Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/92 E. 2020/2253 K. 25.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/92 Esas
KARAR NO: 2020/2253
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/07/2017
NUMARASI: 2014/1217 E. – 2017/850 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 25/12/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı dava dilekçesinde özetle; davalı şirketten satın aldığı … plakalı 2012 model … marka otobüsün arızalı çıktığını ve bu arızanın giderilmesi tamir süresinin 3 ay sürdüğünü ve ticari olan aracın kendilerine zararının 18.000,00 TL olduğunu, bu zararın ödenmesi için Büyükçekmece … Noterliğinin 22/08/2013 tarihli … no.lu ihtarnamesinin çekildiğini, ihtarnamenin davalıya 23/08/2013 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen ödenmediğini belirtmiş ve davalı şirketten 18.000,00 TL’nin yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu aracın ticari olduğunu, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacının talep ettiği tazminat miktarının fahiş olduğunu, davacının dava dilekçesinde belirttiği aracının tek bir girişinde 3 ay boyunca serviste kaldığı iddiasının mesnetsiz gerçek dışı bir iddia olduğunu, davacının bu iddiasının dayanağının anlaşılamadığını, aracın birkaç kez servise getirildiğini, hiçbirinde 3 ay süreyle tek seferde serviste tamirat için kalmadığını, davanın hiçbir delile dayanmayan iddiasının neye göre hesaplandığının belli olmadığını, bu nedenle davanın reddini, dava konusu aracın azami tamir süresi olan 30 iş gününden fazla serviste kaldığı kabul edilse dahi Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına dair yönetmelik uyarınca otomobiller için azami tamir süresi 30 iş günü olduğundan, dava konusu aracın serviste fazla kaldığı gün nedeniyle uğranılan zarar hesaplanırken azami tamir süresi olan 30 iş gününün bu süreden çıkarılarak hesaplama yapılması gerektiğini belirtmiş ve davanın usulden ve esastan reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince; “…davanın davacıya ait aracın serviste kaldığı günler için ikame araç bedeli istemine ilişkin olduğu, dosya kapsamından avalının ithalatçısı olduğu … marka 2012 model aracın davacı tarafından satın alındığı, aracın 19/09/2011 tarihinde trafiğe çıkarıldığı, bu tarihten sonra yakın aralıklarla araçta sık sık arıza meydana geldiği, aracın 24 adet servis kaydının bulunduğu, aracın rutin bakım işlemleri ve davacıdan kaynaklanan trafik kazaları dışında servislerde toplam 56 gün geçirdiği, normal şartlarda aracın serviste kaldığı süreden makul sürenin düşülmesi sureti ile hesaplama yapılması gerektiği, ancak somut olayda aracın sık sık arıza vermesi sebebi ile davacının aracını servise götürmek zorunda kaldığı, arıza sayısının makul olmadığı bu nedenle makul süre indirimi cihetine gidilmemesi gerektiği kanaatine varılarak bilirkişi raporu doğrultusunda ikame araç bedeli ve zarar hesabı dikkate alındığı, gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, 600,00TL dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davanın hem 4077 sayılı TKHK12.maddesi gereğince hem TBK 231 maddesi gereğince zamanaşımına uğradığını, Davacının zararını belgeleyemediğini, eksik ve hatalı rapora göre karar verilmesinin hatalı olduğunu, Mahkemenin gerekçesinde arıza sayısının makul olmadığı belirtilerek makul süre indirimine gidilmemesinin hatalı olduğunu, bu yönde takdir yetkisi öngörülmediğini, Müvekkilinin aracın servis hizmetini sağlayan olmadığını, uyuşmazlığın dayanağı eser sözleşmesinin tarafı olmadığını, yetkili servislerin ayrı tüzel kişilikleri olduğunu, Davacının yetkili servislere giderek onarım hakkını kullandığını, Müvekkilinin davacı ile arasında sözleşme ilişkisi olmadığını, Davacının ayıp ihbarında bulunmadan ayıba karşı tekeffül hükümlerine dayanamayacağını, Davacı servis süresinin olması gerekenden uzun olduğunu iddia ediyorsa bu iddiasını yetkili servise yöneltmesi gerektiğini, Bilirkişinin raporunda azami tamir süresini dikkate almadığını, servis girişlerini ve onarım sürelerini teknik yönden irdelemediğini,bilirkişinin onarımda geçen her günü kazanç kaybına esas aldığını, davacının onarıma ne zaman izin verdiği ve teslim almakta gecikip gecikmediğinin hiç irdelenmediğini, 27.06.2013 tarihli ve 29.07.2013 tarihli servis girişleri hakkındaki açıklama ve itirazları dikkate almadığını, servis sonrası hizmet yönetmeliğinin esas alınmadığını,Davacı tacir olduğundan yetkili servislerin ikame araç tahsis yükümlülüğünün de olmadığını, belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ayıplı satış nedeni ile uğranıldığı iddia olunan zararın tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı, zararının tahsili istemi ile dava açmış, mahkemece davacının talebi ikame araç bedeli istemine yönelik olduğu kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacı yanca istinaf kanun yoluna başvurulmamış olmakla istinaf incelemesi bu kapsamda değerlendirilmiştir. Davalı süresinde zamanaşımı definde bulunmadığından HMK 357.maddesi gereğince davalı vekilinin zamanaşımı iddiası istinaf aşamasında incelenmemiştir. Ancak davalı aşamalardaki savunmalarında husumet, ayıp ihbar sürelerine ilişkin itirazlarını sunmuş ise de, mahkemece bu hususta herhangi bir değerlendirme yapılmadan esas hakkında karar verildiği anlaşılmaktadır. Dava konusu aracın faturasına göre; aracın satıcısının davalı değil, dava dışı … AŞ olduğu sabittir. Davalı vekili, müvekkilinin … marka araçların Türkiye distribütörü/ithalatçısı olduğunu beyan etmiştir. İthalatçının sorumlu tutulabilmesi için öncelikle mahkemece aracın garanti belgesinin taraflardan celbi ile davacının zarar iddiasının araçtaki üretim hatasından mı kullanıcı hatasından mı kaynaklandığının tespiti ile aracın garanti edilen azami tamir süresini aşan süre olup olmadığının bilirkişi tarafından tespiti ile buna göre değerlendirme yapılması gerekir. (Y.19HD, 2018/2890, 2020/39 Karar sayılı,23.01.2020 Tarihli ilam) Aracın 24 adet servis kaydı olduğu ve müteadit aralıklarla toplam 63 gün serviste kaldığı görülmekte ise de; bu kayıtların tazminatı gerektirip gerektirmediğinin ayrı ayrı incelenmesi, keza aracın 05.08.2012, 08.08.2012, 21.08.2012 27.07.2013’te olmak üzere 4 kez trafik kazası nedeni ile tamirde kaldığı belirtildiğinden bu durumun da teknik yönden incelenmesi gereklidir. Davalı vekilinin rapora karşı teknik itirazları değerlendirilmeden eksik bilirkişi raporuna göre karar verilmesi hatalıdır. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin isteminin kısmen kabulüne, sair hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığında, HMK 353/1.a.6 maddesi gereğince kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüne, 2-İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1217 Esas, 2017/850 Karar sayılı 12.07.2017 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, -Yargılamaya devam olunmak üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kısmen kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davalı tarafa iadesine, 4-İstinaf aşamasında davalı tarafça yapılan yargılama gideri olan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 53,40 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 174,70 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-İnceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 25/12/2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.