.2016 düzenleme tarihli olup davanın 02.01.2018 tarihinde açıldığı dikkate alınarak hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar vermiş ise de; 1 yıllık süre korkutmanın etkisi kalktığı tarihten başlayacak olup senedin düzenleme tarihinin korkutmanın etkisinin kalktığı tarih olarak kabulü hatalıdır. Dosyada mevcut delil durumuna göre dava süresinde açılmış olup davacılar vekilinin istinaf isteminin bu yönü ile kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-Davacılar vekilinin istinaf isteminin kabulü ile,2-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/03/2019 gün ve 2018/8 Esas, 2019/281 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, -Yargılamaya devam olunmak üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacılar tarafa iadesine,4-İstinaf aşamasında davacılar tarafça yapılan yargılama gideri olan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 43,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 164,80 TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 07/10/2019 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.