Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/1295 E. 2021/2155 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1295 Esas
KARAR NO: 2021/2155 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/02/2019
NUMARASI: 2017/705 E., 2019/160 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/12/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili; davalı tarafın müvekkillerinden davacı … aleyhine bonoya dayalı takip başlattığını, takip konusu bononun müvekkili adi ortaklık tarafından ödendiğini, bononun davacı … tarafından davalıya iş yeri devir sözleşmesinden doğan bir kısım borca karşılık verildiğini, devir bedelinin 50.000 TL’sinin elden nakit olarak verildiği ve senet verilerek alındığının sözleşmede yer aldığını, dava konusu bononun da 27/12/2016 tarihinde düzenlenerek davalıya verildiğini, müvekkilinin sözleşme gereğince 20/01/2017 tarihinde bono bedelini banka havalesiyle davalıya ödediğini, dekontların açıklama bölümünde ödemenin senet karşılığı yapıldığının yazıldığını, davalının bedelini tahsil ettiği bonoyu kötü niyetli olarak takibe koyduğunu belirterek müvekkili ortakların bono nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline ve davalı aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; dava konusu bonoda sadece davacı …’ın adının yer aldığını, diğer davacıların bonoda sıfatlarının bulunmadığını, dava konusu senedin devir sözleşmesinde bahsedilen senetten farklı olduğunu ve bu senedin müvekkili tarafından davacı …’a verilen borç para karşılığı düzenlendiğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemesince toplanan delillere göre; “dava konusu bononun nakden kaydıyla düzenlendiği, davacıların ticari işletme devri kapsamında bononun düzenlendiğini iddia ettiği, davalının ise borç para karşılığı bononun düzenlendiğini savunduğu, ispat külfetinin davacı tarafta olduğu, davacı …’ın bu hususu ispat edemediği, diğer davacıların bonoda sıfatlarının bulunmadığı, yine adi ortaklık ilişkisiyle bono arasında da bağlantı kurulamadığı gerekçeleriyle davacı … yönünden ispatlanamayan davanın esastan, diğer davacılar yönünden ise aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş, kararı davacılar vekili istinaf etmiştir. Davacılar vekili istinafında; bononun iş yeri devir sözleşmesi nedeniyle verildiğini, sözleşmede bononun 20/01/2017 vade tarihli olduğu belirtilmiş ise de tarafların vade tarihi konusunda şifaen anlaşarak 01/06/2017 tarihini vade tarihi olarak bonoya yazdıklarını, taraflar arasındaki güven ilişkisi nedeniyle bu konuda ayrı bir sözleşme yapılmadığını, müvekkili … tarafından sözleşmeye bağlılık ilkesi gereğince bononun 20/01/2017’de banka kanalıyla davalıya ödendiğini, davalının kötü niyetli olarak senedi takibe koyduğunu, bononun bu haliyle bedelsiz olduğunu, bononun iş yeri devir sözleşmesinden kaynaklanmakta olup …’ın da diğer ortakları temsilen bonoyu imzaladığını, davalı tarafın bu gerekçelerle adi ortaklığın mallarını haczettiklerini, dolayısıyla davalı beyanlarının çeliştiğini, ortada kötü niyetli bir durumun söz konusu olduğunu, davalının yaptığı takiple sebepsiz zenginleşme durumunun ortaya çıkacağını bildirmiştir. Davalı tarafından davacı aleyhine 50.000 TL bedelli bonoya dayalı olarak toplam 50,715,08 TL’nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı, takip dayanağı senedin 27/12/2016 tanzim, 01/06/2017 vade tarihli, 50.000 TL bedelli nakden kaydıyla düzenlenmiş, keşidecisinin davacı …, lehtarın ise davalı olduğu görülmüştür. Dosyada bulunan 27/12/2016 tarihli devir sözleşmesinin incelenmesinde taraflarının davacılar ile davalı ve … ve … Adi Ortaklığı olduğu, davacıların devralan, diğerlerinin ise devreden olduğu, devir bedelinin 100.000 TL olup, 50.000 TL’nin elden nakit verildiği, diğer kısmın ise davalıya 20/01/2017 vadeli senet verilerek tahsil edildiğinin, başkaca bir alacak kalmadığının sözleşmede hüküm altına alındığı görülmüştür. Davacılar tarafından davalı aleyhine bedelsiz senedi kullanma suçundan dolayı yapılan şikayet üzerine hazırlık soruşturması başlatıldığı, soruşturma sonunda konunun mahkemece değerlendirilebilecek hususlardan bulunduğu gerekçesiyle takipsizlik kararı verildiği, karara yapılan itirazın da reddedildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf, dava konusu bononun iş yeri devir sözleşmesi nedeniyle davalıya verildiğini ve bedelinin de ödendiğini iddia etmiştir. Davalı taraf ise, dava konusu senedin müvekkili tarafından davacılardan …’a borç para karşılığı düzenlendiğini savunmuştur. Dava konusu bono, 27/12/2016 tanzim, 01/06/2017 vade tarihlidir. Taraflar arasındaki iş yeri devir sözleşmesinin incelenmesinde ise davacı tarafın davalıya 20/01/2017 vade tarihli senet verildiğinin belirtildiği görülmüştür. Oysa dava konusu senet 01/06/2017 vade tarihlidir. Öte yandan dava konusu senet nakden kaydıyla düzenlenmiş olup davacı taraf senedin iş yeri devri nedeniyle düzenlendiğini iddia etmiş, davalı taraf ise borç para karşılığı nedeniyle düzenlendiğini savunmuş olup ileri sürülen sebepler nedeniyle bu senedin iş yeri devri nedeniyle davalıya verildiğini ispat külfeti davacı tarafta olup davacı bu hususu ispatlayamamıştır. Davacılar … ve …’nın dava konusu senette sıfatları bulunmadığından bu davacılar yönünden usulden red kararı verilmesi de isabetlidir. Konuyla ilgili hazırlık soruşturması sonunda da davalı hakkında takipsizlik kararı verildiği görülmüştür. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davacılar vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacılar vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Davacılar vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL eksik harcın davacılardan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinafa gelen davacılar üzerinde bırakılmasına, İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarından kullanılmayan kısımların talepleri halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi. 22/12/2021