Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/1303 E. 2019/1326 K. 20.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1303 Esas
KARAR NO : 2019/1326
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
NUMARASI : 2019/58
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 20/06/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacılar vekili, müvekkillerine ait 2017/33544 tescil numaralı … ibareli markanın aynısı ve/veya benzerinin müvekkillerinin izni ve icazeti olmaksızın davalı tarafça kullanıldığını, bu durumun marka haklarına tecavüz oluşturduğunu, konuyla ilgili tespit dosyası ile alınan bilirkişi raporunun da iddialarını doğruladığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalının eylemlerinin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine karar verilmesini, ayrıca davalıya ait sosyal medyada markanın kullanılması nedeniyle sosyal medya adresinin engellenmesine, yine davalıya ait adreslerde ürün, katalog, broşür, tanıtım materyali vb. mahsullere el konulmasına, toplanmasına ve imhasına dair ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının iddialarının asılsız ve dayanaksız olduğunu, … ibaresinin davacının tekelinde olduğunun kabul edilemeyeceğini bildirerek davanın reddini istemiş, ayrıca dosya kapsamında verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını istemiştir. Mahkemece, 22/02/2019 tarihinde mevcut delil durumu ve değişik dosyasında alınan bilirkişi raporu gerekçe yapılarak teminat karşılığında ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, davacılar adına tescilli “…” ibareli ve esas unsurlu markanın aynısının veya ayırt edilemeyecek derecede benzerinin davalı yana ait ürün, katalog, broşür , tanıtım materyalı, etiket, ambalaj , tabela ve bunun gibi ticari mahsullerde kullanılmasının tedbiren engellenmesine, söz konusu ibareyi içeren tanıtım materyallarerinin toplatılarak yediemine teslimine dair ihtiyati tedbir kararı verilmiştir. Davalı vekilinin ihtiyati tedbire itirazı üzerine mahkemece duruşma açılarak yapılar inceleme sonunda; 02/04/2019 tarihinde değişik dosyasında alınan bilirkişi raporu ve davalının markası “altın sofra şifalı çorba konağı” ise de altın sofra ve şifalı ibarelerinin gözükmeyecek derecede küçük yazdığı, çorba konağı ibaresinin ise büyütülerek ön plana çıkarıldığı ve bu nedenle markalar arasında iltibas oluştuğu, SMK’nun 155.maddesi gereğince davalı yanın tescile bağlı kullanıma dayalı savunmasının dinlenemeyceği gerekçeleriyle ihtiyati tedbire itirazın reddine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf sebebi olarak; ihtiyati tedbir kararının hukuka aykırı şekilde tesis edildiğini, yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediğini, çorba konağı markasındaki özellikle çorba ifadesi olmak üzere yardımcı unsur kabul edilen tasviri işaret olup olmadığı yönünde kanaat oluşması için gerekli incelemenin yapılması ve buna göre iltibasa ilişkin yaklaşık ispat şartlarından birinin gerçekleştiğinin kabulü yahut reddine karar verilmesi gerektiğini, tespit dosyasındaki raporun yeterli incelemeyi içermediğini, bu konuda hizmetin sunuluş şekli, ambalaj ve tüketici intibası gibi tüm hususların değerlendirilmesi gerektiğini, bu yönlerden ihtiyati tedbirin hukuka aykırı olduğunu, markalar arasında görsel açıdan bir benzerlik bulunmadığının bilirkişi raporuyla sabit olduğunu, söz konusu markalar arasında yalnızca seri marka kurumu yönünden bir aykırılık ihtimali bulunması söz konusu olabilecekse de Yargıtay 11.HD’nin 2017/4307 Karar sayılı kararında da yer aldığı üzere yekün bir değerlendirme ile somut olaydaki markalar arasında tüketicinin ayırt edemeyecek düzeyde bir benzerlik bulunmadığına hükmedilmesi gerektiğini, ortada marka tecavüzü ve haksız rekabetin olmadığını, dava konusunun bilirkişi raporunun takdirine bırakılamayacağını, müvekkilinin saygın bir kurum olup tedbirin uygulanmasıyla tabelalarının indirildiğini, müşterinin gözünde aşağılandığını ve prestijinin yok olma derecesine geldiğini, teminat miktarının ise usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, öncelikle tedbirin kaldırılmasını, mahkeme aksi kanaatte ise daha hafif tedbir kararına hükmedilmesi gerektiğini, tedbir kararı verilmesi halinde ise hal ve duruma uygun bir teminat miktarına hükmedilmesi gerektiğini bildirmiştir. Bakırköy 1.FSHHM’nin 2019/3 D.İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda; davacıya ait markanın … ibareli olduğu, aleyhine delil tespiti yapılan … adına … başvuru nosu ile tescil başvurusu yapılan ancak henüz tesciline karar verilmeyen “altın sofra çorba konağı” ibare şekilli marka başvurusunun bulunduğu, aleyhine tespit istenilenin markasındaki esas unsurun … ibaresi olduğu, çorba konağı ibaresinin yazım şekli, kullanılan renkler ve pek çok görsel unsur açısından davacı markasıyla benzer şekilde kullanıldığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davacılara ait … tescil numaralı … + şekil markasının 12/04/2017 tarihinden itibaren 42.sınıfta tescil edildiği görülmüştür. İhtiyati tedbir kararının davalıya ait işyerinde 27/02/2019 tarihinde davalının huzuru ile infaz edildiği dosya içeriğinden anlaşılmıştır. Davalı vekilinin 04/03/2019 tarihinde cevap süresinin uzatılması talebinde bulunduğu, mahkemenin ise 08/03/2019 tarihinde cevap süresinin 2 hafta uzatılmasına karar verdiği görülmüştür. Davalının “altın sofra çorba konağı ” markası için 43.sınıf yönünden marka başvurusunda bulunduğu, davacı tarafından itiraz edildiği ve kurum tarafından itirazın kabul edildiği yolunda davacı vekilinin replik dilekçesinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, markaya tecavüzün tespiti, durdurulması, önlenmesi davasıdır. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık ise ihtiyati tedbire itirazın reddi kararına yöneliktir. Gerek Bakırköy 1.FSHHM’nin 2019/3 D.İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu içeriği, gerek bu rapor içeriğinde davalı tarafın kullanımları gözetildiğinde, davacı markasıyla iltibas olabileceği, davacı tarafın iddialarının yaklaşık olarak ispat koşulunun gerçekleştiği, ihtiyati tedbir kararının yerinde olduğu, buna göre yapılan itirazların ve istinaf taleplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile HMK’nun 362/1-f maddesi uyarınca kesin olarak karar verildi.20/06/2019