Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/966 E. 2018/1118 K. 08.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO : 2018/966 Esas
KARAR NO : 2018/1118
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 01/11/2017
NUMARASI : 2009/801 2017/1182
DAVANIN KONUSU : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 08/05/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin bilgisayar ve internet ürünleri satış ve dağıtımını yaptığını, bu ürünlerin Türkiye’de satışının davalı şirket aracılığı ile gerçekleştirildiğini, müvekkili şirket tarafından düzenlenen 4 adet faturadan kaynaklanan 190.604,15 USD alacağın davalı tarafından ödenmediğini, bu konuda çekilen ihtara rağmen olumlu sonuç alamadıklarını, davalının kendilerine gönderilen bir kısım ürünlerin ayıplı çıkması nedeniyle indirim talep etitğini, oysa bunun ödeme yapmamanın gerekçesi olamayacağını belirterek 194,604,15 USD’nin para borcuna ilişkin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının yabancı bir şirket olup teminat göstermesi gerektiğini, müvekkili ile davacı arasında cari hesap ilişkisi bulunduğunu, ancak mutabakat sağlanamadığını, garanti kapsamında bozulan veya iade olunan emtiaların davacıya fatura edildiğini, bu mallardan dolayı davacının sorumluluğunun devam ettiğini, buna göre cari hesapların sürekli değiştiğini, bu konuda tespit yaptırdıklarını ve müvekkilinin nasıl bir risk altında olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davalı hakkında iflas kararı verildiği, daha sonra davalının ikinci alakcaklılar toplantısını beklediği süre içinde iflas için konkordatı yoluna gittiği, konkordatonun tasdikine karar verildiği ve kesinleştiği, bu nedenle iflasın kaldırılmasını talep ettiği, mahkemece iflasın kaldırılmasına karar verildiği, yargılamaya devam edildiği, taraflar arasındaki ticari ilişki neticesinde davacı tarafından davalıya düzenlenen 4 adet toplam bedeli 190.604,15 USD olan alacağın ihtarlara rağmen ödenmediği, iade faturaları düşüldükten sonra kalan alacağın 153.760,63 USD olduğu, ancak davacının bu miktarı kabul etmediği, fatura tarihleri olan 2008 tarihinden dava tarihi olan 2009 tarihine kadar olan ticari defter ve kayıtların incelenmesinin istendiği, buna göre davalının kendi defterleri üzerinde yapılan incelemede dava tarihi itibariyle davacıya 132.784,63 USD borclu gözüktüğü, dava konusu edilen 4 adet faturanın davalı kayıtlarında olduğu, davanın cari hesaba dayalı bir dava olmadığı, bu iddiaların başka bir davanın konusu olabileceği, dava tarihinden sonraki yıllara ilişkin ticari defterele göre karar verilemeyeceği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, 132.784,63 USD’nin dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4.a maddesine göre hesaplanacak faizle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir.
Davalı vekili istinaf sebebi olarak, müvekkili şirketin 2010-2011 yıllarına ait defter ve kayıtlarının incelenmeden karar verilmesinin doğru olmadığını, zira davacının müvekkiline sattığı ürünlerin 2 yıl garantisini bulunduğunu ve bu ürünlere ilişkin sorumluluk devam ettiğinden ve söz konusu ürünlerin raf ömüre ve satış süresi dikkate alındığında bunun yaklaşık 3 yıl sürdüğünü, davacıya iade edilen arızalı ürünlerin bedelinin müvekkili borcundan düşülmesi gerektiğini, dolayısıyla cari hesapta sürekli değişkenlik olduğunu, buna göre sonraki yıllara ait defterlerin de incelenmesi gerektiğini, mahkemenin sonraki yıllara ilişkin kayıtların ve yapılacak iadelerin açılacak yeni bir davanın konusu olacağına ilişkin gerekçesinin doğru olmadığını, müvekkilinin 2010-2011 yılına ait kayıtlarının incelenmesi gerektiğini, müvekkili şirketin tasdik edilen iflas içi konkordato projesinin dikkate alınmadan hüküm tesis edildiğini, müvekkilinin konkordato teklifinin kabul edilerek tasdikine karar verildiğini, tasdik edilen bu projeye göre tasdik kararının kesinleşme tarihinden itibaren 12 ay sonra başlamak üzere 60 aylık süre içinde her üç ayda bir ödeme yapılarak 20 eşit taksitle ödeme yapılacağını, müvekkilinin konkordato hükümleri kapsamında ödeme yaptığını, müvekkilinin talebi üzerine tevdi mahali tayin edilen hesaba konkordatonun 1. 2. 3. taksitlerinin yatırıldığı, İİK’nun 303.maddesine göre konkordatonun tasdikinden önce olan alacakların konkordato hükümlerine tabi olmak mecburiyetinde olduğu, müvekkilinin faizsiz şekilde teklif edilen konkordato projesi kabul edildiğinden alacağa faiz işlemeyeceğini, yine ödemelerin TL cinsinden olduğunu, buna göre alacakların TL almak zorunda olduğunu, ilamla belirlenen alacakların da konkordato projesinin öngördüğü esaslara göre ödenmesi gerektiğini, davanın yargılaması devam ederken kayıt kabul davasına dönüşmesine rağmen yerel mahkeme tarafından alacak davası üzerinden hüküm tesis edilerek nisbi vekalet ücretine hükmedilmesinin usule aykırı olduğunu, işbu davanın nitelik olarak kayıt kabul davasına dönüştüğünden mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, karardan sonra 11/12/2017 tarihli dilekçe ile konkordato hükümleri uyarınca tahsil edilmesi gerektiğine ilişkin ibarenin hükme yazılmasını istediklerini ancak mahkemenin bu talebi istinafa tabi olduğundan reddettiğini, kararın ve ek kararın hukuka aykırı olduğunu bildirmiştir.
Davalı hakkında İstanbul Anadolu 13. ATM’nin 2013/174 esas, 2013/43 Karar sayılı ilamı ile 12/03/2013 tarihinde doğrudan iflasına karar verildiği, kararın 15/09/2014 tarihinde kesinleştiği, yine İstanbul Anadolu 4 ATM’nin 2016/791 esas, 2016/696 karar sayılı ilamı ile davalı hakkındaki iflasın kaldırılmasına karar verildiği görülmüştür.
İstanbul Anadolu 4.ATM’nin 2015/908 esas, 2016/414 karar sayılı ilamıyla davalının iflas için konkordato tasdiki istediği, yargılama sonunda davanın kabulüne ve konkordatonun tasdikine 27/04/2016 tarihinde karar verildiği görülmüştür.
Yargılama sırasında alınan 31/08/2016 tarihli bilirkişi raporunda; davaya konu 4 adet faturanın toplam tutarının 209.607,15 USD olduğu, davacının 28/04/2009 tarihli ihtarname ile 190.604,15 USD’yi talep ettiği, davalının ise cevabi ihtarda elinde bulunan mallar ve bu malların arıza çıkıp iadesi gündeme gelebileceğinden 200 bin dolar risk olabileceği yolunda cevap verdiği, davalının 2008 yılına ait defterlerinin iflas müdürlüğünden bulunmadığından incelenemediği yolunda görüş bildirilmiştir.
Yargılama sırasında alınan 09/05/2017 tarihli ek raporda ise; davalının 2008 ve 2009 yılı defterlerinin incelendiği, dava tarihi itibariyle davalı defterinde davacıya 732.784,63 USD borçlu bulunduğunun görüldüğü, dava konusu faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı defterlerinde “kredit not virmanı tahhakkuku veya fiyat koruma geliri ” açıklamalı bazı tutarların muhtelif tarihlerde davacıya ödeme tutarı olarak kayıt altına alınmış ise de, bu konuda bir belge bulunmadığı, davalı tarafından yaptırılan tespitte 33 koli içinde 355 adet arızalı ürün olduğunun görüldüğü, arızalı ürünlerin garanti dahilinde tüketicilere yeni ürün veya yeni ürün alınmak üzere işlemlerinin sonuçlandığının görüldüğü şeklinde görüş bildirilmiştir.
GEREKÇE:
Dava, faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Davacının davasına dayanak yaptığı faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Davalı vekili her ne kadar müvekkilinin 2010 ve 2011 yılı defterinin de incelenmesini istemiş ise de, davalının yargılama sırasında incelenen 2008 ve 2009 yıllarına ait ticari defterlerinde dava konusu faturaların yer aldığı ve dava tarihi itibariyle bu faturalardan dolayı davacıya kendi defterlerinde 132.784,63 USD borçlu gözüktüğünün 09/05/2017 günlü ek bilirkişi raporunda belirtildiği, ayrıca işbu davanın cari hesaba dayalı alacak istemli olmayıp 4 adet faturaya dayalı alacak istemine ilişkin olması hususları ile davadan önce ayrıca bir ödeme yapıldığı, ya da tespit edilenlerin dışında bir iadenin olduğu ileri sürülmediği dikkate alındığında bu yöne ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir. Yine davalı vekilince alınan bu malların raf ömrü ve 2 yıllık garanti süresi gözetilerek 2010 ve 2011 defterlerinin de incelenmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de, işbu davanın 16/07/2009 tarihinde açıldığı, davalıya ait 2008 ve 2009 yılları ticari defterlerinin incelendiği, şayet şartlar varsa davadan sonraki iadeler konusunda da davalının davacıdan bu konuda talepte bulunabileceği hususları gözetildiğinde bu konudaki istinaf talepleri de yerinde değildir. Öte yandan davalı vekili, müvekkilinin konkordato talebinin kabul edildiği ve mahkemece hükümde konkordatonun dikkate alınmamasının doğru olmadığını ileri sürmüş ise de, dava konusu alacağın konkordato teklifinde esas alınan ve oylamaya dahil edilen alacaklardan olduğu yolunda bir iddiada bulunulmadığından bu konudaki istinaf talepleri de yerinde değildir.
Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 13.900,75 TL harçtan peşin alınan 3.475,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 10.425,55 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/05/2018