Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/1476 E. 2022/96 K. 21.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1476 Esas
KARAR NO: 2022/96
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/04/2019
NUMARASI: 2016/213 E. – 2019/137 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 21/01/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından müvekkili adına tescilli olan sarı renkli paketlemenin taklit edildiğini ve markalarını tescil ettirdikleri şekilden farklı olarak müvekkilinin tanınmış “…” markasına benzeyecek şekilde taklit ettiklerini, davalı tarafından söz konusu marka paket üstüne konularak satışa sunulduğunu ve bu durumun müvekkili marka ve tasarım haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu iddia ederek, tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men’i, haksız rekabetin neticesi olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 10.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın aynı konuda daha önce İstanbul 2.Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2016/191 Esas sayılı dosyası ile dava açtığını, yine aynı mahiyette Mahkememizin 2015/240 Esas sayılı dosyası ile benzer konuda dava açıldığını, her iki dava derdest olduğundan aynı konu ile ilgili yeni bir dava açılamayacağını, bu nedenle öncelikle derdestlik itirazında bulunduklarını, davacının marka ve tasarım hakkına tecavüz teşkil ettiğini iddia ettiği tüm kullanımların müvekkilinin tescilli tasarımları yahut davacının hak sahibi olmadığı kullanımlar olduğunu ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 11.04.2019 tarih ve 2016/213 Esas – 2019/137 Karar sayılı kararıyla; “… İstanbul 2. FSHHM’nin 2016/191 Esas sayılı dosyası ile Mahkememizin 2015/240 Esas sayılı dosyası suretleri getirtilerek incelenmiştir. Her iki dosyadaki davacının dayandığı marka ve tasarım ile davalının ihlal eylemi aynı olup, ancak tarihler itibariyle farklı olduklarından ve ihlal ile haksız rekabet eylemli bir durum olup, dönemsel olarak farklı olduklarından, davalının derdestlik itirazı yerinde görülmemiştir. İstanbul 2. FSHHM’nin 2016/191 Esas sayılı dosyasının dava tarihi 03/03/2011 tarihi olup, dava tarihinden önceki davalı kullanımlarına ilişkindir. Mahkememizin 2015/240 Esas sayılı dosyasının ise dava tarihinin 04/12/2014 olduğu ve bu tarihten önceki ihlallere ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Mahkememizdeki bu dosyanın dava tarihi ise 12/12/2016 tarihi olup, aradaki ihlallere ilişkindir. Bilirkişi raporunda ve dosyaya gelen vergi dairesi kayıtlarına göre, davalıya ait firmanın 30/12/2015 tarihinde kapatılarak vergi kaydının sonlandırıldığı anlaşılmıştır. Davacı vekili 26/10/2017 tarihli celse duruşmadaki beyanında, taleplerinin 12/08/2015 ile dava tarihi olan 12/12/2016 tarihine kadar olan süre yönünden olduğunu bildirmiştir. En son aldırılan 22/10/2018 tarihli bilirkişi raporuna göre de, davalının belirtilen ve dava konusu edilen 12/08/2015 tarihinde işletmenin kapandığı 30/12/2015 tarihine kadar olan dönemde davalının ihlale konu edilen “…” marka plastik taşlı çakmak ürünü satışının bulunmadığı anlaşılmıştır. Buna göre, daha önce davalının eylemleri yukarıda değinilen mahkeme dosyalarında dava konusu edilmiş olup, bu dosyada dava konusu edilen dönem itibariyle marka ve tasarım haklarına tecavüz veya haksız rekabet oluşturacak bir eyleminin bulunmadığı, işletmesinin 30/12/2015 tarihi itibariyle kapandığı anlaşıldığından davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Davalı kullanımlarının davacı adına tescilli marka ve tasarım haklarına tecavüz oluşturduğunu ve haksız rekabet yarattığını, Davalının kendi adına tescilli markasının koruma sağlayabilmesi için, markayı tescil edildiği şekilde kullanmasının gerektiğini, oysa davalının tescile uygun kullanımının olmadığını, Mahkemece alınan bilirkişi raporunda davalı kullanımlarının tecavüz teşkil ettiği ve haksız rekabet yarattığının tespit edildiğini, Davacının elde edebileceği muhtemel gelirinin belirlenememesi halinde TBK.50.maddesi uyarınca hakkaniyete uygun bir maddi tazminata ve buna uygun manevi tazminata hükmedilmesinin gerektiğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, meni ve sonuçlarının ortadan kaldırılması ile maddi tazminat taleplerine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkil adına marka ve tasarımı tescilli ürünün davalı tarafından taklit edilerek davacı markasına benzeyecek şekilde kullanıldığını, bu durumun müvekkili marka ve tasarım haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu iddia ederek, tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men’i, haksız rekabetin neticesi olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili ise; davacının aynı konuda daha önce açtığı davaların bulunduğunu, bu nedenle öncelikle derdestlik itirazında bulunduklarını, davacının dava konusu ettiği tüm kullanımların müvekkilinin tescilli tasarımları yahut davacının hak sahibi olmadığı kullanımlar olduğunu ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesi tarafından, “… Derdestlik itirazına konu dava dosyalarının farklı dönemdeki kullanıma ilişkin olması nedeniyle davalının derdestlik itirazının yerinde olmadığı, davalıya ait firmanın 30/12/2015 tarihinde kapatılarak vergi kaydının sonlandırıldığı, son aldırılan 22/10/2018 tarihli bilirkişi raporuna göre, davalının belirtilen ve dava konusu edilen 12/08/2015 tarihinde işletmenin kapandığı 30/12/2015 tarihine kadar olan dönemde davalının ihlale konu edilen “…” marka plastik taşlı çakmak ürünü satışının bulunmadığı, bu dosyada dava konusu edilen dönem itibariyle marka ve tasarım haklarına tecavüz veya haksız rekabet oluşturacak bir eyleminin bulunmadığı, işletmesinin 30/12/2015 tarihi itibariyle kapandığı anlaşıldığından davanın reddine” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davalının kendi adına tescilli “…” markasını, tescil edildiği şekilde kullanmayarak davacı adına tescilli marka ve tasarımlar ile iltibas yaratacak ve tecavüz oluşturacak şekilde kullanımda bulunduğu gerek daha önce açılan İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2016/191 Esas sayılı dosyası ile Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2015/240 Esas sayılı dosyası, gerekse de bu dosyada alınan bilirkişi raporlarıyla sabittir. Ancak bu dava ile dava konusu edilen 12/08/2015 tarihi ile davalıya ait işletmenin kapandığı 30/12/2015 tarihine kadar olan dönemde davalının ihlale konu edilen “…” marka plastik taşlı çakmak ürünü satışının bulunmadığı, bu dosyada dava konusu edilen dönem itibariyle marka ve tasarım haklarına tecavüz veya haksız rekabet oluşturacak bir eyleminin bulunmadığı tespit edildiğinden, mahkemece davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.21/01/2022