Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/1378 E. 2019/1993 K. 04.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1378 Esas
KARAR NO : 2019/1993 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/02/2019
NUMARASI : 2018/489 E., 2019/35 K.
DAVANIN KONUSU: Patent (Sözleşmeden Kaynaklanan Hak İstemli)
KARAR TARİHİ: 04/10/2019
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia :Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı adına TPE de … tescil nolu marka 556 sayılı KHK’nin 14. Maddesi gereğince kullanmama sebebiyle “hukuki hizmetler, hukuki araştırma hizmetleri, telif hakları yönetim hizmetleri, sınai mülkiyet hakları konusunda danışma hizmetleri, iş konusunda profosyonel danışma hizmetleri” yönünden iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin 02/03/2017 tarihli dilekçesiyle 556 sayılı KHK’nın 10/01/2017 tarihli 6769 sayılı SMK’nun yürürlüğe girmesi nedeniyle mülga olduğunu, uyuşmazlığın SMK 9/26- 4 ve geçici 4.madde uygulanarak davalı markasının kısmen iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler :Davalıya usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermediği görülmüştür.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :Bakırköy 2. FSHHM’nin 08/03/2017 tarihli 2016/106 esas 2017/55 karar sayılı kararıyla “davanın dayanağı olan 556 sayılı KHK’nin 14 maddesi Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş olmakla davanın dayanağı hukuki temel bulunmadığından davanın usulden reddine” karar verildiği, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakıldığı ve vekalet ücretine hükmedilmediği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; Anayasa’nın 153.maddesine göre iptal kararlarının geriye yürümeyeceğini, kişilerin dava açarken yürürlükteki mevzuata göre dava açtıklarını ve tarafların dava tarihindeki haklılık durumuna göre davanın karara bağlandığını, hukuki güvencenin sağlanması amacıyla dahi Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürütülemeyeceğini, iptal kararının Resmi Gazetede yayınlandığı tarihten 4 gün sonra 6769 sayılı SMK’nun yürürlüğe girdiğini, KHK 14.madde düzenlemesinin SMK 9.maddede aynen kabul edildiğini, hukuki boşluğun MK 1.maddesi Anayasa 90/son maddesi Paris Konvansiyonu 5/c maddesi TRIPS 19.madde gereğince Türkiye’nin taraf olduğu uluslarası anlaşmalar da göz önüne alınarak doldurulması gerektiğini beyanla mahkeme kararının kaldırılarak markanın kısmen iptaline yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dairemizin 09/11/2018 tarih 2017/2676 Esas 2018/2398 Karar sayılı ilamıyla “Anayasa Mahkemesi’nin 14/12/2016 tarihli 2016/148 Esas-2016/189 Karar sayılı kararı ile, 556 Sayılı KHK 14. Maddenin iptaline karar verildiği, yargılama sırasında davanın yasal dayanağı kalmadığından, davacıya atfedilecek bir kusur bulunmadığı, yargılama giderlerinin dava tarihinde tarafların haklılık durumuna göre belirlenmesi gerekirken, taraf delilleri toplanmadan, inceleme yapılmadan ve gerekçe gösterilmeden yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılarak davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmadığı” gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne kısmen reddine, 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, taraf delilleri toplanarak dava tarihinde tarafların dava tarihindeki haklılık durumunun incelenmesinden sonra yargılama giderleri ve vekalet ücreti hakkında karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verildiği anlaşılmıştır. Dairemizin 09/11/2018 tarih 2017/2676 Esas 2018/2398 Karar sayılı ilamıyla kararın kaldırılmasını müteakiben ilk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; “her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumlarına göre yargılama giderlerine hükmedilmesine yönelik ise de; Yüksek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 11/05/2011 tarih ve 2011/1-331 Esas, 2011/308 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 76.maddesinde (HMK’nın 33) ‘Hakim, Türk hukukunu resen uygular.’ hükmüne yer verildiği, bu yasal ilke gözetildiğinde; Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının bu gibi kesin hüküm halini almamış derdest dosyalar yönünden uygulanmasının zorunlu olduğu, iptal kararının Resmi Gazetede yayınlandığı tarihten sonra, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 76.maddesi (HMK 33) uyarınca, yürürlükteki yasaları uygulamakla yükümlü bulunan mahkemelerin ve giderek Yargıtay’ın, iptal kararı ile yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkisi bulunmadığından, davanın açıldığı tarihteki mevzuat ve içtihatlara uygun olarak açılan davanın, anılan iptal hükmü nedeniyle reddi halinde, tarafların sorumluluğu bulunmadığı ve davada haksız çıkan taraf olarak nitelendirilip vekalet ücretiyle sorumluluklarına hükmetme olanağı bulunmadığından, her bir tarafça yapılan yargılama giderleri üzerinde bırakılarak vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar vermenin hasıl olduğu” gerekçeleriyle davanın reddine ilişkin karar verildiği görülmüştür.Davacı vekili kararı yeniden istinaf etmiş ve dilekçesinde “…. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 09/11/2018 tarih, 2017/2676 Esas ve 2018/2398 karar sayılı ilamıyla kaldırılan karar üzerine yeniden yapılan yargılamada Bölge Adliye Mahkemesi kararına aykırı olarak yere mahkeme davadaki haklılık durumu gözetilmeksizin yine davanın reddine dair karar vermiş ve yargılama giderlerinin de aynı şekilde üzerimizde bırakılmasına hükmetmiştir.Yerel mahkeme kararının yine kaldırılmasını, davalının davaya cevap ve delil listesi sunmamış olması da dikkate alınarak tescil tarihinden itibaren markanın kullanılmadığı kabul edilerek yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine …..” karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava marka hükümsüzlüğüne ilişkindir. Dava açıldığı tarihte davanın dayanağı olan 556 Sayılı KHK’nın 14.maddesi yürürlükte olup yargılama sırasında anılan madde iptal edilmiş olduğundan dava bu iptal kararı nedeni ile dinlenemez hale gelmiştir.Dava açıldığı tarihteki haklılık ve haksızlık durumuna göre mahkemeye yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti sorumlulukları hususunda karar verilmesi için dosyanın geri göndrildiği, ancak mahkemece verilen kararda bu hususlarda yasaya uygun inceleme ve takdir yapılmadan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına ve ücreti vekalet tayinine yer olmadığı yönünde karar verildiği görülmektedir.İlke olarak her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre hükme bağlanır (28.11.1956 tarih ve 15/15 sayılı İ.B.K). Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir nedenle dava konusunun ortadan kalkması halinde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır. Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun yada Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Bu durumda, mahkemenin, bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmetmesi gerekmektedir.Yapılan bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık değerlendirildiğinde; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır.Bu noktada, mahkemece; HMK’nun 331/1. maddesi uyarınca, konusuz kalan dava hakkında yargılamaya devam edilerek, dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğu tesbit edilmeli ve o tarafın yargılama giderlerine (bu bağlamda vekalet ücretine de) mahkum edilmesi gerekir.Bu yöndeki önceki kaldırma kararımıza rağmen mahkemenin olaya uygun düşmeyen ve yanılgılı gerekçe ile karar verdiği görülmekle kararın kaldırılmasına kara vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1- Davacı yanın ve davalı yanın istinaf başvurularının kabulü ile İlk derece Mahkemesinin KARARININ KALDIRILMASINA 2- Dosyanın HMK 353/1-a 6. maddesine göre yargılama yapmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine 3-İstinaf peşin harcının davacı yana iadesine 4- İstinaf yargılama gideri olan başvuru harcı 121,30 TL, tebligat gideri 14,00 TL, posta gideri 31,00 TL ki toplam 166,30 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine 5-Duruşmasız inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayinine yer olmadığına Dair; HMK 353/1-a-6 uyarınca KESİN olmak üzere ve oy birliğiyle karar verildi . 04/10/2019