Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/984 E. 2021/215 K. 04.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/984 Esas
KARAR NO: 2021/215
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/12/2017
NUMARASI : 2016/790 2017/1030
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/02/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkete … adlı ürün satışını yaptığını, konuyla ilgili faturanın içeriğinin itiraz edilmeyerek kabul edildiğini, ancak bedelinin ödenmediğini, alacağın tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili tarafından Irak’ta faaliyette bulunan … adlı şirkete değişik ebatlarda yumuşak şeker ürünleri satıldığını ve teslim edildiğini, bedelinin de tahsil edildiğini, davacı şirket yetkililerinin müvekkili yetkililere aldıkları ürünlerde 100.000 EURO karşılığında denk gelen ürünü satamadıklarını, satılamayan ürünlerin raf ömrünün bitmesine 3-4 ay kaldığını söylemesi üzerine müvekkilinin markasının da tanınan … markası olması nedeniyle iade alma yükümlülüğü olmamasına rağmen iade alma hususunda davacı şirket yetkilileriyle görüştüklerini, bu görüşme sonunda 100.000 EURO değerindeki ürünün müvekkiline imha için iade edilmesi, karşılığında da davacıya 50.000 EURO ödeme yapılması konuda mutabık kalındığını, ancak davacının ürünleri iade etmeyerek bu ürünleri yarı fiyatına tüm ülke genelinde sattığını, dolayısıyla müvekkilinin hem marka değerinin ve piyasa planlarının bozulduğunu, davacı tarafın her ne kadar faturayı düzenleyerek müvekkiline göndermiş ise de, müvekkilinin faturayı kabul etmediğini bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; davalı tarafından Irak’ta faaliyette bulunan … adlı şirkete şeker ürünleri satıldığı, satılan ürünlerin davacı tarafından raf ömrünün az kalması sebebiyle davalıya iade edilmek istendiği, tarafların bu konuda 100.000 EURO miktarlı ürünün iadesi karşılığında davacıya 50.000 EURO’nun ödenmesi hususunda anlaştıkları, davacının iadeye ilişkin takip konusu faturaları davalıya gönderdiği, ancak ürünleri iade etmediği, tek başına faturanın teslim olgusunu ispatlayamadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili, istinaf sebebi olarak; davalı tarafın ödemeyi iade koşuluna bağladığını, oysa taraflar arasında bu şekilde iadenin şart olarak kabul edilmediğini, dosyada bu konuda bir delil bulunmadığından ispat külfetinin davalıda olup bu hususu ispat edemediğini, bilirkişi … tarafından hazırlanan raporda, kendisini Hakim gibi görerek değerlendirme yaptığını, oysa ilişkinin varlığının tespit edildiğini, ancak bilirkişinin kanuna aykırı olarak görevi dışına çıktığını, rapora itiraz ettiklerini, müvekkili defterlerinde yapılan incelemede dava konusu faturanın e-fatura olup deftere işlendiği ve davalıdan alacaklı olduğunun belirlendiğini, taraflar arasındaki maillerden davalının iade istediğine dair bir yazışmanın bulunmadığını, bu konuda bir ihtarname çekilmediğini, dava da açılmadığını bildirmiştir. Davacı tarafından davalı aleyhine toplam 196.138,77 TL’nin tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür. Takibe dayanak faturanın e-fatura şeklinde olduğu, davacı tarafından davalıya düzenlendiği ve bedelinin 193.844,50 TL olduğu, konusunun ise “… satılan ürünlerin satış desteği” olduğu görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 24/05/2017 tarihli bilirkişi raporunda; davacı defterlerinin incelendiği, faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının defterlerinde davalıdan 218.884, 10 TL alacaklı göründüğü, fakat alacağın 193.844,50 TL olması gerektiği, davacının davasında haklı görüldüğü takdirde ödeme gününde kur farkı hesaplanıp tahsil edilmesi gerektiği yolunda kanaat belirtildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 26/10/2017 tarihli bilirkişi raporunda; davalı tarafın defterlerinin incelendiği, davalı defterlerinde davacı ile cari hesap ilişkisinin ve takip konusu faturanın kayıtlı olmadığının tespit edildiği, taraflar arasında ilişkinin bulunmadığı, ancak davacının elinde kalan son kullanma tarihi yaklaşan ürünlerin iadesi için akit kurulduğu, iade edilecek 100.000 EURO tutarındaki mal için 50.000 EURO ödeneceğinin taraflar arasında mail yazışmalarıyla kabul edildiği, davacının bu alacağı isteyebilmesi için ürünlerin davalıya teslim edilmesi gerektiği, ancak teslime ilişkin evrakın bulunmadığı, dava konusu alacağın ispata muhtaç olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, davalıya mal satıp teslim ettiğini, bedelinin ödenmediğini iddia etmiş, davalı taraf ise davacının 100.000 EURO’luk mala ilişkin iade talebinin 50.000 EURO ödenmesi karşılığında kabul edildiğini, ancak davacı tarafın ürünleri iade etmediğini bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı taraf istinafında, taraflar arasındaki anlaşmada ürünlerin iade edileceği hususunun şart olarak kabul edilmediğini ileri sürmüş ise de, işin doğası gereği ürün iade edilmeksizin bedeli istenemeyecektir. Dolayısıyla davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. Bilirkişinin görev sınırlarını aştığına dair istinaf sebebi ise sonuca etkili görülmemiştir. Davacı, elinde bulunan ürünleri davalıya iade etmeden bedel isteyemeyecektir. Açıklanan bu sebeplerle davacı vekilinin istinaf talebi yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.04/02/2021