Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/880 E. 2021/109 K. 22.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/880 Esas
KARAR NO : 2021/109 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/09/2017
NUMARASI : 2014/1379 E. – 2017/756 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/01/2021
İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ tarafından verilen 29/09/2017 tarihli kararına karşı, davalı tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; 01.02.2014 tanzim, 30.07.2014 ödeme tarihli, 75.000,00 TL bedelli, alacaklısı …, borçluları … ile müvekkili … olarak görünen bir adet bono ile ilgili …Bankası Sarıyer Şubesi tarafından 04.08.2014 tarihli ödememe protestosunun müvekkiline gönderildiğini, müvekkillinin protestonun tebliği ile senetten haberdar olduğunu, ancak müvekkilinin böyle bir senet imzalamadığı gibi alacaklı görünen …‘e de böyle bir borcu da bulunmadığını, haciz işlemleri ile ticari olarak müvekkilinin çok zor duruma düşürüldüğünü, haciz baskısı altında tahsilat yapılmak istendiğini, öncelikle İhtiyatı tedbir talebinin kabulü ile teminatsız veya uygun bir teminat karşılığında İİK m,72/2 uyarınca davaya konu 01.02.2014 tanzim, 30.07.2014 ödeme tarihli, 75.000-TL bedelli, bono ile ilgili olası ihtiyati haciz ve/veya İcra takibi taleplerinin önlenmesini ve durdurulmasını, davalıya herhangi bir borcu bulunmaması ve böyle bir senede imza atmamış olması kapsamında müvekkilinin dava konusu bono ile ilgili borçlu olmadığının tespitine, davalı tarafından haksız ve kötü niyetli olarak yapılan usulsüz talepler sebebiyle davalının %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; 01/02/2014 tarihinde imzalanan “Ortaklar Arası Tasfiye Protokolü ve İbraname” başlıklı sözleşme ile davalı müvekkili ve eşi …. San. Ve Tic. A.Ş.’deki hisselerinin tamamını davacının isteği üzerine … devrettiğini, protokolde …, eşi … ve oğlu … … üçüncü kişi tarafların ve taraf vekillerinin de imzası bulunduğunu, davaya konu edilen bononun protokol ile aynı tarihte, aynı anda imzası bulunan kişilerin bulunduğu ortamda imzalandığını, davacıların imza itirazlarının haksız, dayanaksız ve kötüniyetli itirazlar olduğunu, davacı bono üzerindeki imzayı, sözleşmede imzası bulunan 11 kişi dışında ayrıca ” … ” muhasebecisinin bulunduğu ortamda herkesin önünde attığını, buna rağmen imza itirazına anlam verilemediğini, şayet davacı bu kadar kişi önünde imza atmış iken, sahte imza atmış ise, bu defa sahtecilik veya nitelikli dolandırıcılık suçu işlemiş olduğunu, bu nedenle davacı tarafın tedbir talebinin ve davanın reddine, davacının haksız ve kötüniyetli olması sebebiyle davacı aleyhine % 20 den az olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 29.09.2017 tarihli 2014/1379 E.- 2017/756 K. sayılı kararıyla; “…dosya kapsamındaki deliller ile yargılama sırasında grafolog bilirkişiden alınan rapor sonucunda; alacaklısı …, borçlusu …, kefili … olan 01/02/2014 keşide tarihli ve 30/07/2014 ödeme tarihli 75.000,00 TL bedelli bonodaki kefil imzasının davacının eli ürünü olmadığı, davalı vekilinin cevap dilekçesinde belirttiği ve cevap dilekçesine eklediği …Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi Hisse devir sözleşmesi incelendiğinde; devir bedeli için 01/02/2014 düzenleme tarihli ,30/05/2014 ödeme günlü 75.000,00 ve 20.000,00 TL. Miktarlı iki adet senedin alındığının belirtildiği, davaya konu 01/02/2014 keşide tarihli,30/07/2014 ödeme günlü 75.000,00 TL. Senedin hisse devir bedeli olarak verilmediği ve bu senetten dolayı davacı … davalı …’a borçlu olmadığının anlaşıldığı” gerekçesiyle; Davanın kabulüne, alacaklısı …, borçlusu …, kefili … olan 01/02/2014 keşide tarihli ve 30/07/2014 ödeme tarihli 75.000,00 TL bedelli bonodan dolayı davacı … davalı … a borçlu olmadığının tespitine, davalının kötü niyeti ve ağır kusuru tespit edilemediğinden ve şartlar oluşmadığından davacının tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; 01/02/2014 tarihinde 11 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda davalı ve eşinin hisselerinin tamamını, davacının isteğiyle dava dışı … devrettiğini, toplantıda imzalanan protokolün 6. Bendinde bu hususun yazıldığını, aynı toplantıda herkesin gözü önünde davaya konu senedin de içerisinde bulunduğu 6 adet bononun … ve kefil olarak davacı tarafından imzalandığını, davacının kötüniyetli olduğunu, -mahkemenin Adli Tıptan rapor alınması taleplerini reddetmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacının imza attığı bütün belgelerdeki imzaları arasında farklılık olduğunu, karakteristik bir özelliğinin bulunmadığını, çok sayıdaki belgelerdeki imzalarının hatta aynı belgedeki imzalarının dahi farklılık içerdiğini, davacı borçlunun inkar kastı ile profesyonel olarak sahte imza attığını, sundukları uzman mütalaası ile hükme esas bilirkişi raporunun çeliştiğini,-mahkemenin tanık dinletme taleplerini reddetmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, tanık delillerinin davanın seyrini etkileyecek mahiyette olduğunu, cevap dilekçelerinde tanık deliline dayanılmadığı ileri sürülmüşse de, HMK 143. Madde delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülmemesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa mahkeme o delilin sonradan ileri sürülmesine izin verebilir hükmü gereğince tanıklarının dinlenmesi gerektiğini, -davacının hisse senetleri nedeniyle borçlu olduğunu, hisselerin devrini sağladığını ancaködeme yapılmadığını, -mahkemenin son duruşması öncesinde sözlü yargılamaya geçildiğine dair bildirim yapılmaksızın doğrudan karar verildiğini beyanla mahkeme kararının kaldırılarak taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekilinin istinafa cevabında; dava konusu bonodaki imzanın müvekkiline ait olmadığının bilirkişi raporu ile tespit edildiğini, davalının cevap ve delil dilekçesinde tanık deliline dayanmadığını, tanık dinletilmesine muvaffakat etmediklerini yargılamada beyan ettiklerini, tanık deliline dayanmaması kendi kusurundan kaynaklandığı gibi, sonradan talepte bulunulmasının yargılamayı uzatacağını, raporlar arasında çelişki bulunduğu iddia edilmişse de böyle bir çelişkinin bulunmadığını, dosyada tek rapor alındığını, özel raporun bir hükmü bulunmadığını, müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti için imzanın kendisine ait olmadığının tespit edilmiş olmasının yeterli olduğunu, davalı tarafından hata, hile, ikrah olguları ve tanık deliline dayanılmadığını, protokolde bonolardan bahsedilmediğini beyanla istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: İlk derece mahkemesince 3 kişilik grafolog bilirkişi heyetinden alınan 24/04/2017 tarihli raporda; alacaklısı …, borçlusu … kefili … olan, 01/02/2014 keşide tarihli 30/07/2014 ödeme tarihli, 75.000,00 TL bedelli senetteki kefil olarak … atfen atılmış olan imzanın, mevcut karşılaştırma belgelerindeki imzalarına kıyasla ve grafolojik tanı unsurları bakımından aralarında saptanan farklılıklara nazaran… eli ürünü olmadığı beyan edilmiştir. Dosyaya davalı tarafça cevap dilekçesi ekinde, 01/02/2014 tarihli “Ortaklar Arası Tasfiye Protokolü ve İbraname” başlıklı sözleşme sunulmuş, sözleşmenin 6. maddesinde davalı ve eşi …. San. ve Tic. A.Ş.’deki hisselerinin tamamını davacının isteği üzerine … devrettiğinin beyan edildiği, protokolde davalı ve eşi …, davacı … …, dava dışı şirketler adına atılan imzalar ile üç avukat imzasının bulunduğu, protokol içeriğinde bonodan bahsedilmediği görülmüştür.Cevap dilekçesi ekinde sunulan 01/02/2014 tarihli … San. ve Tic. A.Ş. Hisse devir sözleşmesinin, devir eden …, devir alan … tarafından imzalandığı, davalının hisselerinin tamamını devrettiğini, 01/02/2014 düzenleme tarihli ,30/05/2014 ödeme günlü 75.000,00 ve 30/06/2014 ödeme günlü 20.000,00 TL. Miktarlı iki adet bonoyu teslim aldığını beyan ettiği görülmüştür.Davalı vekili bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ekinde 13/10/2014 tarihli uzman raporu ibraz ettiği, raporda … referans imzalarının kendi içinde farklılık unsuru barındırdığı, karşılaştırılan imzaların aynı el ürünü/farklı el ürünü olduklarına dair değerlendirmede bulunulabilmesi için yeterli somut donenin bulunmadığı beyan edilmiştir.
G E R E K Ç E : İmza inkarına dayalı menfi tespit davasında mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.Davalı vekilinin ileri sürdüğü, usule yönelik istinaf sebebi, son duruşması öncesinde sözlü yargılamaya geçildiğine dair bildirim yapılmaksızın doğrudan karar verilmesidir. Davaya konu senedin ve dava değerinin 75.000,00 TL olduğu, dava ve hüküm tarihinde yürürlükte olan 6102 Sayılı TTK 4/2 maddesi gereğince “miktar ve değeri yüz bin Türk Lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanacağından” mahkemece sözlü yargılamaya geçileceği duruşmada hazır olanlara bildirilip söz verildikten sonra hüküm kurulmasının usul ve yasaya uygun olduğu kanaatiyle, davalı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde; davacının da imzası bulunan 11 kişi huzurunda sözleşme imzalandığını, davaya konu senedin aynı gün sözleşmede imzası bulunan kişilerin huzurunda imzalandığını, tanık dinletme taleplerinin kabul edilmediğini ileri sürmüşse de; davalı vekilinin cevap dilekçesi ve delil listesinde tanık deliline dayanmadığı, ayrıca 01/02/2014 tarihli protokolde ve senet konusu borcun kaynağı olarak gösterilen aynı tarihli hisse devir sözleşmesinde davaya konu bonodan bahsedilmediği göz önüne alınarak tanık dinletme talebinin reddine karar verilmesinde usulsüzlük görülmemiştir. Davalı vekilinin bir diğer istinaf sebebi ise; bilirkişi raporuna itirazlarının dikkate alınmayarak, Adli Tıp Kurumundan yeniden rapor alınması taleplerinin kabul edilmemesidir. Mahkemece davacı …’ın duruşmada imza örneklerinin alındığı, imza inkarına konu bononun tanzim tarihinden önceye ait, yeterli sayıda imzaların bulunduğu belge asıllarının toplandığı, Adli Tıp uzmanlarından oluşan üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor alındığı, rapor kapsamından senette bulunan ve davacıya atfen atılan imza ile, mukayese belgelerdeki imzaların karşılaştırıldığı, teknik cihazlarla incelemelerin yapıldığı, alınan bilirkişi heyet raporundaki incelemenin yeterli olduğu, davalı tarafça sunulan 13/10/2014 tarihli uzman raporunda da; ” karşılaştırılan imzaların aynı el ürünü/farklı el ürünü olduklarına dair değerlendirmede bulunulabilmesi için yeterli somut donenin bulunmadığının” beyan edildiği göz önüne alındığında, davalı vekilinin bilirkişi raporu ve uzman raporunun çeliştiğine dair istinaf sebebinin de yerinde olmadığı, mahkemece verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanaatiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 5.123,25 TL harçtan, peşin alınan 1.249,41 TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.873,84 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak;a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 14,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 22/01/2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.