Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/1368 E. 2022/84 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1368 Esas
KARAR NO: 2022/84 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/02/2019
NUMARASI: 2018/104 E. – 2019/25 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/01/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA:Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacı … firmasının ilaç araştırma ve geliştirme işini yaptığı, diğer davacının da …’in Türkiye’deki şirketlerinden olduğu ve bulunan ilaçları Türk halkının kullanımına sunduğunu, davacıların “…” isimli ilacı bulduklarını, Etkinlik ve Güvenlik verilerini oluşturduğunu ve ruhsat alınması için yasal zorunluluk olması nedeniyle bu verileri Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’na sunduğunu, davacı …’nın izin ve yetki verdiği dava dışı … A.Ş.’nin Türkiye’de ruhsat başvurusu yaptığını ve 22 Nisan 2011 tarih ve 131/28 numaralı “Yabancı Tıbbi Müstahzarlar Ruhsatnamesi”nin verildiğini, davacı …’nın ruhsatını 05 Kasım 2015 tarihinde diğer davacıya devrettiği, 19 Ocak 2005 tarihli Beşeri Tıbbi Ürünler Ruhsatlandırma Yönetmeliği’nin 8. maddesindeki zorunluluk nedeniyle ruhsat alınabilmesi için verilerin Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’na sunulduğunu, … ilacı verileri üzerindeki hakkın bir fikri mülkiyet hakkı olduğunu, Ruhsatlandırma Yönetmeliğinin 9(1)(a)(3) maddesi ile de korunduğunu, davalı tarafın “…” isimli ilacına ruhsat almak için davacılara ait … ilacına ait verilerden izinsiz ve haksız olarak yararlandığını, davalının 22 Temmuz 2016 tarihinde jenerik/kısaltılmış ruhsat başvurusunda bulunduğunu, bu başvurularda ilacın etkinlik ve güvenliğini kanıtlama yükünden kurtulmak için, ruhsat başvurusu yapılan ilacın etkinlik ve güvenliğinin kanıtlanması için başka bir ruhsat dosyasında yer alan verilere referans verildiğini, bekleme ve pek çok testler yapma yükünden bu şekilde kurtulduklarını, davalının davacılara ait … ilacının verilerinden yararlanmak için izin almadığını, bu durumun mülkiyet hakkına tecavüz olduğunu, davalıya bu nedenle Beyoğlu … Noterliği’nin 09 Eylül 2016 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesini keşide ettiklerini, davalı tarafın Beşiktaş … Noretliği’nin 30 Eylül 2016 tarihli ve … yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesini gönderdiğini, asılsız savunmalarda bulunduğunu, bu kez davalı tarafa Beyoğlu … Noterliği’nin 05 Ocak 2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, Beşiktaş … Noterliği’nin 26 Ocak 2017 tarih ve … yevmiye numaralı cevapları ile olumsuz cevap verdiklerini, Ruhsatlandırma Yönetmeliği ile 01/01/2005 tarihinden sonraki başvurular için Gümrük Birliği sahasında 01/01/2001 tarihinden sonra ruhsat verilen ilaçların verilerine 6 yıl süre ile referans verilmesinin yasaklandığını, bu süre dolmadan kısaltılmış ruhsat başvurusu yapılamayacağının düzenlendiğini, davacılara ait ilacın veri imtiyaz süresinin 17 Mart 2017 tarihinde dolacakken 22 Temmuz 2016 tarihinde başvuru yapıldığını belirterek, davalının mülkiyet hakkını ihlal ettiğinin ve haksız rekabette bulunduğunun tespitine, mülkiyet hakkına tecavüz ve haksız rekabetin durdurulmasına, önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, mülkiyet hakkına tecavüz ve haksız rekabet sonucu oluşan durumun eski hale iadesine ve bu karar cümlesinden olmak üzere, davalı yanın hukuka aykırı ruhsat başvurusunu geri almasına, ruhsat almış olması halinde iptal ettirmesine, bu ruhsatın her türlü kullanımının önlenmesine, davalı yanın ruhsat alması halinde satış izni almak veya SGK’ya ilacının geri ödeme listelerine dahil edilmesi için başvuru yapmasının ve sair işlemleri sürdürmesinin önlenmesine, bu listelere dahil edilmesi halinde bu listelerden çıkartılmasına, ilacın fiyatının haksız rekabet tarihinden önceki meblağa iadesine, davalının ruhsat başvurusu ürünün ithal edilmesinin, üretilmesinin, stoklanmasının veya satışa sunulmak üzere dağıtılmasının ve satışa sunulmasının, ihraç edilmesinin, tanıtım ve pazarlanmasının önlenmesine, üretilmiş, stoklanmış veya dağıtılmış olması halinde hukuka aykırı ruhsat başvurusu konusu herhangi bir ürünün ve bunlara ilişkin her türlü kayıt, ambalaj ve tanıtım malzemelerinin bulunduğu yerlerden toplatılmasına ve hüküm kesinleştiğinde imhasına, kararın Türkiye çapında yayınlanan tirajı en yüksek üç gazetede masrafı davalıdan alınmak suretiyle ilanına, tazminat davası açma haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin … Ltd. Şirketi’nin, … Ltd’nin Türkiye’deki iştiraki olduğunu, … Ltd. Şirketi’nin …’ın Türkiye pazarına tedavi olanakları sunmak konusundaki tutkusunun bir sonucu olarak 2007 yılında kurulduğunu, jenerik ilaç üretiminde dünyada lider konumda olduğunu ve dünya çapında ilk on ilaç şirketi arasında yer aldığını, müvekkilinin “…” adlı jenerik ürünü için Ruhsatlandırma Yönetmeliğinin 9/1-a hükmüne uygun bir şekilde gerçekleştirdiği davaya konu kısaltılmış ruhsat başvurusunun halen inceleme aşamasında olduğunu, huzurdaki davanın açılmasında davacıların hukuki yararı bulunmadığını, hakkın kötüye kullanılması niteliğindeki davanın öncelikle MK’nun 2.maddesi hükmü uyarınca reddedilmesi gerektiğini, salt kısaltılmış ruhsat başvurusunda bulunmanın veri imtiyazı hakkına tecavüz ya da haksız rekabet teşkil etmediğini, davacıların ruhsat dosyasının veri imtiyaz süresinin dava tarihi itibariyle sona erdiğini, ayrıca ruhsat dosyası referans gösterilerek yapılan üçüncü kişiye ait kısaltılmış ruhsat başvurusu ve fiyatının onaylandığını ve jenerik ilaç geri ödeme listesine kaydedildiğini, davacıların davaya konu veriler üzerinde mutlak hak iddia edemeyeceğini belirterek, öncelikle davacıların davayı açmakta hukuki yararı olmadığı dikkate alınarak huzurdaki davanın HMK’nın 114/1-h maddesi gereğince usulden reddine, ayrıca kötü niyetli olarak ikame edilen davanın MK’nun 2.maddesi hükmü uyarınca reddine, sonrasında ise kısaltılmış ruhsat başvurusunda bulunmanın veri imtiyazı mülkiyet hakkına tecavüz ya da haksız rekabet teşkil etmeyeceğine hükmeden Yargıtay içtihatları dikkate alınarak davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 07.02.2019 tarihli 2018/104 E. – 2019/25 K.sayılı kararıyla; “… davacı adına daha önce ruhsatlandırılmış ilaç test sonuçlarının ve klinik çalışmalarının yer aldığı veri dosyası referans gösterilerek, ilaç ruhsatı başvurusunun kabul veya reddine karar vermekle yetkili makam olan Sağlık Bakanlığı’na kısaltılmış ruhsat başvurusu yapılması, yasal düzenlemeden kaynaklanan başvuru hakkının kullanılmasından ibaret olmakla, TTK 56. ve devamı maddelerinde tanımlanan haksız rekabet tehlikesine yol açmadığı, davacının mülkiyet hakkına tecavüz teşkil etmediği, Sağlık Bakanlığı tarafından davalı yana verilen ruhsatın iptalinin ise idari işlem olduğundan idari yargı yoluyla istenebileceği, mahkemede açılan davada yalnızca mülkiyet hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi talep edildiği” gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacılar vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; Mahkemenin İstanbul Anadolu 16. Hukuk Dairesi’nin açık hükmüne rağmen davanın konusunu ısrarla “kısaltılmış ruhsat başvurusunda bulunulmuş olması” olarak nitelendirerek, ilgisiz gerekçeyle davanın reddine karar verdiğini, dava dilekçesinde de belirttikleri üzere davanın ” davanın veriler üzerindeki mülkiyet hakkına vaki, devam eden ve olabilecek tecavüz durumunun ve böylelikle gerçekleşen haksız rekabet durumuna yönelik bir hukuk davası“ olduğunun vurgulandığını, Bölge Adliye Mahkemesinin kararında isabetli olarak davanın konusunun açıklanmamış bilgilerin korunması olduğunun ortaya konulduğunu. -Davada kısaltılmış ruhsat başvurusundan ve Ruhsatlandırma Yönetmeliğinden bahsedilmesinin sebebinin, davalının yaptığı Kısaltılmış Ruhsat Başvurusu Ve Ruhsatlandırma Yönetmeliği uyarınca da ancak bu veriler kullanılırsa kısaltılmış ruhsat başvurusu yapılabileceğinin düzenlenmiş olması ve bu başvuru için kullanılmasının da ayrıca belli koşullara bağlanmış olması olduğunu, mahkemenin Yönetmeliğin 9/1/a/3 hükmünde Veri İmtiyaz Hakkı hiç yokmuş gibi, başvuru yapmanın yasa ile korunduğu ve hukuka aykırı olmadığı, haksız rekabet teşkil etmediğini değerlendirdiğini, kısaltılmış ruhsat başvurusuna kimsenin karşı çıkmadığını ancak ruhsat başvurularının hangi koşullar altında hukuka uygun olacağının Yönetmeliğin 9. Maddesinde düzenlendiğini, 9/1/a hükmünde, başvuru sahibinin, madde de düzenlenen hususlardan birini kanıtlaması şartıyla “toksikolojik ve farmakolojik testlerin ve klinik araştırmaların sonuçlarını sunmak zorunda olmadığının” düzenlenmesine rağmen, davalının hiçbir koşulu gerçekleştirmeden ve açıkça veri imtiyaz süresi dolmadan müvekkilinin verilerinden haksız ve izinsiz yararlandığını, mahkeme kararında da; “Somut olayda, davalı taraf davacıya ait verilerin 6 yıllık koruma süresi dolmadan 22 Temmuz 2016 tarihinde davacı tarafa ait verileri referans göstererek jenerik ruhsat başvurunda bulunmuş, yargılama sırasında da başvuru sonuçlanarak ilaç ruhsatı almıştır. Davacının davaya konu ilaç verileriyle ilgili 6 yıllık imtiyaz süresi 17 Mart 2017 tarihinde dolmuştur.” şeklindeki tespiti ile veri imtiyazı süresi dolmadan müvekkillerine ait verilerin kullanıldığını ortaya koyduğunu, kararın çelişkili olduğunu. -Mahkemenin davalının açık ve mevzuata aykırı eylemine hiçbir hukuki sonuç bağlamadığını ve uzmanlık gerektiren uyuşmazlık konusunda bilirkişi incelemesi yapmadan karar verdiğini, mahkemenin Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’na yazdığı müzekkereye verilen cevapta, davalı şirketin … isimli 0,5 mg kapsül ürünleri için 30/06/2016 tarihinde, … adlı ürünü referans göstererek kısaltılmış ruhsat başvurusunda bulunduğu ve ilaç için 02/08/2017 tarihinde … ruhsat kesildiğinin bildirildiğini, bunun 6 yıllık veri imtiyaz süresi dolmadan müvekkilinin ürününün verilerinden yararlanarak ruhsat başvurusunda bulunulduğu, ruhsat dosyalarında yer alan verileri kullandıkları ve bunlardan faydalandıkları için kısaltılmış ruhsat başvurusunda bulunduklarını, davalı vekilinin atıfta bulunduğu Yargıtay kararlarının hiçbirinde Yönetmeliğin 9/1/a/3 uyarınca veri imtiyaz süresi içinde yapılmış başvurunun ve alınan ruhsatın değerlendirilmediği, kararların “hayalet başvurulara” yahut veri imtiyazından yararlandırılmamış ürünlere ilişkin kararlar olduğu, müvekkilinin ürününün pazar payını erkenden kaybetmeye başladığını ortaya koyduğunu. -Davalının açık yasal düzenlemelere ve dürüstlük kuralına aykırı davrandığını, hakimin hukuki bilgisini aşan konularda HMK 266. Madde gereğince bilirkişi incelemesine başvurması gerektiğini, bilirkişi atansaydı bilirkişinin ruhsat dosyasını inceleyerek verilerin kullanılıp kullanılmadığını tespit edeceğini, beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; mahkeme kararının yerinde olduğunu, salt kısaltılmış ruhsat başvurusunda bulunulmasının veri imtiyazı yada mülkiyet hakkını ihlal ve haksız rekabet teşkil etmeyeceğini, müvekkilinin davacının 17/03/2017 tarihinde sona eren 6 yıllık veri imtiyaz süresi içerisinde hiçbir ticari faaliyette bulunmadığını, davacının da aksini ileri sürmediğini, Sağlık Bakanlığının cevabi yazısından da müvekkilinin 30/06/2016 tarihinde başvuru yaptığı ancak, davacının 6 yıllık veri imtiyaz süresi sona erdikten yaklaşık 6 ay sonra 02/08/2017 tarihinde sonuçlandığının belirtildiğini, davacıların davaya konu veriler üzerinde mutlak mülkiyet hakkı iddia edemeyeceğini, Veri korumasının TRIPS madde 1.2 uyarınca patent, telif hakkı ve markalarla beraber “fikri haklar” kategorisinde yer aldığını, ancak doktrinde de kabul edildiği üzere; veri korumasının bir fikri hak olarak tasnif edilmesi gerekçesine dayanılarak, madde 39.3 ile sağlanan korumanın diğer fikri haklar ile aynı nitelikte olduğu ve bu madde ile hak sahibine tekel hakkı tanındığının iddia edilemeyeceğini” ( Memiş, T.Çolak, U. , Fikri Mülkiyet Yıllığı, 2009, “Kısaltılmış Ruhsat Başvurusundan Kaynaklanan Hukuki Uyuşmazlıklar ve Veri İmtiyazı Uygulaması”, sf-231) Nitekim 2006 yılında Dünya Sağlık Örgütünün Fikri Mülkiyet Hakları, Yenilik ve Kamu Sağlığı Komisyonu TRIPS m. 39.3 ün veriler üzerinde mülkiyet hakkı doğurmadığı ve hükmün bir imtiyaz ya da tekel hakkı oluşturmadığının kabul ettiğini, ilgili verilerin mülkiyet hakkı olarak kabul edilmemesinin temel sebebinin, jenerik ilaçların pazara girişinin engellenmemesi ve ilaç fiyatlarının rekabet sayesinde düşmesinin sağlanması olduğunu, ülkemizde veri imtiyaz süresinin Tıbbi Ürünler Ruhsatlandırma Yönetmeliği’nin 9/ a/3 hükmü uyarınca 6 yıl olduğunu, süre sona erdikten sonra orijinal ilaç firmalarının, jenerik ilaç firmalarının ruhsat almalarını yahut jenerik ilacı piyasaya sürmelerini engelleme hakkının olmayacağını, bu uygulamanın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 29/09/2009 tarihli 2007/14802 E-2009/9797 Karar sayılı kararı ile de benimsendiğini, davacının imtiyaz hakkı ve avantajlarının sona erdiğini, davacıların pazar payını erkenden kaybettiğine dair iddiaların yerinde olmadığını, bilirkişi incelemesini gerektiren bir husus bulunmadığını beyanla istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Mahkemenin 2017/54 Esas 2017/193 Karar sayılı ve 10/10/2017 tarihli kararla davanın HMK nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca görev yönünden usulden reddine, dosyanın yetkili ve görevli İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, aksi takdirde davanın açılmamış sayılacağına karar verilmiş olup, davalı tarafça istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 2018/271 Esas 2018/282 K.sayılı ve 15/02/2018 tarihli ilamı ile “Davalı vekilinin istinaf talebinin KABÜLÜNE, İST. Anadolu 2 F.S.H.H. Mahkemesinin 10/10/2017 tarih 2017/54 Esas 2017/193 K. Sayılı kararının KALDIRILMASINA, Yargılamaya kaldığı yerden devam edilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine İADESİNE ” karar verilmiştir. Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun 14/06/2017 tarihli cevabi yazısında; … A.Ş.’nin 30/06/2016 tarihli … işlem takip numaralı ve … evrak sayılı başvuru dilekçesi ve ekli dosyalar ile … adlı ürün referans gösterilmek suretiyle müzekkerede belirtileri … 0,5 mg Kapsül isimli ilaç için Kuruma Beşeri Tıbbi Ürünler Ruhsatlandırma Yönetmeliği Madde Madde 9.a.3 kapsamında kısaltılmış ruhsat başvurusunda bulunduğu … 0,5 mg Kapsül isimli ilacın 02.08.2017 tarihinde … İsrail Lisansı ile … A Ş. adına … ruhsat numarası ile ruhsatlandırıldığı bildirilmiştir.
G E R E K Ç E: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin sahibi olduğu … isimli ilaç için ruhsat almak üzere Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’na sunmuş olduğu ilacın etkinlik ve güvenlik verilerinin beşeri, tıbbi ürünler ruhsatlandırma yönetmeliği gereğince öngörülen veri koruma süresi dolmadan davalı tarafça bu verilere referans yapılarak kısaltılmış ruhsat başvurusunda bulunulduğunu beyanla, davalının veri imtiyazı hakkına tecavüz ve haksız rekabette bulunduğunun tespiti, meni ve refi ile hükmün ilanını talep etmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde mahkemenin, davayı salt “Kısaltılmış Ruhsat Başvurusunda bulunulması” olarak değerlendirdiğini, oysa müvekkilinin ilacının Ruhsatlandırma aşamasında Sağlık Bakanlığına sunmuş olduğu veriler üzerindeki mülkiyet hakkına tecavüz ve haksız rekabette bulunulduğunu, bu hususun ancak ruhsat dosyası üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi ile tespit edileceğini, mahkemenin teknik konuda bilirkişi incelemesi yaptırmadan karar vermesinin usule uygun olmadığını, davalının veri imtiyaz süresi dolmadan müvekkillerinin verilerinden haksız olarak yararlandığını ve müvekkilinin ürününün pazar payını erkenden kaybetmeye başladığını ileri sürmüştür. Türkiye’nin de taraf olduğu TRIPS Sözleşmesinin 39 (3) maddesinde; “Üyeler, yeni kimyasal maddelerin kullanıldığı farmasötik veya tarımsal ürünlerin pazarlanmasının onaylanmasının koşulu olarak meydana getirilmesi büyük çaba gerektiren açıklanmamış testlerin veya diğer verilerin sunulmasını talep ettiklerinde, bu verileri haksız kullanıma karşı koruyacaklardır. Üyeler ayrıca, kamunun korunması için gerekli olmadıkça veya verilerin haksız ticari kullanıma karşı korunmasını sağlayacak önlemler almadıkça, bu verileri açıklanmaya karşı da koruyacaklardır.” hükmü düzenlenmiştir. Beşeri Tıbbi Ürünler Ruhsatlandırma Yönetmeliği’nin kısaltılmış başvuruları düzenleyen 9/1-a-3. maddesinde “veri imtiyazı, Gümrük Birliği Alanında yer alan ülkelerden birinde 1/1/2001 tarihinden sonra ilk defa ruhsatlandırılmış orijinal ürünlerden 1/1/2005 tarihine kadar Türkiye’de herhangi bir jenerik ruhsat başvurusu yapılmamış olanlar ile Gümrük Birliği Alanında yer alan ülkelerden birinde 1/1/2005 tarihinden sonra ilk defa ruhsatlandırılacak orijinal ürünler açısından geçerli olup; süresi Gümrük Birliği Alanında ilk defa ruhsatlandırıldığı tarihten başlayarak 6 (altı) yıldır.Türkiye’deki patent korumasından istifade eden ürünler için 6 (altı) yıllık veri imtiyazı uygulaması, bu patent süresi ile sınırlandırılır.” hükmü düzenlenmiştir. Dosya kapsamında bulunan, Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun 14/06/2017 tarihli cevabi yazısından; davacı taraf ürünün 6 yıllık veri imtiyaz süresinin 17 Mart 2017 tarihinde dolduğu, davalının veri imtiyaz süresi dolmadan önce 30/06/2016 tarihinde kısaltılmış ruhsat başvurusunda bulunduğu, başvurunun veri imtiyaz süresi dolduktan sonra 02.08.2017 tarihinde sonuçlandırılarak davalı ilacının ruhsatlandırıldığı anlaşılmıştır. Kısaltılmış Ruhsat başvurusunda bulunulması, yasalarla tanınmış bir hak olduğundan, hukuka aykırı eylem yada haksız rekabet teşkil etmeyecektir. Davacı tarafça ilacın ruhsatlandırılması işlemleri sırasında Sağlık Bakanlığı’na verilen test ve deney sonuçları üzerinde mülkiyet hakkı bulunduğunu ve bu hakkının ihlal edildiği ileri sürülmüştür. Referans gösterilen davacılara ait ruhsat dosyasındaki veriler ticari sır niteliğinde olup, TRIPS 39 (3) maddesi ile, Yönetmeliği’nin 9/1-a-3. Maddesi gereğince, haksız kullanım ve verilerin açıklanması eylemlerine karşı korunacak ve veri imtiyazından faydalanacaksa da, davalının ruhsatlandırma talebi, veri imtiyaz süresi dolduktan sonra sonuçlandırıldığından, davacı verilerinden süresinden önce ve haksız olarak yararlanma ya da haksız rekabet meydana getirildiğinden bahsedilemeyecektir. (bkz. benzer bir uyuşmazlıkta, davacıların aynı ilacını referans göstermek suretiyle yapılan kısaltılmış ruhsat başvurusunda bulunan dava dışı şirkete karşı açılan davada, mahkemece verilen davanın reddi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Dairemizin kararının onanmasına ilişkin Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 17/03/2021 tarihli 2019/3622 Esas-2021/2565 Karar sayılı kararı) İlk derece mahkemesince davanın reddi kararının yerinde olduğu kanaatiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacılar vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL eksik harcın davacılardan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacılar tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 19/01/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.