Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/967 E. 2018/774 K. 23.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO : 2018/967 Esas
KARAR NO : 2018/774
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2014/747 E.
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 23/03/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl Davada, davacı taraf, “30 ton Ayçiçeği alımı ile ilgili olarak davalıya yapılan 19.02.2013 tarihli sipariş nedeniyle teslim edilmesi gereken 11.287,10 ton ürünün davalı tarafça teslim edilmediğini, bu nedenle müvekkilinden aldıkları 1.250.000 $ tutarlı ve 20.04.2014 -29.05.2014 tarihleri arası çeşitli tarihler yazılı 6 adet çek ile 5.000.000 TL bedelli 1 adet teminat çeki nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini ve çeklerin yazılmaması ve icraya konulmaması yönünde tedbir kararı verilmesini talep etmiş, davalı taraf ise karşı dava olarak davacının satın alması gerekirken almadığı 9.917,70 ton ayçiçeği nedeniyle uğradıkları zararın tespit edilerek şimdilik 100.000 TL’lik kısmın tazminini istemiş ve asıl davada temerrüde düşen tarafın davacı olduğunu iddia ile asıl davanın reddini talep etmiştir.
Birleşen İstanbul 7.Ticaret 2016/52 Esas sayılı dosya da davacı … A.Ş,’nin talebinin, Tarım Kredi şirketi ile davalı arasındaki ayçiçeği alım-satımı sırasında, davalı şirketin dava dışı …. şirketi ile kötüniyetli Ciro işlemleri, ayçiçeği alımları sırasında davalı …. şirketinin karıştığı iddia ettiği bir takım usulsüzlükler ve bunlara ilişkin müfettiş raporları alındığı halde bazı alımların yapılmış gibi gösterilmesi, tonaj ve kur farkları nedeniyle uğranılan zararlar ve cari hesap alacağıyla birlikte toplam 11 kalem tazminat ve alacağın toplamı 20.974.335,49 TL’nin davalıdan tahsili ve mal kaçırma ihtimali nedeniyle davalının malları üzerine ihtiyati tedbir konulması istemine ilişkindir.
Dosya içerisinde dairemize hitaben verilmiş olan 3 adet istinaf dilekçesi mevcuttur. Bunlardan ikisi ihtiyati tedbir istemlerinin reddine ilişkin 13.12.2017 ve 15.12.2017 tarihli kararlara karşı, üçüncüsü ise ihtiyati haciz isteminin reddine ilişkin 25.12.2017 tarihli red kararlarıdır.
Davacı vekili 25.12.2017 harç tarihli ilk istinaf dilekçesinde, “karşılığı ödenen ancak teslim edilmeyen ürünler için verilen çekler bakımından borçlu olmadıklarının tespitini istediklerini, birleşen 2016/52 sayılı dosyada ise şirketin eski genel müdürü ve eski muhasebecisinin davalı … şirketi ile iştirak halinde gerçekleştirdikleri fiktif işlemler nedeniyle şirketin zarara uğratıldığını, davalının mallarını kaçırma ihtimali bulunduğunu, ihtiyati haciz koşullarının mevcut olduğunu” iddia ile 13.12.2017 tarihli oturumun 11.nolu ara kararındaki red kararının kaldırılmasını ve ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili’nin 08.01.2018 tarihli istinaf istemi, 26.12.2017 tarihli gerekçeli red kararına ilişkin olup, istinaf dilekçesinde de, “şirketin eski genel müdürü ve eski muhasebe müdürünün davalı … şirketi ile iştirak halinde gerçekleştirdikleri fiktif ve hileli işlemler nedeniyle uğradıkları, zararın tazmini için 2016/52 sayılı birleşen davayı açtıklarını, ayrıca bedeli ödendiği halde teslim edilmeyen ürünler için verilen çeklerden dolayı menfi tespit davası açtıklarını, ihtiyati haciz koşullarının bulunduğunu, davalının kötüniyetli ve mal kaçırma gayreti içinde olduğunu, asıl davada verilen tedbir kararının bertaraf etmek için davalının kötüniyetli olarak çekleri ciro ettiğini,” iddia ile 26.12.2017 tarihli red kararının kaldırılmasının ve ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin 15.01.2018 harç tarihli üçüncü istinaf istemi 15.12.2017 tarihli red kararına ilişkin olup, istinaf dilekçesinde de, asıl ve birleşen davalardan bahisle, “dosyada ihtiyati haciz koşullarının mevcut olduğunu, zarara uğradıklarının tespit edildiğini, davalının menfi tespit davasında verilen ihtiyati tedbir kararını dolanmak için kötüniyetli olarak çekleri ciro ettiğini ve mal kaçırma ihtimali bulunduğunu, çekleri kötüniyetli olarak ciro olan ….adlı şirketin davalı … şirketi ile organik bağ içinde bulunduğunu, bu şirketin, haciz tehdidi ile müvekkilinden 400.000 TL tahsil ettiğini,” iddia ile, ihtiyati tedbir talebinin reddine dair 15.12.2017 tarihli kararın kaldırılmasını ve ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
Davalı-karşı davacı birleşen dava da davalı vekili istinaf cevabında, “yerel mahkemenin ihtiyati haciz talebini 26.12.2017’de karara bağladığını, davacının ise 25.12.2017 tanzim tarihli dilekçe ile istinaf isteminde bulunduğunu, dolayısıyla henüz verilmemiş bir karara karşı istinafın söz konusu olduğunu, davacının ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir taleplerinin usul ve yasaya aykırı olduğunu,” iddia ile istinaf isteminin reddini istemiştir.
İhtiyati haciz ve ihtiyati tedbir istemleri dairemizce birlikte incelenmiş, Kırklareli Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan, 2014/1329 sayılı soruşturma dosyasının ve MASAK incelemesinin akıbeti sorulmuş, soruşturmanın devam ettiği ve MASAK raporunun da henüz dosyaya ulaşmadığı, Kırklareli C.Başsavcılığı’nın 19.03.2018 tarihli cevabi yazısından anlaşılmıştır.
Her ne kadar dosya ekindeki Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği Genel Müdürlüğü Rehber ve Teftiş Kurulu soruşturma raporunda, davacı şirket eski genel müdürü …. ile muhasebe müdürü ….un davalı şirket ve diğer başka şirketlerle birtakım usulsüz işlemler içine girdiği ve bu kişilerin nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarını işlediği, ayrıca bu kişilerle davalı şirketin usulsüz alım ve başkaca birtakım usulsüz işlemleri nedeniyle şirketi zarara uğrattıkları değerlendirmesi yapılmış ise de, asıl davanın Nisan 2014, birleşen davanın ise Ocak 2016’da açıldığı, asıl davada, davalı şirketin de karşı davasının bulunduğu, yargılamanın ilk derece mahkemesince sürdürüldüğü, mahkemece alınan 24.08.2015 tarihli bilirkişi raporu ve 14.05.2016 tarihli ek raporda, davacının birleşen davada iddia ettiği türde ve miktarlarda zarara uğradığının tespit edilemediğinin belirtildiği, tedbir isteminin dava konusu olmayan şeylerle ilgili olduğu, İİK’nın 257 vd. maddelerinde yazılı ihtiyati haciz koşullarının mevcut olmadığı, usulsüzlük ve zarara uğratma iddialarının savcılık soruşturması ve MASAK soruşturması ile mahkemece yapılacak yargılama sonunda açıklığa kavuşacağı, alımlarda ve muhasebe kayıtlarında davalı şirketin de karıştığı bir usulsüzlüğün Savcılık ve MASAK soruşturmaları sonucunda tespit edilmesi durumunda ve talep halinde ihtiyati haciz hususunun yeniden değerlendirilebileceği gözetilerek bu aşamada mahkemenin 13.12.2017, 15.12.2017 ve 26.12.2017 tarihli red kararlarına karşı davacı vekilinin tüm istinaf istemlerinin bu aşamada reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince yerinde görülmeyen davacı vekilinin her 3 istinaf isteminin de ayrı ayrı REDDİNE,
2- Davacı vekili’nin 25.12.2017 harç tarihli istinaf talebi için alınması gereken 35,90 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Yine davacı vekili’nin 08.01.2017 ve 15.01.2017 harç tarihli istinaf talepleri için istinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 23/03/2018 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.