Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/112 E. 2021/1806 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/112 Esas
KARAR NO: 2021/1806
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/07/2018
NUMARASI: 2016/1280 2018/847
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/10/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; davaya konu … Bankası Avcılar Çarşı Şubesi İstanbul adresinden keşide edilen … çek numaralı, 30,000 TL bedelli çeke ilişkin imzanın müvekkili …’a ait olmadığını, buna rağmen davalı tarafından söz konusu çeke istinaden müvekkili … aliyhine … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyasında icra takibine geçildiğini, takip dayanağı çekteki yazı ve çek altındaki imzanın müvekkili …’a ait olmadığını, 07/12/2016 tarihli Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün talimat dosyası aracığılı ile Belge ve Protokol Başlıklı sözleşmeye istinaden müvekkilleri tarafından davalı firmaya 30/12/2016 vade tarihli, 38,000,00 TL bedelli bedelli bono verildiğini, mübrez anlaşmanın temelini oluşturan İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasında dayanak çeke ilişkin müvekkilinin davalı firmaya herhangi bir borcu bulunmadığını, takibin haksız ve könü niyetli olduğunu, %20 oranında kötü niyet tazminatının ve masraflarla birlikte davalıdan tahsilini, %15 teminat karşılığında söz konusu içra dosyasının durdurulması yönünde tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; müvekkili şirketin alacağını tahsil amacıyla borçlular hakkında verilen ihtiyati haciz kararının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası ile işleme konularak ihtiyati haciz işlemlerine girişildiğini, Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Talimat sayılı dosyasından borçlu …’a haciz işlemi uygulandığını, uygulanan haciz tutanağında davacı …’un borç hakkında bilgisi olduğunu beyan ettiğini ve açık borç ikrarını içeren protokolü düzenleyerek imzalayıp taraflarına verildiğini, haciz tutanağından mahalde hazır bulunan davacı borçlu …’un herhangi bir itirazının da bulunmadığını, borç dayanağı çekteki imzasına itiraz etmediğini, borç hakkında bilgisi olduğunu bildirdiğini ve hiçbir baskı altında kalmaksızın icra dosyasında borçlu bulunmayan diğer davalı … ve … ile birlikte protokol düzenlendiğini ve 30/12/2016 ödeme tarihli bonoyu verdiğini ve tarafların imzasını taşıyan protokolde de yazılı olduğu şekilde taraflarına dosya borcuna mahsup olmak üzere 5.000 TL ödeme yapıldığını, söz konusu hacze ait tutanaktan haczin herhangi bir baskı altında gerçekleştirilmediği protokolün ve bononun tarafların anlaşması sureti ile düzenlendiğini ve taraflar arasında anlaşma sağlandığı hususu haciz tutanağından da açıkça görüldüğünü ve haksız ve mesnetsiz talepleri nedeniyle kötü niyetli olduğunu, davacı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına, yargılama ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06.07.2018 tarih ve 2016/1280 Esas – 2018/847 Karar sayılı kararıyla; “Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12/10/2016 tarih ve 2014/19-870 Esas, 2016/966 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere icra takibinin kesinleşmesinden sonra yaklaşık 1 yıl sonra kendi özgür iradeleri ile Davacılar … ve … İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasındaki borca karşılık herhangi bir ihtirazi kayıt koymadan 07/12/2016 düzenleme tarihli belge ve protokol başlıklı borcu kabul ettiklerine dair davalı alacaklı ile protokol imzaladıkları ve 30/12/2016 ödeme tarihli bonoyu verdiklerinin görüldüğü, buna göre davacıların borcu ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, davacıların icra baskısı ve tehdidi altında borcu üstlendiğinin söylenemeyeceği, davacı borçluların yazılı kabul beyanı ile bağlı olduğu ve davacıların davasını ispatlayamadığı” gerekçeleriyle davanın reddine karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacılar vekili tarafından süresinde ibraz edilen istinaf dilekçesinde; “Davalı tarafından başlatılan ilk icra takibi olan İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası dayanağı olan 30.000,00-TL bedelli çekteki imzanın davacı …’a ait olmadığını, İhtiyati haciz kararıyla başlatılan icra takibinde (davacıya ödeme emri tebliğ edilmeden) talimatla hacze gelinmesi üzerine haciz baskısıyla ödeme protokolünün ve bononun imzalandığını, Asıl borcun konusu olan icra takibindeki çekteki imzanın inkarı nedeniyle mahkemece imza incelemesi yaptırılmadan hüküm kurulduğunu,” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası. (Davalı alacaklı … A.Ş. tarafından borçlu … ve diğer borçlular aleyhine 09/09/2015 tarihinde, … Bankası Avcılar Çarşı Şubesi’nden keşide edilen 30/08/2015 keşide tarihli, … çek numaralı, 30,000 TL bedelli çekten kaynaklı ihtiyati haciz kararıyla başlatılan icra takibi.). *Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … talimat sayılı dosyasında haciz işlemi ve aynı tarihte davacılarca imzalanan ödeme protokolü ve bono.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden önce açılan menfi tespit davasıdır. Davacılar, davacı … aleyhine açılan icra takibi kapsamında hacze gelindiğini, takibe dayanak çekteki imzanın davacı …’a ait olmadığını, ancak haciz baskısı altında bono ve ödeme protokolü imzalamak zorunda kaldıklarından bahisle menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı ise, çekteki imza itirazını kabul etmediklerini, çekin faktoring ilişkisi kapsamında fatura ve sözleşmeye uygun olarak alındığını, çekin iyiniyetli ve meşru hamili durumunda olduklarını, ayrıca haciz esnasında davacıların imzaya ve borca itirazlarını olmaksızın borcun kabul edilerek ödeme protokolü ve bononun düzenlendiğini savunarak davanın reddini istemiştir. İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06.07.2018 tarih ve 2016/1280 Esas – 2018/847 Karar sayılı kararıyla; “… icra takibinin kesinleşmesinden yaklaşık bir yıl sonra davacıların kendi özgür iradeleri ile icra dosyasındaki borca karşılık herhangi bir ihtirazi kayıt koymadan borcu kabul ettiklerine dair davalı alacaklı ile protokol imzaladıkları ve 30/12/2016 ödeme tarihli bonoyu verdikleri, davacıların icra baskısı ve tehdidi altında borcu üstlendiğinin söylenemeyeceği, davacı borçluların yazılı kabul beyanı ile bağlı olduğu ve davacıların davasını ispatlayamadığı” gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacıların menfi tespit isteminin, “Davacı … aleyhine başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasının dayanağı olan çekteki keşideci imzasının bu davacıya ait olmadığı ve bu takip kapsamında yapılan haciz işlemi sırasında haciz baskısıyla kendilerine ödeme protokolü ve bono imzalatıldığı” iddiasına dayalıdır. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası incelendiğinde, takibin keşidecisi davacı … olan, 30.08.2015 keşide tarihli, 30.000,00 TL bedelli çeke dayalı olduğu, takibin ihtiyati haciz kararına dayalı olarak başlatıldığı, ancak dosya borçlularına ödeme emirlerinin tebliğ edildiği (davacı …’a 09.02.2016 tarihinde tebliğin TK 35’e göre yapıldığı), dosya kapsamında talimat yoluyla 07.12.2016 tarihinde davacı …’un bildirilen adresine hacze gelindiği, haciz işlemlerine başlandıktan sonra taraflar arasında uzlaşma olduğunun haciz tutanağına geçirildiği, aynı tarihli ödeme protokolü ile icra dosyası borcunun taksitler halinde her iki davacı ve dava dışı …tarafından kabul edildiği ve aynı kişilerce 30.12.2016 vade tarihli 38.000,00 TL tutarlı bononun imzalandığı görülmüştür. Davacı … aleyhine başlatılan icra takibinin ödeme emrinin 09.02.2016 tarihindeki tebliği sonrasında kesinleştiği, haciz işleminin ise 07.12.2016 tarihinde yapıldığı, buna göre ilk derece mahkemesinin “… icra takibinin kesinleşmesinden yaklaşık bir yıl sonra davacıların kendi özgür iradeleri ile icra dosyasındaki borca karşılık herhangi bir ihtirazi kayıt koymadan borcu kabul ettiklerine dair davalı alacaklı ile protokol imzaladıkları ve 30/12/2016 ödeme tarihli bonoyu verdikleri, davacıların icra baskısı ve tehdidi altında borcu üstlendiğinin söylenemeyeceği, davacı borçluların yazılı kabul beyanı ile bağlı olduğu ve davacıların davasını ispatlayamadığı” yönündeki kararı yerinde olup, davacıların istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacılar vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacılardan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.21/10/2021