Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/1427 E. 2021/1877 K. 05.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1427 Esas
KARAR NO: 2021/1877 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/04/2017
NUMARASI: 2016/669 E. – 2017/353 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/11/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı tarafından müvekkili mirasbırakanı … hakkında toplam 85.000,00 TL meblağlı 2 adet kambiyo senedinden oluşan alacakla ilgili İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra takibinin başlatıldığını, davalının murisin eski imam nikahlı eşi olduğunu, … kalp krizi sonucu hastaneye yatmasıyla davalı tarafından bu durumun fırsat bilindiğini ve diğer müvekkillerinin yurt dışında olduğu zamanda takip başlatıldığını, müvekkillerinin komşuları aracılığıyla takipten haberdar olduklarını, … 80 yaşında hasta, yatalak ve akli melekelerinin zayıflamış olduğunu, hiçbir durumda borcu olacak durumda olmadığını, muris … 4 hafta önce kalp krizi sonucu vefat ettiğini, davalının … hastanede yattığı sırada hile ya da muvazaalı bir şekilde senetlerle takip başlattığını, murisin 17/12/2012 tarihinde öldüğü sırada ölüm olmamış gibi hukuki işlemlere devam ettiğini ve murise ait 2 adet daire üzerine haciz şerhi koydurduğunu belirterek davalının kötü niyetli olduğundan davalının alacağı hakkında menfi tespit kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesinde davacıların adreslerinin bulunmadığını, vekaletnamelerinin mevcut olmadığını, dava değerinin 133.500,00 TL olduğunu, harcın bu miktar üzerinde yatırılması gerektiğini; esasa ilişkin itirazında ise; müvekkilinin davacı … ile arkadaş olduklarını, 1990 yılından bu yana bakıma muhtaç hasta olup her türlü maddi ve manevi destekte bulunduğunu, davacıların annelerini hiç görmeye gelmediklerini, davacıların annesi … akli melekelerinin yerinde olmadığı iddiasının yersiz olduğunu, 19/08/2011 tarihinde bankalardan para çekmek için …’a İstanbul ….Noterliği, Gebze …Noterliğinden vekaletnameler verdiğini ve davacıların Avukatı olan …’e de vekaletname verdiğini, noterlerin doktor raporu istemeden vekaletnameleri hazırladıklarını, müvekkilinin Almanya’dan emekli olmuş, hali vakti yerinde biri olduğunu, ölen eşinin aylık 500,00 TL kira gelirine sahip olduğunu, belirtildiği gibi 3.000,00 TL geliri olduğunun doğru olmadığını, icra takibine konulan senetlerin İstanbul ili, Fatih ilçesinde yapılan binanın yapımı sırasında ve hastanede geçirilen zamanlarda muris … tedavisi için elden verilen borç paralarının karşılığı olduğunu belirterek bu sebeple davanın reddini istemiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 26.04.2017 tarihli 2016/669 E. – 2017/353 K. sayılı kararıyla; “… somut olayda davacıların dayandıkları bu ispata elverişli bir delil bulunmamaktadır. Davalı taraf, davacıların murisinden para alacağı bulunduğunu ve bu nedenle muris tarafından kendisine senet verildiğini savunmuştur. Davacılar bu savunmanın aksini ispat edememişlerdir. Diğer yandan takibe ve davaya konu senet davacılar murisi tarafından keşide edilerek imzalanmıştır. Zaten davacıların bu hususun aksine bir iddiaları bulunmamaktadır. Mevcut dosya kapsamında davacılar iddialarını ispat edemediği, gerekçesiyle davanın reddine, Her ne kadar davalı taraf ihtiyati tedbir nedeniyle alacağını geç almaktan bahisle davacı taraftan tazminat talebinde bulunmuş ise de dosya kapsamından davacıların davayı açarken kötü niyetli oldukları tespit edilemediği gerekçesiyle kötüniyet tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacılar vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemenin senede karşı senetle ispat konusunda sundukları emsal mütalaayı incelemediğini, mütalaada bu kuralın “Hayatın olağan akışına” uygun hadiselerde aranacağı, hadise hayatın olağan akışına aykırı ise senet ile ispat koşulunun aranmayacağının açıklandığını, bu hususta Yargıtay kararlarının da bulunduğunu (Yargıtay 19.H.D 03/03/2003 T.4632/1661 Sayılı, yine 19.HD 25/01/2010 T.3199/511, 04/10/2001 T. 2057/6148 sayılı kararları gibi) -Davalı vekilinin 22/02/2017 tarihli duruşmada, davacılar murisinin müvekkiline yardım amaçlı veya sokakta kalmasın diye senet vermiş olabileceğini beyan ettiğini, senedin borç karşılığı olmadığının ikrar edildiğini, mahkemede dinlenen tanıkların davalı …’ın müvekkillerinin murisine borç para verecek durumda olmadığını, bilakis … davalının ekonomik ihtiyaçlarını giderdiğini, murisin ekonomik durumunun son derece yeterli olduğunu, kira geliri ve Almanya ve Türkiye’den emekli maaşlarının bulunduğunu söylediklerini.-Davalı beyanlarının çelişkili olduğunu, başlangıçta elden para verdiğini beyan ettiğini sonra 01/02/2013 tarihli dilekçede; 2006 yılında yaptırılan inşaat ve 2011 yılındaki hastane masrafları için senet verdiğini beyan ettiğini, ispat külfetinin yer değiştirdiğini, somut sebeplere dayanarak bir iddiada bulunduğunu, sonrada duruşmada davalı vekilinin “müvekkili sokakta kalmasın” diye bu senetlerin verildiğini söylediğini, davalının iddiasına göre borç para verdiği tarihler inşaat sırasında yani 2006 ve ayağını kırıp hastaneye düştüğü 2011 yılında olduğunu, oysa senetlerde düzenleme tarihinin 20/09/2009 ve 20/02/2009 olup, ödeme tarihlerinin ise 18/10/2010 ve 22/11/2010 olduğunu, muris hastaneye yattığında çocuklarının ilgilendiğini, bir kısım masrafların SGK tarafından karşılandığını.-Murisin davalıya borcu bulunmadığını, davalının muris hastanede komada iken, evine girip senetleri alarak takibe koyduğunu, art niyetli olduğunu beyanla, kararın kaldırılarak davalı vekilinin ikrarının da dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinaf başvurusuna cevap vermemiştir.
DELİLLER: İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davalı … tarafından 26/11/2012 takip tarihinde, … aleyhine, keşidecisi … lehtarı … olan “nakden” bedel kayıtlı, 40.000 TL bedelli 18/10/2010 vadeli 20/09/2009 tarihli ve 45.000 TL bedelli 22/11/2010 vadeli 20/02/2009 tarihli iki adet bonoya dayalı olarak, 85.000 TL asıl alaca, 255,00 TL komisyon ve 28.433,16 TL işlemiş faiz alacağının %16,5 faizi ile tahsili talebiyle kambiyo senetlerine özgü takip başlattığı, takibin kesinleştiği görülmüştür.İstanbul 15. SHM’nin 17/04/2013 tarihli 2013/145 Esas-2013/294 Karar sayılı veraset ilamından, … 17/12/2012 tarihinde vefat ettiği, geriye mirasçı olarak davacıları, çocuklarını bıraktığı anlaşılmıştır.Görevsizlik kararı verilmeden önce, İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesinde davacı tanıkları …, …, … dinlendiği, görevsizlik kararı sonrasında İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından, davacı tanıkları … ve davalı tanığı …’in dinlendiği anlaşılmıştır.Davalı …’ın nüfus kaydından ve dosyada bulunan İstanbul 8. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 27/04/2016 tarihli 2016/387 E-2016/410 K sayılı veraset ilamından 19/12/2015 tarihinde vefat ettiği, geriye mirasçıları … kaldığı görülmüştür.Davalı vekilinin davalı …’ın Gebze … Noterliğinden düzenlenmiş 12/02/2014 tarihli … sayılı Vasiyetnamesini ve Vasiyetname ile mirasçı atanan …’nin vekaletnamesini ibraz ettiği, dosyaya muris …’ın Vasiyetnamesinin açılıp okunmasına ilişkin Gebze 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 18/07/2016 tarihli 2016/36 E-2016/845 K sayılı ilamı ibraz edilmiştir.Dairemizce davacılar vekiline dosya kapsamında bulunmayan vekaletnamelerin ibrazı yönünde muhtıra tebliğ edildiği, tüm davacıların vekaletnamelerinin ibraz edilerek dosya kapsamına alındığı, davalı vekiline, atanmış mirasçı …’nin murisin atanmış mirasçısı olduğuna dair TMK 598/2 maddesi gereğince Sulh Hukuk Mahkemesi’nden alınmış veraset ilamını ibraz etmesi için muhtıra tebliğ edildiği, veraset ilamının dosyaya ibraz edildiği anlaşılmakla, istinaf incelemesine geçilmiştir.
G E R E K Ç E :Bonoya dayalı menfi tespit davasında, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Nüfus kaydından ve veraset ilamından davalı …’ın 19/12/2015 tarihinde, yargılama sırasında vefat ettiği, davalı vekilinin muris davalının vasiyetname ile mirasçı atadığı …’nin vekaletnamesinin sunulduğu, atanmış mirasçı huzurunda yargılamaya devam edilerek karar verildiği ancak gerekçeli karar başlığında davalı olarak …’ın isminin bulunduğu görülmüşse de; bu husus düzeltilebilir hata niteliğinde bulunduğundan değinilmekle yetinilmiştir. Dosyanın incelenmesinden; davalı tarafça yapılan vasiyetnamenin, muayyen mal vasiyeti niteliğinde olmayıp, mirasçı atamasına ilişkin olduğu görülmektedir.(TMK. md. 516). Medeni Kanun madde 600 uyarınca muayyen mal vasiyetinde vasiyet alacaklısı kişisel bir istem hakkı kazanır ve bu hak dava yoluyla talep edilebilir. Uygulamada bu dava vasiyetin tenfizi davası olarak anılmaktadır. Atanmış mirasçılarda ise miras, mirasbırakanın ölümü ile kazanılır (TMK. md.599/3). Bu durumda, müteveffa davalının atanmış mirasçısı olan … vekili huzurunda yargılamaya devam edilmesi yerindedir. Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde, davalı vekilinin senedin düzenlenme sebebini sürekli olarak değiştirdiği ve ikrarının bulunduğu ileri sürülmüşse de, davalı vekilinin dilekçelerinde; senet konusu paranın borç olarak murise verildiği, inşaat yaptırılması, sağlık harcamaları için verildiğinin ileri sürülmesi, bonolarda bulunan “nakden” bedel kaydının talili olarak yorumlanamaz. Davalı vekilinin 22/02/2017 tarihli duruşmada ki; ” davacı tarafça dava konusu senedin … ın hastanede yattığı dönemde sahte olarak tanzim edildiği iddia edildi. Bu hususta şikayette bulunuldu. Takipsizlik kararı verildi. Daha sonra imza itirazında bulunuldu. Söz konusu davada da imzanın davacıların murisi borçluya ait olduğu tespit edildi, dava reddedildi. Senede karşı yazılı belge ile ispat gerekmektedir. Burada tanık ile ispat edilecek bir husus yoktur. Ayrıca davacıların murisi ve benim müteveffa müvekilim fiilen karı koca hayatı yaşamaktaydılar, dolayısı ile davacılar murisinin müteveffa müvekkilime herhangi bir nedenle yardım amaçlı veya sokakta kalmasın diye senet vermiş olabilir. Ayrıca, müvekkilimin davacıların murisine verdiği para inşaat yaptırırken davacıların murisine harcadığı ve verdiği paralardır ” şeklindeki beyanı ikrar içermediği gibi, senedin bedel kaydının talili olarak da yorumlanamaz.4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “ispat yükü” başlıklı 6. maddesinde; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür” ifadesine yer verilmiştir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya dair ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir. Usul hukukumuzda senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi kabul edilmiştir. Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i ( savunma ) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler tanıkla ispat olunamaz; ancak senet ( kesin delil ) ile ispat edilebilir. İspat yükü borçlu olmadığını ileri süren davacılarda olduğundan, takibe ve davaya konu bonoların da, unsurları tamam kambiyo vasfında olduğu anlaşıldığından, davacı tarafın murisin davalı müteveffaya borçlu bulunmadığını, HMK 200. Madde gereğince yazılı belge ile ispat etmeleri gerekmektedir. Davacı tarafça senedi hükümden düşürecek yazılı belge ibraz edilemediğinden, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiş, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacılar vekilinin yerinde görülmeyen istinaf istemlerinin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 59,30 TL, harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL eksik harcın davacılardan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacılar tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 05/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.