Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/1030 E. 2019/1982 K. 04.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1030 Esas
KARAR NO : 2019/1982 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/02/2019
NUMARASI : 2018/253 E., 2019/28 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 04/10/2019
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkillerinin tekstil sektöründe “…” unvanı ile bilinen patentli markanın sahibi olarak …San.ve Tic.Ltd.Şti’nin ortakları olduklarını, markanın kullanımı ile ilgili olarak müvekillerinin 16/04/2012 tarihinde davalıların hissedarı olduğu …San.ve Tic.A.Ş ile 10 yıllık süre için marka kullanımı ile ilgili lisans sözleşmesi imzaladıklarını, söz konusu sözleşme her ne kadar iki şirket arasında yapılmış ise de, sözleşme konusu tescilli “…” markasının kullamı için belirlenen marka kullanım bedelinin ödenmesinde, tüzel kişilerin değil, tüzel kişi ortakların şahsi sorumluluk üstlendiklerini, bu doğrultuda sözleşme alacaklısının şirketin ortakları olan müvekilleri, borçlunun ise davalının tüm hissedarları olan davalı şahıslar olduklarını, sözleşme uyarınca belirlenen aylık marka kullanım bedellerinin başlangıçta davalılarca düzenli olarak müvekillerine ödendiğini, ancak davalıların ilk beş yılın bitimine yaklaşık iki yıl kala noter kanalı ile sözleşmede ikinci beş yıllık dönem için kendilerine tanınan tek taraflı fesih hakkını kulanacaklarını bildirdiklerini ve sözleşmeyi feshederek kalan beş yılın ödemeleri için düzenleyip müvekillerine teslim ettikleri senetleri müvekillerinden geri aldıklarını, davalıların fesih ihbarından sonra sözleşme 16/05/2017 tarihinde sona ermesine rağmen, davalıların sözleşme konusu markayı, davalı şirketin işyerinde ve ticari faaliyetlerinde fiilen kullanmaya devam ettiklerini iddia ederek, sözleşmeden kaynaklanan haklarla ilgili uğranılan maddi zararın tazmini amacıyla fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 100.000 USD’nin tahsilini ve alacağa temerrüt tarihinden itibaren 3095 Sayılı yasanın 4/a maddesinde düzenlenen faiz oranının uygulanmasını talep etmiştir.B-) Cevap ve Karşı Talepler :Davalılardan … ve … vekili cevap dilekçesi ile, davacıların “…” markası üzerinde herhangi bir tasarruf hakkı mevcut olmadığından, davada davacı sıfatlarının bulunmadığını, bir hakkı dava etme yetkisinin kural olarak o hakkın sahibine ait olduğunu, davaya konu marka ile ilgili her türlü hakkın münhasıran … Ltd.Şti’ye ait olduğunu, ayrıca davalılar …, …, … ve …’ın davacıların imzaladıkları 16/04/2012 tarihli şirket hisse devir sözleşmesi ile dava dışı …Ltd.Şti.’nin toplam %50 hissesini devraldıklarını, aynı tarihte davalı gerçek kişilerin hissedarı olduğu daval …firması ile dava dışı …Şirketi arasında 16/05/2012 tarihli bir lisans sözleşmesi akdedildiğini kullanımın da bu sözleşmeye dayalı olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Diğer davalılar vekili cevap dilekçesi ile, “…” ibareli markaların dava dışı …şirketi adına tescilli olduğunu, bu nedenle söz konusu markalar ile ilgili her türlü hakkın bu şirkete ait olduğunu, bu nedenle davacıların huzurdaki davayı açma yetkilerinin bulunmadığını, öncelikle davanın aktif husumetten reddi gerektiğini, ayrıca davalılar …, …, … ve …’ın davacıların imzaladıkları 16/04/2012 tarihli şirket hisse devir sözleşmesi ile dava dış…. Ltd.Şti.’nin toplam %50 hissesini devraldıklarını, aynı tarihte davalı gerçek kişilerin hissedarı olduğu davalı … firması ile dava dışı Şık Kot Şirketi arasında 16/05/2012 tarihli bir lisans sözleşmesi akdedildiğini kullanımın da bu sözleşmeye dayalı olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :İlk derece mahkemesince; “iş bu davaya konu markanın kullanımına ilişkin 16/04/2012 tarihli Lisans Sözleşmesinin dava dışı marka sahibi olan …San.ve Tic.Ltd.Şti ile davalılardan … San.ve Tic.A.Ş arasında imzalandığı, Türk Patent Enstitüsünden gelen kayıtlardan da anlaşılacağı üzere, Lisans Sözleşmesine konu “… + Şekil” markasının dava dışı …San.ve Tic.Ltd.Şti adına tescilli olduğu ve SMK’nın 7/2. Maddesinde belirtildiği üzere, marka tescilinden doğan hakların münhasıran marka sahibine ait olduğu hususu da nazara alınarak, davacılar sözleşmede taraf olmadığı gibi, iş bu davaya konu marka üzerinde de hak sahibi olmadıkları” gerekçesiyle davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Karar davacılar vekilince istinaf edilmiş, dava dilekçesinde lisans sözleşmesi, protokol ve hisse devir sözleşmelerine dayandıklarını, sözleşmelerin karma sözleşmeler olduğunu ,salt lisans sözleşmesinde iki şirketin taraf olduğundan bahisle müvekkillerinin sözleşme içeriği ve diğer sözleşmelere göre akdi ilişkideki rollerinin gözardı edilemeyeceğini ,kaldı ki …Şirketinin % 50 hissedarı olan davalıların şirket adına bu davayı açmalarının da beklenemeyceği nedenle ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalılar vekili istinaf talebine karşı verdiği beyanda ;davacıların aktif dava ehliyeti olmadığını ,müvekkillerinin de pasif husumet ehliyeti olmadığını esasa ilişkin taleplerin de yerinde olmadığını beyan etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir.Davacı yanın iddia ve talepleri “lisans Sözleşmesi” ” şirket devir sözleşmesi” ve “protokol” başlıklı belgelere dayalıdır. Lisans sözleşmesinde ödemelerin gerçek kişilere yapılacağı yönünde 4. madde düzenlemesi vardır. Protokolün de tarafları hem şirket hem de şirketlerin tüm ortakları olmakla , uyuşmazlığın çözümünde tüm bu sözleşme ve protokollerin birlikte yorumlanması gerekecektir. Lisans sözleşmeside lisans alan ve lisans veren şirket olsa da ödemeler ortaklara yapılacak şekilde düzenleme yapılmıştır.Bu nedenle mali hak iddiası ile açılan bu davada davacıların aktif dava ehliyetinin olmadığı yönündeki dar yorum yerinde değildir.Mahkemece iki ayrı sözleşme ve bir protokol hükümleri birlikte değerlendirilip buna göre varsa davacıların şahsi hakları hakkında değerlendirme yapılıp davanın esasına girilmesi gerekirken usulden reddi doğru görülmediğinden kararın kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davacıların istinaf talebinin kabulü İle ;ilk derece mahkemesinin kararının HMK 353/1-a 4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ; dosyanın yargılamaya devam olunması açısından ilk derece mahkemesine gönderilmesine 2-Davacı yanca yatırılan peşin harcın davacı yana talep halinde iadesine 3-İstinaf yargılama gideri olan 121,30 TL başvuru harcı, 14,00 TL tebligat gideri ,31,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 166,30 TL yargılama giderinin davalılardan alınıp davacılara verilmesine 4-Dosya üzerinde inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayinine yer olmadığına Dair; HMK 353/1-a-4 madde uyarınca KESİN olmak üzere ve oy birliğiyle karar verildi. 04/10/2019