Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/102 E. 2021/1822 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/102 Esas
KARAR NO: 2021/1822
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/11/2018
NUMARASI: 2017/18 2018/1142
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/10/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı alacaklı … tarafından müvekkili aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından kambiyo senedine dayalı olarak takip yapıldığını, …’nun alacağını …’e temlik ettiğini, takibin dayanağı olan senedin müvekkilinin 2003 yılında … firmasından kiraladığı araca ilişkin teminat senedi olarak düzenlendiğini, senedin hukuka aykırı bir şekilde ele geçiren …’nun senedi gerçeğe aykırı olarak doldurarak müvekkili hakkında icra takibi yaptığını, kiralama şirketine teslim ettiği senedin akıbetini öğrenemeyen müvekkilinin Bağcılar 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/250 Esas sayılı dosyasından senet iptali için dava açtığını, senedin çift imzalı olup üzerinde damga pulu bulunduğunu, senedin aşırı yıpranmış hali ile 13 yıl öncesine ait olduğunun tespit edilebileceğini, müvekkilinin takibe konu olan senetle ilgili olarak borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı cevap dilekçesinde özetle; davacı borçlunun sürekli oyalaması nedeniyle borcun tahsil edilemediğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07.11.2018 tarih ve 2017/18 Esas – 2018/1142 Karar sayılı kararıyla; “Davacı takip alacaklısı senede dayalı takip yapmış ise de davacı bu senedin hukuka aykırı yolla elde edildiği, sonradan doldurulduğu ve karşılığının bulunmadığını iddia etmiş olup icra dosyası, dinlenen tanıklar ve mevcut deliller değerlendirildiğinde taraflar arasında ticari bir ilişkinin bulunmadığı, takip konusu senedin takip alacaklısına emanet olarak geçtiği, takip alacaklısının bu senedi haksız ve hukuka aykırı şekilde doldurarak icra takibi yaptığı gerekçeleriyle takip konusu senetle ilgili davacının borçlu olmadığının tespitine, takip yapmakta kötü niyetli olduğu anlaşıldığından … yönünden % 20 kötü niyet tazminatına, alacağı temlik alan …’ün kötü niyeti ispat edilemediğinden bu davalı yönünden kötü niyet tazminatı talebinin reddine.” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı … süresinde verdiği istinaf dilekçesinde; “Davaya konu bononun davacıdan alacağa istinaden alındığını, iddia edildiği gibi araç kiralama için düzenlenen bono olmadığını, davacının daha önce İstanbul C.Başssavcılığı’na sahtecilik ile ilgili şikayetinin bulunduğunu, imza incelemesi sonucunda savcılık tarafından takipsizlik kararı verildiğini, o dosyadaki beyanların incelenmesi gerektiğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER: *Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde; alacaklı … tarafından borçlu davacı aleyhine 18/04/2009 düzenleme tarihli, 28/07/2009 vadeli, 150.000 TL bedelli senede dayalı olarak kambiyo senedine mahsus yolla takip yapıldığı, takip konusu alacağın …’e temlik edildiği anlaşılmıştır. * İstanbul C.Başsavcılığı’nın 2012/155139 Sor. – 2014/603 K.sayılı kararı (İmzanın davacıya ait olması nedeniyle sahtecilik suçunun oluşmayacağı, açığa imzanın kötüye kullanılması ve dolandırıcılık suçlarından dava açmaya yeterli delil bulunmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar.)
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, takibe konu bononun davalı … tarafından hukuka aykırı şekilde ele geçirildiğini, aralarında hiçbir şekilde ticari ilişki veya alacak borç ilişkisi bulunmadığını beyanla menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı taraf iddiaları kabul etmeyerek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından, “…Taraflar arasında ticari bir ilişkinin bulunmadığı, takip konusu senedin takip alacaklısına emanet olarak geçtiği, takip alacaklısının bu senedi haksız ve hukuka aykırı şekilde doldurarak icra takibi yaptığı, bu nedenle takip konusu senetle ilgili davacının borçlu olmadığının tespitine, takip yapmakta kötü niyetli olduğu anlaşıldığından … yönünden % 20 kötü niyet tazminatına, alacağı temlik alan …’ün kötü niyeti ispat edilemediğinden bu davalı yönünden kötü niyet tazminatı talebinin reddine.” karar verilmiştir. Hüküm davalı … tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İstanbul C.Başsavcılığı’nın 2012/155139 Sor. – 2014/603 K.sayılı kararı ile davacının şikayeti üzerine başlatılan soruşturma sonucunda, şikayete konu bonodaki imzanın davacıya ait olması nedeniyle sahtecilik suçunun oluşmayacağı, açığa imzanın kötüye kullanılması ve dolandırıcılık suçlarından dava açmaya yeterli delil bulunmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır. Usul hukukumuzda senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi kabul edilmiştir. Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i ( savunma ) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, tanıkla ispat olunamaz; ancak senet (kesin delil) ile ispat edilebilir. Davaya konu bono nakden kaydını içermekte olup; bu kayıt karşısında bedelsizlik bakımından açılan menfi tespit davasında da ispat yükü davacı borçludadır. Davalı tarafça senedin talili yapılmadığından ispat yükünün yer değiştirdiğinden söz edilemeyecektir. Somut olayda, mahkemece davacı tanıklarının beyanı uyarınca davanın kabulü yoluna gidilmesi hatalı olduğundan, istinaf başvurusu yapan davalı …’nun istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması yoluna gidilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı …’nun istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2- Bakırköy 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/11/2018 gün, 2017/18 Esas, 2018/1142 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davacının, davalı …’na yönelik menfi tespit isteminin REDDİNE, 4-Davacının kötüniyeti ispat edilemediğinden, davanın reddedilen bölümü ile ilgili olarak kötüniyet tazminatı hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı …’ün istinaf başvurusu bulunmadığından, davacının Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası kapsamında davalı …’e borçlu olmadığının tespitine, 6-Davalı …’ün kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden, davalı aleyhine icra inkar tazminatı hükmedilmesine yer olmadığına, 7-Alınması gereken 10.246,50 TL harçtan, peşin alınan 29,20 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 10.217,30 TL harcın davalı …’ten tahsili ile hazineye irat kaydına, 8-Davacı tarafından yatırılan 58,40 TL harç ile 284,30 TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 342,70 TL’nin davalı …’ten tahsili ile davacıya verilmesine, 9-Davacı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 14.150,00 TL vekalet ücretinin davalı …’ten tahsili ile davacıya verilmesine, 10–İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 11-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.21/10/2021