Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/1503 E. 2022/131 K. 02.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1503 Esas
KARAR NO: 2022/131 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/10/2018
NUMARASI: 2017/217 E. – 2018/398 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/02/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 30 yıldan uzun süredir, başta spor giyim olmak üzere, her türlü tekstil ürününün üretim ve ticaretini, dava konusu “…” markası ile yaptığını, müvekkilinin markasına ilişkin ticari faaliyetini yaklaşık 10 yıldan bu yana, kurumsallığını sağlamak amacıyla kendi adına değil, sahibi ve ortağı bulunduğu … Ltd. Şti ve … Ltd.Şti vasıtası ile sürdürdüğünü, bu kapsamda dava konusu markanın, 2005 yılında TPE ve WIPO nezdinde tescil edildiğini ve yasal koruma da sağladığını, müvekkili tarafından ciddi yatırımlar yapılarak markanın tanınırlığı ve güvenirliğinin sağlandığını ve başta Rusya olmak üzere eski Sovyet Cumhuriyetlerinin neredeyse tamamına ve hatta bazı Avrupa ülkelerine milyonlarla ifade edilecek adetlerde ihracat yapıldığını, müvekkili markasının bugün itibarı ile anılan bölgede herkesçe bilinen üç büyük spor markasından sonra dördüncü büyük ve tanınmış marka konumuna ulaştığını, davalının müvekkilinin markası ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olan, neredeyse aynısı denilebilecek düzeyde benzerini … sayılı “…” marka başvuru ile tescil ettirdiğinin tespit edildiğini, belirtilen tescilin müvekkilinin tescilli markaları ile aynı sınıf olan 25. sınıfı da kapsadığını, davalının tescilinin sadece 8/1. maddesi anlamında hükümsüzlük değil, aynı zamanda 8/3. madde anlamında haksız rekabet de teşkil ettiğini, davalı markasının, müvekkilinin tescilli markalarından yararlanmak suretiyle haksız ve kötü niyetli olarak ve müvekkilinin tescilli sınai hakları ile benzerlik yaratarak, tüketiciyi yanıltma maksadıyla oluşturulduğunu iddia ederek, markaların benzer olduğunun ve haksız rekabetin tespitini, davalı adına … sayılı “…” ibareli markanın 25. sınıf yönünden hükümsüzlüğünü, iptalini ve sicilden terkinini ve hükmün ilanını talep ve dava ettiği, sunduğu ıslah dilekçesi ile de 35.sınıf yönünden de davalı adına markanın hükümsüzlüğünü talep ettiği anlaşılmıştır.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin dünya çapında ünlü sanatçı ve …’nin müzik faaliyetlerini yürüttüğü, İsviçre’de bulunan bağlı bir şirket olduğunu, müvekkili şirketin sahibi … asıl adı … olan İsveç’li elektronik müzik DJ’i ve prodüktör olduğunu, müvekkilinin sahne adı olarak piyasaya çıkışından bu yana, uzun yıllardır … ismini kullandığını, müvekkilinin … ibaresini marka olarak benimsediğini ve aynı zamanda … markasının müvekkilinin ticaret unvanının da kılavuz kelimesini oluşturduğunu, müvekkilinin … markasının gerçek, öncelikli ve üstün hak sahibi olduğunu, müvekkilinin söz konusu markası ile Türkiye’de dahil dünya çapında yoğun kullanım ve tanıtım faaliyetleri sonucunda ilgili sektörde yüksek bir tanınmışlık elde ettiğini ve davacı yanın müvekkili markasına karşı hükümsüzlük davası açmakta hiçbir geçerli hukuki, dayanağı ve menfaatinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 25.10.2018 tarihli 2017/217 E. – 2018/398 K. sayılı kararıyla; “Davanın KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE, -Marka tescilli olduğu sürece kullanımı haksız rekabet teşkil etmeyeceğinden yerleşik içtihatlar nazara alınarak tecavüz ve haksız rekabetin tespit istemine ilişkin istemin reddine, -Davalı adına tescilli … nolu markanın 25.sınıf yönünden hükümsüzlüğüne, 35.sınıf için hükümsüzlük isteminin reddine, karar kesinleştiğinde türk patent ve marka kurumuna ilam örneğinin sicile işlenmek üzere gönderilmesine, – İlan isteminin reddine,” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI: Davacılar vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; hükümsüzlük talebinin reddedildiği 35. Sınıf yönünden, kullanımın olmadığı gerekçesinin doğru olmadığı gibi, kabul edilebilir gerekçe de olmadığını, dosyada bulunan her üç raporda da, dava konusu markalar arasında karıştırılmaya müsait benzerlik olduğunun tespit edildiğini, müvekkillerinin 35. Sınıfta kullanımının bulunduğu gibi kullanımı olmayan alanlarda da niyetlerinin bulunduğunu, davalının beyanlarından t-shirt ve benzeri tekstil ürünlerinin satışı ve pazarlamasının yaptığının anlaşıldığını, 35. Sınıf yönünden de hükümsüzlük talebinin kabulü gerektiğini. -Tescil varsa haksız rekabet olmaz kararının somut olaya uygun olmadığı gibi gerçeği de yansıtmadığını, mahkemenin haksız rekabeti “…başkasının emek ve çabasından yararlanmak suretiyle rekabet yapılması…” şeklinde tanımladığını, 25. Sınıf yönünden hükümsüzlük kararı verildiğini, davalının 2010 yılından beri kullanımın bulunduğunu beyan ettiğini, haksız rekabet açısından kararın hatalı olduğunu. -Gerekçe gösterilmeden ilan isteminin reddine karar verilmesinin de hatalı olduğunu beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın tam kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde;dosya kapsamında yaptırılan tüm bilirkişi incelemelerinin benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin incelenmesi açısından eksik ve hatalı olduğunu, karıştırılma ihtimali yönünden müvekkilinin aynı zamanda sahne adı olarak da kullandığı … markasının tanınmışlığının ve bunun etkisinin Mahkeme tarafından incelenmediğini. -Gerekçeli kararda markaların görsel olarak benzediği belirtilmişse de; davacı markalarının şekil markaları olup, müvekkilinin markasının kelime markası olduğunu, bu tür markaların tümünün, beyaz zemin üzerine siyah renk kullanılarak oluşturulduğunu, markaların fonetik olarak da görsel (yazılış) itibarıyla da benzer olmadığını, müvekkilinin markasının özgün ve ayırt ediciliği yüksek bir marka olduğunu, markalar arasında çok küçük farklar sebebiyle benzerlik ve iltibas tehlikesinin bertaraf edilebileceğini, TPMK marka kılavuzunda; kelimedeki harf sayısı azaldıkça, ortalama tüketici tarafından bütüncül olarak algılanma ihtimalinin arttığı ve üç dört harften oluşan kelimelerde tek bir sesin farklı olmasının kelimeler arasındaki benzerliği ortadan kaldırmak için yeterli olabileceğini gösterdiğini, müvekkilinin … markası ile davacı markaları arasında benzerlik bulunmadığını, karıştırılma ihtimali de bulunmadığını. -Müvekkilinin markasının tanınmışlığının, ilgili tüketici kesimi, ürünlerin satış ağları gibi faktörlerin değerlendirilerek markalar arasında karıştırılma ihtimalinin incelenmesi gerektiğini, dava konusu markanın ilk ve tek tescil olmadığını, müvekkilinin kendi markasını t-shirt, şapka gibi promosyon ürünleri üzerinde kullanmak suretiyle elde ettiği bir tescil olduğunu. – Davacı markası ile müvekkilinin markasının dava konusu ihtilaflı mallar açısından pek çok ülkede birlikte tescilli olduğunu, davacının marka başvurularının pek çok bazı ülkede 3. kişi adına … marka tescilleri nedeniyle reddolduğunu, markanın gerçek hak sahipliği hususunda da bir belirsizlik ve ihtilaf bulunduğunu, bu hususların markalar arasında herhangi bir karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını destekler nitelikte olduğunu. -Müvekkilinin dünya çapında ünlü sanatçı ve … (…) …’nin müzik faaliyetlerini yürüttüğü, İsviçre’de bulunan bir şirket olduğunu, müvekkili şirket sahibi …’nin, asıl adının … olan İsveçli elektronik müzik DJ’i ve prodüktörü olduğunu, dava devam ederken vefat ettiğini, müvekkilinin sahne adı olarak uzun yıllardır … adını kullandığını, marka olarak benimsediğini, Türkiye’de yüksek bir tanınmışlığa sahip olduğunu. -Davalı markasının dünya çapında ve Türkiye’de yüksek bir ayırt ediciliğe sahip olduğunu, tanınmış markanın müvekkilinin esas kullanım alanını destekler nitelikteki dava konusu mallar kapsamında Türkiye’de tesciline engel olunmasının müvekkilinin haklarını kısıtlayacağını. -Kısmen red kararı verilmesine rağmen tek bir vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, marka hükümsüzlüğü, markaya tecavüz ve haksız rekabete ilişkin taleplerin her biri için ve üç dava yönünden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini beyanla, mahkeme kararının aleyhe olan kısımlarının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: TPMK tescil kayıtlarından; Davacılar adına 24/25/35’inci sınıflarda, 18/02/2005 başvuru tarihli … markası, 35. Sınıfta tescilli 22/06/2012 başvuru tarihli … markası, 25. Sınıfta 06/06/2008 tarihli … markasının tescilli olduğu anlaşılmıştır. Hükümsüzlüğü istenen 26/01/2012 başvuru tarihli … başvuru numaralı 09/25/35/41’inci sınıflarda tescilli … markasının, 25. Sınıfta ” Giysiler ve baş giysileri”, 35. Sınıfta “Görüntü ve ses kayıt ortamlarının perakende satışı” hizmet sınıfında tescilli olduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince Bilirkişiler …, …, …’ndan oluşan heyetten alınan 19.02.2016 tarihli raporda; Davalının … ibareli markası ile davacının … İbareli markası arasında tüketicilerin karıştırmasına neden olabilecek kadar benzerlik bulunduğunu, davalı markasının yeteri derecede ayırt ediciliğe sahip olmadığını, bu nedenle KHK m, 8/I-b anlamında davacı markası ile İltibas oluşturduğunu, Davacıya ait tescilli markanın kullanılmasının 25. Emtia sınıfında davacının marka hakkına tecavüz oluşturduğunu, Davalının … ibareli marka başvurusu sırasında kötü niyetli olmadığını, Davalı markasının 25. Emtia sınıfında hükümsüzlük şartlarının oluştuğunu beyan etmişlerdir. İlk derece mahkemesince Bilirkişiler …, …, …’den oluşan heyetten alınan 06.02.2017 tarihli raporda; … no.lu … markasının ve … no.lu … şekil markasının 25.sınıfta davacı adına tescilli olduğunu, … no.lu markanın ise … ibaresi ile 25. sınıfta davalı adına tescil edilmiş olduğunu, davacılar adına 25. sınıfla tescilli “…’ ve “…” esas unsurlu markalar ile davalı adına tescilli “…” esas unsurlu markalar bir bütün olarak incelendiğinde, markaların beyaz zemin üzerine siyah harflerden oluştuğu; davacı markasındaki “…” esas unsurunun davalı markasının ilk dört harfini oluşturduğu, markalar arasında karışıklığa sebebiyet verecek benzerlik olduğundan, davalı markasının tescil edildiği 25. sınıf yönünden MarKHK m.8/l/b’ye dayalı hükümsüzlük şartlarının mevcut olduğu,davacılar, yaklaşık 30 yıldır -başta spor giyim olmak üzere- her türlü tekstil ürününün üretim ve ticaretini özellikle “…” markası ile yaptıklarını beyan etmişlerse de,birilirkişilere tevdi edilen dosya kapsamında markalarını tescil ettirdikleri 18.02.2005 tarihi öncesine ait kullanımı gösterir bir delilin ibraz edilmemiş olduğundan, MarKHK m. 8/3’e dayalı hükümsüzlük talebi şartlarının mevcut olmadığını,salt markayı tescil ettirme eylemi tek başına kötüniyet göstergesi olarak nitelenmeyeceğinden kötüniyetin somut delillerle ispat edilmesi gerektiğini,dava konusu markalar davalı adına tescilli olduğu sürece markanın kullanımının marka hakkına tecavüz veya haksız rekabet teşkil etmeyeceğini, markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi halinde marka kullanımının tecavüz veya haksız rekabet teşkil edip etmeyeceğinin mahkemenin takdirinde olduğunu beyan etmişlerdir. İlk derece mahkemesince Bilirkişiler …, …, …’den oluşan heyetten alınan 07.05.2018 tarihli raporda; Davacı yan adına tescilli … sayılı “…, ve … nolu … ibareli markalar ile Davalı yan adına tescilli … nolu “… ibareli markaların ’ işitsel, okunuş ve yazılış itibariyle birbiri ile İltibas oluşturduğunu, Ortalama zeka sahibi tüketiciler nezdinde bu düşünme ve karıştırma İhtimalleri bulunduğunu, markalar arasında karışıklığa sebebiyet verecek şekilde tescil edildiği 25. Sınıf yönünden 556 sayılı şartlarının mevcut olduğunu, Davalı yanın 35. Sınıf emtiası içeriğinde 25. sınıf yönünden ürün satışı bulunmadığını, davacının, ıslah yoluyla 35. Sınıf açısından hükümsüzlük talebinde menfaati olmadığını, 35. sınıf yönünden hükümsüzlük şartlarının oluşmadığını beyan etmişlerdir.
G E R E K Ç E: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı adına tescilli … sayılı “…” ibareli markanın davacıların … ibareli markası ile iltibas oluşturduğu ve kötü niyetli tescil edildiği iddiasıyla 25. Sınıfta hükümsüzlüğünü ve sicilden terkini, haksız rekabetin tespiti, hükmün ilanını talep etmiş, daha sonra ibraz ettiği ıslah dilekçesiyle davalı markasının 35. Sınıfta da hükümsüzlüğünü talep etmiştir. İlk derece mahkemesince, davalı markasının 25. Sınıfta hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine, diğer taleplerin reddine karar verilmiş, taraf vekillerince ayrı ayrı istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekilinin, davalı markasının 35. Sınıf yönünden hükümsüzlük talebinin kabulüne karar verilmesini talep ettiği anlaşılıyorsa da, davacı markasının tanınmışlığının ispatlanamadığı, davacı tarafın faaliyet alanının spor giysiler ve tekstil alanında olduğu, davacı adına 35. Sınıfta mağazacılık hizmet sınıfında tescilli … markası bulunuyorsa da, davalının hükümsüzlüğü istenen … markasının 35. Sınıfta “Görüntü ve ses kayıt ortamlarının perakende satışı” hizmet sınıfında tescilli olduğu ve markaların tescil alt sınıfları aynı yada benzer bulunmadığından, mahkemece 35. Sınıfta hükümsüzlük talebinin reddine karar verilmesi yerindedir. Davacı vekilinin haksız rekabetin tespiti talebinin ve ilan talebinin reddi kararına yönelik istinaf talebinin değerlendirilmesinde; davacı tarafça dava dilekçesinde, davalı adına benzer marka tescilinin haksız rekabet teşkil ettiğini, istinaf dilekçesinde de, davalı vekilinin beyanlarında markanın benzer sınıflarda kullanıldığının kabul edildiğini ileri sürmüştür. Dosya kapsamında davalı tarafın markasını tescil edildiğinden farklı şekilde kullandığına dair somut iddia ve delil bulunmamaktadır. Davalı tarafça … markasının tescili ve tescil sınıfında kullanılması haksız rekabet teşkil etmediğinden haksız rekabete ilişkin davanın reddine karar verilmesi ve haksız rekabete ilişkin davanın reddine karar verildiğinden, hükümsüzlük davası yönünden de ilan talebinde davacının hukuki yararı bulunmadığından hükmün ilanı talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun görüldüğünden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. Davalı vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesinde; markaların benzer olmadığına yönelik istinaf sebebi yerinde değildir. Davacı markaları … davalı markası … ibarelidir. Davalı markasında sondaki (I) harfi çift yazılmış olup, aynı harfin tekrarı olduğundan, Marka inceleme kılavuzundaki düzenlemelere dayalı olarak yapılan davalı savunması yerinde değildir, taraf markaları 25. Sınıf yönünden, görsel ve işitsel olarak benzer olup iltibas ihtimali bulunduğundan, davalı markasının 25. Sınıfta hükümsüzlüğüne karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. Davalı vekilinin İsveçli …’in sahne ismi olarak … ismini kullandığı, tanınmış olduğu ve Türkiye’de de konser verdiği ve tanındığına yönelik savunması ise, yerinde değildir. Davacı şirketin …’e bağlı bir şirket olması, … sahne isminin tanınmış olması ile markanın hükümsüzlüğe karar verilen 25. tescil sınıfında tanınmış olması farklı olgulardır. Sahnede bu isimle şapka ve t-shirt kullanıldığı iddiası da ispat gerektirdiği gibi, davalı markasının tanınmışlığını göstermemektedir. Davalı vekilinin davanın esasına yönelik istinaf sebepleri yerinde değildir. Davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf sebebinin incelenmesinde, markaya tecavüze ilişkin dava bulunmadığından, üç ayrı vekalet ücreti talebi yerinde olmamakla birlikte, Dairemizce HMK 355. Madde gereğince resen yapılan incelemede, marka hakkına tecavüz yönünden talep bulunmamasına rağmen, HMK 26. Maddeye aykırı olarak talep aşımı ile hükümde tecavüzün reddine karar verilmesi ve marka hükümsüzlüğü talebi 35. Sınıf yönünden kısmen reddedildiğinden ayrıca haksız rekabete ilişkin davanın da reddine karar verildiğinden iki ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tek vekalet ücretine hükmedilmesi yerinde olmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne kısmen reddine, mahkeme kararının kaldırılmasına, tecavüzün tespiti talebinin reddine ilişkin kısmın hükümden çıkartılmasına, vekalet ücretine ilişkin kısmının düzeltilmesine, hükmün diğer kısımlarının aynen tekrarına karar verilmiş, tarafların kazanılmış hakları korunarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-Davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE, 3-İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 25.10.2018 tarihli 2017/217 E. – 2018/398 K. sayılı kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 4-Davanın KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE, A)Marka tescilli olduğu sürece kullanımı haksız rekabet teşkil etmeyeceğinden yerleşik içtihatlar nazara alınarak haksız rekabetin tespit istemine ilişkin istemin reddine, B)Davalı adına tescilli … nolu markanın 25.sınıf yönünden hükümsüzlüğüne, 35.sınıf için hükümsüzlük isteminin reddine, karar kesinleştiğinde türk patent ve marka kurumuna ilam örneğinin sicile işlenmek üzere gönderilmesine, C) İlan isteminin reddine, 5-İlk derece yargılaması yönünden; A) Marka hükümsüzlüğü davası ve haksız rekabete ilişkin dava yönünden ayrı ayrı 87,70 TL ilam harcının peşin harçtan ve ıslah harcından mahsubu ile, eksik yatırılan 118,80 TL harçtan 31,80 TL harcın davalıdan, 87,70 TL harcın davacıdan tahsil edilerek Hazine’ye irat kaydına, B)Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 3.145,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, C)Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 3.145,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, Ç) Hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince 7.375 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, D)Davacıların yapmış olduğu yargılama giderlerinden olan 25,20 TL peşin harç, 25,20 TL başvuru harcı, 31,40 TL ıslah harcı, 1.800 TL bilirkişi ücreti, 488,00 TL tebligat-müzekkere masrafı olmak üzere toplam 2.369,80 TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, E)Davalı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinden olan 4.800 TL bilirkişi ücreti ve 60 TL tebligat-müzekkere masrafı olmak üzere toplam 4.860 TL’nin 1/3’sinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, F)Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde taraflara iadesine, 6-İstinaf yargılaması yönünden; a-Davacılar vekilinin istinaf talebi yerinde görülmediğinden davacı yandan alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf harcından peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL’nin davacılardan tahsili ile hazineye irat kaydına, b-Davalı vekilinin istinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talep halinde iadesine, c-İstinaf yargılaması sırasında davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 9,00 TL tebligat ve posta giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, d-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 02/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.