Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/1045 E. 2021/2042 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1045 Esas
KARAR NO: 2021/2042 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/02/2019
NUMARASI: 2017/1037 E., 2019/161 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/12/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; davalının dava dışı şirkete keşide ederek verdiği çekin müvekkiline ciro edildiğini, vadesi geldiğinde ibraz etmek için bankaya gidildiğinde müvekkilinin çekin çalıntı olduğu iddiasıyla kolluk kuvvetleri tarafından çağrılarak ifadesinin alındığını, çeke el konulduğunu, müvekkilinin de serbest bırakıldığını, çek bedeli ödenmeyince alacağın tahsili için davalı aleyhine takip başlattıklarını ancak davalının takibe itiraz ettiğini bildirerek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; müvekkili ile davacı arasında ticari ilişki bulunmadığını, müvekkilinin çeki dava dışı … AŞ’ye teslim ettiğini, çekle ilgili olarak dava dışı … tarafından çek iptal davası açıldığını, çekin davacı eline nasıl geçtiği hususunun müvekkilinin bilgisi dışında olduğunu, davacının çeke dayanmakla birlikte taraflar arasında temel ilişki bulunmadığını, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemesince toplanan delillere göre; “davacının zamanaşımına uğramış çek nedeniyle davalı keşideci aleyhine ilamsız takip yaptığı, davalının icra takibine vaki itirazı nedeniyle işbu itirazın iptali davasını süresinde açtığı, zaman aşımına uğrayan çek temel ilişki yönünden yazılı delil başlangıcı niteliğinde olup çeki elinde bulunduran hamilin kendi cirantasına karşı temel ilişkiye dayanarak çek bedelini talep edebileceği, davacınıb ancak kendi cirantası yani çeki kendisine ciro edip verdiğini beyan ettiği … A.Ş.’den, aralarındaki temel ilişkiye dayanarak çek bedelini talep edebileceği, keşideci olan davalıdan talep edemeyeceği” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafında; Denizli 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin yetkisizlik kararı üzerine dosya kendisine gelen İstanbul 9. ATM’nin tensiple duruşma günü tayin edip taraflara bildirilmesine karar verildiğini, ancak taraflara herhangi bir davetiye gönderilmediği gibi 23/05/2018 tarihli duruşmada görevsizlikle gelen dosyada gider avansı olmadığından taraflara tebligat gönderilemediği görüldüğünün tutanağa yazıldığını, bunun üzerine mahkemenin eksikliğin giderilmesi için süre verilmesi gerekirken HMK’nun 150/1 maddesi gereğince işlemden kaldırma kararı vermesinin doğru olmadığını, bu durumu haricen öğrenmeleri üzerine 23/10/2018’de dosyanın işleme konulmasın istediklerini ve gider avansı yatırdıklarını, mahkemenin de 20/11/2018 tarihinde davanın kaldığı yerden devamına karar verdiğini, 06/02/2019 tarihli duruşmanın ön inceleme duruşması olması gerekirken ön inceleme duruşmasının yapılmadığını, bu hususun hukuki dinlenilme hakkına ilişkin olduğunu ve mahkemenin ilk duruşmada karar verdiğini, böylelikle usul kurallarına aykırı davranıldığını, davalının çeki … AŞ’ye verdiğini, bu şirketin de çeki müvekkiline ciroladığını, mahkemenin kararının hukuka aykırı olduğunu zira TTK’nun 644.maddesi uyarınca müvekkilinin davalıya sebepsiz zenginleşme uyarınca müracaat hakkı bulunduğunu, Yargıtay’la BAM kararlarının bu yönde bulunduğunu, ispat külfetinin de davalıya ait olduğunu, kararın eksik incelemeyle verildiğini bildirmiştir. Davacı tarafından davalı aleyhine toplam 18.942,41 TL’nin tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip dayanağı olarak 05/02/2015 tarihli 7.344,88 USD bedelli, keşidecisinin davalı, lehtarın ise dava dışı …. AŞ., hamilin ise davacı olduğu görülmüştür. Davanın başlangıçta Denizli 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açıldığı, mahkemenin görevli mahkemenin Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verildiği, dosya kendisine gelen Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi’nin de yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verdiği, dosyanın İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1037 Esasına kaydı yapıldığı ve 24/11/2017 tarihli tensiple taraflara duruşma günü bildirir davetiye gönderilmesine karar verildiği, 23/05/2018 tarihli celsede ise görevsizlikle gelen dosyada gider avansı olmadığından taraflara tebligat gönderilemediğinin belirtildiği, dosyanın HMK’nun 150/1 maddesi gereğince takip edilmediğinden işlemden kaldırılmasına karar verildiği, mahkemenin 20/11/2018’de dosya üzerinde yaptığı incelemeyle dosyada gider avansı bulunduğu belirtilerek 23/05/2018 tarihli ara karardan dönülmesine ve duruşmanın 06/02/2019’da yapılmasına karar verildiği ve 06/02/2019 tarihli duruşmada da davanın sonuçlandırıldığı görülmüştür.Davanın 07/08/2015 tarihinde açıldığı görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf davalı aleyhine süresinde ibraz edilmeyen çeke dayalı olarak takip başlatmış, davalının itirazı üzerine huzurdaki itirazın iptali davasını açmıştır. Davacı vekilinin istinaf talepleri hem usule hem de esasa yöneliktir. Usule ilişkin istinaf talebinin değerlendirilmesinde; davanın başlangıçta Denizli 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açıldığı ve bu mahkemede 17/02/2017 tarihinde ön inceleme duruşmasının yapıldığı, davacı vekilinin de bu celsede ön inceleme aşamasının tamamlandığını ve tahkikat aşamasına geçildiğini beyan edip delillerini sunma konusunda süre istediği görülmüştür. Açıklanan bu hususlar karşısında davacı vekilinin usule yönelik istinaf taleplerinin reddi gerekmiştir. İşin esasına yönelik istinaf talebinin değerlendirilmesinde ise; takip ve dava konusu çek 05/02/2015 keşide tarihlidir. Davacı tarafından davalı aleyhine davaya temel oluşturan takip ise 07/08/2015 tarihinde başlatılmıştır. Öte yandan takip ve dava konusu çekin keşidecisi davalı, lehtarı ise dava dışı … AŞ, hamili ise davacıdır. 6102 Sayılı TTK’nun 732/1 maddesi gereğince zaman aşımı sebebiyle veya poliçeden doğan hakların korunması için gerekli olan işlemlerin yapılmasının ihmal edilmiş olması dolayısıyla, düzenleyenin veya kabul edenin poliçeden doğan yükümlülükleri düşmüş bile olsa bunlar poliçenin hamiline karşı, onun zararına zenginleşmiş olabilecekleri kadar borçlu kalırlar. Yine aynı kanunun 732/4 maddesi gereğince ispat yükü sebepsiz zenginleşmediğini iddia edene aittir. Yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya dönüldüğünde davanın 6102 Sayılı TTK’nun 732.maddesi kapsamında sebepsiz zenginleşme davası olarak değerlendirilip tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Hal böyle olunca davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne, kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: 1 – Davacı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-İlk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, 3- Gerekçede belirtilen hususlarda araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmek üzere dosyanın ilk Derece Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf peşin harcının talebi halinde ilk derece mahkemesince kendisine iadesine, 5-İstinafa geliş aşamasında davacı tarafından peşin olarak yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 32 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 153,30 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince oy birliği ile kesin olarak karar verildi. 01/12/2021