Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/1245 E. 2022/102 K. 21.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1245 Esas
KARAR NO: 2022/102
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/12/2018
NUMARASI: 2017/455 E. – 2018/281 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Manevi Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ:02/03/2017
KARAR TARİHİ: 21/01/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın, 1992 yılından itibaren elektronik güvenlik sektöründe faaliyette bulunduğunu, bir çok ülkeye ihracat yaptığını ve sektöründe tanınmış bir firma olduğunu, müvekkili şirkete ait ürünlerin www…com.tw adlı internet sitesi üzerinden satışa sunulduğunu, tanındığı ülkelerde … olarak bilindiğini, Türkiye’de ise müvekkili şirketin tek yetkili distribütörünün … Ltd. Şti (…) olduğunu, davalının müvekkili şirkete ait “…” ibaresinin haksız ve kötü niyetli olarak … numarasıyla Türkiye’de tescil ettirdiğini ve www…com.tr internet sitesini de adına kayıt ettirdiğini, müvekkili şirketin bunu tespit etmesi üzerine noter aracılığı ile ihtarname gönderdiğini, ihtarnamenin davalıya tebliğ edildikten sonra arada uzlaşmaya çalışıldığını, fakat bunun gerçekleştirilemediğini, davalı marka tescilinden çok daha önce müvekkilinin ürünlerini Türkiye pazarına sunduğunu, SMK m.10 uyarınca davalının markasını müvekkiline devredilmesi gerektiğini, SMK m.6/VI ve 25/1 uyarınca davalının markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, … markasının davalıya ait her türlü yazılı basılı ticari evrak tanıtım araçları internet sitesi üzerinde kullanılmasının refi ve menine, fazlaya ilişkin hak ve alacaklarının saklı tutulması kaydıyla 15.000,00 TL manevi tazminatın ve dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin sektöründe saygın ve başarılı bir iş insanı olduğunu, bir çok dünya markasının satış temsilciliğini yaptığını, mekanik-elektronik ürünlerin satışını ve imalatını yapan bir şirkete sahip olduğunu, müvekkilinin hem kendi ürettiği ürünleri hem de farklı ürünleri aynı çatı altında buluşturmak için oluşturduğu “…” ibareli markasını 20/01/2016 tarihinde … numarasıyla TPMK nezdinde tescil ettirdiğini ve “…” markasının hak sahibi olduğunu, davacının markasının “…” olduğunu, fakat ne “…” ne de “…” ibaresinin davacı adına tescil ettirilmediğini, zaten müvekkilinin “…” ibaresini içeren bir marka oluşturmadığını, sadece “…” markası için yatırımlar yaptığını, ayrıca internet sitesinde hem kendi ürünlerini hem de diğer markaların ürünlerinin satışını yaptığını, davacının belirttiği gibi sadece davacının ürünlerini satmadığını, davacının kendi markasının “…” olduğunu iddia etmesine rağmen, ürettiği hiçbir ürünün üzerinde ya da internet sitesinde veya ticari ibareler üzerinde “…” ibaresinin kullanılmadığını, davacı firmanın markasının “…” olduğunu ve ürünleri üzerinde bu ibarenin kullanıldığını, davacının … ibaresinin tescil sahibi değilken davacı firmanın “…” ibaresinin de hem Türkiye’de hem de yurt dışında tescil sahibi olmadığını, davacının TPMK nezdinde dahi tescilli olmayan “…” markasının başka şahıslara ait olduğunu, kendi markası olan “…” ibaresini korumak için hukuki yollara başvurmamasına rağmen, kendi markası olmayan “…” için dava açmasının tarafınca anlaşılamaz olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 20.12.2018 tarih ve 2017/455 Esas – 2018/281 Karar sayılı kararıyla; “… davacının hükümsüzlüğe ilişkin olarak Paris Sözleşmesinin 8. Maddesine dayalı talebinin yerinde olduğu, bunun yanında TTK 20/2, TTK 56 ve TMK 2 maddeleri kapsamında davalının davaya konu marka tescilinde kötü niyetli olduğu, davacıya ait olduğunu bildiği ya da bilmesi gereken markayı kötü niyetli olarak adına tescil ettirdiği gerekçesiyle davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğüne karar vermek gerektiği, SMK’nın 10. Maddesine dayalı talebin yerinde olmadığı marka devir şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle devre yönelik talebin ve davalının tescile dayalı kullanımları yönünden yasal şartları oluşmayan manevi tazminat talebi ile yine Paris sözleşmesinin 6. Maddesi kapsamında davacının tanınmışlığa yönelik iddialarının subut bulmadığı gözetilerek tecavüzün men’i ve ref’i ne yönelik taleplerinin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Mahkemenin hükümsüzlüğe ilişkin kararının yerinde olduğunu, İhtiyati tedbir talepleri ile ilgili mahkemece karar verilmemesinin usule aykırı olduğunu, istinaf incelemesi sırasında tedbir kararı verilmesinin yerinde olacağını, Markanın hükümsüz kılınmasına rağmen; markanın kullanılmasının ref’i ve men’i, davalının internet sitesine erişimin engellenmesi ve alan adının terkini, manevi tazminat taleplerinin kabulü gerekirken mahkemece reddedilmiş olmasının hatalı olduğunu, Markanın müvekkil şirkete devri ve bu talep kabul edilmezse markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi taleplerinin terditli olmasına rağmen, mahkemece sanki iki ayrı talep varmış gibi değerlendirme yapılmasının usule aykırı olduğunu, Paris Sözleşmesi’nin 6.maddesi anlamında talepleri olmadığı ve marka hakkına tecavüzün ref’i ve men’i talepleri olmadığı halde, mahkemece bu hususta değerlendirme yapılarak ‘davacının tanınmışlığına yönelik iddiaların sübut bulmaması nedeniyle taleplerin reddine’ karar verilmesinin hatalı olduğunu, Markanın kötüniyetli tescil nedeniyle hükümsüz kılınması nedeniyle sonuca etkili olmasa da; kararda SMK 6/6 ve 6/3.maddesi anlamındaki hükümsüzlük talepleri hakkında değerlendirme yapılmamış olmasının eksiklik olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması, davanın tümden kabulüyle ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesi istenmiştir.
DELİLLER: *Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtların incelenmesinde, … tescil nolu “…” ibareli markanın sahibinin … olduğu, 06, 09 ve 35.emtia sınıfları bakımından tescilli olduğu anlaşılmıştır. *Mahkemece alınan raporda bilirkişiler, davacı tarafın … ibaresi üzerinde kullanıma dayalı gerçek hak sahibi olduğu iddiasının ispatlanamadığını, dosyadaki mevcut deliller değerlendirildiğinde, davalının markasını kötüniyetli tescil ettirdiğinin ispatlanamadığını, www…int adresinde yer alan bilgiye göre davacı şirketin tâbiyetinde bulunduğu Tayvan’ın, Paris Sözleşmesini imzalayan ülkeler arasında yer almadığını, bu sebeple davacının Paris Sözleşmesini esas alan taleplerinin yerinde olmadığı yönünde kanaat bildirdikleri anlaşılmıştır. *Alınan ikinci bilirkişi heyeti raporunda, davacının SMK m. 6/3. ve 6/6 anlamında öncelikli hak sahipliği iddialarını kanıtlayamadığı, davacının Paris Sözleşmesi’nin 6. maddesine dayanarak bir hak iddia etmesinin mümkün olmadığı, davalı marka tescil başvurusunun SMK m. 6/9 kapsamında kötünıyetli olarak değerlendirilebileceği, davalının … markasının tüm emtialar bakımından hükümsüzlüğü koşullarının oluşacağı belirtilmiştir.
GEREKÇE: Dava, markanın hükümsüzlüğü, kullanılmasının ref’i ve men’i ve manevi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, “… davacının hükümsüzlüğe ilişkin talebinin yerinde olduğu, davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğüne karar vermek gerektiği, SMK’nın 10. maddesine dayalı talebin yerinde olmadığı marka devir şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle devre yönelik talebin ve davalının tescile dayalı kullanımları yönünden yasal şartları oluşmayan manevi tazminat talebi ile yine Paris Sözleşmesi’nin 6. maddesi kapsamında davacının tanınmışlığa yönelik iddialarının subut bulmadığı gözetilerek tecavüzün men’i ve ref’i ne yönelik taleplerinin reddine” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Mahkemece davacının ihtiyati tedbir talebi konusunda değerlendirme yapılmaması hatalı ise de, yargılamanın geldiği aşama gözetildiğinde artık hukuki yarar bulunmadığından davacı vekilinin ihtiyati tedbir istemi yerinde görülmemiştir. Markanın davacı şirkete devri ve bu talep kabul edilmezse markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi taleplerinin terditli olmasına rağmen, mahkemece iki ayrı talep varmış gibi değerlendirme yapılması usule aykırı ise de sonuca etkili görülmemiştir. Davacı vekili kararda SMK 6/6 ve 6/3.maddesi anlamındaki hükümsüzlük talepleri hakkında değerlendirme yapılmamış olmasının eksiklik olduğu beyan etmiş ise de; mahkemece alınan son bilirkişi heyeti raporunda “Davacının SMK m. 6/3. ve 6/6 anlamında öncelikli hak sahipliği iddialarını kanıtlayamadığı, davacının Paris Sözleşmesi’nin 6. maddesine dayanarak bir hak iddia etmesinin mümkün olmadığı, davalı marka tescil başvurusunun SMK m. 6/9 kapsamında kötünıyetli olarak değerlendirilebileceği, davalının … markasının tüm emtialar bakımından hükümsüzlüğü koşullarının oluşacağı.” belirtilmiş olduğundan, mahkemece itibar edilen ve hükme esas alınan rapora göre yapılan değerlendirme ve ulaşılan sonuçta bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Mahkemece “Tescilin kötüniyetli olduğunun kabulüyle davalı markasının hükümsüzlüğüne” karar verilmiş ve aleyhe istinaf olmadığından bu hükmün kesinleşmiş olduğu gözetildiğinde; bu kabule göre davacının markanın kullanılmasının men’i, davalının internet sitesine erişimin engellenmesi ve alan adının terkini, manevi tazminat taleplerinin de kabulü gerekirken reddine karar verilmesi hatalı olduğundan, davacı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, somut olayın özellikleri ve delil durumu gözetilerek 5.000,00 TL manevi tazminata karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-İstanbul 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 20/12/2018 tarih, 2017/455 E. – 2018/281 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davanın kısmen kabulü ile; davalı adına TPMK nezdinde … numara ile tescilli “…” markasının hükümsüzlüğüne, 4-Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 5.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 5-… markasının davalıya ait internet sitesi üzerinde kullanılmasının men’ine, davalının yazılı, basılı, ticari evrak ve tanıtım araçları ile kullanımı tespit edilemediğinden davacının ref talebinin reddine, 6-Davalı adına kayıtlı “www…com.tr” internet adresine erişimin engellenmesine, ilgili alan adının kayıtlardan terkinine, bu konuda ilgili kayıt kuruluşlarına bildirimde bulunulmasına, 7-İlk derece yargılaması yönünden; a) Hükümsüzlük davası yönünden alınması gereken 80,70 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, b) Manevi tazminat davası yönünden alınması gereken 341,55 TL harçtan, peşin alınan 256,17 TL harcın mahsubu ile bakiye 85,38 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, c) Hükümsüzlük davası yönünden davacı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, d) Manevi tazminat davasının kabul edilen kısmı üzerinden davacı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 5.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, e) Manevi tazminat davasının reddedilen kısmı üzerinden davalı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, f) Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 3.900,00 TL bilirkişi ücreti, 303,10 TL posta gideri olmak üzere toplam 4.203,10 TL’den davanın kabul ve red oranına göre belirlenen 1.401,03 TL ile 287,57 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 1.688,60 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 8-İstinaf yargılaması yönünden; a) İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, b) İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 41,08 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 162,38 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, c) İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 9-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.21/01/2022