Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1062 Esas
KARAR NO : 2019/1964 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/02/2019
NUMARASI : 2017/610 E., 2019/50 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Fikir Ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/10/2019
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia : Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı şirketin global ölçekli bilgisayar programı üretmekte olduğunu, dünyada ve ülkemizde çok sayıda kullanıcı tarafından tercih edildiğini, inşaat sektöründe en çok kullanılan tasarım, çizim ve görüntüleme, düzenleme programları olan “…”, “…”, …”, “ …”, programlarının ACT-3D B.V. tarafından üretilen programlar olduğunu, davacı tarafından üretilen bilgisayar programları hakkında telif haklarının, Bern Sözleşmesi, TRIPS anlaşması gibi uluslararası anlaşmaların yanı sıra FSEK hükümleri uyarınca korunmakta olduğu, bu bilgisayar programlarının, kullanılması ya da çoğaltılması gibi eylemler için hak sahibinin rızasının alınması gerektiği, rıza alınmadan gerçekleştirilen kullanımların telif hakkı tecavüzü teşkil etmekte olduğunu, davalı şirket hakkında İstanbul Anadolu 1. FSHHM’nin 2017/104 D. iş numaralı dosyası ile tespit talebinde bulunduklarını, davalı şirketin adresinde uzman bilirkişi eşliğinde 21.08.2017 tarihinde tespit işlemi gerçekleştirildiğini, tespit işlemi neticesinde davacı şirkete ait 1 adet bilgisayar programının kurulu ve çalışır vaziyette olduğunu anlaşıldığını, ancak fatura ve lisans belgesi sunulamadığını, davalının lisanssız kullandığı Lumion 5.0 yazılımının mevcut güncel yazılım olmaması sebebiyle yazılımın tespit tarihinde (21.08.2017) kur üzerinden (4,13) hesaplanan liste fiyatının KDV hariç, Türk Lirası cinsinden tutarının; 1 adet “… 5.0” = 3000 Euro (kdv hariç) 3000×4,13= 12.390 TL olduğunun bildirildiğini, davalı firmada tespit edilen yazılımlarla ilgili olarak; tespit edilen sürümün mevcut yazılımdan daha eski sürüm olduğundan, yazılımın tespit tarihindeki kampanyasız net fiyatlarının teknik bilirkişi marifeti ile belirlenmesi gerektiğini, bunun üzerine FSEK.’nun 68. Maddesi gereğince eser sahibinin 3 katına kadar tazminat hakkına ilişkin isteyebileceği alt ve üst sınırların bilirkişi marifeti ile belirlenmesi gerektiğini, zararın belirlenmesi için bu belirsiz alacak davasının açıldığını, bilirkişi aracılığı ile davalının lisansız kullanımındaki yazılıma ait bedelin belirlenmesini, FSEK’nun 68. maddesi uyarınca üç katı kadarına hükmedilmesini, 12.390,00 TL’nin haksız fiil tarihi olan 21/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler :Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesinde davacı tarafın adresinin yazılmadığını, bu eksikliğin giderilmesi gerektiğini, bir hafta içinde giderilmez ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin talep ettiklerini, huzurdaki davanın belirsiz alacak davası şeklinde ikame edildiğini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2015/15554 nolu kararında davacının tüm değerleri hesaplayabilecek iken belirsiz alacak davası şeklinde davayı ikame etmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu karara göre huzurdaki davanın usul ve yasaya aykırı olduğunu, söz konusu bilirkişi raporuna bakıldığında, bilgisayarlar üzerinde arama kararı verilmediğini, bu sebeple söz konusu bilirkişi raporunun hukuka uygun hazırlanmadığını, delil olarak kabul edilemeyeceğini, davacının davalı ile iletişim kurduğunu, yaklaşık 10.000,00 Euro tutarında tazminat talep ettiğini, davalının söz konusu programı indirmediğini ve faydalanmadığını, bu sebeple direndiğini, Türk Adaletinin karar vereceğinin belirtildiğini, davada savcılık dosyasının akıbetinin beklenmesini, bu hususun bekletici mesele yapılmasını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :İlk derece mahkemesince; “davanın belirsiz alacak davası türünde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gerekli olduğu, belirleyememe halinin, davacının gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen miktar veya değerin belirlenmesinin kendisinden gerçekten beklenilmemesi durumuna ya da objektif olarak imkansızlığa dayanması gerektiği, davacının alacağının miktar veya değerini belirleyebilmesi için elinde bulunması gerekli bilgi ve belgelere sahip olmaması ve bu belgelere dava açma hazırlığı döneminde ulaşmasının da mümkün olmaması ve dolayısıyla alacağın miktarının belirlenmesinin karşı tarafın elinde bulunan bilgi ve belgelerin sunulmasıyla mümkün hale geleceği durumlarda alacak belirsiz kabul edilmesi gerektiği, alacağın miktarının belirlenebilmesinin, tahkikat aşamasında yapılacak delillerin incelenmesi, bilirkişi incelemesi veya keşif gibi sair işlemlerin yapılmasına bağlı olduğu durumlarda da belirsiz alacak davası açılabileceğinin kabul edilebileceği, bir davada bilirkişi incelemesine gidilmesinin belirsiz alacak davasının açılabilmesi için yeterli olmadığı, bir davada bilirkişiye başvurulmasına rağmen, davacı, dava açarken alacak miktarını belirleyebiliyorsa, belirsiz alacak davası açılamayacağı, şartları bulunmadığı halde dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı durumda davacıya herhangi bir süre verilmeden hukuki yarar yokluğundan davanın reddi yoluna gidilmesi gerektiği, alacağın belirlenebilmesi mümkün iken, böyle bir davanın açılmasına Kanunun izin vermediği, böyle bir durumda, belirsiz alacak davası açmakta hukuki yarar yokluğundan dava reddedilmesi gerektiği, ek bir süre verilmeyeceği zira talebin açık olduğu, bu nedenle 6100 sayılı Kanun’un 119/1-ğ maddesinin uygulanarak süre verilmesi mümkün olmadığı, açılmaması gerektiği halde belirsiz alacak davası açılmış olduğundan, bu konudaki eksiklik de süre verilerek tamamlanamayacağından, dava hukuki yarar yokluğundan reddedilmesi gerektiği, somut olay açısından davaya konu olan bilgisayar yazılımı davacı şirketçe satışı yapılan bir ürün olduğu, dava tarihindeki satış bedeli Türk Lirası olarak hesaplanıp, kesin olarak dava dilekçesinde gösterildiği, FSEK’nun 68. maddesi uyarınca üç katı kadar bedel talep edildiği bildirilmesine rağmen, dava dilekçesinde belirttikleri bedelin üç katı yerine yalnızca 12.390,00 TL için belirsiz alacak davası açıldığı, davacı, kendisi tarafından üretilen ve satışa sunduğu bilgisayar programlarının toplam rayiç bedelini dava dilekçesinde belirttiği, buna rağmen davasını belirsiz alacak davası olarak açma yoluna gittiği, buna göre davacı, dava tarihi itibariyle de söz konusu programların tazminata esas alınacak toplam rayiç bedelini belirleyebilecek durumda olup, FSEK’nun 68. maddesi uyarınca üç katı bedel talep edildiğinde mahkemenin bu konuda takdir hakkı da olmadığından, 6100 sayılı HMK’nın 107. maddesinde belirtilen ve şartları oluşmayan belirsiz alacak davası açamayacağı” gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Kararı davacı yan istinaf etmiş; ürünlerin özellikleri ve kullanım imkanlarına göre bedelinin sırf kendi satış liste fiyatlarına göre tespitinin mümkün olmadığını, ancak bilirkişi incelemesi neticesi bu rakamların kesin olarak belirlenebileceğini, yasanın hakime tanıdığı indirim yetkisinin de bulunduğunu ve bunu davacının bilemeyeceğini, ürünün sürüm yılı, eski olmasından kaynaklı değer analizi vb pek çok kriterle değerinin belirleneceği , ayrıca ürüne ilişkin kampanyalı ve kampanyasız fiyatların dahi farklı olduğu bu nedenle davanın belirsiz alacak davası olarak görülmesinde usul hukuku açısından bir engel bulunmadığı nedenle davanın dava şartı yokluğundan reddedilmesinin hatalı olduğunu beyanla kararı istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava FSEK kapsamındaki bir eserin izinsiz çoğaltılıp kullanılmasına dayalı tazminat davasıdır.FSEK 68. maddedeki düzenleme şu şekildedir: MALİ HAKLARA TECAVÜZ HALİNDE :MADDE 68 – (Değişik: 5728 – 23.1.2008 / m.137) Eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya hertürlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir.Görüldüğü gibi yasa tazminat kriteri olarak sözleşme yapılmış olması halinin yanı sıra ” rayiç bedel” i de dikkate almaktadır.Sözleşme yapma ihtimalinde dahi , iki tarafın mali ve sosyal durumu, alınacak ürün adedi, kullanım süresi,ürünün güncelliği gibi fiyatlandırmayı etkileyecek yan unsurlar bulunmaktadır. Rayiç bedel ise tamamen piyasa koşulları ile belirlenecektir. Bu durumda davanın neticei talep kısmının kesin ve net olarak belirli olduğundan bahsetmek mümkün görülmediğinden davanın belirsiz alacak davası olarak görülmesi noktasında dava şartı noksanlığı bulunmadığından ilk derece mahkemesi kararı yerinde görülmeyip kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile1 – Davacı yanın istinaf başvurusunun KABULUNE ; İlk derece mahkemesinin kararının HMK 353/ 1-a-4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ,Davanın görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE2- Davacı yanca yatırılan peşin harcın talebi halinde iadesine 3- Davacı yanca yapılan istinaf gideri olarak başvuru harcı 121,30 TL, 1 tebligat gideri 4,50 TL postagideri 23,63 TL ki toplam 149,43 3 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine 4-Duruşmasız olarak inceleme yapıldığından ücreti vekalet tayinine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 353/ 1-a 4 uyarınca KESİN olmak üzere ve oy birliğiyle karar verildi. 04/10/2019