Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/1127 E. 2019/1135 K. 20.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1127 Esas
KARAR NO : 2019/1135
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/792 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 20/05/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı vekili 28/12/2017 tarihli ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde; … markasının müvekkiline ait şirket tarafından kuruluşundan itibaren kullanılan bir marka olduğunu, müvekkilinin süt ve süt ürünleri pazarında lider tanınmış bir firma olduğunu, 50’den fazla kendi alanında tescilli markası bulunduğunu, müvekkili şirketin söz konusu markayı tescil öncesi kullanımı ile de marka haline getirtiğini, …+şekil ibareli markasını ürünleri üzerinde kullandığını, yine aynı sınıfta tescilli “…” sözcüğünden ibaret olan logolu veya logosuz birçok markasının da bulunduğunu, davalı yanın müvekkili şirket ile aynı alanda ticari faaliyette bulunduğunu, müvekkili şirket ile aynı emtia ve mal üzerinde … ibaresini marka olarak kullandığının tespit edildiğini, davalı yanca …. sözcüğünün müvekkili şirketin markası ile iltibas yaratacak şekilde ürün ambalajlarında ve etiketlerinde marka olarak yer almakta olup tanıtım ve pazarlamalarında da temel unsur olarak kullandıklarını, davalıya ait … sözcüğünden ibaret olan tescilli bir marka bulunmadığını, …+ şekil’den oluşan markasının 11/07/2002 tarihinde tescil edildiğini, davalının kullandığı şekil ile tescilli markasının bir ilgisinin bulunmadığını, davalının markasında ön plana çıkardığı … sözcüğünün sadece davalı şirketin ticaret unvanında yer alan bir sözcük olup, ticaret unvanı kullanımında amaç aşılarak ürün ambalajlarında ve ürün tanıtımlarında, etiketlerinde tescil edilmeksizin marka olarak kullanıldığını, davalının ticaret unvanında yer alan … sözcüğünü esas unsur haline getirip haksız ve hukuka aykırı şekilde ürünlerinde yer verdiğini, davalıdan defalarca haksız rekabet ve markaya tecavüz eylemlerine son vermesi talebinde bulunulmuş ise de ürünlerinde ve tanıtımlarında kullanmaya devam ettiğini belirterek, davalının … sözcüğünü ürün ve tanıtımlarında kullanmasının durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespitine, müvekkili şirket adına tescilli …+şekil markası ile iltibas oluşturacak şekilde … sözcüğünün davalı tarafından kullanımının önlenmesine, her türlü reklam ve tanıtım vasıtalarında ve internet portallarında kullanımının ve yayımının durdurulmasına, hükmün ilanına, 200.000 TL maddi ve 100.000 TL itibar tazminatının davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkilinin “….” markasını 11/07/2002 tarihinden beri kullandığını, 11/07/2012 tarihinden sonrada 10 yıl daha yenilenmesini yaptığını toplamda 16 yıldır kazasız ve fasılasız olarak kullandığını, müvekkilinin TPE nezdinde tescilli olan markasını kullanmaya devam ettiğini, davacının da bu durumu açıkça bildiğini, davacının 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun zamanaşımına ilişkin hükümlerine de uymadığını, davacının kendi beyanları ile ortada herhangi bir somut durum meydana gelmeden ihtiyati tedbir talebinde bulunmasının HMK’ya aykırı olduğunu, TPE nezdinde hiçbir itiraz ve sair yapılmadan 16 yıllık markanın kullanımının ihtiyati tedbir ile durdurulması talebinin yerinde olmadığını, belirtmiş ve ihtiyati tedbir talebinin reddini talep etmiştir.İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 02/04/2018 tarihli kararıyla; davalının tescilli markasını tescil edildiği şekilde kullanmadığı gerekçesiyle; 6100 sayılı HMK’nın 389-390 maddeleri ile 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159.maddesi gereğince davacının talebinin kısmen kabulü ile takdiren teminatsız olarak davalının davacı markası ile iltibas yaratacak şekilde … olan markasını ünal olarak küçük harflerle kullanımının önlenmesine karar verildiği görülmüştür.İlk derece mahkemesince yapılan 14/02/2019 tarihli duruşmada; davacı vekilinin mahkemenin önceki tedbir kararının sadece küçük harfle yazımı yönünden verildiğini, markanın kurum nezdindeki tescilli hali ile kullanımı dışındaki büyük harflerle kullanımının da önlenmesini talep ettiklerini beyanla ek tedbir talebinde bulunduğu, ilk derece mahkemesinin 15/02/2019 tarihli tedbir kararıyla; “davacının davalı tarafın tescilli markasını tescile uygun şekilde kullanması, tescilde belirtilen unsurlar dışında kullanmasının önlenmesine yönelik tedbir talebinin takdiren 50.000,00 TL (ellibintürklirası) teminat ile kısmen kabülü ile davalının … markasını tescilde belirtilen haller dışındaki kullanımlarının tedbir tarihi itibariyle tedbiren önlenmesine, tedbir kararından önce üretilen ürünler yönünden talebin reddine” karar verildiği görülmüştür.Davalı vekilinin 15/02/2019 tarihli tedbir kararına itiraz ettiği, markanın 1992 tarihinden itibaren tescilli şekilde kullanıldığını, 1985-1986 senesinden beri de tescilsiz kullanım söz konusu olduğunu, tedbir kararının telafisi imkansız zararlara sebebiyet vereceğini beyanla kaldırılmasını talep ettiği, mahkemenin duruşmalı olarak yaptığı inceleme sonunda, 09/04/2019 tarihli kararıyla; yaklaşık ispat şartlarının oluştuğu, davalının tedbirin kaldırılmasına yönelik itirazlarının yerinde olmadığı gerekçesiyle itirazın reddine karar verdiği görülmüştür.Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde; mahkemenin 13/03/2018 tarihinde ihtiyati tedbir konusunda verdiği karardan sonra müvekkilinin tedbir kararı doğrultusunda kullanımını değiştirdiğini, büyük harfle … markasını kullanmaya başladığını, … dışında kullanımın tedbir kararı ile yasaklandığını, müvekkilinin 09/11/1992 tarihli …. markasının tescil belgelerinin dosyaya konulduğunu,davacının markasının ise 1995 tarihinden itibaren koruma altında olduğunu, … markasının kullanım önceliğinin müvekkiline ait olduğunu beyanla tedbir kararının kaldırılmasını istemiştir.TPMK’dan celp edilen marka tescil kayıtlarından; 04/02/1995 başvuru tarihli 84095 başvuru numaralı … markasının, 29. Sınıfta “beyaz peynir, kaşar peyniri, dil peyniri, çayır peyniri, mağliç peyniri, çerkez peyniri” emtialarında davacı adına tescilli olduğu, 11/07/2002 başvuru tarihli 2002/17480 başvuru numaralı şekil+ÜG … markasının, 29/30/35. Sınıfta “… Süt ve süt ürünleri; Her türlü süt, beyaz peynirler, kaşar peynirler, yoğurt, ayran, kaymak, krema, krem şanti, süt tozu, kefir, süt oranı yüksek içecekler, meyveli sütler, meyveli yoğurtlar, kımız, süt ve süt oranı fazla tatlılar…” emtialarında davalı adına tescilli olduğu görülmüştür.Davacı vekilinin 19/03/2018 tarihli dilekçesi ekindeki kayıtlardan, davacı adına ünal+şekil markalarının, davalı adına da … ibareli başka marka başvurularının bulunduğu, davalı vekilinin istinaf dilekçesi ekinde sunduğu belgeden, 09/11/1992 başvuru tarihli şekil+… Süt ibareli 29. Sınıfta ” Süt” emtiasında tescil edilmiş, sonradan müddet olmuş markasının bulunduğu görülmüştür.Davacı vekilinin delil listesi ekinde ; davalının yoğurt ve peynir ürün ambalajları üzerinde marka kullanımını gösterir görseller sunduğu görülmüştür.
G E R E K Ç E :Davacı vekilinin dava dilekçesinde; davalının tescilli markasını tescil edildiğinden farklı şekilde kullanarak müvekkilinin tescilli markasından kaynaklanan haklarına tecavüz ettiğini ileri sürdüğü, ilk derece mahkemesinin 15/02/2019 tarihli tedbir kararıyla, davalının … markasını tescilde belirtilen haller dışında kullanımının önlenmesine karar verildiği, davalı vekilinin tedbire itiraz dilekçesinde … markasını 1992 yılından itibaren tescilli (09/11/1992 tarihli … başvuru numaralı) , 1985-1986 tarihinden itibaren tescilsiz kullandığını, kullanım önceliğinin müvekkiline ait olduğunu savunduğu, mahkemenin tedbire itirazın reddine karar verdiği görülmüştür.TPMK’dan celp edilen marka tescil kayıtları ile taraf vekilleri tarafından ibraz edilen marka tescil belgelerinden, davacı adına 04/02/1995 başvuru tarihli 84095 başvuru numaralı 29. Sınıfta “beyaz peynir, kaşar peyniri, dil peyniri, çayır peyniri, mağliç peyniri, çerkez peyniri” emtialarında … markasının,davacı adına tescilli olduğu, 09/11/1992 başvuru tarihli şekil+… Süt ibareli 29. Sınıfta ” Süt” emtiasında tescil edilmiş, sonradan müddet olmuş markasının bulunduğu görülmüştür.Davalı vekilinin 12/02/2019 tarihli dilekçesi ekinde Türk Patent ve Marka Kurumu’nun 10/09/2018 tarihli 2018-M-7531 sayılı YİDK kararını ibraz ettiği, kararda davalı tarafça … başvuru numaralı “… süt ürünleri” ibareli başvuruya, davacı adına tescilli … sayılı “…”,”…”, “… Türkiye’nin Peyniri” ibareli markalarla karıştırılma ihtimali yarattığı gerekçesiyle itiraz edildiği, kurumun başvuru sahibinin (davalı) 2002/17480 sayılı markadan kaynaklanan müktesep hakkı, başvuru ile davacıya ait markalar arasındaki farklar değerlendirildiğinde, başvuru ile itiraz gerekçesi arasında karıştırılma veya ilişkilendirme ihtimallerinin ortaya çıkmayacağı sonucuna vardığı, davacının itirazını reddettiği görülmüştür.Davacı … davalı tarafın, … markası üzerindeki önceye dayalı hak iddialarının değerlendirilmesinin ve davalının yoğurt ve peynir ürün ambalajları üzerinde marka kullanımının SMK 9/2-a maddesi kapsamında kullanım olup olmadığının yargılamayı gerektirdiği, dosyada henüz bilirkişi raporu alınmadığı göz önüne alınarak, bu aşamada ihtiyati tedbir talebinin kabulü halinde davalı tarafın uğrayabileceği zararların önüne geçilebilmesi , davacının da olası zararlarının önüne geçilerek, tarafların menfaatleri arasında ciddi bir denge kurulması bakımından, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 159/2-c bendinde düzenlenen “ters teminat” tedbirine karar verilmesi gerektiği kanaatiyle, davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulüne kısmen reddine, SMK 159/2-c maddesi gereğince davalı tarafça 100.000,00 TL nakdi yada gayrı nakdi teminatın karar tarihinden itibaren bir hafta içerisinde mahkemeye depo edilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-Davalı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜ ile, kısmen REDDİNE 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-3 maddesi gereğince İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin, 14/02/2019 tarihli (15/02/2019 yazım tarihli ) 2017/792 Esas sayılı kararının KALDIRILMASINA,2- Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulüne kısmen reddine, SMK 159/2-c maddesi gereğince davalı tarafça 100.000,00 TL nakdi yada gayrı nakdi teminatın karar tarihinden itibaren bir hafta içerisinde mahkemeye depo edilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,- HMK 393/1. maddesi gereğince karar tarihinden itibaren 1 hafta içinde bu kararın uygulanmasının talep edilmesinin zorunlu olduğunun davacı tarafa ihtarına, talep edilmediği takdirde kararın kendiliğinden kalkmış sayılmasına 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf harcının talep halinde iadesine, 4-İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcının, davacıdan alınarak, davacıya verilmesine, 5-Sehven yatırıldığı anlaşılan 1 adet istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 1 adet istinaf karar harcının talep halinde davalı tarafa iadesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 20/05/2019 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.