Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/1501 E. 2022/135 K. 02.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1501 Esas
KARAR NO: 2022/135 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/03/2019
NUMARASI: 2017/340 E. – 2019/58 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
KARAR TARİHİ: 02/02/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ticari unvanının 26.09.2009 tarihinde “… Ltd. Şti.” olarak tescil olduğunu, 20.01.2010 tarihli ortaklar kurulu kararı ile “… Ltd. Şti.” olarak değiştirildiğini, yeni yapılan inşaatlarda, tamamlanmış binalarda, işyerlerinde ve her türlü yapıda izolasyon, yalıtım, yalıtım malzemeleri imali, alım ve satım işleri ve inşaat yapımı için müteahhitlik hizmetleri işi ile iştigal ettiğini, müvekkili şirket adına … Hizmet numarası ile “…” markasının 37 sınıfta İnşaat Hizmetleri, inşaat araç gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri bakımından 18.09.2012 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle tescil edildiğini, müvekkili adına kayıtlı marka, logo ve ticaret unvanının “… Ltd. Şti.” adı altında ve “…” ismi ile davalılar tarafından tüm ticari işlemlerde, yazışmalarda, reklamlarda kullanıldığını, davalılar tarafından www…com adlı internet alan adının da kullanıldığını, davalılara Kadıköy … Noterliği’nin 24.06.2015 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesini göndererek, müvekkilinin marka ve logosunun haksız ve mesnetsiz kullanıldığından bu isim altında faaliyette bulunulmaması, internet sitesi kullanımına son verilmesi, markayı taşıyan kutu, ambalaj, poşet, peçete, yazışma evrakları gibi ürünlerin imha edilmesi, tabela ve internet sitesindeki unvan, marka ve logoların kaldırılmasının ihtar edildiğini, ancak davalılar tarafından ürünlerin halen …, …, … unvan, marka ve logosu ile üretildiğini, piyasaya sürüldüğünü, reklamlarının yapıldığını ve web sitesinde yayınlandığını beyanla; müvekkilinin maddi zarara uğradığını, kazançtan yoksun kaldığını, belirterek, davalının davacının marka hakkına tecavüz ettiğinin tespitine, davalının kullandığı iş yeri unvanı, internet alan adının terkinine, kullanılmasının durdurulmasına, bu isim altında davalıların ticari faaliyette bulunmamasına, ürünlere el konulmasına ve davacıya mülkiyet hakkı tanınmasına, el konulan ürünlerin imhasına, kararın kamuya yayın yoluyla duyurulmasına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak suretiyle 10.000,00 TL maddi tazminatın ve 10.000,00 TL manevi tazminatın banka reeskont faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 08.02.2017 tarihli dilekçesi ile; dava dilekçesinde, davalılardan… Limited Şirketi’nin adını zuhulen … Limited Şirketi olarak yazıldığını belirterek, maddi hatanın düzeltilmesini talep etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili 29.11.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile; bilirkişi raporunda belirtilen 556 sayılı KHK nın 66/a hükmü uyarınca talep ettikleri maddi tazminatı 182.875,18 TL olarak davayı ıslah ettiklerini beyan etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından husumetin “… ve … Ltd. Şti.”ne yöneltildiğini, öncelikle husumet itirazında bulunduklarını, 22.02.2016 tarihinde tescil edilen ortaklar kurulu kararı ile de unvanlarının “… Ltd. Şti.” olarak değiştirildiğini, davacının marka hakkına tecavüz ettiği iddiasında bulunduğu … başvuru numaralı “…” markasının sahibinin müvekkili şirket olduğunu, dolayısı ile husumetin … adına değil, müvekkili şirket adına yöneltilmesinin gerektiğini, davanın husumet yokluğundan reddinin gerektiğini, müvekkilinin hiçbir zaman “…” ibaresini ticaret unvanında ya da marka ve logosunda kullanmadığını, müvekkili şirketin “…” markası için TPE’ye 02.05.2012 tarihinde başvurduğunu, TPE tarafından başvurunun evrakların tamamlanmaması nedeni ile tescil işlemlerinin askıda kaldığını, davacı tarafından ise “…” markası için müvekkilinden aylar sonra 18.09.2012 tarihinde başvuru yapıldığını ve tescil yapıldığını, müvekkili …’ın davacı ile 5 yıl birlikte çalıştığını, bu çalışmanın sona ermesine doğru yaptıkları görüşmede müvekkilinin “…” kelimesini markasında ve şirket unvanında kullanma izni istediğini ve davacı tarafça kabul edildiğini, bu hususta tanıklarının olduğunu, buna rağmen davacının kötü niyetle işbu davayı açtığını, müvekkilinin www…com web adresini 21.04.2012 tarihinde kullanmaya başladığını, davacının ise www…com adresini çok sonra, 11.02.2013 tarihinde kullanmaya başladığını, müvekkilinin web sitesinde kendi logo ve tescile uygun bulunan logosu ile sadece kendi ürün ve hizmetlerinin tanıtımını yaptığını, marka sahibinin iznine uygun bir kullanım gerçekleştiğini, dolayısı ile KHK’nin 61. maddesinde sayılan fiillerden hiç birinin müvekkili tarafından işlenmediğinden davacının maddi ve manevi tazminat talebinin hukuka ve mevzuata uygun olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI; İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 05/03/2019 tarihli 2017/340 E- 2019/58 K sayılı kararıyla; “…davalılar vekili husumet itirazında bulunmuşsa da, dava dilekçesinde davalı şirketin adının yanlış yazılmasının maddi hata olduğu, davacı tarafça daha sonra verilen dilekçe ile doğru unvanının bildirildiği, HMK’nun 124/3. maddesi uyarınca davalı şirketin unvanının düzeltilebileceği, yine davalı şirket yetkilisi …’ın ortağı olduğu şirketin marka haklarına tecavüz eylemleri mevcutsa, şirketin iş ve eylemlerini gerçekleştiren kişi konumunda bulunması sebebiyle haksız fiil niteliğindeki bu eylemden sorumluluğunun bulunduğu ve kendisine husumet yöneltilebileceği, husumet itirazının reddine karar verildiği,….Alınan bilirkişi raporunda davalıların ticaret unvanında, iş evrakında ve kendisine ait web sitesinde davacıya ait tescilli “…” markasının esas unsuru olan “…” ibaresini kullanıldıkları tespit edilmiş, davalı tarafça davacının rızası ile kullanıldığı savunulmuşsa da, taraflar arasında yazılı bir lisans sözleşmesinin mevcut olmadığı, davacının bu konuda davalıya izin verdiğine dair delil elde edilemediği, kaldı ki böyle bir izin verilmiş olsa dahi marka sahibi tarafından her zaman markanın kullanımına son verilmesinin talep edilebileceği, davacı tarafça davalıya bu konuda ihtarname gönderildiği halde kullanımlarının devam ettiği, her iki tarafın da inşaat işleri alanında ticari faaliyette bulundukları, davacının izolasyon işi yapmadığı iddia edilmişse de, bu işin de inşaat işleri sınıfına dahil olduğu, davacının bu konuda faaliyette bulunmaması halinde dahi markasının tescil korumasından yararlanma hakkına sahip olduğundan, davalıların kullanımlarının davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiği,…. Davalıların, daha önce davalı şirket yetkilisi …’ın bir süre çalıştığı davacı şirkete ait tescilli markanın esas unsuru olan “…” ibaresini davacı ile aynı ticari faaliyet alanında karışıklığa yol açacak şekilde kullanmaları nedeniyle kusurlu oldukları ve haksız rekabette bulundukları sonucuna varıldığı…” gerekçesiyle; “Davanın KISMEN KABULÜNE, Davalının, davacıya ait … numaralı “…” markasının esas unsuru olan “…” ibaresini internet alan adında , internet sitesinde ve iş evrakında kullanmak sureti ile davacının marka hakkına tecavüz ettiğinin tespitine, -.Davalıya ait www…com internet alan adının iptaline, – Davalının … ibaresini markasal olarak kullanmasının durdurulmasına, bu markayı taşıyan kutu , ambalaj, poşet, peçete, yazışma evrakları gibi ürünlerin imha edilmesine, TABELA, internet sitesindeki marka ve logoların kaldırılmasına, bu markayı taşıyan araç ve cihaz ve makine gibi vasıtalara el konulmasına, üzerlerindeki … markalarının silinmesine, silinmesi mümkün değilse el konulan bu makine ve cihazların imhasına, -… ibaresinin davalının ticaret unvanından terkini konusundaki talep konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, -Kararın kesinleşmesi halinde masrafı davalıdan alınmak sureti ile hüküm özetinin Türkiye ‘ de yayınlanan bir gazetede ilan edilmesine, -182.875,18 TL maddi tazminatın ve 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyen reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU; Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; Usule ilişkin istinaf sebebinde; husumet itirazını tekrarla, müvekkilinin …Ltd. Şti. unvanını hiç kullanmadığını, 26/02/2016 tarihinde … Ltd. Şti olarak unvan değişikliği yaptıklarını, davanın … ve … Yetkilisi için de husumet yöneltilmişse de “…” markasının davalı şirket adına kayıtlı olduğunu,TMK 50. Madde gereğince tüzel kişilerin yapmış olduğu eylem ve işlemlerin tüzel kişileri hukuken bağlayacağını. -Esasa ilişkin istinaf sebeplerinde, … ibaresinin müvekkili tarafından hiçbir zaman ticaret unvanında, marka ve logosunda kullanılmadığını, Şubat 2016’da …ibaresinin ticaret unvanından çıkarıldığını, müvekkilinin … marka için TPE’ye 02/05/2012 tarihinde başvurduğunu ve TPE tarafından tescile izin verildiğini ancak işlemlerin tamamlanmadığını, davacının marka başvurusunun daha sonra 18/09/2012 başvuru tarihli olduğunu, davacının davalı tarafın markası ve unvanında … ibaresini kullanımına izin verdiğini, tanıkların bu görüşmenin gerçekleştiğini inkar etmediklerini. -Müvekkilinin www…com web sitesini 21/04/2012 tarihinde kullanmaya başladığını, davacının …com.tr web adresini müvekkilinden çok sonra 11/02/2013 tarihinde kullanmaya başladığını, müvekkilinin web sitesinde kendi ürün ve hizmetlerini tanıtmak için, kendi logo ve tescile uygun marka kullandığını, davacı tarafça kullanma izni verildiğini, marka hakkına tecavüz gerçekleşmediğini. -Müvekkilinin izolasyon sektöründe, ısı, ses, su ve yangın yalıtımı konularında faaliyet gösterdiğini, davacı firmanın inşaat alanında faaliyet gösterdiğini. -… ve … logolarının görsel ve anlamsal olarak birbirinden farklı olduğunu, farklı renkler kullanıldığını, bilirkişi tarafından tecavüz konusunda yapılan değerlendirmenin hatalı olduğunu, davacının izninin bulunup bulunmadığı konusunda araştırma yapılmadan karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu. -Müvekkili ve davacı şirketin belirtilen yıllarda zarar etmiş olmasına rağmen mahkemece 182.875,18 TL’lık gelir kaybına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER; Davacıya ait marka tescil kaydından; 18/09/2012 başvuru tarihli, … numaralı “…” markasının 37. Sınıfta “inşaat hizmetleri, inşaat araç-gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri” için 09/02/2015 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır. Taraflara ait ticaret sicil kayıtlarından; davacı şirketin … Ltd. Şti unvanı ile 15/05/1991 tarihinde “her türlü bina, toplu konut, müstakil konut, işyerleri, turistik tesisler inşa etmek, almak, satmak, kiralamak, kiraya vermek, müteahhitliğini, taşeronluğunu yapmak” faaliyetleri ile iştigal etmek üzere tescil edildiği, daha sonra sırasıyla … Ltd. Şti., … Ltd. Şti. ve … Ltd. Şti. Unvanlarını aldığı, vekaletname ekindeki imza sirkülerinden son unvanın Ticaret Sicil Gazetesinin 26/01/2010 tarihli ve … numaralı sayısında ilan edildiği anlaşılmıştır. Davalı şirketin ise; 04/04/2012 tarihinde “… Ltd. Şti.” unvanı ile tescil edildiği, 22/02/2016 tarihinde ticaret unvanını “… Ltd Şti” olarak değiştirdiği, …’ın şirket ortağı ve yetkilisi olduğu anlaşılmıştır. Bilirkişi raporları ile davalıya ait www…com alan adının 21/04/2012 tarihinde … adına tahsis edildiği, davacıya ait www…com.tr alan adının ise 11/02/2013 tarihinde davacı adına tahsis edildiği tespit edilmiştir. Mahkemece dinlenen davacı tanığı …; ” 2010 yılında … olarak adını hatırladığı şirkette yaklaşık bir yıl sekreterlik görevini yaptığını, şirketin yetkilisinin … olduğunu, …’ın da bu şirkette …’in yanında çalıştığını, mantolama işleri yaptıklarını, …’a …’in hisse verdiğini bildiğini, bu hususu orada çalışan arkadaşlarından duyduğunu, 2011 yılının başlarında bu şirketten ayrıldığını, daha sonra …’ın buradan ayrıldığını, izolasyon işini …’ın, inşaat işini ise …’nin yapacağını duyduğunu, ayrı ayrı adreslerde faaliyetlerini devam ettirdiklerini, hatta …’ın kızından da yaz tatilinde kendisine yardımcı olmasını istediğini, daha önce de kızının kendisinin çalıştığı şirkette tatil dönemlerinde işlere yardımcı olduğunu, kendisinin 2012 yılında yeniden …’nin şirketinde bir süre daha çalıştığını, tarihleri tam olarak hatırlayamadığını, duyduğuna göre …’ın …’den işlerini oturtana kadar … ismini kullanmak için izin istediğini, ancak …’in bu konuda izin verip vermediğini ya da ne kadar süre için izin verdiği hakkında bilgisi olmadığını, ancak bildiği kadarıyla …’ın daha sonra bu isimle patent almaya teşebbüs etmesi üzerine …’in çok üzüldüğünü, aralarındaki problemin de buradan başladığını” beyan etmiştir. Mahkemece dinlenen davacı tanığı …; ” 2010 yılında davacı şirkette işçi olarak çalışmaya başladığını, o tarihlerde … ile …’ın birlikte izolasyon işi yaptıklarını, daha sonra aralarında bazı sorunlar olunca …’ın şirketten ayrılarak izolasyon yapmaya devam ettiğini, …’nin ise inşaat ve müteahhitlik işleri yaptığını, davalı …’ın … adını kullanması nedeniyle …’nin ticari hayatının etkilenmeye başladığını, kentsel dönüşüm nedeniyle ihalelere girmek istediğinde şirketin izolasyon şirketi olduğu söylenerek kendisine iş verilmediğini, …’ın şirketten ayrılırken şirketin adının kullanılması konusunda taraflar arasında bir anlaşma yapıldığı hakkında bilgisi olmadığını, halen davacı şirkette çalışmadığını, taraflar arasında şirketin isminin kullanılmasına ilişkin bir anlaşma ya da izin verme durumu olsaydı bu olayı duymayabileceğini, zira aralarında geçen bir konuşmadan haberdar olmayabileceğini, …’ın şirketten hangi tarihte ayrıldığını kesin olarak hatırlayamadığını, ancak 2011 ya da 2012 yılı olabileceğini” beyan etmiştir. Mahkemece dinlenen davacı tanığı …; ” davalı …’ı tanımadığını, …’yi ise eskiden beri tanıdığını, 2014 yılında Fenerbahçe’de bulunan apartmanın kentsel dönüşüm kapsamında yeniden yapılması için ihale açtıklarını, …’nin de … olarak teklif verdiğini, ancak baktığında onun teklifini hemen elediklerini gördüğünü, nedenini sorduğunda bu şirketin izolasyon şirketi olduğunu, bu nedenle elediklerini söylediklerini, yakınlarda … isimli bir şirket tabelası gördüğünü de hatırladığını, işi alan müteahhidin iş karşılığında 5 daire aldığını, her bir dairenin değeri 1 milyon Dolar olduğu için yaklaşık 5 milyon Dolar gelir elde ettiğini, ancak kat malikleri olarak kendilerinin herhangi bir ödeme yapmadıkları için inşaat masraflarını da müteahhidin karşıladığını, tahminen kendisine en az 2 dairenin kar olarak kaldığını” beyan etmiştir. Mahkemece marka vekili, bilişim uzmanı ve muhasip bilirkişiden alınan 09.10.2017 tarihli raporda; davalıya ait tespit edilen web sayfaları üzerinden tanıtım yapılarak ticari kazanç ve satış amaçlandığının tespit edildiği, davacı tarafa ait “…” adlı marka için 18.09.2012 tarihinde başvuruda bulunulduğu, 09.02.2015 tarihinde davacı taraf adına tescillendiği, haklarının davacı tarafa ait olduğu, markanın 18.09.2022 tarihine kadar koruma altında olduğu, davalı tarafa ait “…” adlı marka için 02.05.2012 tarihinde başvuruda bulunulduğu, 07.11.2013 tarihinde yayına itiraz edildiği, itirazın kabul edilerek markanın kısmi olarak 16.09.2014 tarihinde davalı taraf adına tescil kararı çıktığı, fakat belge noksan harcının zamanında yatırılmamasından dolayı markanın tescil edilmediği, davalıya herhangi bir koruma sağlamadığı, davacının tescilli markasının davalı tarafça kullanımında esas unsurun “…” olduğu, “…” ve “…” kelimelerinin markalara farklılık yaratmadığı, aynı sektörde hizmet veren davacı ve davalı markalarının tüketici nezdinde karışıklığa sebep olabileceği, 556 sayılı KHK nın 66/a maddesine göre davalının rekabeti olmasaydı davacının 182.875,18 TL daha muhtemel gelir elde edebileceğinin hesaplandığı, davacının fiili zararının bulunmadığı, davacının kentsel dönüşüm kapsamında uğradığı iş kaybı konusunda ve 10.000,00 TL tutarındaki manevi tazminat talebinin takdirinin Mahkemeye ait olduğu beyan edilmiştir. Mahkemece alınan 28.02.2018 tarihli bilirkişi ek raporunda ise; dosya ve internet üzerinde yapılan araştırmalar bütünlük oluşturacak şekilde değerlendirildiğinde; tespit edilen web sayfaları üzerinden tanıtım yapılarak ticari kazanç ve satış amaçlandığının tespit edildiği, tespit sırasında alınan ekran görüntülerinin rapor ekinde sunulduğu, davalı tarafın kullanımında olduğu anlaşılan www…com internet sitesine ait arşiv kayıtları incelendiğinde, davacı tarafa ait “…” ibaresinin ve logosunun sürekli olarak değişmeksizin 15.06.2013 – 01.08.2015 tarih aralığında kullanıldığının tespit edildiğini beyan etmişlerdir. Davacı vekili 29.11.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile; bilirkişi raporunda belirtilen 556 sayılı KHK nın 66/a hükmü uyarınca talep ettikleri maddi tazminatı 182.875,18 TL olarak davayı ıslah ettiklerini beyan etmiştir.
G E R E K Ç E: Davacı tarafça davalının ticaret unvanı ve www…com alan adının terkini ile marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, meni ve refi, maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi talep edilmiştir. Mahkemece davalının ticaret unvanı yargılama sırasında değiştirildiğinden, ticaret unvanı terkini talebi konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, diğer taleplerin reddine karar verilmiştir. Dairemizce istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde ileri sürülen istinaf sebepleri ve HMK 355. Madde gereğince kamu düzeniyle ilgili hususlarla sınırlı olarak yapılmıştır. Davalılar vekili, davalı şirket ve davalı … yönünden husumet itirazında bulunmuşsa da, davalı şirketin ticaret unvanının yanlış yazılmasının maddi hataya dayanması nedeniyle, davacı vekilinin talebi üzerine mahkemece düzeltilmesine karar verildiğinden ayrıca davalı …’ın davalı şirketin yetkilisi ve ortağı olması, tüzel kişilerin faaliyetlerini organları vasıtasıyla yürütmeleri ve haksız fiil teşkil eden eylemlerin aynı zamanda davacı şirketin eski çalışanı olan davalı … tarafından şirket yetkilisi sıfatıyla gerçekleştirilmesi, aynı zamanda iptali talep edilen alan adının davalı … adına tescilli olması sebebiyle, davalı …’ın da pasif husumet ehliyeti ve davalı sıfatının bulunduğu, ancak karar başlığında aynı ismin mükerrer yazılmasının ve davalı şirketin yeni ticaret unvanının değil eski ticaret unvanının yazılmasının usule uygun olmadığı kanaatine varılmış, Dairemizce yazılan gerekçeli kararda bu husus düzeltilmiştir. Davacı şirketin inşaat müteahhitlik faaliyet alanında, davalı şirketin izolasyon hizmetleri sınıfında faaliyet gösterdikleri, her iki faaliyet alanının birbiri ile bağlantılı olduğu, davalı vekilinin taraf şirketlerin faaliyet alanlarının benzer olmadığına yönelik istinaf sebebinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Davalı tarafın davacının … ibaresinin izolasyon alanındaki faaliyetlerde kullanımına izin verildiği, bu konuda taraflar arasında mutabakat bulunduğuna dair savunma ispat edilemediğinden, bu hususta ileri sürülen istinaf sebebi yerinde değildir. Ticaret unvanları bir ticari işletmenin faaliyetlerini, diğer ticari işletmelerin faaliyetlerinden ayırt etmeye yarayan tanıtıcı işaretlerdir.TTK’nın 52.maddesinde ticaret unvanlarının, başkalarınca haksız kullanımı veya tesciline karşı koruma getirilmiştir. Davalı …’ın davacı şirketin eski çalışanı olup, davacı şirket ticaret unvanı ve faaliyet alanından haberdar olduğu, şirketten ayrıldıktan sonra benzer alanda faaliyet gösteren davalı şirketin davacı ticaret unvanının “…” çekirdek unsuru ile benzer şekilde “…” çekirdek unsuru ile davalı şirket ticaret unvanının ve www…com alan adının tescil ettirilmesi, 6102 sayılı TTK’nın 55/1-a-4 maddesinde düzenlenen, “başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” hükmü gereğince, haksız rekabet teşkil ettiğinden, davalı adına tescilli alan adının iptaline karar verilmesi yerindedir. Davalının … ibareli markasının, itiraz üzerine başvurudan bir kısım hizmetlerin çıkarıldığı, tescil işlemleri tamamlanmadığından başvurunun müddet olduğu ve davalı şirket yönünden koruma hakkı sağlamayacağı, dosyaya sunulan görsellerden markanın tescilsiz olarak internet sitesinde davacının tescilli markası ile iltibas yaratacak şekilde kullanıldığı, görsellerde markanın üzerinde daire içerisinde (…) harfi kullanılarak markanın tescilli olduğu izlenimi verildiği, davalı kullanımında … ibaresinin büyük ve üstte baskın şekilde, izolasyon ibaresinin altta yazılı olduğu, bu kullanımların markasal kullanım olup, davacı markası ile iltibas yarattığı, markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği kanaatine varılmıştır. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde tazminat miktarına yönelik de istinaf başvurusunda bulunduğu ve tarafların belirtilen yıllarda zarar etmiş olmasına rağmen mahkemece 182.875,18 TL’lık gelir kaybına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Davacı tarafça zararının 556 Sayılı KHK 66/1-a maddesi gereğince hesaplanmasını talep ettiğinden ve mahkemece alınan ek raporda davalının internet sitesinde davacı tarafa ait … ibaresi ve logosunun 15/06/2013- 04/03/2016 tarihine kadar aralıksız kullanıldığının tespit edildiği anlaşılmıştır. Mahkemece alınan ek raporda yeniden hesaplama yapılmadığı, kök raporda yapılan tazminat hesabında ise davalının rekabeti olmasaydı 2012 yılında 386.837,46 TL, 2013 yılında 671.874,45 TL, 2014 yılında 2.117.413,87 TL, 2015 yılında 1.357.462,68 TL, ve 2016 yılında dava tarihine kadar 38.291,04 TL olmak üzere toplam 4.571.879,50 TL tutarında daha satış yaparak 4.571.879,50 TLx 0,04 (faaliyet karının satışlarına oranı)=182.875,18 TL olarak hesaplandığının beyan edildiği anlaşılmıştır. Davalının web sitesindeki markasal kullanımlarının başlangıç tarihi dikkate alınarak 2012 yılının tamamının ve 2013 yılının 15/06/2013 tarihine kadarki kısmının tazminat hesabında dikkate alınması yerinde olmadığından, Dairemizce bilirkişi raporundaki veriler kullanılarak yapılan hesaplamada, 2012 yılı hesaba katılmamış, 2013 yılı 1/2 oranda 335.937,23 TL+ 2014 yılı 2.117.413,87 TL+ 2015 yılı 1.357.462,68 TL+2016 yılı (dava tarihine kadar) 38.291,04 TL olmak üzere toplam 3.849.104,82 TL tutarı üzerinden 0,04 (faaliyet karının satışlarına oranı) uygulanarak, davacının yoksun kaldığı kar 153.964,19 TL olarak hesaplandığından davalı vekilinin maddi tazminata yönelik istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, mahkeme kararının kaldırılarak, unvan terkini talebi konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne, hükmün diğer kısımlarının tarafların kazanılmış hakları da korunarak aynen tekrarına karar verilmiştir.Davacı tarafça davalının ticaret unvanı ve www…com alan adının terkini ile marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, meni ve refi, maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi talep edilmiştir. Mahkemece davalının ticaret unvanı yargılama sırasında değiştirildiğinden, ticaret unvanı terkini talebi konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, diğer taleplerin reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE, 2-İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 05/03/2019 tarihli 2017/340 E- 2019/58 K sayılı kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-Davanın KISMEN KABULÜNE, Davalının, davacıya ait … numaralı “…” markasının esas unsuru olan “…” ibaresini internet alan adında , internet sitesinde ve iş evrakında kullanmak sureti ile davacının marka hakkına tecavüz ettiğinin tespitine, -Davalıya ait www…com internet alan adının iptaline, -Davalının … ibaresini markasal olarak kullanmasının durdurulmasına, bu markayı taşıyan kutu, ambalaj, poşet, peçete, yazışma evrakları gibi ürünlerin imha edilmesine, -TABELA, internet sitesindeki marka ve logoların kaldırılmasına, bu markayı taşıyan araç ve cihaz ve makine gibi vasıtalara el konulmasına, üzerlerindeki … markalarının silinmesine, silinmesi mümkün değilse el konulan bu makine ve cihazların imhasına, -… ibaresinin davalının ticaret unvanından terkini konusundaki talep konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, -Kararın kesinleşmesi halinde masrafı davalıdan alınmak sureti ile hüküm özetinin Türkiye ‘ de yayınlanan bir gazetede ilan edilmesine, -153.964,19 TL maddi tazminatın ve 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyen reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin maddi tazminat talebinin reddine, 4- İlk derece yargılaması yönünden; A) Ticaret unvanı terkini davası yönünden 80,70 TL maktu, markaya tecavüz ve haksız rekabet davası yönünden 80,70 TL maktu ve maddi tazminat+manevi tazminat talepleri yönünden 11.200TL nispi karar ve ilam harcı olmak üzere, toplam 11.361,79 TL harçtan, peşin alınan 29,20 TL, tamamlama harcı ile alınan 312,35 TL ve ıslah ile alınan 3.124,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.896,24 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, B) Davacı yararına “tecavüzün tespiti yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 7.375,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine, C) Davacı yararına “maddi tazminat yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 18.576,59 TL vekalet ücreti takdiri ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine, Ç) Davacı yararına “manevi tazminat yönünden” (manevi tazminata yönelik istinaf başvurusu olmadığından davalının kazanılmış hakkı korunarak) karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.931,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine, D) Davalı yararına reddine karar verilen maddi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 7.375,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davacıdan müştereken ve müteselsilen alınarak, davalılara verilmesine, E) Davacı tarafından yapıldığı anlaşılan 29,20 TL başvurma harcı, 29,20 TL peşin harç, 4,30 TL vekalet harcı, 312,35 TL tamamlama harcı, 3.124,00 TL ıslah harcının davalılardan alınarak davacıya verilmesine, F) Davacı tarafça yapılan 3.000,00 TL bilirkişi ücreti, 394,40 TL tebligat, müzekkere masrafı olmak üzere toplam 3.394,40 TL yargılama giderinin, kabul ve red oranına göre 3.215,51TL giderin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, G)Davalı tarafından yapılan 50 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre 3,00 TL’nın davacılardan tahsili ile davalılara ödenmesine, 5-İstinaf yargılaması yönünden; a-Davalı vekilinin istinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talep halinde iadesine, b-İstinaf yargılaması sırasında davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 23,63 TL tebligat ve posta giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 02/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.