Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/1536 E. 2021/1890 K. 05.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1536 Esas
KARAR NO: 2021/1890
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/09/2017
NUMARASI: 2014/1315 E. – 2017/749 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/11/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle : müvekkilinin davalı …den … marka iki adet aracı, bedeline ödemek suretiyle satın aldığını, müvekkili şirket yetkilileri tarafından 06/04/2013 tarihinde araçları teslim almak suretiyle davalılardan …’in adresine gidildiğini, araçların teslim alınacağı için de teslim formlarını imzaladığını, ancak fiilen teslim alınacağı sırada davaya konu “…” model aracın bütün kaporta aksamında sarı leker olduğunu, sağ orta kapısında ise çöküntü olduğunu, davalı … Otomotive satış yetkilisince araçtaki ayıplar gösterildiğinde araca pasta cila yapılarak bu ayıpları ortadan kaldırabileceklerini beyan ettiğini, müvekkili şirketin henüz teslim dahi almadığı 0 km araçtaki ayıpların bu şekilde ortadan kaldırılmasını kabul etmediğinden aracı teslim almadığını, aynı gün diğer davalı olan ithalatçı / distribütör …’in “…” olan … nolu şikayet hattını arayarak durumu bildirdiğini, teslim edilmeye çalışılan aracın ayıplı olduğunu, ayıp ihbarının davalılara yasal süresi içinde gerek sözlü gerek noter kanalıyla bildirildiğini ancak sonuç alınamadığını, 08/04/2013 tarihinde Bakırköy 33. Noterliği’nden gönderilen ihtarname ile müvekkili şirketin seçimlik haklarından, öncelikle ayıplı aracın ayıpsız yenisi ile değiştirilmesini; mümkün olmadığı takdirde, satışın iptali ile ayıplı aracın bedelinin iadesini talep ettiğini, işbu ihtarnameden hemen sonra davalı … A.Ş tarafından gönderilen Kadıköy … Noterliği’nin … yevmiye nolu 10/04/2013 tarihli ihtarnamede ise sağ orta kapıdaki çöküntüden bahsedilmezken lekelerin silinmek suretiyle çıkabilecek leker olduğu iddia edilmek suretiyle ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 2 gün içinde aracın şirket otoparkından alınması aksi halde aracın bir otoparka çektirilmek suretiyle araç çektirme ve sair masrafların müvekkiline ait olacağının ihtar edildiğini, mağdur durumda kalan müvekkiline kötü niyetli olarak artı bir maliyet yükletilmeye çalışıldığını, diğer davalı … tarafından ise herhangi bir cevap verilmediğini, delil tespiti talepli davada, aracın bulunduğu davalının adresinde keşfi yapıldığını ve araç üzerindeki ayıpların tespit edildiğini, keşif sonrasında aracın müvekkili şirket yetkilisi tarafından ihtirazi kayıt ile teslim alındığını, keşifteki bilirkişi raporunda ‘aracın kaportasının çeşitli yerlerinde sarı renkte yer yer pas görünümünde lekeler oluştuğunu, bu şekilde olan lekelerin aracın boyalarına zarar vermediğini ve aracın değerini düşürmediğini, ancak sağ orta kapı kısmının üzerinde hafif darbe sonucu çöküntü ve boyasında da iz bırakır şekilde hasarın tespit edildiğini, hasarın giderilmesi ve boyasının yapılması halinde yapılan onarımın yine anlaşılabileceğini, bu durumda aracın yeni/sıfır olması nedeniyle hasardan dolayı 5.000,00 TL rayiç değer kaybının meydana geleceğinin’ belirtildiği, davalıların ayıplı maldan müteselsilen sorumlu olduğunu, müvekkili şirketçe yasal süre içerisinde yapılmış ayıp ihbarı ve taleplere karşı davalılar tarafından olumlu cevap verilmemesi üzerine yapılan keşif sonrası aracın ihtirazi kayıtla teslim alındığını, ayıplı aracın ayıpsız yenisi ile değiştirilmesi, bunun mümkün olmaması halinde ise satışın iptali ile ayıplı aracın bedelinin, fatura tarihinden itibaren işleyecek T.C Merkez Bankası’nın kısa vadeli kredilere uygulanan değişen oranlarda avans faizi ile birlikte müvekkiline iadesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde; olayda zaman aşımı gerçekleştiğini, davacının aracın yenisi ile değiştirilmesi, olmadığı takdirde fatura bedelinin tahsilini talep etmesinin mümkün olmadığını, davanın ticari bir dava olduğundan olaya Tüketici Hukuku hükümlerinin değil, ticaret hukuku hükümlerinin tatbik edileceğini, tespit raporuna göre; araçtaki lekelerin araç boyasına zarar vermediğini aracın değerini düşürmediğini, aracın sağ orta kapı kısmında hafif darbe sonucu çöküntü ve boyada iz olduğunu, aracın sıfır olması sebebiyle bu durumun aracın değerinde 5.000,00 TL değer kaybına sebep olacağının belirtildiğini, davacının aracındaki 5.000,00 TL’lik değer kaybına karşılık 79.710,00 TL talep etmesinin taraflar arasındaki menfaat dengesini bozacak ve adil olmayan bir durumun ortaya çıkacağını, bu sebeple davacının davasının kabulü mahiyetinde olmamak üzere olsa olsa sadece 5.000,00 TL’lik değer kaybını isteyebileceğini, aracın değiştirilmesini veya fatura bedelini isteyemeyeceğini cevaben bildirmiştir. Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde; davaya konu aracın 02/04/2013 tarihinde trafiğe çıktığını, 02/10/2014 tarihli son servis kaydına göre de 71.753 km yol kat edildiğini, davacı tarafın Türk Ticaret Kanununun 23. Maddesi içeriğinde “malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir” hükmüne aykırı olarak derhal ayıp ihbarında bulunmayarak davayı ikame ettiğini, dava konusu araçta Tüketici Yasası ve ilgili mevzuatta tanımlandığı şekilde herhangi bir ayıp bulunmadığını, bilirkişi raporu içeriğinde araçtaki oluşumların ürün kaynaklı olduğuna dair herhangi bir tespit yer almadığını, araçta oluştuğu iddia edilen sarı lekeler şeklinde belirtilen oluşumların boya yüzeyinin tezimlenmesi ile çıktığını, yine tespit raporunda bu tarz oluşan lekelerin aracın boyasına zarar vermediği ve aracın değerini düşürmediğinin de tespit edildiğini, aracın sağ orta kapısının üzerindeki çöküntü şeklindeki oluşumun ise bir darbe sonucu oluştuğunun bilirkişi tarafından tespit edildiğini, zira bu tespitte de aracın boya ve gövdesi üzerinde ürün kaynaklı bir oluşumun yer almadığını, dolayısıyla araçta herhangi bir imalattan kaynaklanan problem veya gizli ayıbın bulunduğuna dair bir tespitin söz konusu olmadığını, aracın teknik durumu itibariyle ve aleyhe hususları kabul etmemekle birlikte, delil tespiti raporunda araç üzerinde 5.000,00 TL değer kaybı tespit edildiğinden araç değişimi veya bedel iadesini gerektirir bir husus mevcut olmadığından, huzurdaki taleplerin Medeni Kanunun md. 2’ye aykırılık teşkil ettiğini, davacının faiz talebinin reddinin gerektiğini, davacının aracı uzun süre kullandığını ve halen kullanmakta olduğundan Türk Borçlar Kanununun 192. Maddesi gereğince kullanım bedelinin hakkaniyet gereği araç bedelinden mahsubunun gerektiğini, yine kabul anlamına gelmemek kaydıyla araçta varsa gerçek değer kaybı miktarının tespit edilmesinin gerektiğini, davanın öncelikli usulden reddine, aksi halde haksız ve mesnetsiz davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26.09.2017 tarih ve 2014/1315 Esas – 2017/749 Karar sayılı kararıyla; “davanın ayıplı araç satımı nedeniyle aracın misli(yenisiyle) ile değiştirilmesi talebi olduğu, davacının …’nden satın aldığı aracın 06.04.2013 tarihinde teslimi esnasında tavanda sarı lekeler olduğunu ve sağ kapıda çöküntü olduğunu farketmesi üzerinde aracı teslim almaktan imtina ettiği, davalı şirkete 08.04.2013 tarihinde ihtarname göndererek bu ayıpları bildirip aracın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ödediği araç bedelinin iadesini istediği, davalı …’nin ise karşı ihtarname göndererek araçtaki sarı lekelerin silinmekle geçebileceğini, aracın iki gün içinde alınması gerektiğini ihtar ettiği, davacının bu ihtarname nedeniyle 17.04.2013 tarihinde aracı ihtirazi kayıtla teslim aldığı, teslim tarihi ve ayıp tarihi dikkate alındığında ayıp ihtarının davacı tarafça süresinde yapıldığı, bilirkişi raporunda taşıt üzerindeki kusurların açık ayıp niteliğinde bulunduğununun, bayiden yeni olarak satın alınan taşıtın kabulünden imtina edilebileceğinin, taşıttan faydalanmayı engelleyecek nitelikte kusur bulunmadığının, taşıtın bedel iadesi ya da yenisi ile değişimine hükmedilmesi halinde, rapor tarihi itibarı ile %20 oranında kullanım kaynaklı tenzilata gidilmesinin uygun olacağının, yeni taşıttaki değer kaybının 4.000,00 TL olacağının belirtildiği, davacının 25.10.2016 tarihli dilekçesinde davadaki taleplerinin aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi olduğunu belirterek neticei talebini açıkladığı, bilirkişi raporuyla da belirlendiği üzere mevcut ayıpların malın teslimi anında görülebilecek açık ayıplar olduğu, ayıp ihbarı yükümlülüğünün yerine getirildiği, davacıdan sıfır km olarak aldığı aracı gözle görülür ayıplarıyla satın alması ve kullanmasının beklenemeyeceği, davacının seçimlik haklarından ayıpsız misli ile değişim hakkını kullanmak istediği ve talebinde haklı olduğu, her ne kadar bilirkişi raporunda yenisi ile değişim halinde %20 tenzilat yapılması gerektiği belirtilmişse de, aracın fatura bedelinin peşin olarak ödendiği, ödenen bedelin davalı tarafça bu zamana kadar kullanıldığı, aracın da davacı tarafça kullanıldığı, bu nedenle her iki taraf aleyhine kullanım tenzilatı uygulanmasına gerek bulunmadığı kanaatine varıldığı, davalı tarafın aracın mislinin ellerinde bulunmadığı yönündeki savunmaları bulunsa dahi, bu hususun kararın infaz aşamasında değerlendirilebileceği (aynen ifanın imkansızlığı halinde İİK da bulunan yasal hükümlerin uygulanacağı), misliyle değiştirilmesine dair karar vermeye engel teşkil etmediği anlaşılmakla, davalı …’nin satıcı firma, davalı … AŞ’nin üretici firma olmaları nedeniyle sorumlu oldukları, aracın ayıplı olduğu ve ihbar yükümlülüğünün yerine getirildiği şeklindeki gerekçe ile ispatlanan davanın kabulüne, aracın davalılar tarafından ayıpsız olan misliyle değiştirilerek davacıya verilmesine, davacı tarafından alınan aracın davalıya iadesine, edimlerin birlikte ifasına” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı … A.Ş. vekili süresinde verdiği istinaf dilekçesinde; “Aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi şeklindeki kararın infazı mümkün olmayan bir karar olduğunu, Zamanaşımı itirazı konusunda mahkemece karar verilmediğini, Somut olayın özelliklerine göre, 4000,00 TL tutarında değer kaybının olduğu yerde 79.710,00 TL tutarındaki aracın iadesine karar verilmesinin tarafların edimleri arasında dengeyi bozan ve adil olmayan bir karar olduğunu, Aracın kullanım bedeli olarak bilirkişi raporlarında belirtilen yüzde 20 oranındaki indirimin mahkemece yapılmadığını,” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir. Davalı … A.Ş. vekili süresinde verdiği istinaf dilekçesinde;”Davacının ayıp ihtar şartını yerine getirmediğini, Araçta gizli ayıp veya üretim hatasının bulunmadığını, Davadaki talebin TMK.2.maddesindeki dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, değer kaybı olan 5000,00 TL gözetildiğinde araç değişimi veya bedel iadesi yerine, ayıp oranında indirim veya ücretsiz onarım yönünde karar verilmesinin hakkaniyet gereği olacağını, Aracın kullanıldığı gözetildiğinde kullanım bedelinin araç bedelinden mahsubunun gerektiğini, Davacının terditli talepte bulunmasının usule aykırı olduğunu,” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *23/12/2015 tarihli bilirkişi heyeti raporu. (Taşıt üzerindeki kusurların açık ayıp niteliğinde bulunduğu, bayiden yeni olarak satın alınan taşıtın kabulünden imtina edilebileceği, taşıttan faydalanmayı engelleyecek nitelikte kusur bulunmadığı, taşıtın bedel iadesi ya da yenisi ile değişimine hükmedilmesi halinde %20 oranında kullanım kaynaklı tenzilata gidilmesinin uygun olacağı, taşıttaki değer kaybının 4.000,00 TL bulacağına dair) *23/02/2016 tarihli bilirkişi heyet ek raporu. (Aynı kanaatleri bildirir.)
GEREKÇE: Dava davacının satın aldığı araçtaki ayıp nedeni ile ayıpsız misli ile değişimi veya bedel iadesi istemine ilişkindir. Davacı, araçtaki ayıbın teslimden önce fark edilmesi üzerine aracın teslim alınmayarak durumun her iki davalıya bildirildiğini, akabinde ihtirazi kayıt ile teslim almak zorunda kaldığını, araçtaki ayıp nedeniyle aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesini, mümkün olmadığı takdirde satımdan dönülerek bedel iadesinin faiziyle davalılardan tahsilini talep etmiş; davalılar ise davanın TMK.2’ye aykırı olduğunu, süresinde ayıp ihbarının bulunmadığını, talebin hakkaniyete aykırı olduğunu beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır. İlk derece mahkemesi tarafından; “davacının yasal süresinde ayıp ihbarında bulunduktan sonra aracı ihtirazi kayıt ile teslim aldığı, araçtaki kusurların açık ayıp niteliğinde olduğu, davacının 25.10.2016 tarihli dilekçesinde davadaki taleplerinin aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi olduğunu belirttiği, davacıdan sıfır km olarak aldığı aracı gözle görülür ayıplarıyla satın alması ve kullanmasının beklenemeyeceği, davacının seçimlik haklarından ayıpsız misli ile değişim hakkını kullanmak istediği ve talebinde haklı olduğu, aracın fatura bedelinin peşin olarak ödendiği, ödenen bedelin davalı tarafça bu zamana kadar kullanıldığı, aracın da davacı tarafça kullanıldığı, bu nedenle her iki taraf aleyhine kullanım tenzilatı uygulanmasına gerek bulunmadığı, davalı …’in satıcı, davalı …’in üretici olmaları nedeniyle sorumlu oldukları, ispatlanan davanın kabulüne, aracın davalılar tarafından ayıpsız olan misliyle değiştirilerek davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Karar davalı tarafça istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Somut olayda hukuki ihtilaf alıcının satılandaki ayıp nedeni ile “ayıpsız misli ile değişim” seçimlik hakkının kullanıp kullanamayacağı noktasındadır. Davaya konu aracın 06.04.2013 tarihinde teslimi esnasında davacının ayıpları farketmesi üzerinde aracı teslim almaktan imtina etmiş ve davalılara 08.04.2013 tarihinde ihtarname göndermiş olması karşısında, ayıp ihbarının süresinde yapıldığı görülmüştür. Her ne kadar “Bedel iadesi veya ayıpsız misli ile değişim talebinin hakkaniyete aykırı olacağı, değer kaybı tutarı ile araç bedeli arasındaki farkın gözetilmesi gerektiği” savunulmuş ise de; davacının teslim öncesi fark ettiği hasar ve diğer ayıplar nedeniyle aracı bu haliyle kabul etmek zorunda olmadığı, satın alınan ürünün sıfır km. motorlu araç olmasının aracın her yönüyle ayıpsız olmasını gerektirdiği, davacının ilk andan itibaren iradesinin aracı teslim almamak yönünde olduğu da gözetildiğinde, TBK.227/4 maddesinin olayda uygulanma imkânının bulunmadığı kabul edilmelidir. Gerek delil tespiti dosyası gerekse de yargılama sırasında mahkemece aldırılan bilirkişi raporlarında, “Satın alınan aracın ayıplı olduğu ve aracın yeni/sıfır km olması gözetildiğinde davacının aracı gözle görülür ayıplarıyla satın alması ve kullanmasının beklenemeyeceği” tespit edilmiş olmakla, davacının ayıpsız misli ile değişim talebinin kabul edilmesinde usule aykırılık bulunmadığından, davalı yanın istinaf nedenleri yerinde görülmeyerek başvurunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı … A.Ş. vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı … A.Ş. vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 3-Davalı … A.Ş. yönünden alınması gereken 5.445,00 TL harçtan, peşin alınan 1.361,25 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.083,75 TL harcın davalı … A.Ş.’den alınarak hazineye irad kaydına, 4-Davalı …A.Ş. yönünden alınması gereken 5.445,00 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.413,60 TL harcın davalı … A.Ş.’den alınarak hazineye irad kaydına, 5-Davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.05/11/2021