Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1584 Esas
KARAR NO: 2022/60
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/01/2019
NUMARASI: 2016/1038 2019/35
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/01/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında 21/03/2013 tarihli FKS imzalandığını, sözleşme kapsamında gerçekleşen işlemin sözleşmenin imza tarihinde kanun gereği KDV kapsamında tutulurken, KDV kanununun 17/4 maddesine 02/08/2013 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, 6495 Sayılı kanun ile eklenen y bendi ile KDV den istisna getirildiğini, bu düzenlemeye rağmen davalının kanuna aykırı davranarak aylık finansal kira bedeli olarak düzenlediği faturalarda müvekkilinden KDV tahsil etmeye devam ettiğini, bahse konu durum sonucunda 02/08/2013 tarihinde 2016 yılı ocak ayına kadar düzenlenen toplam 30 adet fatura ile yaklaşık olarak müvekkilinden toplamda 1.304.552,67-TL tutarında haksız KDV bedeli tahsil edildiğini, müvekkilinin bu tutarın iadesini ihtarname ile istediğini ancak bir sonuç alamadıklarını belirterek müvekkilinden haksız olarak tahsil edilen 1.304.552,67-TL KDV bedelinden şimdilik fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak suretiyle 1.000-TL nin dava tarihinden itibaren Devlet bankalarınca USD mevduata uygulanan en yüksek faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili verdiği ıslah dilekçesi ile dava değerinin 1.304.552,67-TL ye yükseltmiştir. Davalı vekili; taraflar arasında 21/03/2013 tarihli FKS düzenlendiğini, davacının erken ödeme isteği üzerine 03/02/2016 tarihinde tadil sözleşmesi yapıldığını, 12/07/2013 tarihinde kabul edilen 6495 Sayılı kanunun 29. Maddesi ile 3065 Sayılı KDV kanununun 17. Maddesinini 4. Fırkasına y bendinini eklendiğini ve bu tarihten itibaren KDV istisnasının getirildiğini, müvekkilince imzalanan sözleşmenin istisna kapsamına girdiğini, konuyla ilgili Gelir İdaresi Başkanlığından “Özelge” talep edildiğinin, özelgede KDV nin olduğu dönemde imzalanan sözleşme kapsamındaki işlemlerin KDV ye tabi olacağının belirtildiğini, yeni gelen istisna düzenlemesinin bu tarihten sonra düzenlenen sözleşmeler bakımından uygulanacağını, önceki tarihli sözleşmelerin ise KDV ye tabi olacağının belirtildiğini, bu doğrultuda işlem yapıldığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; “…Bu görüşün bağlayıcılığı tartışılır ise de, yasanın uygulanmasına yönelik en doğru kaynak olarak değerlendirilmiştir. Zira , davalı devlet adına davacıdan tahsil ettiği KDV ‘yi devlete kiracılar adına ödemektedir. Ödenen KDV bedeli davalı uhdesinde kalmış geri tahsili gereken fazla bedel değildir. Bu yönden Gelir İdaresi Başkanlığı görüşü önemli ve bağlayıcı görülmüştür. Ayrıca, sözleşme eki ödeme planı altında KDV oranlarının değişmesi halinde, kiralama bedellerine cari KDV ekleneceği, hükmü açıkça KDV oranının artması halini öngörmekte olup, bu maddenin KDV alınmayacağına dair yeni değişikliğin uygulanacağı yönünde yorumlanamayacağı, sözleşmenin bağıtlandığı tarih ve koşullarda hükmünü sürdürdüğü kabul edilmekle” davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafında; dava dilekçesindeki iddialarını tekrar etmiş ayrıca mahkemenin özelgeyi kararına gerekçe yaptığını ancak kararın dosyada alınan bilirkişi raporlarına dayalı olmadan varsayımsal bir durum üzerinde verildiğini, özelgenin kişilerin talebi üzerine Vergi Dairesi tarafından verilen görüş olup sadece talep eden kişiyi bağlayacağını, ancak Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından sirküye dönüştürülmesi halinde tüm mükellefler için uygulanması zorunlu bir hukuki belge olacağını, mahkemenin eksik inceleme ile karar verdiğini, bilirkişi kök raporunda haklılıklarının ortaya konulduğunu, böylesine teknik bir konuda mahkemenin bilirkişi raporundan farklı bir karar vermesinin doğru olmadığını ayrıca FKS nin ani edimli bir sözleşme olmadığı gibi sürekli borç ilişkisini düzenleyen bir sözleşme olduğunu, dolayısıyla ifa anında ifa esaslarında bir değişiklik olursa ifanın buna göre düzenlenmesi gerektiğini, ifa anıda her ay vergiyi doğuran olayın varlığı ile başladığını, davalı tarafça peşin edinen bir KDV meblağı olmadığı gibi her ay düzenlenen ve müvekkiline kesilen fatura neticesinde KDV ödendiğini, bu sebeple sözleşme edimleri devam ederken yapılan yeniliğin sözleşmeye uygulanması gerektiğini, dava konusu KDV istisnasının da bu kapsamda olduğu, sözleşmede “KDV oranı değiştiğinde kiralama bedellerine ek cari KDV eklenecektir” maddesi var ise de, bunu tek bir tarafı diğer taraf nezdinde daha güçlü ve yüksek menfaat sağlayacak şekilde yorumlamanın hukukun temel ilkelerine ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu dolayısıyla bu maddeyi o andaki KDV oranı ne ise o uygulanacaktır şeklinde dikkate alınması gerektiğini, ayrıca davalının ödediği KDV nin her ay düzenlenen beyanname kapsamında mahsup ya da ödeme yolu ile Vergi Dairesine beyan edilerek ödendiğini dolayısıyla direk taraflarından alınan KDV nin aynı meblağ üzerinden ödenmeyerek davalının kendi giderlerini harici iadelerini mahsuplarını da yaparak ödeme yapmış olmasının kuvvetle muhtemel olduğunu bildirmiştir. Taraflar arasındaki FKS nin 21/03/2013 tarihinde imzalandığı, sözleşmeye ek ödeme planının incelenmesinde ise taksitlerin 25/03/2013 tarihinden başlayıp 22/02/2018 tarihinde kadar devam ettiği, ödeme planının en alt kısmında “yukarıda belirtilen kiralama bedelleri KDV hariç ve KDV dahil olmak üzere ayrı ayrı gösterilmiş olup, KDV oranı değiştiği takdirde kiralama bedellerine cari KDV eklenecektir.” şeklinde açıklama bulunduğu görülmüştür. Davalı tarafça sunulan uzman görüşünde; faturalarda yer alan hesaplanan KDV tutarlarının mükellef şirketin yasal defterlerine kaydedildiği ve ilgili dönem KDV beyannamelerine dahil edildiği, finansal kiralama işlemleri ile ilgili KDV istisnasını düzenleyen 17/4-y maddesinin 02/08/2013 tarihinde yürürlüğe girdiği, dolayısıyla bu tarihten sonra düzenlenen finansal kiralama sözleşmeleri için uygulanacağı, bu maddenin yürürlüğünden önce düzenlenen sözleşme kapsamındaki işlemlerin KDV ye tabi olacağı ve 02/08/2013 tarihinden sonraki dönemlere isabet eden kira faturalarında KDV hesaplanması gerektiği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Gelir İdaresi Başkanlığı İstanbul Vergi Dairesince düzenlenen 21/07/2014 tarihli özelgelerde KDV kanunun 17/4-y maddesinin 02/08/2013 tarihinde yürürlüğe girdiği, bu maddenin bu tarihten sonra düzenlenen sözleşmeler için uygulanacağı yürürlüğünden önce düzenlenen sözleşme kapsamındaki işlemlerin KDV ye tabi olacağı ve 02/08/2013 tarihinden sonraki dönemlere isabet eden kira faturalarında KDV nin hesaplanacağının belirtildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 28.03.2018 tarihli raporda; “…Taraflar arasında Beşiktaş … Noterliğinin 21.03,2013 tarih, … yevmiye, … sözleşme numaralı “Düzenleme Şeklinde Finansal Kiralama Sözleşmesi” akdedildiği, sözleşmeye göre kiralanan mal/hizmette kiralama tarihinde KDV oranının %18 olduğu, 02.08.2013 tarihinde yürürlüğe giren KDV kanunun 17/4- maddesine 6495 sayılı kanunla eklenen (y) bendi ile 21.11.2012 tarihli ve 6361 sayılı finansal kiralama, faktöring ve finansman şirketleri kanunu kapsamında, finansal kiralama şirketlerince bizzat kiracıdan satın alınıp geriye kiralanan taşınmazlara uygulanmak üzere ve kiralamaya konu taşınmazın mülkiyetinin sözleşme süresi sonunda kiracıya devredilecek olması koşulu ile kiralamaya konu taşınmazların kiralayana satılması, satan şirkete kiralanması ve devri KDV den istisna edildiği, taraflar arasında imza altına alınmış Finansal Kiralama Sözleşmesi Ek ödeme Planında KDV Oranı Değiştiği takdirde Kiralama Bedellerine Cari KDV eklenecektir ibaresinin olduğu, bu bağlamda yürürlükte olan KDV oranı neyse, o tarihteki, o oran üzerinden KDV’nİn tahsil edilmesi gerektiğinden, 02.08.2013 tarihinden sonra tabloda belirtilen faturalar karşılığı yapılan ödemelerde KDV istisnası uygulanıp, KDV ödenmemesi gerektiği, bununda tutarının 1.304.552,67 TL olduğundan,1.304.552,67 TL’ ye 25.08.2016 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasa gereği yıllık %10,50 oranı ve değişen oranlarda faiz işletilmesi gerekeceği” yolunda tespit ve rapor edildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 28/08/2018 tarihli ek bilirkişi raporunda ise; Taraflar arasında Beşiktaş … Noterliği’nin 21.03.2013 tarih, … yevmiye, … sözleşme numaralı “Düzenleme Şeklinde Finansal Kiralama Sözleşmesi” akdedildiği, sözleşmeye göre kiralanan mal/hizmette kiralama tarihinde KOV oranının 418 olduğu, 02.08.2013 tarihinde yürürlüğe giren KDV kanunun 17/4. Maddesi 6495 sayılı kanuna eklenen (y) bendi ile 21.11.2012 tarihli ve 6361 sayılı finansal kiralama, faktöring ve finansman şirketleri kanunu kapsamında, finansal kiralama şirketlerince bizzat kiracıdan satın alınıp geriye kiralanan taşınmazlara uygulanmak üzere ve kiralamaya konu taşınmazın mülkiyetinin sözleşme süresi sonunda kiracıya devredilecek olması koşulu ile kiralamaya konu taşınmazların kiralayana satılması, satan şirkete kiralanması ve devri KDV” den istisna edildiği, taraflar arasında İmza altına alınmış Finansal Kiralama Sözleşmesi ek ödeme Planında KDV Oranı Değiştiği takdirde Kiralama Bedellerine Cari KDV eklenecektir ibaresinin olduğu, Türk Vergi Sisteminin, Katma Değer Vergisini mal ya da hizmetin üretiminden tüketiciye intikaline kadar her el değiştirme aşamasında alınan genel bir tüketim vergisi olarak düzenlemek suretiyle, satış işlemlerinde bu verginin alıcı tarafından ödenmesini öngördüğünü, Sözleşme süresince davalı tarafından kesilen faturalar davacıya tebliğ edildikçe davacı tarafından ödeme yapılmış ve davalı tarafından alınan ödemeler ilgili ay beyannamesi ile mahsup/ödeme yolu ile Devlete geri ödendiği, meselenin asli ve nihai hukuki takdiri ile tavsifi (davacının ve davalının sözleşme hükümlerine yapmış oldukları iddia ve savunmalar da dâhil olmak üzere) 6100 sayılı HMK’nın 266/c.2 hükmü ve 6754 sayılı Kanun’un 3/3 hükmü gereği tamamen ve münhasıran yüce Mahkemeye ait olduğu, bunun yanı sıra, HMK 282 gereği bilirkişi görüşü sayın Mahkemeyi takyit etmediğinden, sayın muhterem Mahkeme, davacının talep ettiği KDV Tutarı ve davalının Gelir İdaresi Başkanlığından almış olduğu özelgeler ile sözleşme hükümlerinin yorumu bütünündeki “Kdv Oranı Değiştiği Takdirde Kiralama Bedellerine Cari KDV eklenecektir” hususlarının tümünü değerlendirerek ve icabında, tamamen davacı savları veya tamamen davalı savunmaları yönünde hüküm kurmakta muhtar olduğu” şeklinde görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava alacak davasıdır. Davacı taraf davalının müvekkilinden fazladan KDV tahsil ettiğini iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Dosyanın incelenmesinde, taraflar arasında 21/03/2013 tarihli FKS imzalandığı anlaşılmaktadır. 6495 Sayılı Kanun ile 3065 Sayılı KDV kanununun 17/4 maddesine y bendinin eklendiği, buna göre dava konusu finansal kiralama işleminin KDV den istisna olduğu düzenlemesi getirildiği anlaşılmıştır. Söz konusu değişiklik 02/08/2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Az önce de belirtildiği üzere taraflar arasındaki sözleşmenin tarihi 21/03/2013’tür. Uyuşmazlık dava konusu sözleşmeye belirtilen yasal değişikliğin uygulanıp uygulanamayacağı noktasında toplanmaktadır. Yargılama sırasında alınan 28/03/2018 tarihli raporda davacının talebinde haklı olduğu belirtilmiş, 28/08/2018 tarihli ek bilirkişi raporunda ise konunun mahkemenin takdirinde olduğu belirtilmiştir. Gerçekten de sorun yapılan değişikliğin uygulanmasının kanunun yürürlüğe girmesinden önceki ilişkilere de uygulanıp uygulanmayacağına ilişkindir. Dairemiz kanaatine göre kanunlar geriye yürümeyeceğinden ve dava konusu finansal kiralama sözleşmesi de yasal değişiklikten önce yapıldığından ve sözleşme tarihi itibariyle dava konusu finansal kiralama işlemi KDV ye tabi olduğundan davacı talebinde haklı değildir. Her ne kadar davalı finansal kiralama şirketinin her bir taksit için fatura düzenleyip ve bu faturalarda KDV tahakkuk ettirdiği ileri sürülmüş ise de, taksitlendirmenin finansal kiralama sözleşmesinin niteliğinden kaynaklandığı ve düzenlendiği belirtilen her bir takside ilişkin faturaların 21/03/2013 tarihinde akdedilen sözleşme ve ekinde yer alan ödeme planı dahilinde olduğu, ödeme planında KDV li tutarın da gösterildiği ve davacının da davalı tarafından düzenlenen faturaları ödediği hususları birlikte değerlendirildiğinde ilk derece mahkemesi kararının yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.19/01/2022