Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/1422 E. 2022/120 K. 02.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1422 Esas
KARAR NO: 2022/120 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/03/2019
NUMARASI: 2017/216 E. – 2019/107 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli) Marka (Manevi Tazminat İstemli) Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
KARAR TARİHİ: 02/02/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin volanlar, musluk kolları vanalar, armatürler ve sıhhi tesisat ile ilgili her türlü tamamlayıcı ürünün üretim ve satışı işi ile iştigal ettiğini, müvekkilinin “…” markalı ürünlerin tüm Türkiye çapında ve Avrupa’nın birçok ülkesine ihraç ettiğini ve söz konusu markanın … sayı ile 06. sınıftaki emtialar yönünden TPE nezdinde müvekkili adına tescilli olduğunu, müvekkilinin her türlü sıhhi tesisat ve … parça emtialarında “…” markasının tek ve gerçek hak sahibi olduğunu, davalılardan … Ltd.Şti.’nin “…” ve “…” ibareli marka başvurularının, müvekkilinin tescilli markası ile karışıklığa sebep olacağı gerekçesi ile reddedildiğini, davalıların ortakları aynı olan aynı kişilere ait firmalar olduğunu ve müvekkili ile aynı sektörde faaliyet gösterdiklerini, davalıların başvurular ve davalar nedeniyle müvekkilinin … markasını çok iyi bildiklerini, ancak buna rağmen haksız kullanımlarına devam ettiklerini, davalıların kötü niyetli olduklarını, davalıların bu kullanımlarının tespiti amacıyla İstanbul 2. FSHHM’nin 2014/21 ve 22 D.İş sayılı dosyaları ile davalı yanların işyerlerinde ve internet siteleri üzerinde delil tespiti yaptırıldığını ve yapılan tespit ile davalıların “…” markasını, ticaret unvanının kullanım kapsamı dışında, bu kapsamı aşar şekilde marka olarak tabela, fatura ve matbuatlarında kullanıldığının ve internet üzerinde yapılan incelemede de, davalıların pek çok sitede markayı haksız ve izinsiz kullandıkları ve bu marka ile reklam, tanıtım ve satış yaptıkları hususunun tespit edildiğini, ayrıca davalıların tescilli bir … markası bulunmamasına rağmen, … ibaresinin yanında “…” işareti koymak suretiyle kullandıklarını ve bu durumun müvekkili haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini iddia ederek, tecavüz ve haksız rekabetin tespitini, durdurulmasını, yasaklanmasını, kaldırılmasını, tecavüz teşkil eden her türlü reklam ve tanıtım faaliyetlerinin durdurulmasını, … ibaresinin davalı … Tic.Ltd.Şti unvanından terkinini, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 10.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 20.000,00 TL tazminatın, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin işlendiği tarihten itibaren Merkez Bankası’nın kısa vadeli kredilere uyguladığı reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini ve hükmün ilanı ile değişik iş dosyalarında yapılan yargılama giderlerinin de davalılardan tahsilini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde; müvekkillerinin ortaklarının aynı olması dışında aralarında bir bağ bulunmadığını, bu nedenle müvekkili … Tic.Ltd.Şti’nin işbu davada pasif husumet yokluğundan reddi gerektiğini, zira gerek tescilli, gerek tescilsiz, gerekse haklı veya haksız … markasının hiçbir şekilde müvekkili … Şirketi tarafından kullanılmadığını, müvekkilinin … ibaresini tek başına markasal olarak kullanmadığını, davacı markası ile müvekkili firma unvanının iştigal ettiği mal ve hizmet sınıflarının ayrı olduğunu, müvekkilinin ticari unvan olarak … Tic.Ltd.Şti’ni herhangi bir ambalaj veya ürün üzerinde direkt olarak kullanmadığını, … ibaresinin sırf davacı tarafından tescil edilmesinden dolayı ayrı bir sınıfta kullanılmasının engellenemeyeceğini, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet durumunun mevcut olmadığını, bu nedenle davalının iddia ettiği tazminat ve yoksun kalınan karına ilişkin taleplerinin hukuki dayanağının bulunmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 07.03.2019 tarihli 2017/216 E. – 2019/107 K. sayılı kararıyla; ” Davalının ticaret unvanında davacının tescilli markası esas unsur olarak yer almaktadır. Dolayısıyla davalı tescil için başvuru anında kötüniyetli olduğundan sessiz kalma savunmasından faydalanamayacağı,…. Somut olayda davalının ticaret unvanına önemli yatırım yaptığı ispat edilemediği gibi, tescil anında davacının markasından haberdar olmadığını ileri sürmesi de davalının tacir olmasından hareket ile MK 2. maddesine uygun olmadığı,… Son düzenlenen bilirkişi heyet raporu marka hukuku ilkelerine göre düzenlendiğinden hükme esas alındığı, 1 nolu davalı … tarafından faturalarda satılan emtiaların davacı şirket tescilli markası kapsamında olduğu, emtialar için davacı adına tescilli … ibaresinin kullanıldığı, eyleminin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği yine 2 nolu davalı tarafından iş evrakları üzerinde gerçekleştirilen … ibaresi kullanımının markasal nitelikte olduğu, ayrıca kullanımın davacı şirketin marka tescili kapsamında olduğu, bu davalı yönünden de davalı eyleminin markaya tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun anlaşıldığı,….Davalı … Tic. Ltd Şti’nin ticaret unvanından … ibaresinin terkinine karar verilmesinin şartlarının oluştuğu, davacı tarafından 2 nolu davalıya ait dosyaya sunulan son 2014 tarihli faturadaki kullanımdan sadece 3 ay sonra açılan markaya tecavüz ve haksız rekabet davaları açısından zamanaşımı sürelerinin geçmediği, kullanımın başladığına dair dosyada bulunan 2011 tarihli fatura tarihinden itibaren de geçen 3 sene 6 aylık süre içerisinde davacı tarafın sessiz kalmak suretiyle hak kaybına uğradığının söylenemeyeceği, ayrıca sunulu faturalar ve davalı kullanımı incelendiğinde bu kullanımın tescilli ticaret unvanının tescil edildiği şekilde dürüstçe kullanımı olarak düşünülemeyeceği ve tescilli hak savunmasının da yapılamayacağı, zira kullanımın ticaret unvanı kullanımı değil markasal kullanım olduğu, davalı ticaret unvanının tescilinden itibaren 5 sene 6 aylık sürenin geçtiği, ancak dosyaya mübrez belgeler davalı tarafın kullanılan unvanın esaslı unsurunun davacı tarafa ait tescilli marka olduğunu bilindiği, basiretli tacir ilkesinden hareket ile davalı tarafın iyiniyetinden bahsedilmeyeceği,davalı tarafından markaya büyük yatırım yapıldığına dair herhangi bir delil de sunulmadığı, davalı eylemlerinin TTK 54-55 uyarınca davacının iş mahsulleri ve faaliyetleri ile karışıklığa yol açma İhtimalinin olduğu, ayrıca davalı tarafından tescilli olunmadığı halde işletme işareti üzerinde R işareti kullanılarak gerçek dışı izlenim yaratıldığı, söz konusu eylemlerin haksız rekabet oluşturduğu, KHK nin 66/b maddesi gereğince “marka hakkına tecavüz edenin markayı kullanmak yoluyla elde ettiği kazanca göre” tazminat talep edildiği…” gerekçesiyle; “Davalıların davacıya ait tescilli marka hakkına tecavüzün ve haksiz rekebetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, tecavüz teşkil eden her türlü tanıtım ve materyal vb. Faaliyetlerinin önlenilmesine, – Davalı … Tic ltd şti’nin ticaret unvanından … ibaresinin terkinine, karar kesinleştiğinde karar örneğinin ticaret sicile gönderilmesine, -Marka hakkını ihlal nedeniyle 556 sayılı KHK 66/b kapsamında ana para 17.420.49 TL ve faiz 7.665.33 TL faiz olmak üzere toplamda davacının 25.085.82 TL talep etme hakkı olduğu ancak dava dilekçesindeki bildirdiği taleple bağlı kalınarak 10.000 TL maddi tazminatın, 22.4.2014 tarihinden itibaren Merkez bankasının kısa vadeli kredilere uyguladığı reeskont faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına, -10.000 TL manevi tazminatın, 22.4.2014 tarihinden itibaren Merkez bankasının kısa vadeli kredilere uyguladığı reeskont faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, -Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalılardan tahsiline” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalılar vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde: Usule ilişkin istinaf sebebinde; müvekkillerinden … Tic.Ltd.Şti ile … Tic.Ltd.Şti. nin TTK düzenlemesine göre; birbirinden ayrı tüzel kişiliğe sahip tacir olduklarını, ortaklarının aynı olması dışında aralarında bir bağ bulunmadığını, tescilli veya tescilsiz, haklı veya haksız … markasının hiçbir şekilde … Tic.Ltd.Şti tarafından kullanılmadığını, bu davalı hakkında davanın husumet yokluğundan reddi gerektiğini.-Esasa ilişkin istinaf sebeplerinde:Müvekkili … Ticaret Ltd.Şti. tarafından adına “Ticaret Ünvanı” olarak tescilli “…” ibaresinin marka olarak kullanımının söz konusu olmadığını, aynı zamanda, müvekkili açısından usulüne uygun tescil edilmiş ticaret unvanının, tescil edildiği şekli ile ve ticaret unvanı olarak kullanılmasının haksız rekabet oluşturmadığını, müvekkili şirket tarafından “Ticaret Ünvanı” olarak adına tescil ettirmiş olduğu “…” ibaresinın, müvekkili tarafından cadde ve sokak gibi kamuya açık alanlarda dahi görülmeyen üretim sahası içerisinde, ölçüleri 7.5 cm- 20cm büyüklüğündeki 1 adet tabelada ve düzenlemek zorunda olduğu faturalarda “Ticari Ünvanı” olarak kullanıldığını, ticari ünvanının kapsamı dahilinde “…” ibaresinin tabela, fatura ve bilumum matbu evraklarda kullanmasının, markasal kullanım niteliğini haiz olmadığını. -Delil tespiti dosyalarında alınan raporlarda müvekkilinin davacı adına tescilli markaya, müvekkilinin tecavüz teşkil eden fiilinin saptanmadığının tespit edilmesine rağmen, yargılama neticesinde marka hakkına tecavüz nedeniyle müvekkili şirketler aleyhine hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, tespit raporlarında ticaret unvanının tabelada kullanıldığı, bu kullanımın davacı markasına tecavüz oluşturmadığı, aleyhine tespit talep edilen tarafından hiçbir ürün ve ambalaj üzerinde kullanım olmadığı, talep edenin tescilli … numaralı “…” ibareli markasının … numaralı mal ve hizmet sınıfına denk geldiği, aleyhine tespit istenilen tarafından “…” ibaresinin kullanımı incelendiğinde ise … numaralı mal ve hizmet sınıfına denk geldiği ve bu cihetle “…” ibaresinin tespit talep eden ve aleyhine tespit talep edilen firmaların farklı hizmet sınıflarına denk geldiğinden dolayı koruma kapsamlarının farklı olduğunun beyan edildiğini. -Davacının tescilli markası ile müvekkilinin unvanının iştigal ettiği mal ve hizmet sınıflarının aynı olmadığını, davalı … tesisat şirketinin … ibaresini kullanmadığı gibi, bu ibarenin ayrı sınıfta kullanılmasının önlenemeyeceğini, davacının ayrı sınıflardaki mal ve/veya hizmetler açısından korunma talebinin marka hakkının kapsamını aşar nitelikte olduğunu. -Davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabeti bulunmadığından, iddia edilen tazminat ve yoksun kalınan karına ilişkin taleplerinin hukuki dayanağının bulunmadığını, gerek tespit gerekse 23/06/2016 tarihli raporda müvekkilinin, davacıya ait marka ile alakalı haksız kullanımının olmadığı yönündeki görüşün baskın olduğunu. -Mahkeme tarafından yargılama esnasında alınan 13.06.2017 tarihli bilirkişi raporunun kabul edilemez ve çelişkili bir rapor olduğunu, müvekkilinin ticaret unvanını kullandığını, markasal kullanımının bulunmadığını,müvekkili … Tic. Ltd. Şti. tarafından en son 2011 yılında bir marka başvurusu yapıldığını,haksız fiil genel dava ve talep zamanaşımı süresinin, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yıl olduğunu, davacı tarafın ise davasını 2014 yılında açtığını, davacı tarafın müvekkilinin başvurusundan haberdar olmamasının düşünülemeyeceğini, davacı tarafın tazminat dava ve talep zamanaşımını kaçırdığını. -Unvan terkini koşullarının da oluşmadığını, müvekkilinin unvan tescil tarihi üzerinden dava tarihine kadar 5 yılı aşkın sürenin geçtiğini, hukuki yarar bulunmayan davanın reddi yerine mahkemece kabulüne ilişkin kurulan kararın, usul ve yasaya aykırı olduğunu, hukukumuzda sessiz kalma nedeniyle hak kaybı müessesesinin hakkaniyet ilkesine dayandırılmış olup, kaynağını MK m. 2’deki dürüstlük kuralında bulduğunu, yine burada basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğünün de hatırlanması gerektiğini, fikri mülkiyet hukukumuzda bu konu düzenlenmemişse de, Yargıtay kararlarıyla sessiz kalma nedeniyle hak kaybının benimsendiğini. -Müvekkilinin bir kısım marka başvurularının reddedilmiş olmasının, müvekkillerinin kötüniyetli olduğuna karine teşkil etmediğini. -Hükme esas alınan bilirkişi raporunun çelişkili ve yanlı olduğunu, delil tespiti raporlarının ise net ve çelişkiden uzak olduğunu. -Davacılar vekilinin manevi tazminat talebi yönünden mahkemenin gerekçesinin de esaslı gerekçe içermediğini. Beyanla mahkeme kararının kaldırılarak, Davanın … Tesisat şirketi yönünden husumet yokluğundan reddine, belirtilen gerekçelerle davanın esastan da reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesine cevabında; davalının tüm istinaf sebeplerinin en temelde davalının kötüniyetli olması nedeniyle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalının müvekkili ile aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, davalılardan … şirketinin müvekkilinin … markasının birebir aynısı veya ayırt edilemeyecek derecede benzerini tescil ettirmek için TPE’ye sayısız başvuruda bulunduğunu, davalının başvurularının müvekkilinin … markası nedeniyle reddine karar verildiğini, … sayılı 11. Sınıfta “…” ibareli başvuru ile … sayı ile 11. sınıfta yapılan “…” ibareli başvurunun reddine ilişkin Kurum kararlarının iptali nedeniyle açılan davaların reddine karar verilerek Yargıtay tarafından onandığını, diğer başvuruların Kurum tarafından aynı gerekçeyle reddedildiğini, dosyada mübrez davalı fatura ve kataloglardan da görüleceği üzere …’in, “…” markalı ürünlerin üretim ve satışını da yaptığını,… Firmasının reklamının verildiği tüm sitelerde … firmasının üretici (…) olarak yer aldığı ve … Firması ile aynı iletişim bilgilerine sahip olduğu görüldüğünü, davalıların markayı birlikte kullandığını, … markasını tescil ettiremeyen davalı şirketin bu kez, … unvanlı bir ticaret şirketi kurarak haksız kullanımlarını bu unvan altında devam ettirmeye çalıştığını, husumetten red talebinin haksız olduğunu, tespit raporları ile davalının haksız kullanımının tespit edildiğini, görev sınırını aşarak hatalı şekilde tecavüzün mevcut olmadığına karar verilmesinin hatalı olduğunu, zamanaşımı itirazının yerinde olmadığını, her tecavüz eyleminden sonra sürenin tekrar başladığını, ticaret unvan terkini yönünden bir zamanaşımı süresinin öngörülmediğini, davalının başvuru anında kötüniyetli olması nedeniyle sessiz kalma uygulamasından faydalanamayacağını beyanla istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosya içerisinde bulunan TPMK kayıtları ile bilirkişi raporunda yer verilen marka tescil kayıtlarından; Davacı adına 24/02/2006 başvuru tarihli … sayılı 06/20. Sınıflarda … markası, 06/10/2009 başvuru tarihli … başvuru numaralı …+şekil markası ve 23/11/2011 başvuru tarihli … başvuru numaralı, 35. Sınıfta …+şekil esas unsurlu markaların tescilli olduğu anlaşılmıştır. Davalılar adına tescilli … ibareli markası bulunmadığı, tespit dosyalarına ibraz edilen mahkeme ve Yargıtay ilamlarından, davalılardan … Tesisat şirketi adına 2008/44426 sayı ile 11. sınıfta yapılan “…” ibareli başvurunun Türk Patent tarafından müvekkil markası dolayısıyla reddedildiği, red kararının iptali için davalı tarafça davacı ve kurum aleyhine Ankara 4. FSHHM 2010/150 E-2011/192 K Sayılı dosyasında açılan davanın reddine karar verildiği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 08.11.2013 tarihli 2013/13954 Karar-2013/20012 sayılı kararıyla onanarak kesinleştiği, davalı adına 2008/55888 sayı ile 11. sınıfta yapılan “…” ibareli başvurunun Türk Patent tarafından müvekkil markası dolayısıyla reddedildiği, red kararının iptali için davalı tarafça davacı ve TPE aleyhine Ankara 1. FSHHM 2010/110 E-2011/130 K Sayılı dosyasında açılan davanın reddine karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır. Davalı … Tesisat Şirketinin 11. Sınıfta … sayılı … marka başvurusunun, … sayılı 35. Sınıfta …+şekil marka başvurusunun, … başvuru numaralı tüm sınıflarda … marka başvurusunun, … başvuru numaralı … Sınıflarda …+şekil marka başvurusunun, … başvuru numaralı 11. Sınıfta …+şekil marka başvurusunun müddet olduğu anlaşılmıştır. Ticaret sicil kayıtlarından davalı … Ticaret Ltd. Şti.’nin … tarihinde tescil edildiği, diğer davalı … Tesisat Şirketi ile ortaklarının aynı kişiler olduğu anlaşılmıştır. Dosya kapsamında bulunan 2014/21 D. İş sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı tarafın talebi üzerine her iki davalı şirketin ortak adresinde tespit yapıldığı, marka patent vekili bilirkişi …’in raporunda, ürün yada ambalaj üzerinde kullanım bulunmuyorsa da, girişte tabeladaki kullanımın görüntüsüne rapor içeriğinde verildiği, 09/04/2014 tarihli ve … sayılı faturanın orta kısmında … ibaresinin kullanıldığının beyan edildiği ve fatura içeriğine yer verildiği, kullanımın 35. Sınıfta olduğunun, davacı markasının 06. Sınıfta tescilli olduğunun beyan edildiği anlaşılmıştır. Dosya kapsamında bulunan 2014/22 D. İş sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı tarafın talebi üzerine internet ve sosyal medya adreslerinde tespit yapıldığı, marka patent vekili bilirkişi … ve Bilişim Uzmanı …’nın raporunda, … Şirketi’nin firmasına ait … ibarelerinin internet sitelerinde kullanımın bulunduğu, ancak kullanımın farklı kapsamlarda olduğu, davacı markasının koruma kapsamında bulunmadığı beyan edilmiştir. İlk derece mahkemesince Mali bilirkişi …’den alınan 18.9.2015 tarihli raporda; İstanbul 2, Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2014/21 D.İş ve 2014/22 D.Iş sayılı dosyası, İle davalı tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan sınırlı incelemede edinilen bilgiler ile; Davalı firmaların ticari defter kayıtlarında, ürün satışlarını Yurtiçi Satışlar, Yurtdışı Satışlar olmak üzere İki ayrı genel başlıklı hesaplarda takip etmiş oldukları, ürün bazında satış takibi yapmadıkları, davalılara aît ticari defter ve belgeler üzerinden dava konusu “…” markalı ürünlerin, satışlar içerisindeki meblağının tespitinin yapılamadığı,muhtemel gelir tespiti yapılamadığını bildirmiştir. İlk derece mahkemesince, Bilirkişiler marka patent vekili … , Muhasip … ile Makine Yüksek Mühendisi …’dan oluşan bilirkişi heyetinden aldırılan 23.06.2016 tarihli raporda; Davalı … firmasının; tescilli olmadığı halde 2007-2011 yılları arasında … ve … İbareli markaları davacı markasının markası kapsamında yer alan emtialar ile ilintili ve bir birini tamamlayan emtialarda iltibas oluşturacak şekilde kullandığını, Davalı … firmasının unvanının tescilinden 5 yılı aşkın süre sonra yasanın ön gördüğü hak düşümü süresinden sonra huzurdaki davanın açıldığını, davalının unvanının sicilden terkini talebi yönünden marka ile davalının unvanı arasında iltibas olduğu ve davalı lehine haksız kazançlar olduğunu ispat eder bir delil sunulmaması ve unvan altında yapılan faaliyet alanının büyük çoğunluğunun marka kapsamı dışında kalması nedeni ile teknik açıdan yeterli olmadığını, davalı … isimli firmanın ise tespit sırasında alınan 09.04.2014 tarihli faturasındaki … ibaresinin kullanımının markasal olması ve kullanım kapsamının ise satış hizmetleri emtiasındaki bir kullanımı gösteriyor olması nedeni ile davacının … kod numaralı markası kaplamında kaldığı; ancak bu markanın resmi marka bülteninde ilan tarihinin 12.04.2014 olduğu, davacının bu markadan başka 35/8. Sınıfta tescilinin olmadığı düşünüldüğünde tespit sırasında sunulan faturaya göre davalı …’ ün bu kullanımı ile ilgili marka tecavüzünün oluşmadığı diğer kullanımların ise ticaret unvanının bahşettiği tescilli hak kapsamında kaldığını, dosyada … firmasının haksız kullanımı ispat eden başka delil bulunmadığını, davacının sessiz kalmasının MK 2 maddeye göre mahkemece değerlendirilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise davalının satış yaptığı ispat edilen 2009-2010 takvim yılında “…/…” markalı ürünlerle ilgili yaptığı Toplam 570.237,95.TL olan satışa karşılık 36.331,74.TL kar elde etmiş olabileceğini,ara karar kapsamında dava tarihinden gerice dönük olarak gün hesabı ile 5 yıl hesaplaması yapılınca yani 07.07.2014 tarihinden geriye doğru 07.07.2009 tarihine kadar olan satışlar baz alınarak yapılan hesaplamada İse davalı …’in 07.07.2009-07.07.2014 tarihlerindeki karının 17.674,14 TL olabileceğini , ara karara göre davadan geriye doğru 5 yıllık süre takvim yılı esas alınarak hesaplandığında (01.01.2009-07.07.2014 tarihleri: arası) 36.311,74 TL kar ile ilgili davacının toplam 26.443,5.TL faiz talep edebileceğini, davadan geriye doğru 5 yıllık süre gün hesabı ile dava tarihi olan 07.07.2014 tarihinden geriye doğru hesaplandığında İse 17.674,14 TL için 10.804,05 TL reeskont faiz talep edebileceğini bildirdikleri anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince Hukukçu Öğretim Üyesi …, Makine Mühendisi … ve …’den oluşan ikinci bir bilirkişi heyetinden alınan 29.05.2017 tarihli raporda; 1 nolu davalı … tarafından faturalarda satılan emtiaların davacı şirket tescilli markası kapsamında olduğu, emtialar için … ibaresinin kullanıldığı, davacı markasının da aynı … ibaresi olduğu, davalı eyleminin markaya tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu,2 nolu davalı tarafından iş evrakları üzerinde gerçekleştirilen … ibaresi kullanımının markasal nitelikte olduğu, ayrıca kullanımın davacı şirket marka tescili kapsamında olduğu, davalı eyleminin markaya tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu, markaya tecavüz ve haksız rekabet eylemleri için somut bir zararın varlığının gerekli olmadığı, davalı şirket ticaret unvanında yer alan … İbaresinin terkinin gerektiğini, Markaya tecavüz talepli dava zamanaşımının 2 ve 10 yıllık sürelere tabi olduğu, her tecavüz eyleminde sürenin tekrar başlayacağı, ticaret unvanı terkini açısından TTK ve KHK açısından bir zamanaşımı süresi öngörülmediği, söz konusu süreler açısından MK 2 . nin dikkate alınması gerektiği, davacı tarafından 2 nolu davalıya ait dosyaya sunulan son 2014 tarihli faturadaki kullanımdan sadece 3 ay sonra açılan markaya tecavüz ve haksız rekabet davaları açısından zamanaşımı sürelerinin geçmediği, kullanımın başladığına dair dosyada bulunan 2011 tarihli fatura tarihinden itibaren de geçen 3 sene 6 aylık süre içerisinde davacı tarafın sessiz kalmak suretiyle hak kaybına uğradığının söylenemeyeceği ayrıca söz konusu kullanımın tescilli ticaret unvanının tescil edildiği şekilde dürüst kullanım olarak düşünülemeyeceğinden tescilli hak savunmasının da yapılamayacağı, zira kullanımın ticaret unvanı kullanımı değil markasal kullanım olduğu, davalı ticaret unvanının tescilinden itibaren 5 sene 6 aylık sürenin geçtiği ancak dosyaya mübrez belgeler davalı tarafın kullanılan unvanın esaslı unsurunun davacı tarafa ait tescilli marka olduğunu bilindiği davalı tarafın iyiniyetinden bahsedilmeyeceği dosyaya mübrez belgeler arasında davalı tarafından markaya büyük yatırım yapıldığına dair herhangi bir belgenin sunulmadığı, söz konusu süre içinde davacı tarafın sessiz kalmak suretiyle hak kaybına uğradığının söylenemeyeceği, davacının iş mahsulleri ve faaliyetleri ile karışıklığa yol açma İhtimalinin olduğu, ayrıca davalı tarafından tescilli olunmadığı halde işletme işareti üzerinde R işareti kullanılarak gerçek dışı izlenim yaratıldığı, söz konusu eylemlerin haksız rekabet oluşturduğu, KHK nin 66/b maddesi gereğince “marka hakkına tecavüz edenin markayı kullanmak yoluyla elde ettiği kazanca göre” tazminat talep edildiği, Mahkemece dava tarihinde geriye doğru 5 yıllık sürede elde edilen gelirler dikkate alınması halinde 07.7..2009-07.07.2014 tarihleri arasında yapılan satışlardan elde edilen 17,420,49 TL kar ( ana para) ve 7.665,33 TL faiz olmak üzere toplam 25.085,82 TL talep edilebilecek tutar olarak belirlendiğini, Mahkemece 2009 yılı satışlarının tamamı ve 2010 yılı satışları dikkate alınması halinde talep edilebilecek maddi tazminat tutan 37,164,97 TL kar ( ana para) ve 21.176,19 TL faiz olmak üzere toplam 58.341,16 TL bulunduğunu, Davacı tarafından 10.000,00 TL maddi tazminat talep edildiği, taleple bağlı kalınacağından 16.709,79 TL faiz dahil maddi tazminat talep edilebileceğini, Manevi tazminatın ise ise mahkemenin takdirinde olduğunu bildirmişlerdir. İlk derece mahkemesince Mali bilirkişi …’den alınan 27.4.2018 tarihli ek raporda; Davalı … … Tİc. Ltd, Şti. ile ilgili dosyada mevcut faturalardan … ve … markasıyla 2008 yılında toplam 121.020,61 TL, 2009 yılında 319.704,12 TL ve 2010 yılında ise 263.352,61 TL satış yapıldığının tespit edildiğini, Davalı … Tic. Ltd. Şti. İle ilgili 2011,2012,2013, yılları ve dava tarihi olan 07.07.2014 tarihine kadarki sürede düzenlenen faturaların incelenmesinde raporda faturalar dışında … ve … markalarıyla satış yapılmadığını, bu konuda 2011, 2012 2013 ve 2014 yıllarında örnek faturalar fotokopilerinin rapora eklendiğini, davalı … Tic. Ltd. Şti. 2009-2014 yılları satışlarının ortalama %69 yurt içine, %31 yurt dışına yapıldığı, davalı … Tic. Ltd. Şti. nirv ise 2009-2014 yıllan satışlarının ortalama %35 yurt içine, %65 İse yurt dışına yapıldığını,Davalı … Tic. Ltd. Şti tarafından üretilen ürünlerin … Metal firmasına satıldığını, üretiminin bir kısmının ihracatının bu firma üzerinde gerçekleştirmekte olduğunu, Yurtdışı satışlar nedeniyle kayıt dışı işlem yapılmasının, satış cirolarının düşük gösterilmesinin mümkün olmadığını, Talep edilebilecek maddi tazminat tutarının dava tarihinden geriye 5 yıllık süre esas alınması halinde (1.355,99+16.064,50=) 17,420,49 TL ana para ve (908,55 +6.756,78=) 7.665,33 TL faiz olmak üzere toplam 25.085,82 TL hesaplandığını, Haksız rekabet nedeniyle 12.037,10 TL asıl alacak, 5.133,13 TL faiz olmak üzer toplam 17.170,23 TL talep edilebilecek tutar hesaplandığını, Davacı …firması vekilince mahkemenin 03.03.2015 tarihli duruşmasında; 556 sayılı KHK nin 66/b maddesi gereğince “marka hakkına tecavüz edenin markayı kullanmak yoluyla elde ettiği kazanca göre” şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminat talep etmiş olduklarından taleple bağlı kalınacağından faiz dahil maddi tazminat talepleri ve manevi tazminatın mahkemenin takdirde bulunduğunu bildirmiştir.
G E R E K Ç E: Davacı vekili dava dilekçesinde; … ibaresinin davalı … Tic.Ltd.Şti unvanından terkinini, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, meni ve ref’ini, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 10.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müteselsilen, faiziyle tahsilini talep etmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. İstinaf incelemesi, 6100 Sayılı HMK 355. Madde gereğince istinaf dilekçesinde yazılı sebepler ve kamu düzeniyle ilgili hususlarla sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekilinin dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 10.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın davalılardan, müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ettiği anlaşılıyorsa da; davacı vekilinin maddi tazminat talebinin, mülga 556 Sayılı KHK 66/2-b maddesinde düzenlenen “Marka hakkına tecavüz edenin, markayı kullanmak yoluyla elde ettiği kazanca göre” hesaplanmasını talep ettiği, davalı şirketlerin ayrı tüzel kişilikleri bulunduğu gibi, kazanç tespitinin de ayrı ayrı yapılması gerektiği anlaşılmakla, öncelikle mahkemece davacı tarafça talep edilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının hangi davalıdan ne miktarda istenildiği açıklatıldıktan sonra, her bir davalı yönünden ve her yıl için ayrı ayrı elde edilen kazanç miktarı yönünden muhasip bilirkişiden ek rapor alınarak, tazminat miktarlarının belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Mahkemenin kabulüne göre de, HMK 355. Madde gereğince Dairemizce resen yapılan incelemede; dava dilekçesinde işlemiş faiz alacağının açıklanarak harcının yatırılmadığı, neticei talebe eklenmediği, maddi tazminatın marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin işlendiği tarihten itibaren reeskont faizi ile tahsilinin talep edilmesine rağmen, bilirkişi tarafından hesaplanan işlemiş faiz miktarının da hüküm altına alınarak, yazılı şekilde karar verilmesi, HMK 26. Maddede düzenlenen taleple bağlılık kuralına aykırı görülmüştür. Dairemizce istinaf incelemesi sırasında, bir kısım davacı markalarının tescil kayıtları ile davalı … Tesisat Şirketine ait marka tescil başvuru dosyalarının celp edilmediği görülmekle, celbi için Türk Patent ve Marka Kurumu’na müzekkere yazılmışsa da, yukarıda yazılı eksiklikler nedeniyle, yargılamaya devam edilmesi gerektiğinden, bu aşamada müzekkere cevabının beklenmesine yer olmadığına, davalılar vekilinin sair istinaf sebepleri incelenmeksizin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının eksik inceleme ve resen gözetilen sebeplerle kaldırılmasına, dosyanın Dairemizin kararında işaret edilen hususlarda yargılamaya devam edilmesi için mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalılar vekilinin sair istinaf sebepleri bu aşamada incelenmeksizin, istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2- İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 07.03.2019 tarihli 2017/216 E. – 2019/107 K. sayılı kararının 6100 Sayılı HMK 355. madde ve 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemizin kararında işaret edilen hususlarda yargılamaya devam edilmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davalı tarafa iadesine, 5-İstinaf yargılama giderleri olarak; a)Davalılar avansından kullanıldığı anlaşılan; 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 27,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, b)Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 02.02.2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.