Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/1488 E. 2022/134 K. 02.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1488 Esas
KARAR NO: 2022/134 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/04/2019
NUMARASI: 2017/333 E. – 2019/107 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/02/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 28/02/2007 tarihinde “…” unvanıyla ticari hayata başladığını, 03/12/2013 tarihinde Kadıköy Kaymakamlığı İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nden “…” unvanı ile işletme belgesi aldığını, 18/11/2013 tarihinde ise “…” olarak belge alıp faaliyetine devam ettiğini, ayrıca “…”, “…” isimli zincir iş yerlerinin faaliyete geçirildiğini, … numarası ile “…” markasının davacı adına tesciline karar verildiğini, harcı yatırılıp tescil işlemlerinin tamamlanacağını, buna rağmen davalıların “…” markasını … numarası ile davacı ile aynı sınıf olan 43. sınıfta kötü niyetli olarak tescil ettirdiklerini, bu markanın davacı tarafından 2011 yılından bu yana kullanıldığını belirterek, davalılara ait … numaralı “…” markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacının adına tescil olan tüm markaların TPE’den internet sitesinden sorgulandığında çıktığını, davacının adına kayıtlı “…” ibaresini ve şeklini taşıyan birçok marka bulunduğunu, bu markaların davaya konu markanın ilk başvuru tarihi olan 31/03/2014 tarihinden sonra TPE’de tescil edilmiş markalar olduğunu, davacının davalı müvekkillerinin adına kayıtlı davaya konu markanın ibare ve şekline birebir benzer markayı adına tescil ettirdiğini, davalı müvekkillerine ait markanın üzerinden haksız kazançlar elde etmekte olduğunu, söz konusu markanın davalı müvekkiller adına tescilli olduğu ve kullanılmasına son verilmesi için ilgililere ihtarname çekildiği, davacının yıllardan beri “…” markası ile faaliyet gösterdiğine dair beyanının da doğru olmadığını, internette geriye doğru tarihlere veya yıllara ait bilgi, haber, web sayfası bulunmadığını, davacının bahsettiği www…com isimli internet sayfasının 22/10/2014 tarihinde kurulduğunu, bu tarihin davaya konu markanın TPE’de tescil başvuru tarihi olan 31/03/2014 tarihinden sonraki tarihe denk geldiğini, davacının kendisine ait olduğunu iddia ettiği markayı tescil ettirmek için neden bunca yıl beklediğinin anlaşılamadığını belirterek, davanın reddine ve tedbir talebinin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
MAHKEME KARARI: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 02.04.2019 tarihli 2017/333 E. – 2019/107 K.sayılı kararıyla; “….davacının işletme adında “…” ibaresini 2013 yılının 11. ayından itibaren kullandığı tespit edilmişse de, bu kullanımın markasal bir kullanım veya olduğuna dair bir delil bulunmadığı, davacının tescilli ticaret unvanında da “…” ibaresinin yer almadığı, 556 sayılı KHK’nin 8/3. maddesine göre hükümsüzlük talep edilebilmesi için markasal kullanımın davalıların markasının tescil tarihinden önce başladığının kanıtlanması gerektiği, her ne kadar davacı davalıların kötü niyetli olarak markayı tescil ettirdiklerini de iddia etmişse de, bu hususun davacı tarafça kanıtlanması gerektiği, davalıların davaya konu markayı dava dışı üçüncü kişiden devraldıkları, marka başvurusunun yapıldığı tarihlerde davacının “…” ibaresini markasal olarak kullandığı ve tanınır hale getirdiğine dair bir delilin mevcut olmadığı, bu nedenle davalıların kötü niyetli tescilinden söz edilemeyeceği” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemenin gerekçeli kararında, dava konusu markanın kötüniyetli olarak tescil edildiğine ilişkin iddianın ispatlanamadığı bildirilmişse de, davalıların yoğun günlerde davacı işyerindeki güvenlik görevlisi arkadaşlarına yardım etmiş kimseler olduğunu, davalılardan …’in facebook sayfası incelendiğinde, davalı ile, … işletmelerinin sahibi ve ortağı …’in oğlu … ile çok sayıda ortak arkadaşlarının bulunduğunun görüleceğini, davalıların işletme isminin davacı adına tescilli olmamasını fırsat bilerek kendileri adına tescil ettirmekte beis görmediğini, mahkemenin kötüniyetin tespitinde bu hususları dikkate almadığını ve kararının gerekçesinde yer vermediğini. -Davalıların marka başvurusunda müvekkilinin logosunun birebir kullanıldığını, müvekkiline ait işletmede 2013 senesine ilişkin sosyal medya görsellerinde, müvekkilinin karşı taraf marka başvurusundan önce kullandığı … logosunu haiz tabelanın açıkça görüldüğünü, bu logonun birebir davalı başvurusuna konu edildiğini. -Müvekkilinin eskiye dayalı kullanımlar ile gerçek hak sahibi olduğunu ispatladığını, müvekkilinin kullanımını gösterir deliller ve bilirkişi raporunun yok sayıldığını, dosya kapsamında alınan her iki heyet raporunda da, müvekkili tarafından … ibaresinin markasal olarak, dava konusu markanın başvuru tarihi olan 31.03.2014 tarihinden önce kullanıldığının tespit edildiğini, mahkemenin gerekçeli kararında, müvekkilinin faturalarda “…” olarak geçmesinden ve bunun markasal kullanım olmadığı bildirilse de dosya kapsamında bulunan belgeler ile müvekkilinin tabela, menü görselleri, müvekkili hakkında internette yer alan yayınlar dikkate alındığında müvekkilinin markasal kullanımlarının sabit olduğunu, mahkemece müvekkilinin sadece işletme adı olarak kullandığı yönünde karar verildiğini, kararın kendi içerisinde çelişkili olduğunu, kararda tespit edilen kullanımın ne tür bir kullanım olduğunun açıklanmadığını, yiyecek içecek hizmetlerinin sağlanması bakımından müvekkilinin bir cafe-bar vb işletme ile gerçekleştirdiği markasal kullanımın tabela, resmi evrak, fatura vb ile ispat edilebileceğinin açık olduğunu beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:Dosya içerisinde bulunan TPMK kayıtları incelendiğinde; Davalılara ait … numaralı “…” markasının 43. sınıfta 31/03/2014 başvuru tarihinden itibaren 10 yıl süreyle koruma sağlayacak şekilde 10/02/2015 tarihinde tescil edildiği, ilk sahibinin … olduğu, İzmir … Noterliği’nin 26/02/2015 tarihli ve … yevmiye numaralı marka devir sözleşmesi ile davalılara devredildiği tespit edilmiştir. Davacının ise 10/04/2015 tarihinde yaptığı başvuru sonucunda … numaralı ayı şeklinden oluşan markasının 41. ve 43. sınıflarda 02/03/2016 tarihinde tescil edildiği tespit edilmiştir. İlk derece mahkemesince marka ve patent vekili, sektör bilirkişisi ve muhasip bilirkişiden alınan 24/08/2017 tarihli heyet raporunda; davacı tarafın yiyecek içecek sağlanması hizmetlerinde “…” markasının “gerçek hak sahibi” olduğu ve … nolu … ibareli marka başvurusunun “kötüniyetli olarak yapıldığı” konusunda yeterli kanaate ulaşılamadığını, … numaralı “…” markasının iptali için gerekli koşulların oluşmadığı yönünde tespit ve görüşlere yer verilmiştir. İlk derece mahkemesince marka ve patent vekili, bilişim uzmanı ve muhasip bilirkişiden alınan 13/07/2018 tarihli heyet raporunda; hükümsüzlüğü istenen … sayılı “…” markasının başvuru tarihi olan 31/03/2014’den önce, davacının “… mah. … cad.No:… Kadıköy-İstanbul” adresindeki “…” ya da “…” adıyla geçen işletmesinde “…” ibaresini işletme adı ve marka olarak kullandığı; bu kullanımın geçmişinin 01/08/2013 (internette bu işletmeye yapılan ilk atıf), 18/11/2013 (alkollü içki satış yetki belgesi), 20/11/2013 (bu işletmeye kesilmiş dosyada mevcut en eski tarihli satış faturası ile markasal kullanımı gösteren menü görselinin internette paylaşım tarihi)’ne kadar uzandığını, davacı tarafça dosyaya sunulan irsaliyeli fatura, fatura, tahsilat makbuzu ve perakende satış fişlerinin davacı yasal defterlerinde aynen kayıtlı olduğu gibi, söz konusu belgeler üzerinde “…” ibaresinin yazılı olduğu, diğer bir ifade ile davacının 31/03/2014 tarihi öncesinde adına tanzim edilen veya kendisi tarafından tanzim edilen belgelerinde “…” ibaresini kullandığının kabulünün gerektiğini, mevcut veriler ışığında, yalnızca 43.sınıfın 1 numaralı alt sınıfı olan “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” bakımından “…” ibaresinin 31/03/2014 tarihinden önce davacının … mah. … cad.No:…, Kadıköy/İstanbul’daki “…” adlı işletmesi bağlamında ayırt edicilik kazanmış sayılabileceği beyan edilmiştir.
G E R E K Ç E: Davacı vekilinin dava dilekçesinde, müvekkilinin … ibareli marka üzerinde 43. Sınıfta önceye dayalı hak sahibi olduğu ve davalıların hükümsüzlüğü istenen … başvuru numaralı … markasını kötüniyetli olarak tescil ettirdiğinden bahisle hükümsüzlüğü ve sicilden terkinini talep etmiş, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde; davalıların davacı işyerinde yoğun günlerde güvenlik görevlilerine yardım ettiğini, davalı …’in Facebook hesabı incelendiğinde davacının oğlu … ile çok sayıda ortak arkadaşlarının bulunduğunun görüleceğini, davalıların davacı markasından ve kullanımından haberdar olmalarına rağmen markayı adlarına tescil ettirmelerinin kötüniyetli olduğunu ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Kötüniyetli marka tescilinde, markanın tescil anında marka sahibinin kötüniyetli olup olmadığı aranmaktadır. Dava tarihinde yürürlükte olan mülga 556 Sayılı KHK’de kötüniyetli marka tescili bir hükümsüzlük nedeni olarak düzenlenmemişse de; uygulamada KHK’nın 35/1, 42/1-a ve TMK’nın 2. Maddeleri birlikte yorumlanarak ve somut olayın özellikleri değerlendirilerek kötüniyet bir hükümsüzlük sebebi olarak kabul edilmiştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin uygulamalarında (bkz 05.10.2020 tarihli ve 2019/5187 Esas-2020/3833 K sayılı kararı) “…daha çok güvenin kötüye kullanılması, kullanmak yerine başkalarının ticaretine engel olmak, sözleşmeye aykırılık vb. suretiyle marka tescilleri kötüniyetli marka tescili halleri olarak kabul edilmektedir.” Davalıların ise markayı İzmir … Noterliği’nin 26/02/2015 tarihli ve … yevmiye numaralı marka devir sözleşmesi ile markanın ilk sahibi …’den devraldıkları ve kötüniyet yönünden ileri sürülen sebeplerin ispat yönünden yeterli olmadığı kanaatine varılmıştır. Davalı vekilinin markanın önceye dayalı hak sahibi olduğu yönündeki istinaf sebebinin incelenmesinde, mahkeme kararının gerekçesinde; ” davacının ilk faaliyetinin 06/03/2007 tarihinde “…” ticaret unvanı ile başladığı, 18/11/2013 tarihinde “…” işletme adı ile içki satışı için ruhsat aldığı, Kasım 2013 ve Ocak 2014 tarihli Ekşi Sözlük isimli internet sitesinde “…” isimli iş yeriyle ilgili yorum bulunduğu, 03/12/2013 tarihinde “…” isimli işletmenin Kadıköy Kaymakamlığı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’ne kayıt ettirildiği,… 2013 ve 2014 yılına ait 11 adet faturada “…” ve “…” ibarelerinin yer aldığı, davacının işletme adında “…” ibaresini 2013 yılının 11. ayından itibaren kullandığının tespit edildiği ” beyan edilmekle birlikte bu kullanımın markasal bir kullanım olduğuna dair bir delil bulunmadığı, davacının tescilli ticaret unvanında da “…” ibaresinin yer almadığından, önceye dayalı hak sahipliğinin ispatlanamadığı açıklanmışsa da, mahkeme kararının hatalı değerlendirmeye dayandığı anlaşılmıştır. Sunulan ve mahkemece tespit edilen deliller ile, davacı tarafın 2013 yılı Kasım ayından beri … ibaresini, tabelasında, faturalarda ve iş evrakında işletme adı olarak kullandığı, kullanımın yapılan hizmetin ifası sırasında markasal kullanım olduğu, marka üzerinde 43. Sınıfta restorancılık hizmet sınıfında hak sahibi olduğunu ve davalı markasının hükümsüzlüğünü talep ettiği anlaşılmakla, mahkemece davanın kısmen kabulüne, davalı markasının kısmen hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, kısmen reddine, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile, davalı markasının 43. Sınıfta “Geçici konaklama hizmetleri (Otel, motel, tatil köyü, pansiyon, devre mülk, yaz kampı, gençlik kampı, çadır kiralama, karavan konaklama, yer ayırtma hizmetleri. Gündüz bakım evi (kreş) huzur evi hizmetleri. Hayvan bakım ve barındırma hizmetleri.” dışındaki hizmetlerde kısmen hükümsüzlüğüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE, 2-İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 02.04.2019 tarihli 2017/333 E. – 2019/107 K.sayılı kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-Davanın KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE, 4-Davalılar adına tescilli … numaralı “…” markasının 43. sınıfta “Geçici konaklama hizmetleri (Otel, motel, tatil köyü, pansiyon, devre mülk, yaz kampı, gençlik kampı, çadır kiralama, karavan konaklama, yer ayırtma hizmetleri. Gündüz bakım evi (kreş) huzur evi hizmetleri. Hayvan bakım ve barındırma hizmetleri.” dışındaki hizmetlerde kısmen hükümsüzlüğüne, fazlaya ilişkin talebin reddine, 5- İlk derece yargılaması yönünden; A) 87,70 TL maktu karar ve ilam harcından peşin yatırılan 27,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 60,00 TL harcın davalılardan tahsil edilerek Hazine’ye irat kaydına, B) Davacı tarafça yapılan 59,50 TL harç, 6.000 TL bilirkişi ücreti, 297,40 TL posta gideri olmak üzere toplam 6.356,70 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre 3.178,35 TL giderin davalılardan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, C)Davalı tarafça yargılama gideri yapılmadığından karar verilmesine yer olmadığına, Ç) Kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’ne göre 7.375,00 TL maktu vekalet ücreti taktirine, davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine, D) Kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’ne göre 7.375,00 TL maktu vekalet ücreti taktirine, davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine, 6-İstinaf yargılaması yönünden; a-Davacı vekilinin istinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talep halinde iadesine, b-İstinaf yargılaması sırasında davacı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı, ile 38,58 TL tebligat ve posta giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 02/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.