Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/1233 E. 2021/2199 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1233 Esas
KARAR NO: 2021/2199
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/02/2019
NUMARASI: 2017/565 E. – 2019/165 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/12/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı ile 2004 – 2005 yıllarında konfeksiyon işi yaptıklarını, 2005 yılında ortaklığa son verildiğini, davalının … Mahallesinde başkasına ait bir atölyede marangoz ustası olarak çalıştığını, müvekkilinin mal aldığı şirkete verilmek üzere isim ve imza kısımları doldurulmuş bir adet senedi şirket çalışanlarına bıraktığını, senedin şirketin satın aldığı mallar getirildiğinde fatura tutarı kadar doldurulup mal satın alınan şirkete verileceğini, şirket malları getirtildiğinde senedin işyerinde kaybolduğu, bu nedenle mal alınan şirkete verilemediğini, müvekkilinin babasının vefat ettiğini, babasından kalan mirasın intikal işlemlerini yapmak üzere tapu sicil müdürlüklerine gidildiğinde davalı …’nun 30/07/2011 tanzim tarihli 30/07/2014 vadeli lehtarı kendisi olduğu 2.000.000,00 TL bedelli bonodan dolayı İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile aldığı ihtiyati haciz kararını 05/01/2017 tarihinde icraya koyarak müvekkiline intikal edecek paylara ve banka hesaplarına haciz konulduğunu öğrendiğini, bononun incelenmesinde 2005 yılında kaybolan müvekkilinin ismi ve imzası bulunan senedin diğer tüm kısımlarının sahtecilik yapılmak suretiyle doldurulup bono haline getirildikten sonra icraya konulduğunu öğrendiğini belirterek, icra takibinin durdurulmasına, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından takibe konulan 2.000.000,00 TL bedelli bono ve faizinden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının, davacı ile ortaklığının gerçekleşmediğini, sadece davacının para sızdırmak için ortaklık vaadinde bulunduğunu, buna ilişkin ne adi bir yazılı belge ne de ticaret siciline tescil edilmiş bir ortaklığının mevcut bulunmadığını, davacının, boş kağıda atılan imzadan bahsederek açmış olduğu işbu davasının haksız olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27.02.2019 tarih ve 2017/565 Esas – 2019/165 Karar sayılı kararıyla; “… uyuşmazlık konusu senedin unsurlarının tam olduğu, kayıtsız şartsız bir borç ikrarını içerdiği, davacının menfi tespit iddiasına dayanak yaptığı hırsızlık – açığa atılan imzanın kötüye kullanılması iddialarının ispatlanamadığı, bu hususta kesinleşmiş bir ceza soruşturması olduğu gözetilerek tanık dinlenmesi talebi mahkememizce reddedilmiş, davaya dayanak iddialar ve soruşturma süreci ile neticesi dikkate alınarak senet üzerindeki yazının sonradan doldurulup doldurulmadığının belirlenmesinin sonuca etki etmeyeceği, davacının iddiasını ispat edemediği gerekçeleriyle davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Davalı ile davacının konfeksiyon üzerine ortak iş yaptığını, 2005 yılında ortaklığın sona erdiğini ve o tarihten sonra davalı ile hiçbir iş ilişkisi ve alışverişin bulunmadığını, Davacının 2005 yılında mal aldığı şirkete verilmek üzere şirket çalışanlarına isim ve imza yazılarak bir adet senet bıraktığını, ancak senedin işyerinde kaybolduğunu, Davaya konu icra takibinin açılması üzerine bononun incelenmesi ile 2005 yılında kaybolan sadece müvekkilimin ismi ve imzası bulunan senet olduğunun anlaşıldığını,Davalı ile başka şahısların yaptıkları görüşmede senedin kaybolduğu zaman davalı tarafından çalınmış olduğu ve müvekkilimin babasının ölümünden sonra doldurularak icraya konulduğunun beyan edildiğini, Davalı ile haricen yaptıkları görüşmede davalının ‘Senedin kendisi tarafından doldurulduğunu yazılı belge ile ispat etmemiz gerektiğini, bunu ispat edemeyeceğimizi ve 1.200.000.00 TL nın kendisine verilmesi halinde takipten vazgeçeceğini’ söylediğini, davalının marangoz ustası olup 2.000.000 TL alacaklı olması mümkün olmadığı gibi müvekkiliminde bu tutarda borçlanacak bu iş kapasitesinin olmadığını, Çalınma ve sahtecilik iddiasının tanıkla ispat edileceği gibi, bonodaki isim ve imzanın mürekkep yaşı ile diğer kısımların yazısına ilişkin mürekkep yaşının bilirkişi incelemesi ile de anlaşılacağını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, takibe konu bononun isim ve imza kısmını doldurduktan sonra kaybettiğini, bononun davalı tarafından hukuka aykırı şekilde ele geçirilerek boşluklarının doldurulduğunu beyanla menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı taraf iddiaları kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından, “… senedin unsurlarının tam olduğu, kayıtsız şartsız bir borç ikrarını içerdiği, davacının menfi tespit iddiasına dayanak yaptığı hırsızlık – açığa atılan imzanın kötüye kullanılması iddialarının ispatlanamadığı, bu hususta kesinleşmiş bir ceza soruşturması olduğu, senet üzerindeki yazının sonradan doldurulup doldurulmadığının belirlenmesinin sonuca etki etmeyeceği, davacının iddiasını ispat edemediği gerekçeleriyle davanın reddine” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı, takibe konu bononun imzalı bir şekilde davalı tarafından çalındığı ve diğer kısımlarının doldurularak takibe konulduğunu iddia etmektedir. Davacının aynı iddialarla yaptığı şikayet üzerine İstanbul Anadolu C.Başsavcılığı’nın 2017/37858 Sor. Sayılı dosyası ile başlatılan soruşturmada dinlenen tanıklar ve toplanan tüm deliller uyarınca kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, kararın itiraz üzerine İstanbul Anadolu 1.Sulh Ceza Hakimliği’nin 2018/4298 D.İş sayılı itirazın reddi kararıyla kesinleştiği görülmüştür. Soruşturma sırasında tanıklar Av. … ve Av. … anlatımlarıyla, tarafların davalının davacıdan olan alacağının tahsili konusunda tanıkların avukatlık ofisinde biraraya gelerek uzlaştıkları, tanık … tarafından düzenlenen sözleşmenin taraflara verildiği, sözleşme uyarınca davacının boş senet düzenleyerek davalıya verdiği anlaşılmaktadır. Dinlenen diğer tanıkların doğrudan görgü ve bilgilerinin olmadığı da gözetildiğinde, bu tanıkların beyanlarının aksi ispatlanamamıştır. Buna göre takibe konu bononun davacı tarafından isim ve imza kısmı doldurulduktan sonra davalıya verildiğinin kabulü gerekmektedir. Davalı tarafından, gerek soruşturma sırasında gerekse bu davada “Bonodaki boşlukların davacı ile anlaşmalarına uygun olarak kendisi tarafından doldurulduğu” beyan edilmiştir. Davalı, davacı ile avukatlar huzurunda yaptıkları sözleşmeyi kaybettiğini söylemiş, davacı ise böyle bir sözleşmeden hiç bahsetmemiştir. Bononun davacı tarafından davalıya boş olarak verildiğinin yukarıda belirtilen sebeplerle kabulü gerektiğinden, bononun anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunun davacı tarafından kesin delillerle ispatının gerektiği, somut olayda davacının böyle bir delil sunmadığı anlaşıldığından, ilk derece mahkemesi kararının yerinde olduğu görülmekle, davacı vckilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/12/2021