Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/1133 E. 2019/1981 K. 04.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1133 Esas
KARAR NO : 2019/1981 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/03/2017
NUMARASI : 2009/1210 E., 2017/315 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 04/10/2019
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia : Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının müvekkiline tehdit ve zor kullanma yoluyla boş olarak imzalattığı ve sonradan alacaklısı davalı olacak şekilde, 30.000 TL meblağlı, 13/05/2009 ödeme tarihli; 10.000 TL meblağlı, 07/01/2009 ödeme tarihli ve 10.000 TL meblağlı, 07/02/2009 ödeme tarihli olarak düzenlenerek Şişli … ve … İcra Dairelerinde takibe konu edildiğini belirterek bu 3 adet senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine, takiplerin ve senetlerin iptaline, davalı aleyhine tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler :Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin davacıya menajerlik hizmeti verdiğini, buna ilişkin taraflar arasında 01/12/2007 tarilhi menajerlik sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin edimlerini yerine getirmesine rağman davacının ödemesi gereken ücreti ödemediğini, buna karşılık dava konusu senetlerin verildiğini, bu senetlerin tehdit ve darp yoluyla alındığı iddiasının tamamen asılsız olduğunu belirterek davanın reddine ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :İlk derece mahkemesince verilen gerekçeli kararda atıf yapılan ceza dosyası içeriğine göre davacının kendisinden zorla senet alındığı iddiası ile Kadıköy 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde senet gaspından dolayı kamu davası açıldığı, mahkemece bekletici mesele yapıldığı, Kadıköy 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2010/222 Esas, 2011/342 Karar sayılı kararı ile; parapsikoloji eğitimi alan mağdur … ile sanık … nun birşekilde tanıştıkları va arkadaş oldukları, katılan … ‘nun sanığa karşılık gözetmeksizin uzun süre masraflarını karşılamak suretiyle maddi ve manevi yardımda bulunduğu, onun borçlarını kapattığı, sanığın kendisini yönetmen olarak tanıtması nedeniyle … ile olan ilişkisini daha da pekiştirdiği, bu arkadaşlıkları sırasında sanığın devamlı suretle katılan … ‘dan para istemeye devam ettiği, aradan bir süre geçtiğinde … artık yardım edemez duruma gelmesi sebebiyle yardımlarını kestiği, bunun üzerine sanığın … taciz etmeye başladığı ve neticede sanığın … telefonla arayarak Altunizade semti … İş Merkezi nin bulunduğu yere çağırdığı, orada buluştukları, sanığın katılanı otomobile bindirilerek İstanbul Anadolu Yakasının çeşitli semtlerinde otomobili süratlı ve zikzaklı olarak dolaştırdığı, neticede Maltepe semptinde aracı kenara çekerek … suça konu yapılan emanetin 2010/5129 sırasında kayıtlı 12/11/2008 tanzim tarihli 07/01/2009 vade tarihli 10.000 TL bedelli senet ile yine 12/11/2008 tanzim tarihli 07/02/2009 vade tarihli 10.000 TL bedelli, 03/02/2009 tazmin tarihli 13/05/2009 vade tarihli 30.000 TL bedelli senetleri zorla imzalatmak suretiyle aldığı ve onu Kadıköy civarında bıraktığı, … nun serbest kaldıktan sonra ceza dosyası tanığı Murat Işık isimli kişiden yardım isteyerek polis merkezine gidip şikayette bulunduğu ve bu suretle sanığın tehdit ve cebirle …’ya zorla senet imzalatma suretiyle yama suçunu işlediği ve hürriyetini tahdit ettiği gerekçesiyle mahkumiyet hükmü kurulduğu, mahkumiyet kararının Yargıtay 6. Ceza Dairesi ilamı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır. Ceza dosyasında davalının mahkumiyet cezası almasına sebep olan 3 adet senedin dosyamızdaki davaya ve icra takibine konu senetler olduğu, bu senetlerin davacının irade feshadına uğratılması suretiyle elinden zorla alındığı hususunun ceza mahkemesinde kesin hükümle tespit edildiği” gerekçeleriyle davanın kabulü ile davacının davaya konu Şişli … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına konu 13/05/2009 vadeli 30.000 TL bedelli, Şişli … İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı takip dosyasına konu 07/01/2009 vadeli ve 10.000 TL bedelli senet ile 07/02/2009 vadeli 10.000 TL bedelli senetler yönünden borçlu olmadığının tespitine, takiplerin iptaline, tehditle alınan senetlerin iptaline, davacının kötüniyet tazminatı talebinin kabulü ile İİK’nun 72/5 maddesi uyarınca toplam alacağın %40 ı tutarında tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı yanca verilen karar istinaf edilmiş ancak istinaf harçları yatırılmadığı nedenle İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/ 1210 Esas 2017/315 Karar sayılı dosyasında verilen 21/03/2017 tarihli ek kararla Mahkeme tarafından verilen 21/03/2017 tarih 2009/1210 Esas Esas 2017/315 sayılı kararı davalı … tarafından verilen 10/08/2018 tarihli istinaf başvuru dilekçesi ile istinaf edilmiş ve 2018/455 istinaf no ile kaydı yapılmış olup, davalı tarafça istinaf karar harcının eksik yatırıldığının tespiti üzerine, ilk derece mahkemesinin 19/09/2018 tarihli muhtırası ile “eksik harcın işlem muhtırasının tebliğ tarihinden itibaren Hukuk Muhakemeleri Kanununun 344. Maddesine göre bir haftalık kesin süre içinde dosyaya yatırılması, aksi halde istinaf isteminden vazgeçme sayılacağına karar verileceğinin” ihtar edildiği, muhtıranın davalıya 26/09/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafça verilen kesin süre içerisinde eksik harcın yatırılmadığı anlaşılmakla, davalı …’nun istinaf isteminden vazgeçmiş sayılmasına karar verildiği görülmüştür. Davalı yan BU EK KARARI istinaf ederek, öncelikle harç ve masraf tamamlama yönünden yapılan tebligatın usulsüz olduğunu , harç ve giderleri bizzat yatırdığını beyanla ilk istinaf dilekçesindeki talepleri hakkında karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Somut olayda usuli ve ön sorun; davalııya yapılan tebligatın usulsüz olup olmadığı ve bu kapsamda mahkemenin istinaf etmemiş sayılma kararının yerinde olup olmadığı noktasındadır.a-) Tebligatın usulsüz olup olmadığı :7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre; tebligat, muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. 6099 Sayılı Yasa’nın 3. maddesi ile eklenen aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır.Aynı Kanun’un tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina başlıklı 21. maddesine, 6099 Sayılı Yasa’nın 5. maddesi ile eklenen 2. fıkrasında; “Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır” hükmü yer almaktadır. 7201 Sayılı Yasa’nın 10. maddesi ile ilgili değişikliğe ilişkin Kanun gerekçesinde; kişilere getirilen adres kayıt sistemi zorunluluğu ile birlikte işleyişin kolaylaştığı dile getirilmiş, ancak yapılan yeni düzenlemeyle, öncelikle yine bilinen en son adrese tebligat yapılacağı, tebligatın yapılmasını isteyenin veya tebligatı çıkartan makamın bildirdiği adresin, tebligata elverişli olmadığının anlaşılması ya da bu adrese tebligat yapılamaması halinde, muhatabın 5490 Sayılı Kanun’a göre adres kayıt sistemindeki adresinin, bilinen en son adresi olarak kabul edileceği ve tebligatın buraya yapılacağı açıklanmış, değişiklik ile birlikte adres kayıt sistemi dışında başkaca adres araştırması yapılmasının gerekmeyeceği vurgulanmıştır.7201 Sayılı Yasanın 21. maddesi ile ilgili değişikliğe ilişkin kanun gerekçesinde ise, 21/1. maddeye göre, bilinen en son adrese çıkartılan tebligattan sonuç alınamazsa, 10. madde gereği adres kayıt sistemindeki adres esas alınarak başkaca araştırma yapılmaksızın o adrese tebligat çıkarılacağı açıklanmıştır. Bunun yapılabilmesi için de, tebligatı çıkaran merciin, adresin, adres kayıt sistemindeki mernis adresi olduğunu ve bu adrese tebligat yapılacağını tebliğ evrakında belirtmesi gerekmektedir.Tüm bu açıklamalar doğrultusunda kişiye önce bilinen en son adresi esas alınarak Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre tebligat çıkartılmalı, adres tebligata elverişli değilse ya da tebligat yapılamazsa, adres kayıt sistemindeki adresine, buna ilişkin şerh verilerek 21/2. madde uyarınca tebligat çıkartılmalıdır.Ayrıca Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesinde; “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır, ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz. 79. maddenin ikinci fıkrasına göre renkli bastırılan tebligat zarfında, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilir” hükmü yer almaktadır. Bu yönetmeliğe göre; 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için, tebliği çıkaran mercice, tebligat çıkarılan adresin, muhatabın, adres kayıt sistemindeki adresi olduğuna ve bu adrese tebligat yapılacağına dair tebliğ evrakı üzerine kayıt düşülmesi zorunludur. Yani; tebligatı çıkaran merci tarafından, adres kayıt sitemine ilişkin olarak şerh verilmeden, tebliğ memuru tarafından 2l/2. maddeye göre tebliğ işlemi yapılamaz.Davalıya gerekçeli karar tebliğ edilirken TK 21/2. maddeye göre tebligat yapılması, adresin davalının adres kayıt sistemindeki adresi olduğu hususu açıkça yazıldığı halde, istinaf harcını yatırması için çıkartılan tebligata bu hususun açıkça yazılmadığı , tebligatın usulsüz olduğu görülmekle dilekçe ile başvuru tarihi öğrenme tarihi kabul edildiğinde, davanının da aynı tarihte eksik harcı tamamladığı anlaşılmakla ek kararın istinafı yerinde ve haklı görülmüştür.b-) HMK 344 ve atıfta bulunduğu 346. maddeye göre ; ilk derece mahkemesinin istinaf talebinden vazgeçmiş sayılma/ red kararı yukarıda açıklanan gerekçe ile yerinde görülmediğinden işin esasının incelenmesine geçilmiştir.Esasa ilişkin uyuşmazlık menfi tespit talebinin ,yerinde olup olmadığı noktasındadır.Davacı yan ” takibe ve davaya konu senetlerin zorla ” imzalatıldığı iddiası ile borçlu bulunmadığının tespitini talep etmektedir. Bu iddia aynı zamanda suç teşkil eden bir fiil olmakla ve fiilen de maddi vakıalar hakkında ceza soruşturması yapılmış olmakla, mahkemece hem mali inceleme yapılmış hem de ceza soruşturması neticesi beklenmiş olup, mahkemece alınan bilirkişi raporunda ; menajerlik sözleşmesinde iki tarafa borç yükleyen edimlerle ilgili olarak davalı yanın edimlerini yerine getirip fiilen bu hizmeti verdiğine dair bir kanıtın bulunmadığı nedenle senetlerin bedelsiz olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.Kesinleşen ceza soruşturmasına göre de davalının Kadıköy 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/222 Esas sayılı dosyası ve birleşen diğer ceza dosyalarından senet yağmalanması, hürriyeti kısıtlama ,hakaret etkili eylem suçlarından mahkumiyet kararı verildiği ve bu kararın Yargıtay 6. Ceza Dairesi tarafından yapılan temyiz incelemesi neticesi 28/01/2016 tarihinde düzelterek onama ile kesinleştiği görülmektedir.Ceza mahkemesinde senetlerin cebir şiddet altında zorla alındığına dair maddi vakıa kesinleşmiş bir ceza hükmü haline gelmiş olup hukuk mahkemesini de bağlayıcı niteliktedir.Bu hali ile mahkemenin menfi tespit kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla davalının istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1-Davalı yanın ilk derece mahkemesinin 21/03/2017 tarihli ek karara yönelik istinaf talebinin kabulü ile ,ilk derece mahkemesinin 21/03/2017 tarih ve 2009 /1210 Esas – 2017/ 315 Karar sayılı EK KARARININ HMK 344 ve 346 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA 2- Davalı yanın mahkemenin 21/03/2017 tarihli ve 2009/1210 Esas ve 2017/ 315 Karar sayılı nihai kararına ilişkin istinaf başvurusunun HMK 353/B-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE 3- Davalının yatırdığı peşin harç ve başvuru harcının Hazineye gelir yazılmasına 4-Alınması gereken 3.741,01 TL nisbi harçtan peşin yatırılan 817,90 TL nin mahsubu ile bakiye 2.923,11 TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir yazılmasına 5-İstinaf tebliğ ve posta giderlerinin istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına 6-Duruşmalı inceleme yapılmadığından ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362 /1-a uyarınca KESİN olmak üzere ve oybirliği ile karar verildi. 04/10/2019