Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/938 E. 2021/93 K. 21.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/938 Esas
KARAR NO : 2021/93
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/06/2017
NUMARASI : 2014/871 2017/471
DAVANIN KONUSU: Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/01/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, davalı şirket ile müvekkili arasında davalının işlettiği taşınmaz üzerinde 2005 yılı öncesinde kurulmuş bayilik ilişkisi bulunduğunu, taraflar arasında 12/05/2006 tarihinde bayilik sözleşmesi ve protokol ve akdedildiğini, yine 2002 yılında ariyet sözleşmesi düzenlenerek bir kısım malzemelerin ariyet olarak verildiğini, davalı …’un ise verdiği taahhütname ile davalı şirketin müvekkiline karşı doğmuş ve doğacak borçları nedeniyle 500.000 YTL’ye kadar kefil olduğunu, davalının 14/02/2011 tarihli ihtarname ile taraflar arasında mutabakat varılamaması halinde sözleşmenin belirtilen tarih itibariyle sona ereceğini bildirdiğini, nitekim taraflar arasında mutabakat sağlanamadığından sözleşmenin sona erdiğini, bu nedenle davalının kendisine tahsis edilen menkul mallar ile sabit yatırımların bedelinin iade ve tazminle yükümlü olduğunu, konunun ariyet sözleşmesinin yirminci, protokolün on birinci ve bayilik sözleşmesinin 32.maddesinde açıkça düzenlendiğini, müvekkilinin bu kapsamda 12/08/2011 tarihli , 9.226,49 TL ve 25/08/2011 tarihli 1.630,82 TL bedelli faturaları düzenleyerek davalıya gönderdiğini, ancak davalının ödeme yapmadığını belirterek 10.748,87 TL alacağın fatura tarihlerinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmek suretiyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, davacının ileri sürdüğü hususların hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, mutabakat sağlanamaması üzerine sözleşmenin 11/04/2011 tarihinde sona erdiğini, müvekkilinin 17/03/2011 tarihli ihtarname ile ariyetlerin teslim alınmasını istediğini, davacının ariyetler için kötüniyetli olarak faturalar düzenlediğini, sözleşmenin haklı nedenle sona erdiğini, davacının kötüniyetli ve haksız kazanç peşinde olduğunu, ayrıca protokol hükümlerine göre otomasyon giderlerinin davacı tarafından karşılanacağının protokolün 4.maddesinde yer aldığını, ariyet malların satılmak istenmesinin doğru olmadığını, yine protokolün 5.maddesinde, satış yeri inşaatı masrafının bayii tarafından karşılanacağının açıkça düzenlendiğini, buna rağmen davacının inşaat ve beton masraflarını kendisi yapmış gibi fatura düzenlemesinin doğru olmadığını, davacının sözleşmeyi eksik ibraz ettiğini, sözleşmenin sekizinci ve dokuzuncu sayfalarının aleyhe olması sebebiyle ibraz edilmediğini bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğu, davacının düzenlediği fatura bedellerinin davalı tarafından ödenmediği, alt yapı betonlama hizmeti tutarının 4.487,51 TL, totem betonu ve kanalların değerinin 3.718,57 TL, ariyet konusu menkuller ile kasa, koltuk, stantlar, bankolar ve rafların değerinin 1.386,90 TL olduğu, dağıtım panosu ve teknotes hava su saatinin bedelinin 1.183,83 TL olduğu, buna göre davacının davalıdan 10.748,82 TL isteyebileceği gerekçeleriyle davanın kabulüne, 10.748,87 TL’nin fatura tarihlerinden itibaren değişen oranlarda avans faiziyle davalılardan müştereken müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, kararı davalılar vekili istinaf etmiştir. Davalılar vekili İstinaf sebebi olarak; dava konusu talebin müvekkili …’un kefaleti kapsamında kalmadığını, davacının faturalarının haksız olduğunu, müvekkilinin 17/03/2011 tarihli ihtarname ile ariyet malların alınmasını istediğini, davacının anlaşmalı olduğu, …. Ltd.Şti tarafından müvekkiline ait istasyona gelinilerek söküm işlemlerinin yapıldığını, ancak davacının malzemeleri almadığını, haksız yere fatura düzenlediğini, müvekkilinin bu faturalara 08/09/2011 tarihli ihtarname ile itiraz ettiğini, bilirkişi raporunda bu faturaların muhasebeleştirildiğinden bahsedilse de, yapılan bu hatalı işlemin her zaman müvekkili tarafından düzenlenecek bir iade faturası ile giderilebileceğini, yapılacak düzeltmeye mali ve muhasebe yönünden engel bulunmadığını, davacının ariyetleri kasıtlı olarak iade almadığını, işi sürüncemede bıraktığını, mahkemenin bu husus üzerinde hiç durmadığını, davacının faturaları 2011 yılı Ağustos ayında düzenlediğini, oysa 2011 yılı Mart ayında temerrüde düştüğünü, davacının hakkın kötüye kullanılması yasağına aykırı davrandığını bildirmiştir. Davalılar vekilinin istinaf dilekçesi ekinde sunulan 08/09/2011 tarihli ihtarname fotokopisinin içeriğinden davalı şirketin davacı tarafından düzenlenen faturalara itiraz ettiği görülmüştür. Dosyada bulunan 12/05/2006 tarihli bayilik sözleşmesinin 32.maddesinde; feshin sonuçlarının düzenlendiği, 32/b maddesinde; 31.maddesinin b.c,d fıkraları uyarınca fesih halinde bayii 32/a maddesinin hükümlerini aynen uygulanacağını kabul ettiği, buna göre 32/a-cc maddesinde ariyet olarak verilen malzeme ve teçhizat ve montajı yapılan tüm sökülebilecek malzeme ve teçhizatı aynen iade etmeyi, iade edemiyorsa PO defterleri üzerinden bedellerini ödemeyi ve yine varsa PO tarafından yapılan sabit yatırımların (bina, kanoti , saha betonu gibi) ödeme tarihlerindeki değerlerle belirlenecek bedellerini ödemeyi kabul ettiği, taraflar arasındaki 12/05/2006 tarihli protokolün 11/a-cc maddesinde; satış yerinde PO tarafından kendisine ariyet olarak verilen malzeme ve teçhizatı ve montajı yapılan tüm sökülebilecek malzeme ve teçhizatı aynen iade etmeyi, iade edemiyorsa PO tarafından tespit edilen rayiç bedellerini ödemeyi ve yine varsa PO tarafından yapılan sabit yatırımların ödeme tarihindeki değerlerle belirlenecek bedellerini ödemeyi kabul ettiği, ariyet sözleşmesinin 20.maddesinde ise; ariyet alanın iade ve/veya fesih ihbarını tebliğden itibaren 15 gün içinde söz konusu malzeme ve teçhizatı sağlam ve kullanıma salih bir şekilde PO’ya veya PO’nun göstereceği şahıs veya şirkete geri vereceği, sökme giderlerinin ariyet alana, taşıma giderlerinin PO’ya ait olduğu, ariyet alanın bu süre içinde malzeme ve teçhizatı vermez ise PO’nun üçüncü maddede belirtilen istasyona giderek bu malzeme ve teçhizatı söküp almasına muvafakat ettiği yolunda hüküm bulunduğu görülmüştür. Davalı şirket tarafından davacıya gönderilen 14/02/2011 tarihli ihtarname ile; sözleşmenin 11/04/2011 tarihinde sona ereceği, bu tarihten itibaren yeni bir sözleşme üzerinde anlaşılamaz ise sözleşme yapılmayacağı, bu nedenle de 15 gün içinde intifanın terkininin istendiği görülmüştür. Davalı şirket tarafından davacıya gönderilen 14/03/2011 tarihli ihtarnamenin konu kısmında bayilik sözleşmesinin feshi, ariyet malzemelerin teslim alınması ve intifa hakkının silinmesi talebinin belirtildiği, sonuç kısmında ise tarafların anlaşmaması halinde yeni bir sözleşme yapılmayacağı, bu nedenle 11/04/2011 tarihini takip eden 15 gün içinde intifa hakkının tapudan terkin edilmesinin istendiği görülmüştür. Davalı … tarafından imzalanan taahhütname ve kefaletname başlıklı belge içeriğinde; davalı şirketin 12/05/2006 tarihli sözleşme kapsamında PO’ya doğmuş ve doğacak borçları nedeniyle 500.000,00 TL’ye kadar müşterek borçlu müteselsil kefil olmayı kabul ettiği görülmüştür. Davacı tarafından davalı şirkete düzenlenen 12/08/2011 tarihli faturanın 9.229,49 TL bedelli olduğu, 25/08/2011 tarihli faturanın ise 1.630,82 TL bedelli olduğu görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 30/03/2015 havale tarihli bilirkişi raporunda; davalı tarafın ticari defterlerinin kapanış tasdiklerinin bulunmadığı, davacı tarafından düzenlenen faturaların davalı şirketin yasal defterlerinde kayıtlı olduğu ve muhasebeleştirildiği, davalı şirket merkezinde yaptıkları inceleme ve tespitlerde ise sabit nitelikteki alt yapı yatırımlarının amortisman sonrası kalan bedellerinin davalıya fatura edildiği, davalının bu faturaları defterlerinde muhasebeleştirdiği, davacının davalı şirketten 10.748,87 TL alacağı olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 05/10/2016 tarihli bilirkişi raporunda; davalıya ait istasyonda inceleme yapıldığı, faturanın kanal alt yapı betonlamasına ait olduğu, pompalar arasında bağlantı için gerekli olan kanalların mevcut olduğu ve halen kullanılmakta olduğu, bunların sabit yatırım niteliğinde olup sökülmesinin mümkün olmadığı, değerinin 4.188,34 TL olarak davalıya fatura edilebileceği, ayrıca PO’ya ait totem betonu kullanım olsa dahi kanalların kullanıldığı, bunlarla ilgili tutarın ise 1.735,33 TL olduğu, ayrıca ariyet konusu kasa ve koltuğun depoda olup sağlam ve kullanılabilir durumda olduğu, mevcut haliyle 50,00 TL değerinde olduğu, stantların 150,00 TL, kasa ve banko modüllerinin 300,00 TL, duvar tipi rafların ise 1.000 TL değerinde olduğu, toplam tutarın 7.423,67 TL olduğu, yine ariyet konusu menkul mallardan dağıtım panoları ile teknotes hava ölçüm tesisatının davalı şirkete fatura edilebilecek tutarının 256,75 TL olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, bayilik sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Davacı taraf, sözleşme çerçevesinde düzenlediği iki adet fatura nedeniyle davalılardan alacaklı olduğunu iddia etmiş, davalılar ise davanın reddini savunmuştur. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda davacının alacağına dayanak teşkil eden faturaların davalı şirket defterlerinde kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Bilindiği üzere tacirin ticari defterlerindeki kayıtların lehine delil özelliği bulunduğu gibi, aleyhine de delil özelliği bulunmaktadır. Söz konusu faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, bu durumun davalı aleyhine delil niteliği taşıdığı görüldüğünden bu konudaki istinaf talepleri yerinde değildir. Öte yandan her ne kadar davalı tarafça istinaf dilekçesi ekinde 08/09/2011 tarihli ihtarname ile faturalara itiraz edildiği belirtilmiş ise de, söz konusu bu itirazın 8 günlük itiraz süresi içerisinde yapıldığı hususu ispatlanamamıştır. Zira 30/03/2015 havale tarihli bilirkişi raporunun 4.sayfasında, faturaların davalının yevmiye defterinin 12/08/2011 ve 25/08/2011 tarihli yevmiye maddelerinde muhasebeleştirildiğinin belirtildiği görülmüştür. Davalı tacir olup bütün işlem ve eylemlerinde basiretli davranması gerekir. Dolayısıyla bu faturalar nedeniyle davacıya borçlu olduğunun kabulünde usule aykırı bir yön bulunmamaktadır. Açıklanan bu yönler itibariyle davalılar vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Ne var ki, mahkemece her iki faturanın toplam tutarı üzerinden yazılı olduğu şekliyle fatura tarihlerinden itibaren faize hükmedilmesi usule aykırıdır. Zira davalı tarafın usulüne uygun bir şekilde temerrüde düşürüldüğüne dair delil ibraz edilmemiştir. Kaldı ki bu haliyle hüküm fıkrasında faturaların tarihi ve hangi miktara hangi tarihten itibaren faiz işletileceği açık olmadığından hükmün infazında duraksama olacaktır. Bu yön itibariyle davalılar vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü gerekmiştir. Hal böyle olunca davalılar vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne, kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalılar vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,2-İstanbul 12.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/06/2017 tarih, 2014/871 Esas, 2017/471 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3- Davanın kısmen kabulü ile; 10.748,87 TL’nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 4-Alınması gereken 734,25 TL harçtan, peşin alınan 183,60 TL harcın mahsubu ile bakiye 550,65 TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye irad kaydına,5-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 212,60 TL toplam harç, 206,30 TL keşif harcı, 284,00 TL tebligat ve posta ücreti , 100,00 TL keşif yol ücreti ve 1.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.302,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 6-Davacı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 1.980,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,7-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalılara iadesine, 8- İstinaf aşamasında davalılar tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 40,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam125,70 TL’nin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, 9-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,10-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.21/01/2021