Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/1574 E. 2019/1459 K. 05.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1574 Esas
KARAR NO : 2019/1459 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/191E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 05/07/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Asıl davada davacı-karşı davada davalı vekili ihtiyati tedbir talep dilekçesinde özetle, davacı adına TPMK nezdinde 2014/01540, 2017/05177 ve 2018/00854 numara ile tescilli tasarımlarının bulunduğunu davalı tarafından tasarım hakkının ihlal edildiğini ve sosyal medya hesaplarında tasarımların paylaşıldığını ve buna ilişkin İstanbul 2.FSHHM’nin 2018/27 değişik iş dosyası ile tespit yapıldığını belirterek tasarım tescilinden doğan haklara tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, giderilmesi, tecavüz suretiyle imal edilen ürünlere ve imalatında kullanılan araçlara, kataloglara el konulması el konulan ürün, araç ve katalogların imhası, fazlaya ilişkin talep haklarının saklı kalmak üzere şimdilik HMK 107. maddesi uyarınca tahkikat sonucu uğranılan zararın tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş oldukları talebini arttırma haklarının saklı kalmak kaydıyla 2.000,00 TL maddi 15.000,00 TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini, ayrıca davacı şirket vekilinin tasarımdan doğan haklarına tecavüz teşkil eden fiillerin durdurulması, tecavüz suretiyle imal edilen ürünler ve yarı mamul ürünlere ve bunların imalinde doğrudan doğruya kullanılan kalıp ve araçlara, her türlü tanıtım evrakı ve malzemesine, bulundukları her yerde el konularak toplatılması için, 6769 SMK madde 159 ile HMK hükümleri gereğince ihtiyati tedbir kararı verilmesini, talep etmiştir. Karşı davada davacı-asıl davada davalı vekili ihtiyati tedbir talep dilekçesinde özetle, müvekkilinin kendi tasarımı ve el işçiliği olan takıların satışını yapan ayrıca takı dizaynırı olarak kariyerinde isim yapmış bir tasarımcı olduğunu, kendi tasarladığı ürünlerin yanında müşterilerinin isteği doğrultusunda piyasada çokça bulunan ürünlere kendi yorum ve kalitesini katarak sergileyen ve satan müvekkilinin faaliyette bulunduğu sektörde tanınmış, tasarımlarının modacılar, bloggerlar ve cemiyet hayatından kişilerce çok beğenilen ve önerilen, bir tasarımcı ve sanatçı olduğunu, davacı-karşı davalının ilk olarak müvekkilini tasarımcı çevresinde kötüleyerek, tasarımları hakkında olumsuz yorumlar yaparak müvekkilinin ticari itibarını sarsmaya çalıştığını, başarılı olamayınca müvekkilini kendini taklit etmekle suçladığını ve müvekkilinin müşterilerinin bulunduğu ortamlarda da müvekkilinin taklitçi olduğunu kendini taklit ettiğini ifade etmesi nedeniyle basında haberler çıktığını, müvekkilinin ticari itibarının zedelendiğini, davacı-karşı davalının da tasarımcı olduğunu bu haksız davranışları ile haksız rekabet yasağına aykırı davrandığını belirterek, davacı-karşı davalının müvekkili aleyhine gerçeğe aykırı haberler çıkartmaması ve dava sonuna kadar dava sebebiyle müvekkilinin ticari itibarının sarsılmasının önlenmesi için dava ile ilgili bilgilerin basında yer almasının önlenmesine ve davanın basın yasağına tabi olmasına, davasının kabulüne ve 1.000 TL maddi ve 15.000 TL manevi tazminatın davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.İstanbul 2. FSHHM’nin 20/12/2018 tarihli 2018/191 Karar sayılı kararıyla;Tüm dosya kapsamı yaklaşık ispat şartı dikkate alınarak, asıl davada talebe konu tedbir yönünden yasal şartların oluşmadığı, yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle reddine, karşı davada basın yasağına yönelik tedbir talebinin Basın Kanunu, Anayasanın 28.maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ilgili maddeleri ve tedbire yönelik yukarıda izahı yapılan mevzuat kapsamında davacının toplumdaki tanınmışlığı, şöhreti, konumu da nazara alınarak tedbirin yasal şartları oluştuğu gerekçesiyle ;6100 sayılı HMK’nın 389-390 maddeleri ile 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159.maddesi gereğince karşı davada İhtiyati tedbir talebinin takdiren teminatsız olarak kabulü ile, dava ile ilgili haber vs, yayın yapılmasının karar kesinleşinceye kadar tedbiren önlenmesine, talep halinde ilgili yerlere bu hususta müzekkere yazılmasına karar verilmiştir.Kararın infazı yönünden davalı-karşı davacının 16/01/2019 tarihli talebiyle, tedbir kararının … A.Ş.’de dahil yayın kuruluşlarına bildirilmesi talep edilmiş, … A.Ş,’ye karar tebliğ edilmiştir.Tedbir kararına itiraz eden … A.Ş. 07/02/2019 tarihli tedbire itiraz dilekçesinde; tedbir kararının gerekçesiz olduğunu, yayının taraflarının kamuya mal olmuş kişiler olduğunu, konunun güncel ve kamu ilgisine de haiz olduğu gözetilmeden verilen tedbir kararının hatalı olduğunu, basının görevinin geneli ilgilendiren ya da ilgilendirmesi gereken olayları haber yapması T.C Anayasası’nın 28. ve 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 1. maddesinin kendisine verdiği basın özgürlüğünün neticesi olduğunu, davaya konu olayda davalının gazetesinde yayınlanan haberin ve resimlerin haber verme ve kamu oyunu bilgilendirme hakkına binaen hazırlanmış görünen gerçekliğe uygun güncel bir magazin haberi olduğunu, haberin yayınlanmasında toplumsal ilgi bulunduğu basının maddi gerçeği araştırmak ve kanıtlamak yükümlülüğü bulunmadığını, çatışan yararlar dengesinin davacı yararına bozulmadığı davalı yönünden hukuka uygunluk nedenlerinin bulunduğu ve böylece davacının kişilik haklarının saldırıya uğramadığını, mahkemece verilen tedbir kararının açık olarak sansür niteliğinde olduğunu, bu sebeplerle usulen ihtiyati tedbir şartları oluşmadığından, kanunun aradığı şartlara haiz bir karar olmadığından, tedbirin esas bakımından da basın özgürlüğünü ihlal eden, sansür uygulayan nitelikte olduğundan itirazların kabulünü ve kararın kaldırılmasına ilişkin karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 02/05/2019 tarihli kararıyla; tüm dosya kapsamı yaklaşık ispat şartı dikkate alınarak basın yasağına yönelik tedbir kararının Basın Kanunu, Anayasanın 28.maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ilgili maddeleri ve tedbire yönelik yukarıda izahı yapılan mevzuat kapsamında davacının toplumdaki tanınmışlığı, şöhreti, konumu da nazara alındığında yerinde olduğu anlaşılmakla tedbire itirazın reddine karar vermiştir.İstinaf başvurusunda bulunan 3.kişi … A.Ş.’nin dilekçesinde; kararda davacının toplumdaki tanınmışlığı, şöhreti, konumu nazara alınarak tedbirin yasal şartlarının oluştuğu belirtilmişse de; bu şartlar ile ihtiyati tedbir kararı arasında illiyet bağı kurulamadığı, tedbir kararının gerekçesiz olduğu, tedbir kararı verilebilmesi için kanunun aradığı şartların bulunmadığı, tedbirin dayanaklarının bulunmadığı, tedbirin kapsamı ve süresinin açık olmadığı, “sansür” anlamına gelecek, talep eden tarafa “dokunulmazlık” sağlayan ve basın özgürlüğüne açıkça ters, soyut, dayanaksız karar verildiği,-Yayının taraflarının kamuya mal olmuş kişiler olduğu, konunun güncel ve kamu ilgisini de haiz olduğu gözetilmeden verilen kararın hatalı olduğu, taraflardan …nun,… markasının sahibi dünyaca ünlü bir tasarımcı olduğu, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2011/13163 Esas – 2012/15022 Karar ve 15/10/2012 tarihli kararında da, toplumsal ilginin olduğu konularda diğer ilkelere uygun olarak yapılan haberlerin kamuoyunda tanınan kişiler hakkında olması halinde kişilik haklarının saldırıya uğramadığının kabulü gerektiğine hükmedildiği,-Adli Haberlerin verilişinde de kamu yararının varlığının kabul edildiği,-Tedbir kararının açık olarak sansür niteliğinde olduğu, gerek Anayasa gerekse 5187 sayılı Basın Kanunu’na göre Basının Hür ve Sansür edilemeyeceği, -Dava konusu haberin güncel ve kamuyu ilgilendiren nitelikte olduğunu beyanla, tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.Davalı-karşı davacının istinafa cevabında; karşı dava dilekçesi ile davacı-karşı davalının müvekkili aleyhine gerçeğe aykırı olarak müvekkilinin kariyerini ve ticari itibarını sarsacak şekilde basında haberler çıkarttığını belirttiklerini, mahkemeden TMK7nın 24/1 maddesi uyarınca dava sonuna kadar davacı-karşı davalının müvekkili aleyhine gerçeğe aykırı haberler çıkartmaması ve dava sonuna kadar ilgili haberlerin basında yer almasının önlenmesine, davanın basın yasağına tabi olmasını talep ettiklerini, itiraz eden üçüncü kişinin gerçek dışı haberini hala kaldırmadığını, tedbir kararının 3.kişiye tebliği ile gereği ve sonucundan mahkemeye bilgi vermesinin istendiğini, 3.kişinin kararın gerekçesiz olduğu iddiasıyla mahkeme kararına uymamasının mümkün olmadığını,-3.kişinin haberi veriş biçimi incelendiğinde, müvekkili hakkında “… markasının yaratıcı …, TPE’ye tescil ettirdiği dünyaca ünlü tasarımlarını taklit ederek satan …’na dava açtı” şeklinde müvekkilini taklitçilikle suçlayan, müvekkiline hakaret eden ve gerçeği yansıtmayan üslupla haber yaptığını, haberin devamında da; “…tasarımların taklitlerinden para kazandı… …, …’nun tasarımlarını bire bir kopyaladı. Sonra da bu ürünleri mağazasında sattı…” şeklinde kişilik haklarına tecavüz eden habercilik anlayışını yansıtmayan yönlendirme ve taraflı bir haber yaptığını, -Haberlerdeki ifadelerin hakarete varan ifadeler olduğunu ve müvekkilinin küçük düşürüldüğünü, henüz yargılama sona ermemiş olmasına rağmen müvekkilinin, hakkında hüküm verilmiş gibi ağır ithamlara maruz kaldığını, kişilik haklarının zedelendiğini, ticari itibarının sarsıldığını, markasının değer kaybına uğratılmaya çalışıldığını beyanla, istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
G E R E K Ç E :Davacı …’nun dava dilekçesinde; tescilli tasarımlarından kaynaklanan haklarına dayanarak markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması ve giderilmesini, maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini talep ettiği, davalı-karşı davacı …’nun dilekçesinde davacı-karşı davalının haksız eylemlerde bulunarak müvekkilinin ticari itibarını ve kariyerini sarsmaya çalıştığını, maddi ve manevi zararlara neden olduğunu, basına haberler çıkarttığını beyanla TMK’nın 24/1 maddesi “hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hakimden saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir.” hükmüne göre dava sona erene kadar davacı-karşı davalının müvekkili hakkında gerçeğe aykırı haberler çıkartmaması ve bilgilerin basında yer almasının önlenmesi, davanın basın yasağına tabi olmasını talep ettiği, ilk derece mahkemesinin 20/12/2018 tarihli tedbir kararı ile teminatsız olarak talebin kabulüne, “dava ile ilgili haber vs. yayın yapılmasının karar kesinleşinceye kadar önlenmesine, talep halinde ilgili yerlere bu hususta müzekkere yazılmasına” karar verilmiştir.İhtiyati tedbir kararına karşı üçüncü kişi … A.Ş. vekilinin itiraz ettiği yasal şartların bulunmadığını, tedbirin kapsam ve süresinin açık olmadığını, basın özgürlüğüne sansür niteliği bulunduğunu, konunun haber değerinin bulunduğunu ileri sürdüğü anlaşılmıştır.6100 sayılı HMK’nın 394/3 maddesinde “ihtiyati tedbir kararının uygulanması sebebiyle menfaati açıkça ihlal edilen üçüncü kişilerde ihtiyati tedbiri öğrenmelerinden itibaren 1 hafta içinde ihtiyati tedbirin şartlarına ve teminata itiraz edebilirler.” hükmü düzenlenmiştir. Anayasanın 28.maddesinde “yargılama görevinin amacına uyguna olarak yerine getirilmesi için kanunla belirtilecek sınırlar içinde hakim tarafından verilen kararlar saklı olmak üzere olaylar hakkında yayım yasağı konulamaz.” hükmü düzenlenmiştir. Basın Kanunu’nun 3. maddesi; “Basın özgürdür. Bu özgürlük; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içerir.Basın özgürlüğünün kullanılması ancak demokratik bir toplumun gereklerine uygun olarak; başkalarının şöhret ve haklarının, toplum sağlığının ve ahlâkının, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği ve toprak bütünlüğünün korunması, Devlet sırlarının açıklanmasının veya suç işlenmesinin önlenmesi, yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması amacıyla sınırlanabilir.” hükmü düzenlenmiştir.İstinaf başvurusunda bulunan üçüncü kişinin, davada tedbir kararının infazı nedeniyle menfaati ihlal edilen sıfatıyla itiraz edebileceği, haberlerin içeriğinin haber niteliği taşıyıp taşımadığı ve içeriğinin davalının kişiliğini ihlal edip etmediğinin ayrı bir dava konusu olup bu davada tartışılamayacağı, esasen ihtiyati tedbir kararında da dava ile ilgili haber yapılmasının önlenmesine karar verildiği, gerekçe olarak davacının toplumdaki tanınmışlığı ve şöhretinin nazara alındığı yazılmışsa da, Anayasanın 28. Maddesi gereğince yargılama faaliyetleri ile ilgili yayım yasağının sınırlarının basın kanunu 3.maddesiyle çizildiği, maddede başkalarının şöhret ve haklarının korunması gerekçesiyle basın özgürlüğünün kullanılmasının sınırlanabileceği düzenlenmişse de, mahkeme kararının gerekçesinde, dava ile ilgili haberlerin davalı-karşı davacının şöhret ve haklarına ne şekilde zarar vereceğinin açıklanmadığı, yaklaşık ispat ve ihtiyati tedbir koşullarının oluşmadığı kanaatiyle üçüncü kişinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, itirazın kabulüne, mahkemenin 20/12/2018 tarihli 2018/191 Esas sayılı tedbir kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile :1-Üçüncü kişi … A.Ş. vekilinin istinaf talebinin 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-3 maddesi gereğince KABULÜNE,-İstanbul 2. FSHHM’nin 02/05/2019 tarihli itirazın reddi kararının KALDIRILMASINA, -Üçüncü kişi…A.Ş. vekilinin itirazının kabulüne, -İstanbul 2. FSHHM’nin 20/12/2019 tarihli 2018/191 Karar sayılı tedbir kararının kaldırılmasına, 2-İstinaf yargılaması yönünden;a-İstinaf başvurusu kabul edilmekle istinaf harçlarının talep halinde üçüncü kişiye iadesine, b-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,c-İstinaf yargılama giderleri olarak 3. kişi … A.Ş. tarafından yapılan; 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 124,38 TL posta, tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 245,68 TL’nin davalı-karşı davacıdan alınarak üçüncü kişiye verilmesine, 3-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK’nın 353/1-b-3 maddesi gereğince, 23/05/2019 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.