Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/906 E. 2018/1205 K. 21.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO : 2018/906 Esas
KARAR NO : 2018/1205
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/146
DAVANIN KONUSU : Marka (Tecavüzün Mevcut Olmadığının Tespiti İstemli)|Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli)
KARAR TARİHİ : 21/05/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin KPSS A Grubu kadrolarına yönelik sınavlarına hazırlık alanında faaliyet gösterdiğini, davalının 2005/49066 sayılı markasının 16 ve 41.sınıflarda tescilli olduğunu, müvekkilinin ticaret unvanında yer alan ” … ” ibaresinin müvekkilinin faaliyet gösterdiği alanda ayırt edicilik vasfı ve markasal değerinin bulunmadığını, hatta müvekkili tarafından 2014/46527 sayılı ” … ” ibareli marka başvurusunun kurum tarafından reddedildiğini, davalının markasının zayıf marka olduğunu belirterek davalının marka tescilinin iptaline, sicilden terkinine ve davalının markadan doğan haklarının müvekkiline karşı kullanılmasının engellenmesi yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Davalı vekili karşı davasında ise müvekkilinin ” … ” markasının tescilli olup korunduğunu, bu markanın davacı tarafından haksız bir şekilde işletme adı olarak ve davacıya ait internet sitelerinde alan adları ile haksız bir şekilde kullanıldığını belirterek davacı – karşı davalının … ibaresinin kullanımının durdurulmasını, ilgili ürün ve hizmetlerin reklam ve tanıtımlarının yapıldığı katalog, broşür ve diğer tanıtım araçlarının toplatılması ve internet sitesinin erişimine engellenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, tarafların ihtiyati tedbir taleplerinin kısmen kabulüne, davacı – karşı davalının SMK 159/2-c bendi gereğince 100.000,00 TL nakdi teminat yatırması ya da teminat mektubu ibraz etmesi halinde davalı – karşı davacının … markasından doğan haklarını davacı – karşı davalıya karşı kullanmasının önlenmesine karar verilmiş, kararı davalı – karşı davacı vekili istinaf etmiştir.
Davalı- karşı davacı vekili istinaf sebebi olarak; davalı- karşı davacı yönünden yaklaşık ispat koşulunun sağlanmadığını, bu nedenle talebin reddi gerektiğini, müvekkili markasının ilgili sınıflarda kullanılmadığının ispat vasıtası olabilecek herhangi bir delil ibraz edilmediğini, koşulla tedbir kararı ile korunması gereken tarafın müvekkili şirket olduğunu, zira müvekkilinin “kadro” ibareli markanın tek ve gerçek sahibi olduğunu, davacı – karşı davalının ” a kadro akademi ” şeklinde tescilsiz ve 2016 itibariyle tescil başvuruları reddedilen ibareleri kullanımının SMK uyarınca markaya tecavüz teşkil ettiği gibi TTK gereğince de haksız rekabete sebebiyet verdiğini, 6768 Sayılı Kanun uyarınca müvekkili lehine tedbir kararı verilmesi gerektiğini, davacının “…” ibaresini kullanımının durdurulması gerektiğini, müvekkilinin ihtiyati tedbir talebinin reddininin doğru olmadığını, karara dayanak gösterilen bilirkişi raporunun hukuka aykırı olduğunu, raporun marka mevzuatına da uygun olmadığını, zira davalıya ait …. logosunun müvekkilinin tescilli kadro markasına gerek görsel olarak , gerek konsept ve yazılış olarak tecavüz ettiğini, Yargıtay uygulamasının da benzer olduğunu, yine işitsel olarak da kavramsal olarak da benzerlik bulunduğunu, a kadro sınavı normal sınav gibi bir yoruma gitmenin zorlama bir yaklaşım olduğunu, bütüncül değerlendirme yapılması gerektiğini, davacı-karşı davalı aleyhine Bakırköy 1.FSHHM’nin 2017/99 D.İş sayılı dosyasında yaptırılan tespit sırasında alınan bilirkişi raporunun tüm iddialarını doğruladığını bildirmiştir.
Davalı markasının 2005/49066 tescil numaralı olup 5,16,21 ve 41.sınflarda tescilli olduğu, 15/10/2005 ‘de tescil edildiği, 15/11/2015 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle yenilendiği ve 31/01/2008 tarihinde resmi marka gazetesinde yayınlandığı görülmüştür.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan dosyaya gelen 09/08/2017 tarihli yazı ekinde; davacının yapmış olduğu 2014/46527 numaralı ” a kadro eğitim kurumları ” ibareli marka tescil başvurusunun 556 Sayılı KHK’nun 7/1-c maddesi uyarınca reddedildiği görülmüştür.
Yargılama sırasında alınan iki kişilik bilirkişi raporunda; tarafların faaliyet alanlarının aynı sektör olan eğitim öğretim sektörü olduğu, davalının markası ile davacı logosunun hitap ettiği ortalama tüketici kitlesinin a grubu olarak tabir edilen devlet kadrolarına hazırlanan öğrenci kadrosu olduğu, bu kitlenin diğer öğrencilerden daha eğitimli ve daha seçici olacakları dikkate alındığında ve ayrıca her iki işaret de bütüncül olarak değerlendirildiğinde, davacı-karşı davalının web sitelerinde ” …Eğitim Kurumları ” logosunu ihtiva eden kullanımların tescilli Kadro markasına dair bulunduğu sanmaların yahut da davanın tarafları arasında idari ve mali bir bağlılığın bulunduğu düşüncesine kapılmanın pek muhtemel olmadığı, iltibas tehlikesinin oluşmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
Davalı-karşı davacı tarafından Bakırköy 2.FSHHM’nin 2017/99 D.İş sayılı dosyasında davacı-karşı davalı aleyhine yaptırılan tespit sırasında düzenlenen 10/08/2017 tarihli tespit bilirkişisi raporunda; ” … ” markasının tescilli olduğu, aleyhine tespit istenilen tarafın tespit konusu ibareye herhangi bir marka tescili veya korumaya değer bir sınai hakkı bulunmadığı, tespit isteyenin 2005/49066 başvuru numaralı markasının ayırt edici unsurunun kadro ibaresi olduğu, bu markanın ..” ifadesi eklenmek suretiyle “… ” şeklinde keşif mahallinde bulunan tabela, ürünler, broşür ve afişler üzerinde kullanıldığı, kullanımın ortalama tüketici nezdinde iltibasa yol açacak şekilde olduğu, yine aleyhine tespit istenilen tarafın ” .. ” ibare ile sunulan hizmetin ve dağıtımı hazır bulunan ürün ve afişlerin tespit isteyenin tescilli … numaralı ” …” ibareli markası ile aynı faaliyet kolunda hizmet ve ürün sunduğu, bu haliyle ayırt edilemeyecek şekilde benzer olduğunun bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE:
Dava, davalıya ait marka tescilinin iptali ve sicilden terkini talebine ilişkin olup, karşı dava ise markanın karşı davalı tarafından haksız biçimde işletme adı olarak kullanıldığı iddiasıyla markaya tecavüzün tespiti, men’i, ref’i ve tazminat iddiasıdır. Dava ve karşı davada taraflar ihtiyati tedbir istemiştir. Mahkemece oluşturulan ve istinafa konu edilen 10/11/2017 günlü ara kararda, ” 1-Tarafların ihtiyati tedbir taleplerinin KISMEN KABULÜNE, Davacı – karşı davalının SMK 159/2-c bendi gereğine kararın tebliğinden itibaren 1 HAFTA İÇERİSİNDE 100.000,00 TL nakdi teminat yatırması yada teminat mektubunu Mahkememize ibraz etmesi halinde; davalı – karşı davacının … markasından doğan haklarını davacı – karşı davalıya karşı kullanmasının önlenmesine, 2-Kararın tebliğinden itibaren 1 hafta içerisinde teminat yatırılmadığı takdirde; davalı – karşı davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verileceğinin davacı – karşı davalı vekiline ihtarına, ” şeklinde hüküm kurulmuştur. İlk derece mahkemesi kararının yeterli açıklıkta bulunmadığı, nitekim istinafa başvuran davalı-karşı davacı vekilinin müvekkilinin ihtiyati tedbir talebinin reddedildiğini ileri sürdüğü, özellikle kararda tarafların ihtiyati tedbir taleplerinin kısmen kabulü denildiği halde davalı-karşı davacının ihtiyati tedbir taleplerinden hangisinin kabul, hangisinin reddedildiği hususunun yeterli açıklıkta bulunmadığı görülmüştür.
HMK’nun 297.maddesi hükmün kapsamını düzenlemiştir. İstinafa konu karar bu haliyle HMK’nun 297.maddesine uygun yazılmış bir karar değildir. Sağlıklı bir istinaf denetimi yapılabilmesi için HMK’nun 297.maddesine uygun bir şekilde kararın yazılması için dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı-karşı davacı vekilinin istinaf talebinin esasa dair yönler incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesinin 10/11/2017 tarihli, 2017/146 esas sayılı ara kararının KALDIRILMASINA,
2-İlk derece mahkemesince HMK’nun 297.maddesine uygun bir şekilde karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,
3-Davalı-karşı davacı vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
4-Peşin harcın talebi halinde davalı-karşı davacıya iadesine,
5-Davalı-karşı davacı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 47,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 132,70 TL’nin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, Başkan …’ün muhalefetiyle HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.21/05/2018

KARŞI OY:
TPE kayıtlarından davacının tüm marka başvurularının davalı karşı davacı markalarıyla iltibas oluşturduğu gerekçesiyle reddedilmiş olduğu görüldüğü gibi davalı markasını tescil edildiği 2005 yılından beri kullandığına dair dosyaya delil de sunmuştur. Mahkemece davacının tedbir talebi dava dilekçesinde talep edildiği şekliyle kabul edilmiş olmakla bu kabule göre davalının tedbir talebi reddedilmiş olmaktadır. Davalı markasının 2005’ten beri tescilli olması ve markalar arasında da iltibasa yol açacak benzerlik bulunması nedeniyle davalı karşı davacı lehine tedbir kararı verilmesi gerektiği gerekçesiyle çoğunluk görüşüne iştirak edilmemiştir.