Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/129 E. 2021/2095 K. 03.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/129 Esas
KARAR NO: 2021/2095 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/06/2018
NUMARASI: 2016/219 E., 2018/232 K.
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 03/12/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; müvekkilinin “…” olarak 2010 yılından beri öğrencilerin doğayı ve bilimi yaşayarak tecrübe etmelerini sağlamak amacıyla uygulamalı deney programı içerik ve materyal sağlayıcı olarak hizmet verdiğini ve bu markayı kendi adına tescil ettirdiğini, markanın sektörde oldukça bilinen bir marka olduğunu, davalının ise “…” ibaresini basılı evraklarında, internet alan adında, kartvizitlerinde ve faturalarında markasal olarak kullandığının tespit edildiğini belirterek, öncelikle bu konuda tespit yapılmasını, davalının kullanımlarının markaya tecavüz teşkil ettiğinin tespitine, durdurulmasına, giderilmesine ve maddi durumun ortadan kaldırılmasına, yine internet alan adında bu markayı müvekkilinin markasıyla iltibas oluşturacak şekilde kullanımının durdurulmasına, menine ve kaldırılmasına, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL maddi ve 20.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsil edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili; müvekkilinin “…” ibaresini kullanmadığını, müvekkilince kullanılan ibarenin “…” ibaresi olduğunu, “…” ibaresinin bir tekniğin adı olup marka olarak tescil edilemeyeceğini, davacının marka tescilinden önce de bu ibarenin yaygın olarak kullanıldığını bildirerek davanın reddini istemiştir.Mahkemesince toplanan delillere ve alınan bilirkişi raporlarına göre; “davalı derneğin adresinde ve …com alan adlı internet sitesi üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde; 23.01.2017 tarihli raporda yapılan tespitler ile http://www…com/…html linkinde incelenen görsellerde davalı derneğin tescilli dernek ünvanını ve logosunu kullandığı, arşiv kayıtlarında da aynı şekilde kullanımının bulunduğu, davacının markasının herhangi bir şekil içermediği, “…” ibareli olduğu, 556 sayılı KHK 12.madde de; dürüstçe ve faaliyet konuları ile ilgili olarak üçüncü kişilerin ad ve adresine, ünvanını kullanmalarının dürüst kullanım teşkil ettiği ve marka sahibi tarafından engellenemeyeceği düzenlenmekle, davalının kullanımının da dernek tüzel kişiliğinin ünvanının kullanılması kapsamında bulunduğu, davacı markasına tecavüz teşkil etmediği” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafında; mahkemenin almış olduğu 23/11/2017 tarihli raporda yer alan tespitlerin gerek mevzuata gerekse yüksek mahkeme kararları ile dosyada mevcut 24/01/2017 tarihli rapora aykırı olduğunu, raporda bilirkişilerin unvanları konusunda ve mesleki yeterlilikleriyle ilgili ve de ad soyadları hakkında bilgi bulunmadığını, raporun tamamen usul ve yasaya aykırı olduğunu, 24/01/2017 tarihli rapordaki tespitlerin, davalının kullanımlarının unvanı aşar şekilde markasal kullanım olduğunu gösterdiği, müvekkilinin markasındaki asli unsurun “…” ibaresi olduğunu, davalının kullanımlarındaki “…” ibaresinin arkasına “…” veya “…” ibaresini eklemesinin tanımlayıcı olduğunu, davalının kullanımlarında “…” ibaresinin ön plana çıkarıldığını ve markasal kullanım olduğunu, 23/11/2017 tarihli raporda bu hususların hiçbirinin değerlendirilmediğini, raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmediğini, hükmün 3.maddesinde toplam 4 kez vekalet ücretine hükmedildiğini, haksız rekabet ve markaya tecavüz için vekalet ücretinin ayrı ayrı hesap edilmesinin doğru olmadığını, zira her markaya tecavüzün haksız rekabet oluşturduğunu bildirmiştir. Davacıya ait … tescil numaralı “…” ibareli markanın 41.sınıfta 13/08/2010 tarihinde tescil edildiği, markanın halen geçerliliğini koruduğu görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 24/01/2017 tarihli marka vekili ve bilişim uzmanı tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda; “internet üstünden yapılan inceleme sonucunda; …gov.tr kullanılarak yapılan incelemede; …com alan adı kayıt bilgileri gizlenmiş olduğu için bu bilgilere ulaşılamadığı, internet sitesinin 16.05.2014 tarihinde kayıt ettirilmiş olduğu ve 16.05.2017 tarihine kadar kayıtlı olduğunun görüldüğü, alan adı kaydının … A. Ş. adlı firma kullanılarak yapıldığının görüldüğü, mahkeme tarafından … A. Ş.’ye alan adı kimlik bilgileri için talepte bulunulduğu takdirde bu bilgilere ulaşılabileceği, internet sitesinin barındırıldığı yerin … ve … A.Ş. Olduğunun tespit edildiği, 03.01.2017 tarihinde İncelenen internet sitesinde, internet sitesinin logo bölümünde “…” ibaresinin yer aldığı, internet sitesinin içerik bölümlerinde ise “…” ibarelerinin yer aldığının tespit edildiği, …com alan adlı Internet sitesinin Facebook sayfasına ait ekran görüntülerinin; 03.01.2017 tarihinde incelenen Facebook sayfasında, “…” ve *… (eposta adres bilgisi, internet sitesi adres bilgisi)” ibarelerinin yer aldığının tespit edildiği, …com alan adlı internet sitesinin …org görüntülerinin; …org adlı internet sitesinde …com’a ait arşivlenmiş 4 adet kayıt tutulduğunun görüldüğü, kayıt tarihlerinin 28.03.2015, 12.01.2016, 11.03.2016 ve 07.10.2016 olduğu, tespit İsteyen markası “…” … başvuru numarası ile Türk Patent Enstitüsü mezdinde 13.08.2010 tarihinde başvuru yapıldığı, 12.03.2013 tarihinde tescillendiği,13.08.2020 tarihine kadar koruma altında olduğu, işler durumda ve hakların “… LTD.ŞTİ.” adlı şirkete ait olduğunun görüldüğü, tespit konusu olan markaların esas unsuru olarak beyan edilen “…” ibaresinin karşı tarafa ait www…com adlı internet sitesinde, kartvizit üzerinde, antetli kağıt üzerinde kullanıldığının görüş ve kanaatine varıldığı, tazminat talebinin takdirinin mahkemeye ait olduğu” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 23.11.2017 havale tarihli halkla ilişkiler uzmanı ve marka vekili tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda; “… tescil no.lu “…” markasının 41. sınılta davacı adına tescil edilmiş olduğu; mahkemenin görevlendirmesi üzerine 24.01.2017 tarihli bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere, davalı … Merkezi’nin …com adlı internet sitesinin ekran görüntüleri. …com adlı İnternet sitesinin Facebook sayfasına ait ekran görüntüleri, arşiv görüntüleri ve kartvizitte kullanımının … Derneği şeklinde olduğu, davalının kullanımının dernek unvanını kullanım kapsamında olduğu, markasal olarak nitelendirilemeyeceği” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, meni ve refi ile maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir. Davacı tarafın 41.sınıfta tescili bulunan “…” ibareli markası bulunmaktadır. Davalının ise ünvanı”…”dir. Ayrıca davalıya ait www…com alan adlı internet sitesi bulunmaktadır. Ayrıntılı incelemeyi içeren ve istinaf denetimine de elverişli nitelikte bulunan 23/11/2017 havale tarihli bilirkişi raporu içeriğinden de anlaşılacağı üzere davalı derneğin kullanımının dernek unvanını kullanma kapsamında kaldığı, söz konusu kullanımların markasal kullanım olarak nitelendirilemeyeceği, ayrıca ilk derece mahkemesi kararında da isabetle belirtildiği üzere 556 Sayılı KHK’nun 12.maddesi uyarınca dürüstçe ve faaliyet konularıyla ilgili olarak 3.kişilerin ad ve adresini, unvanını kullanmalarının dürüst kullanım teşkil ettiği ve marka sahibi tarafından bu kullanımın engellenemeyeceği gözetildiğinden davacı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir. Ne var ki, markaya tecavüz ve haksız rekabet yönünden tek bir vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmayıp davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebi yerindedir. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü kısmen reddi gerekmiş ve kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Davacı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,İstanbul Anadolu FSHHM’nin 2016/219 E. – 2018/232 K.sayılı kararının KALDIRILMASINA, Davanın REDDİNE, İlk derece yargılaması yönünden: Markaya tecavüz davası üzerinden alınması gereken 59,30 TL, haksız rekabet davası üzerinden alınması gereken 59,30 TL ve maddi ve manevi tazminat davası üzerinden alınması gereken 59,30 TL olmak üzere toplam 177,90 TL harçtan peşin alınan 358,63 TL harcın mahsubu ile bakiye 180,73 TL harcın isteği halinde ve karar kesinleştiğinde ilk derece mahkemesince davacıya iadesine, Davalı vekiline reddedilen markaya tecavüz ve haksız rekabet davası üzerinde Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 3.145,00 TL, reddedilen maddi tazminat davası üzerinden 3.145,00 TL ve reddedilen manevi tazminat davası üzerinden 3.145,00 TL olmak üzere toplam 9.435,00 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, İstinaf yargılaması yönünden: Davacı tarafından istinafa geliş aşamasında peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın karar kesinleştiğinde talebi halinde ilk derece mahkemesince kendisine iadesine, Davacı tarafından istinafa geliş aşamasında peşin olarak yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 37,5 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 135,60 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde talepleri halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 03/12/2021