Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/1081 E. 2022/388 K. 08.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1081 Esas
KARAR NO: 2022/388
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/11/2018
NUMARASI: 2017/737 2018/1160
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/03/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili; davalının müvekkili şirketin kurucu ortağı olup, 17/11/2019 tarihinde hisselerini eşine devrettiğini, ancak şirket ortağı olarak fiilen çalışmaya devam ettiğini ve şirket yönetiminde bulunduğunu, davacı şirketin muhasebecisi olan …’in 30/09/2014 tarihinde iş akdinin feshedildiğini, davacı …’in ise şirket müdürü olup acil ihtiyaçların karşılanması amacıyla şirket kasasında imzalı ve boş çek bulundurduğunu, …’in temsil yetkisinin 08/07/2014 tarihinde sona erdiğini, davalının müvekkillerine yüklü miktarda borcu bulunduğunu, ancak davalının emanette bulunan davacı şirkete ait … numaralı çeki dava dışı …. Ltd. Şti.emrine 450.000 TL bedel yazarak tahsile verildiğini, çekin bu şirketin temsilcisi … cirosu ile …’ya verildiğini, bu kişinin de bankaya ibraz ettiğini, müvekkilinin adı geçen şirketle bir ilişkisinin bulunmadığını, çekin başlangıçta ihtiyati hacze konu edildiğini, davalının ihtiyati haciz baskısı ile davacı …’in de cirosu bulunan boş çeklerin kendisine verilmesini istediğini, haciz tehdidi altında olan davacı …’in birisi 35.000 TL bedelli, diğerleri boş olan …, … numaralı çekler ile … numaralı çeki davalıya verilmek üzere …’e imza karşılığı teslim edildiğini, bunun karşılığında …’nın da ihtiyati hacizden feragat ettiğini, bu gelişmelerden sonra …’in 24/10/2014 tarihinde temsil yetkisinin yenilendiğini, daha sonra davalıya verilen … numaralı çekin dava dışı …’ya verilerek bankaya ibraz edildiğini ve ardından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı dosyasında takibe konulduğunu, konuyla ilgili olarak müvekkilleri tarafından davalı ile … ve diğer kişiler hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, hazırlık soruşturması sonunda adı geçenler aleyhine resmi evrakta sahtecilik ve dolandırıcılıktan kamu davası açıldığını, davalının şüpheli olarak verdiği ifadesinde dava konusu … numaralı çeki borcundan dolayı kendisinde saklı tuttuğunu ifade ettiğini, buna göre dava konusu çekin 17/09/2014 tarihli 450.000 TL bedelli çekin ihtiyati hacze konu edilerek ihtiyati haciz baskısı altında müvekkillerinin iradesi bozularak alındığını belirterek davacıların … numaralı çekten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, çekin davacılara iadesine, takibe konu edilmesi halinde ise % 20 oranında tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; 09/05/2018 tarihli duruşmada müvekkiline 3 adet çek verildiğini, çek bedelinin sonradan doldurulabileceğini, 35.000 TL’lik çek yönünden İstanbul 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan 2017/41 Esas sayılı davanın reddine karar verildiğini, diğer çek hakkındaki davanın ise İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde derdest olduğunu, İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılaması devam eden dosyadaki çekin huzurdaki davanın konusu olmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemesince toplanan delillere göre; “davacının 3.kişi lehine düzenlediği çek bedeliyle alınan ihtiyati haciz kararından dolayı davalı lehine çek keşide etmesinin çekin icra baskısı altında düzenlendiği ve davacı iradesinin sakatlandığının ispatı için yeterli olmadığı” gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacılar vekili istinaf etmiştir. Davacılar vekili istinafında; İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2016/223 E.sayılı dosyası ve bağlı soruşturma dosyası sonucu beklenmeden karar verilmesinin doğru olmadığını, dava dilekçelerinde çekin boş olduğunun belirtildiğini, konuyla ilgili makbuz aslının İstanbul 16. ATM’nin 2016/630 E.sayılı dosyasında kasaya alındığını, bu çekin bedelinin belirlenmesi için süre verilmiş olmasının ve 28/03/2018 tarihli duruşmanın 1 numaralı ara kararı gereği belirlenen harca esas değer üzerinden her iki davacıdan alınmak üzere vekalet ücreti takdiri gerekirken her iki davacı aleyhine aynı miktar üzerinden ayrı ayrı vekalet ücreti takdirinin hatalı olduğunu, mahkemenin dava konusu çeke ilişkin iddialardan sadece bir tanesini incelediğini, ilk iddialarının çekin ihtiyati haciz baskısı altında alındığına yönelik olduğunu, bu konuda ihtiyati hacze konu çekin davalıyla birlikte diğer keşidecilerinin yargılandığı, İstanbul 18.ACM’nin 2016/223 E.sayılı dosyasının sonucunun beklenilmediğini, bu dosyanın halen İstanbul BAM 22 CD’nin 2018/746 E.sayılı dosyasında kayıtlı olduğunu, C.savcısının dosyayla ilgili olarak verdiği mütalaasında sanıkların sahtecilik ve dolandırıcılıktan cezalandırılmasının istendiğini, 2.iddialarının ise davalının şüpheli olarak verdiği ifadesinde dava konusu çeki kendisine olan borçtan dolayı saklı tuttuğunu söylediğini, bu ifade ve savcılık mütalaası birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu çekin ihtiyati haciz baskısı ile ele geçirilmiş olması vakıasının yanında çekin borca karşılık alındığı ifade edilmekle alacaklının hukuki ilişkiyi alacak kaydına bağlaması nedeniyle ispat külfetini üzerine aldığını, ancak mahkemenin bu konuyu incelemediğini bildirmiştir. Mahkemenin 28/03/2018 tarihli duruşmada harca esas değerin bildirilmesini istediği, davacılar vekilinin de 11/04/2018 tarihli dilekçeyle çekin boş ve bedelinin olmadığını, fiziki olarak tedavüle çıkması halinde artırmak veya eksiltmek kaydıyla harca esas dava değerini 75.000 TL olarak beyan ettikleri ve aynı tarihte bu miktar üzerinden harcı yatırdıkları görülmüştür. Davalı hazırlık soruşturması sırasında 29/08/2015 tarihinde polise verdiği ifadesinde; haciz işlemini kendisinin yapmadığını, …’in …’ten aldığı üzerinde tarih ve miktar yazılmayan davacı şirkete ait arkalarında …’in şahsi ciroları bulunan … ve … numaralı çekler ile …bank’a ait 25/11/2014 tarihli 35.000 TL’lik hamiline yazılı …’in imzası bulunan çeki …’den aldığını, bu çeklerden … numaralı olanı …’in isteği üzerine …’ya verdiğini, diğer çekleri ise kendisine olan borcuna karşılık aldığını, çeklerin bankada bulunduğunu, talep edilmesi halinde delil amacıyla savcılığa sunabileceğini beyan ettiği görülmüştür. Dosya içinde bulunan İstanbul 18. ACM’nin 2016/223 E. – 2017/433 K.sayılı ilamının incelenmesinde; katılanın …, sanıkların ise davalı ile dava dışı … ve …, suçun resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık olduğu, 17/09/2014 tarihli ve 450.000 TL bedelli çekin ticari ilişki kapsamında verilmiş gibi intiba oluşturulduğu ve ihtiyati haciz konusu edildiği iddiasıyla görülen dava sonunda; çekteki imzanın müştekiye ait olduğu, kendisi şehir dışındayken çekleri kullanılmak üzere şirkete bıraktığı, sanık …’in ya da muhasebecinin bu şekilde çekleri kullandıkları, ortada sahte bir belge bulunmadığı, dolandırıcılık suçundan ise mahkumiyeti gerektirir yeterli kanıt bulunmadığı gerekçeleriyle sanıkların ayrı ayrı beraatlerine karar verildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nın 72. Maddesi uyarınca menfi tespit davasıdır. Davacı taraf dava konusu çekin gerçek bir borcu yansıtmadığını iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Somut olayda dava dosyası içeriğinden davalı tarafından davacı aleyhine başlatılan bir takibin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Dava konusu çekin incelenmesi bakımından örneğinin istenilmesi cihetine gidilmiş ve bu hususta davalı vekiline tebligat çıkartılmıştır. Davalı vekilince Dairemize sunulan dilekçe ekinde davaya konu edilen … Bankası A.Ş İstinye şubesi … numaralı çekin fotokopisinin sunulduğu, söz konusu çekin incelenmesinde keşidecinin davacı şirket, lehtarın ise davacı … olduğu, çek arkasında ise davacı …’in cirosunun bulunduğu görülmüştür. Söz konusu çekin metninde çekin keşide tarihi, keşide yeri ve bedel hanesinin yazılmamış olduğu anlaşılmıştır. Bu haliyle ortada zorunlu unsurları tam olan bir çek bulunmamaktadır. Hukuki yarar dava şartlarından olup, mahkemece re’sen gözetilmesi gerekir. Yukarıda belirtilen veriler ışığında davacının işbu davayı açmakta hukuki yararı bu aşamada bulunmadığından davanın bu gerekçelerle reddi gerekirken, yazılı gerekçelerle reddi isabetsizdir. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davacı vekilinin bu aşamada diğer istinaf sebeplerinin dinlenebilir olmadığı kanaatine varılmıştır. Hal böyle olunca davacılar vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü, kısmen reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacılar vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/11/2018 tarih, 2017/737 E – 2018/1160 K sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davanın hukuki yarar dava şartı yokluğundan REDDİNE, -Şartları bulunmadığından davacı vekili ile davalı vekilinin tazminat taleplerinin ayrı ayrı REDDİNE, 4-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 31,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 49,30-TL harcın davacılardan alınarak hazineye irat kaydına, 5-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına, 6-Davalı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 5.100-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, 7-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacılara iadesine, 8-İstinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan yargılama gideri olan 242,60-TL (121,30+121,30) istinaf yoluna başvurma harcı ile 37,65-TL posta masrafı olmak üzere toplam 280,25-TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 9-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 10-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.08/03/2022