Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/922 E. 2021/505 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/922 Esas
KARAR NO: 2021/505
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/11/2017
NUMARASI: 2015/118 E. – 2017/196 K.
DAVANIN KONUSU: Tecavüzün Ref’i, Tespiti; Markanın Hükümsüzlüğü; ticaret Unvanının Silinmesi, Erişimin Engellenmesi İstemli
KARAR TARİHİ: 11/03/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Dava vekili dava dilekçesinde; davacı firmanın … de tescil edilerek kurulduğunu,05/12/2011’de www…..com, 25/12/2011’de www….com ve www….com, 18/03/2013’te www ….com.tr alan adlarını alarak kullanmaya devam ettiği, ayrıca kuruluşuyla eş zamanlı olarak “…” ibaresini “…” şeklinde logosuyla birlikte fiilen markasal olarak kullanmaya başladığı;Davalı firmanın 13/03/2013’te tescil edilerek kurulduğu, 19/03/2013’te www…..com alan adını aldığı ve TPE nezdinde 39 uncu sınıfta 2013/30887 sayılı “… + ŞEKİL” ve … sayılı “… + ŞEKİL” marka başvurularını yaptığı,Davalının Kadıköy …. Noterliği aracılığıyla davacıya 24/04/2015 tarih ve … yevmiye sayılı bir ihtarname gönderdiği; davacıyı ticaret unvanında ve ticari faaliyetinde “…” ibaresini kullanmak suretiyle marka hakkına tecavüz ve iltibasta bulunmakla itham ettiği, davacının Beyoğlu …. Noterliği kanalıyla 08/05/2015 tarih ve … sayılı cevabi bir ihtarname göndererek “…” ibaresi üzerinde öncelik hakkı bulunduğunu dile getirdiği ve davalıdan kendi unvan ve alan adlarından “…” ibaresini kaldırmasını ve marka başvurularını geri çekmesini talep ettiği, davalının kendisine verilen süre içerisinde davacının bu talebini yerine getirmemesi nedeniyle iş bu davanın açıldığı;İleri sürülerek, “…” ibaresinin ve “…” şeklinin davalıca sonraki haksız unvan , alan adı ve marka tescili ve başvurusunun davacının unvanına, alan adına ve fiili markasal kullanımına iltibası, haksız rekabet ve tecavüz oluşturduğunun tespiti ile bu tecavüzün önlenmesine, tecavüzün men’ine, ref’ine ve kal’ine karar verilmesi, davalının tescilli markası ile marka başvurusunun hükümsüzlüğüne ve hükmün ilanına karar verilmesine, davalının ünvanındaki “kuantum” ibaresinin silinmesine, davalının com. uzantılı alan adına Türkiye’de erişimin yasaklanmasına ve engellenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep edilmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacının tescilli bir markasının bulunmadığı; davalının ise 39 uncu sınıfta tescilli … sayılı “…” markasının sahibi olduğu ve işbu markasını yasal zeminde kullandığı; tescilli bir markanın kullanımının tecavüz teşkil etmeyeceği; davacının davalı markasını bilebilecek durumda ve bilmesi gerekirken sessiz kaldığı, tescil sürecinde markaya itiraz etmediği, aynı sektörde bulunmalarına rağmen hukuki yaptırımlarda bulunabilme hakkını kullanmadığı, gelinen noktada davacının sessiz kalmak suretiyle hak kaybına uğradığını, davacının kötü niyetli olduğu,davacının kullandığı ibare “…” iken davalının markasının “…” ibareli olduğu ve bu markaların fonetik, renk, yazım şekli ve tertip tarzı bakımından ayırt edici nitelikte olup halk tarafından karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı Savunularak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… davacı vekili davalının 2015/34965 sayılı markasının hükümsüzlüğünü talep etmiş ise de, marka tescil kayıtlarından ….sayılı şekil + … ibareli markanın 39. Sınıfta tescil başvurusu yapılmışsa da dava tarihi olan 18/06/2015 tarihinde henüz tescil edilmediği, davanın zamansız açıldığı gerekçesiyle bu markanın hükümsüzlüğü davasının süre yönünden reddine, Davalının …sayılı şekil + … international markasının 03/04/2013 başvuru tarihi itibariyle 35 ve 39. Sınıflarda davalı adına tescil edildiğinin anlaşıldığı, davacının atom şekli + … markasının başvuru tarihinin 02/05/2013 tarihli olduğu, 35 ve 39. Sınıflarda tescil edildiğinin görüldüğü, davacı tarafça dosyaya kuantum ibaresini ve atom şeklini marka olarak kullandığını ispatı yönünden 20/03/2012 tarihli ve … sayılı bir adet fatura ile kartvizit sunulduğu, faturada ticaret ünvanının … ibaresinin büyük yazıldığı ön plana çıkarıldığı ve atom şeklinin logo olarak şirket unvanının üzerinde kullanıldığının görüldüğü, davacı ve davalı tarafın internet sitelerinde ve internet alan adı tescil kayıtları üzerinde bilgisayar mühendisi, marka vekili ve sektör bilirkişisi tarafından yapılan incelemede www…..com alan adının 05/12/2011, www…..com alan adının 25/12/2011, www…..com alan adının 25/12/2011, www….com.tr alan adının 18/03/2013 tarihinde davacı şirket adına tescil edildiği ve davalı adına www…..com alan adının 19/03/2013 tarihinde davalı adına tescil edildiğinin tespit edildiği, kuantum ibareli alan adlarının davacı tarafça daha önce tescil edildiğinin görüldüğü, bilirkişi heyeti tarafından internet sitelerinin arşiv kayıtları üzerinde inceleme yapılmış, … alan adına ilişkin en erken kaydın 03/07/2013 tarihli olduğu, markasal kullanımın tespiti yönünden yapılan incelemede; web sayfasının üst kısmında, atom şeklinin logo olarak yer aldığı ve altında ” … ” ibaresinin markasal kullanıldığı, davalının internet sitesinin en eski kaydının 23/06/2013 tarihli olduğu fakat bu tarihte sitenin yapım aşamasında bulunduğu, markasal kullanımın söz konusu olmadığı, sitenin açılmış hali olan en eski tarihi olan 18/12/2014 tarihli olduğu, arşiv kaydında sayfanın başında ” … ” ibaresinin markasal olarak kullanıldığı, ibarenin altında “transport/logistic/forwardıng ” ibarelerinin yazıldığı, davacı tarafça sunulan e postalardan dava dışı … firmasından bir yetkilinin davacı ve davalının e posta adreslerine mesaj göndererek “Haydarpaşa limanına boşaltılacak bir yükün bilgilerinin iletilmesini istediği” davalı firmadan … adlı bir yetkilinin davacının e posta adresini de koyarak cevap verdiği ve ” taşımanın kendilerine ait olmadığını, Türkiye’de 2 tane benzer lojistik firma bulunduğunu, gerekli şirkete bilgi gönderebilinirse daha sağlıklı olacağını” bildirdiğinin anlaşıldığı, TTK 50/1 maddesinde “ticaret unvanının, ticari dürüstlüğe aykırı biçimde bir başkası tarafından kullanılması halinde hak sahibinin bunun tespitini, yasaklanmasını, haksız kullanılan ticari unvanı tescil edilmişse kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini veya silinmesini isteyebilir” düzenlemesinin mevcut olduğu, davacının ticaret sicil müdürlüğünden celp edilen kayıtlarından “…. Ve Tic. …” ticaret unvanı ile 28/11/2011 tarihinde , davalı şirketin ise 13/03/2013 tarihinde “… Tic. Ltd. Şti.” Unvanı ile 13/03/2013 tarihinde tescil edildiği, aynı sektörde faaliyet gösterdikleri, davacının ticaret unvanının daha önce tescil edildiği, tüzel kişi tacir olan davalı şirketin davacının ticaret unvanında bulunan Kuantum ibaresine, faaliyet alanını gösteren ve ayırt edici özelliği bulunmayan … Tic. Ltd. Şti. İbarelerini eklemek suretiyle ticaret unvanı olarak tescil ettirmesinin, basiretli tacir olarak hareket etmekle yükümlü bulunan davalı yönünden iyi niyetli bir hareket olarak kabul edilemeyeceği, davacının tescil tarihi itibarıyla kuantum ibaresi üzerinde hak sahibi olduğu, aynı sektörde faaliyet gösteren ve fiilen de karışıklığa neden olduğu, mail yazışmaları ile ispatlanan davalının ticaret unvanından kuantum ibaresinden terkinini talep etmekte davacının TTK 50/1 maddesi gereğince haklı olduğu kanaatine varıldığı, dava tarihinde yürürlükte bulunan 556 sayılı KHK da marka korumasının tescil yoluyla elde edileceğine dair 6. madde düzenlemesi bulunmakla birlikte 8/3-A bendi gereğince tescilden önceki hak sahipliğinin (önceye dayalı hak) kabul edildiği, karma sistem benimsendiği, davacının ticaret unvanının ayırt edici unsuru olan kuantum ibaresini 2011 yılında tescil ettirdiği, internet sitesi alan adlarında ve www…..com internet sitesinde (03/07/2013 tarihli arşiv kaydında) atom şekil logosu ile kullanmak suretiyle ayrıca … ibaresini ve atom şeklini dosya kapsamına sunulan 20/03/2012 tarihli faturada markasal olarak kullanmak suretiyle öncelikli hak sahibi olduğu, davacının davalının marka tescil başvuru tarihi olan 03/04/2013 tarihinden önce kuantum ibareli ve atom şekli bulunan markayı kullanmak suretiyle markanın gerçek hak sahibi olduğu kanaatine varıldığı, davalı markasının tescil tarihi ile dava tarihi göz önüne alındığında,davalı tarafın sessiz kalmak suretiyle dava açma hakkının yitirildiğine dair iddiasının yerinde olmadığı kanaatine varıldığı, davalının tescilli markasını kullandığı, kötü niyetli markayı tescil ettirdiğinin ispatlanamadığı, tescilli markanın kullanılmasının ise markaya tecavüz ve haksız rekabete neden olmayacağı göz önüne alınarak markaya tecavüz ve haksız rekabet davasının reddine karar vermek gerektiği, internet sitesi alan adlarında ilk tescil ettiren alır prensibinin geçerli olduğu, yerleşik yargı kararları ile kabul edilmekle davacının kuatum ibareli alan adlarının 2011 tarihli olduğu, davalının alan adının ise 19/03/2013 tarihinde tescil edildiği göz önüne alınarak davacının alan adları ve markası ile iltibas teşkil eden www…..com alan adlı internet sitesine erişimin engellenmesine karar vermek gerektiği, gerekçesiyle neticeten; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, davalının … sayılı markasının hükümsüzlüğüne ilişkin dava zamansız açılmakla reddine, davalının… sayılı markasının hükümsüzlüğü, davacı markasına tecavüz ve haksız rekabete yönelik davanın esastan reddine, davalının ticaret ünvanından “…” ibaresinin silinmesi ve terkini talebinin kabulüne, davalının www….com alan adlı internet sitesine erişimin engellenmesine, hüküm kesinleştiğinde masrafı davalı taraftan alınarak, tirajı yüksek 5 gazeteden birinde ilanına..” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin Davalının 2013/30887 sayılı (… + ŞEKİL) markasına ilişkin hükümsüzlük isteminin kabulü gerektiği belirtilmiş ise de hükümde hükümsüzlük talebinin reddine karar verilmiş olması nedeni ile hüküm ve gerekçenin çeliştiğini, gerekçede belirtildiği üzere davalının 2013/30887 sayılı (… + ŞEKİL) markasının hükümsüzlüğünün kabulüne karar verilmesi gerektiğini, Davalının 2015/34965 sayılı (… + ŞEKİL) markasına ilişkin hükümsüzlük davasının zamansız açılmakla reddine karar verilmiş ise de; başvuru aşamasında olan markaya ilişkin hükümsüzlük davası açıldıktan daha sonra tescil gerçekleşmişse, usul ekonomisi gereğince davaya bakılmaya devam edileceğine dair Yargıtay 11.HD’nin 2006/12731 Esas – 2007/15111 Karar sayılı ilamının olduğu, doktrindeki görüşlerin de sunulduğunu, dava içinde tescili gerçekleşen … + ŞEKİL) markasının ise, davalının ilk markasının serisi niteliğinde olduğundan 2015/ 34965 sayılı (… + ŞEKİL) markanın da hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, 9 nolu hüküm fıkrasında; davalı vekilinin yararına hem reddedilen markanın hükümsüzlüğü yönünden, hem markaya tecavüz talebinin reddi yönünden, hem de reddedilen haksız rekabetin tespiti yönünden üç ayrı vekalet ücretine hükmedilmişse de; Dilekçenin netice kısmındaki ilk paragrafta genel aykırılık hallerini belirtilerek (ünvanda, alan adında; markasal hakta) iltibasın varlığı, bu durumun haksız rekabet ve haklara tecavüz oluşturduğu ve bunun durdurularak ortadan kaldırılması anlatılmak istendiğini, a-b-c-d-e bentlerinin ise talepleri içermekte olduğunu, reddedilen talep sadece hükümsüzlük olduğundan kabul edilmemekle birlikte aksinin kabulü halinde sadece tek bir karşı yan vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, Markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti yönünden bir talepelri olmadığını, olmayan talebin reddi ve buna bağlı ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının doğru olmadığını,Hükmün ilanı talep edilmiş olmasına rağmen bu hususta olumlu olumsuz karar verilmemiş olmasının hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin gerekçesi ile hükmün çelişkili olduğunu,Ticaret unvanından terkine ilişkin kararın yerinde olmadığını, davacının tescilli/tescilsiz bir markası bulunmadığından davacının dayanağı kendi ticaret ünvanı olduğundan görevli Mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, tarafların faaliyet konusunun farklı olduğunu, Davacı firmanın NACE KODU “52.29.90” iken müvekkili firmanın NACE KODU “52.29.06” olduğunu, müvekkilinin “taşımacılık” işi yapmaktayken davacının ise “taşımacılığı destekleyici faaliyetler” yapmakta olduğunu, davacının tescil edildiği şekli ile faaliyet göstermediğini, müvekkilinin tescil alanına tecavüz ettiğini, müvekkili firmanın Limited şirket olup, sektörde Kuantum olarak bilinmekte olduğunu davacının ise şahıs şirketi olup, sektörde “…” olarak bilindiğini, resmi evrakları bu şekilde düzenlemekte olduğunu ve banka hesaplarının şahıs adına işlem görmekte olduğunu, ayırt edicilik oluştuğunu, İnternet alan adına ilişkin verilen kararın hatalı olduğunu, davacının tescilli markası olmadığını, “…” ibaresi üzerinde esas hak sahibi olmadığını, “…” markasını web sitesi üzerinde kullanmadığını, websiteleri birbirlerinden oldukça farklı olup www…..com” alan adı ile davacının kullanımının karıştırma ihtimali olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE Dava, ticaret unvanına, alan adına ve fiili markasal kullanıma haksız rekabet ve tecavüz oluşturduğunun tespiti, meni, refi, kali, erişimin engellenmesi ve markaların hükümsüzlüğü, ticaret unvanındaki … ibaresinin silinmesine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı ve davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Her iki taraf vekilli kararın gerekçesi ile hüküm arasında çelişki olduğunu ileri sürmüştür. Dosyada kısmen farklı yönde iki ayrı bilirkişi heyeti raporu mevcuttur. İlk derece mahkemesinin kararının gerekçesinde davalı adına tescilli 2013/30887 sayılı (… + ŞEKİL) markasına ilişkin hükümsüzlük isteminin kabulü gerektiği belirtilmiş ise de; hüküm fıkrasında 2013/30887 sayılı markanın hükümsüzlüğü isteminin esastan reddine karar verildiği görülmektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 298/2. Maddesine göre; “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz”. Kararın gerekçe kısmı ile hüküm fıkrası arasında uyumsuzluk oluşacak şekilde sonuca gidilmesi yerinde görülmemiş, bu durumda öncelikle anılan çelişki giderilerek ilk derece mahkemesince usulüne uygun, istinaf denetimine elverişli hüküm tesisi gerekli olmakla HMK 355, 353/1-a-6 maddesi gereğince kararının kaldırılması gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin istinaf isteminin kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının HMK 355, 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, kaldırma sebebine göre sair hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-a-6, 355 maddeleri gereğince İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2015/118 Esas, 2017/196 Karar sayılı 28.11.2017 Tarihli kararının KALDIRILMASINA, – Yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,2-İstinaf talebi kısmen kabul edildiğinden davacı ve davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davacı yanca yapılan istinaf posta gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,- -İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 60,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 158,10TL’nin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 3-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 11/03/2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.