Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/1317 E. 2019/2032 K. 07.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1317 Esas
KARAR NO : 2019/2032 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/01/2019
NUMARASI : 2018/437 E., 2019/18 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/10/2019
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia : Davacı yanca açılan davada davalı adına TPE nezdinde tescilli … markalarının 556 sayılı KHK’nin 14. Maddesi nedeniyle tescil tarihinden itibaren 5 yıllık süre içerisinde ciddi kullanımda bulunmaması sebebiyle iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler :Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava davacıya karşı Bakırköy 1.FSHHM’de açmış olduğumuz tecavüzün önlenmesi ve haksız rekabet davasına karşı açılmış dava olduğunu, dava konusu olan markaları müvekkili tarafından kullanıldığını,ayrıca daacının dava açmakta hukuki menfaati bulunmadığını, davacının kötü niyetli oldğunu bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :İlk derece mahkemesince; “davacı davasını 556 sayılı KHK’nin 14. maddesine dayanarak açtığı, Anayasa Mahkemesi 14.12.2016 tarih, 2016/148 Esas, 2016/189 Karar sayılı ilamı ile madde hükmünü iptal ettiği, Anayasa Mahkemesi kararlarının derhal uygulanacağına ilişkin Anayasanın ilgili hükmü gereğince davacının davası hukuki dayanaktan yoksun kaldığı, her ne kadar 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu yürürlüğe girmiş ise de, Anayasa Mahkemesinin iptal kararının yayınlandığı 06.01.2017 tarihi ile kanunun yürürlüğe girdiği, 10.01.2017 tarihleri arasında davacının davasının dayanağı bulunmadığı” gerekçesiyle davacının dayanağı olan 556 sayılı KHK’nin 14.maddesi Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş olduğundan dava dayanıksız kalmış olmakla davanın reddine yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına dair karar verildiği görülmüştür.Dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonucu ; Davacının davasında haklı olup olmadığı dava tarihindeki duruma göre belirlenir. Dava tarihinde davanın dayanağı olan 556 Sayılı KHK’nın 14.maddesi yürürlükte olup yargılama sırasında anılan madde iptal edilmiş olduğundan ve karar da bu iptal nedeniyle verildiğinden ve anılan maddenin iptal edilmesinde taraflara atfedilecek bir kusur da bulunmadığından hükmedilecek yargılama gideri ve vekalet ücretinin iptal kararı söz konusu olmadan dava esastan sonuçlanmış olsaydı nasıl hükmedilecekse o şekilde hükmedilmesi gerekir. Buna göre dava konusu markaların tescil tarihi itibariyle 5 yıllık sürenin geçip geçmediği, 5 yıllık süre geçmişse 14.madde anlamında kullanım olup olmadığının tespiti gerekir. Her markanın tescil belgesinden 5 yıllık sürenin dolup dolmadığının tespiti mümkünse de, markanın tescil kapsamında yer alan ürün ve sınıflar bakımından kullanıldığını kanıtlama yükü davalıya düşer. Davalı taraf söz konusu markaları kullandığını savunmuş ve bir kısım deliller sunmuştur. Mahkemece de yargılama sırasında bilirkişiden rapor da alınmıştır. Buna göre gerek alınan bilirkişi raporu, gerekse tüm deliller icabında toplanmak ve yapılacak değerlendirme sonucuna göre yargılama gideri ve vekalet ücreti konusunda bir karar verilmek üzere HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kararın kaldırılması ve dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.İlk derece mahkemesince , her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumlarına göre yargılama giderlerine hükmedilmesine yönelik ise de; Yüksek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 11/05/2011 tarih ve 2011/1-331 Esas, 2011/308 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 76.maddesinde (HMK’nın 33) ‘Hakim, Türk hukukunu resen uygular.’ hükmüne yer verildiği, bu yasal ilke gözetildiğinde; Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının bu gibi kesin hüküm halini almamış derdest dosyalar yönünden uygulanmasının zorunluluğunun ortada olduğu, iptal kararının Resmi Gazetede yayınlandığı tarihten sonra, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 76.maddesi (HMK 33) uyarınca, yürürlükteki yasaları uygulamakla yükümlü bulunan mahkemelerin ve giderek Yargıtay’ın, iptal kararı ile yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkisi bulunmadığından, davanın açıldığı tarihteki mevzuat ve içtihatlara uygun olarak açılan davanın, anılan iptal hükmü nedeniyle reddi halinde, tarafların sorumluluğu bulunmadığından ve davada haksız çıkan taraf olarak nitelendirilip vekalet ücretiyle sorumluluklarına hükmetme olanağının bulunmadığı” gerekçeleriyle her bir tarafça yapılan yargılama giderleri üzerinde bırakılarak vekalet ücreti takdirine yer olmadığına kararı verdiği bu itibarla davacının davasının reddine karar verdiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf sebebi olarak; davanın konusuz kalması durumunda 6100 sayılı HMK’nın 331/1 maddesi uyarınca dava tarihindeki haklılık durumuna göre değerlendirme yapılması gerektiğini, dava tarihi itibariyle kanun hükmünün yürürlükte bulunduğunu ve alınan bilirkişi raporunda da bir kısım markaların kullanılmadığının tespit edildiğini, davadaki haklılıklarının ispat edildiğini bildirmiştir. Davalı yan ise dava reddedildiğinden müvekkili lehine ücreti vekalet ve yargılama giderine hükmedilmesi gerektiğini beyanla istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava marka hükümsüzlüğüne ilişkindir. Dava açıldığı tarihte davanın dayanağı olan 556 Sayılı KHK’nın 14.maddesi yürürlükte olup yargılama sırasında anılan madde iptal edilmiş olduğundan dava bu iptal kararı nedeni ile dinlenemez hale gelmiştir.Dava açıldığı tarihteki haklılık ve haksızlık durumuna göre mahkemeye yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti sorumlulukları hususunda karar verilmesi için dosyanın geri göndrildiği, ancak mahkemece verilen kararda bu hususlarda yasaya uygun inceleme ve takdir yapılmadan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına ve ücreti vekalet tayinine yer olmadığı yönünde karar verildiği görülmektedir.İlke olarak her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre hükme bağlanır (28.11.1956 tarih ve 15/15 sayılı İ.B.K). Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir nedenle dava konusunun ortadan kalkması halinde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır. Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun yada Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Bu durumda, mahkemenin, bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmetmesi gerekmektedir.Yapılan bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık değerlendirildiğinde; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır.Bu noktada, mahkemece; HMK’nun 331/1. maddesi uyarınca, konusuz kalan dava hakkında yargılamaya devam edilerek, dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğu tesbit edilmeli ve o tarafın yargılama giderlerine (bu bağlamda vekalet ücretine de) mahkum edilmesi gerekir.Eldeki davada; davacı, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Yaptırılan bilirkişi incelemesine göre 10 adet markanın 6 adedinin davacıyı haklı kılar şekilde iptal şartlarının bulunduğu, 4 adedinin de iptal koşullarının oluşmadığı sonucuna götürür şekilde düzenlendiğine göre davacının mevcut duruma göre haklılık oranı % 60 olmakla giderlerin buna göre paylaştırılması esas olmakla verilen karar isabetli olmamıştır.Ancak mahkemenin yanılgılı bir gerekçe ile giderleri gideri yapan taraf üzerinde bıraktığı ve ücreti vekalet konusunda da hüküm kurmadığı görülmekle kararın bu açıdan kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davacı yanın ve davalı yanın istinaf başvurularının kabulü ile İlk derece Mahkemesinin KARARININ KALDIRILMASINA 2 – HMK 353/ b-2 hükmü nazara alınarak ; Davacı yanca davalı yan hakkında açılan davada 556 Sayılı KHK nin 14. maddesi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş olmakla, açılan davanın bu iptal kararı nedeni ile REDDİNE İLK DEDRECE YARGILAMASINDA YAPILAN ;3- HMK 331. madde dikkate alınarak davacının yaptığı yargılama giderleri olan peşin harç ve başvuru harcı toplamı 54,40 TL ,tebligat gideri 123,00 TL ,bilirkişi ücreti gideri 2.500,00 TL , ki toplam 2.677,40 TL nin % 60 haklılık oranına göre 1606,44 TL kısmının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, kalan kısmın oranlamaya göre davacı üzerinde bırakılmasına 4-Davalı yanca yapılan 75,50 TL tebligat giderinden ibaret yargılama giderinin % 40 haklılık oranına göre 30,20 TL kısmının davacıdan alınıp davalıya verilmesine, kalan kısmın oranlamaya göre davalı üzerinde bırakılmasına 6- Davacı yan kendini davada vekille temsil ettirdiğinden 3.931,00 TL maktu ücreti vekaletin davalıdan alınıp davacıya verilmesine 7- Davalı yan da kendini vekille temsil ettirdiğinden 3.931,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınıp davalı yana verilmesine 8-Kalan gider avansının taraflara karar kesinleştiğinde iade edilmesine İSTİNAF YARGILAMASI YÖNÜNDEN 9- İstinaf talepleri açısından her iki tarafın istinaf talebi de kabul edilmiş olmakla peşin harcın yatıran taraflara ayrı ayrı iadesine 10- Davacının yaptığı istinaf gideri olan ; başvuru harcı 121,30 TL , posta gideri 14 ,00 TL e-tebligat gideri 4,50 TL ki toplam 139,80 ,80 TL nin 83,88 TL kısmının davalıdan alınıp davacıya verilmesine ,kalan kısmın oranlamaya göre kendi üzerinde bırakılmasına 11- Davalının yaptığı yargılama gideri olan başvuru harcı 121,30 TL , posta gideri 34,28 TL ki toplam 155,58 TL nin 62,23 TL kısmının davacıdan alınıp davalıya verilmesine, kalan kısmın oranlamaya göre davalı üzerinde bırakılmasına 12- Duruşmasız inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık sürede Yargıtay’a temyiz yolu olanaklı ve oy birliği ile karar verildi. 07/10/2019