Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/997 E. 2021/271 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/997 Esas
KARAR NO: 2021/271 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/07/2017
NUMARASI: 2016/594 E., 2017/724 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 11/02/2021
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia: Davacı vekili dava dilekçesi ile müvekkilinin davalılardan faturaya dayalı 10.646,92 TL alacaklı olduğunu, alacağın tahsili için davalılar aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalıların itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla itirazın iptaline, davalıların takip konusu miktarın % 50’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. B-) Cevap ve Karşı Talepler: Davalılar usule uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmamış, cevap dilekçesi de sunmamışlardır. C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı: İlk derece mahkemesince; “…davacı tarafından davalı …AŞ adına 22 adet toplam 1.014.896,92 TL bedelli fatura düzenlendiği, faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, fatura konusu malların sevk irsaliyeleri ile adı geçen davalıya teslim edildiği anlaşılmıştır. Dosyaya sunulan E- mail yazışmalarına göre, davacı ile davalı … arasındaki ticari ilişki devam etmekte ve adı geçen davalı adına yazışmalar yapılmakta iken 30.01.2015 tarihindeki yazışmada 26.01.2015 itibariyle üretim faaliyeti ve satışı sonrası hizmetlerin … A.Ş bünyesi altında birleştirilmiş olup bu tarih itibariyle sevkiyatların … A.Ş firması olarak yapılması gerektiği, davacının … firmasındaki alacaklarının … firmasına virmanlanacağı, firma değişikliği ile ilgili bilgilendirme yazısının ekli pdf dosyasına sunulduğu bildirilmiş, takip eden yazışmaların da davalı … adına ve hesabına yapıldığı, yazışmalarda belirtilen hammaddelerin yüklemelerinin de davalı …’a yapılmasının davacıdan istendiği görülmüştür. İcra dosyasında mevcut, davacı ile davalılardan … Şirketi tarafından imzalanmış 30.01.2015 fiş tarihli belgede davacı alacağının 10.646,92 TL olduğu belirtilmiştir. Davacı da 30.01.2015 tarihinde davalı …’e ait borç bakiyesi 10.646,92 TL’yi … şirketine virmanlamış olup … Şirketinden 10.646,92 TL alacaklı durumuna geçmiştir. Bu husus davacının ticari defterlerinde de sabittir. Bu durumda davacının davalılardan … A.Ş’den 10.646,92 TL alacaklı olduğu anlaşılmakla anılan davalı yönünden davanın kabulüne; diğer davalı … AŞ. yönünden ise; alacak … şirketine virmanladığından ve üretim faaliyetleri ve satış sonrası hizmetler … AŞ bünyesi altında birleştirildiğinden, davalı … şirketinin söz konusu bedeli davacıya ödeme yükümlülüğünün bulunmaması nedeniyle davalı … yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Takip konusu alacak likit olup takibe haksız itiraz edildiğinden davalı … şirketinin icra inkar tazminatına mahkum edilmesine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davacı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle “….yargılama esnasında dava konusu alacağın ispatını sağlamak üzere Müvekkil Şirketin ticari defter ve kayıtları incelenmiş, bilirkişi tarafından defter bilgilerinin tespiti yapılmış; Müvekkil Şirkete ait 2014 yılına ait yevmiye, kebir ve envanter defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde ve usulüne uygun şekilde yaptırıldığı, 2015 ve 2016 yılında e deftere tabi olduğu ticari defter kayıt nizamının VUK md. 215-219 ve Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğleri hükümlerine ve usulüne uygun olduğu, ticari defterlerin birbirini tamamladığı tespit edilmiştir. Davalı borçluların bilirkişi raporuyla da anlaşılacağı üzere Müvekkil Şirkete 10.646,92 TL borcu bulunmaktadır. İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararında, alacağın … şirketine virmanlanması dolayısı ile diğer davalı yönünden davanın reddi yönünden hüküm kurmuş tur. Ancak, her iki davalı şirketin … A.Ş. Bünyesi altında birleştirilmesi dolayısıyla müteselsil sorumlu oldukları değerlendirilmediğinden kurulan hüküm hatalıdır ve bu yönden bozulmalıdır. Nitekim İlk Derece Mahkemece esas alınan ve dosyaya sunulu bilirkişi raporunda da “Asıl Borçlu … A.Ş’ nin borcunu diğer şirkete virman ettirmesi nedeniyle borç ödeme sorumluluğunun bulunduğu” yönünde yönünde kanaat verilmiştir…” denilerek kararın kaldırılmasını ve her iki davalı yönünden de kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava ; ticari satımdan kaynaklanan itirazın iptali isteminden ibarettir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacının mal satışı yaptığı şirket davalılardan “…” şirketi olup, faturaların da bu davalı adına düzenlendiği görülmekle; davacının bu şirtekin talebi üzerine diğer davalı ” …” şirketi hesabının virman yolu ile borçlandırıldığı anlaşılmaktadır. Hesap bakiyesi mutabakatını da davalı “…” şirketi imzalamıştır. Davalı … şirketinin talebi üzerine borç bakiyesinin diğer davalı “…” hesabına virman yapıldığı görülmektedir. Borcun nakli müessesesi sözleşme tarihinde yürürlüğe girmiş bulunan ve zaman bakımından uygulanması gereken 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 195 ila 204. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Borcun nakli müessesini borcun iç yüklenilmesi ve borcun dış yüklenilmesi olarak ayırmak gerekir. Borcun iç yüklenilmesi; asıl borçlu ile borcu nakil alan üçüncü kişi arasındaki sözleşmeyi ifade eder. Böyle bir sözleşmenin geçerliliği herhangi bir şekle tabî olmadığı gibi, alacaklı bakımından sonuç doğurabilmesi için ise alacaklının açık muvafakatı gerekmektedir. Borcun dış yüklenilmesi ise, aynı Kanun’un 196. maddesinde düzenlenmiş olup, alacaklı ile borcu nakil alan üçüncü kişi arasındaki sözleşmeyi ifade etmektedir. Borcun dış yüklenilmesinin gerçekleşmesi için icap ve kabul iradelerinin birleşmesi yeterli olup, geçerliliği için herhangi bir şekil şartına gerek yoktur. Şu halde, borcu nakil alan üçüncü kişinin icabının alacaklı tarafından kabul edilmesiyle borcun nakli sözleşmesi kurulur. Alacaklının kabulü açıkça olabileceği gibi zımni de olabilir. Borcun yüklenilmesi, borç ilişkisinde taraf değişimine yol açan hukuksal bir kurumdur. Borcun yüklenilmesinde, borç ilişkisinin konusu değişmediği halde, taraflarında bir değişim meydana gelmektedir. Borcu üstlenen kişi, alacaklı ile borcun dış yüklenmesini yaptığı anda, artık asıl borçlu borçtan kurtulur, onun yerini borcu yüklenen kişi alır. Buna göre, borcu üstlenen kişi borçluya karşı borcun iç yüklenilmesi anlaşmasından doğan edimini, alacaklı ile borcun dış yüklenilmesi anlaşmasını yaptığı anda ifa etmiş olur. Bu itibarla, borcun dış yüklenilmesi sözleşmesinin kurulmasından sonra alacaklı alacağını ancak, borcu yüklenen üçüncü kişiden isteyebilir, borcu nakleden asıl borçludan isteyemez . ( Yargıtay 15. HUKUK DAİRESİ E. 2016/729 K. 2016/2518 T. 3.5.2016 sayılı ilamında da açıkça anlatıldığı üzere) Borcun üstlenilmesi üslenen şirketçe kabul edilip davacının da buna rıza göstermesi ve hesabı virman yapması nedeni ile dış üstlenme sözleşmesinin de kurulmuş olması nedeni ile davacının artık alacağını sadece davalı üstlenen … şirketinden talep edebileceği kabul edilmelidir. Bu durumda ilk derece mahkemesi kararı yerinde olup, istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2- Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 31,40 TL nin mahsubu ile bakiye 27,90 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile Hazineye gelir yazılmasına 3- Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin davacı yan üzerinde bırakılmasına 4- İnceleme duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 12/11/2021 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.