Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/871 E. 2021/1395 K. 06.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/871 Esas
KARAR NO: 2021/1395
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/03/2017
NUMARASI: 2014/884 2017/175
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/07/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında halı, kilim, perde ve sair ev eşyalarının alım satımına ilişkin uzun yıllardır süren ticari ilişki bulunduğunu, davalıya tedarik edilen mallarla ilgili olarak faturalar düzenlendiğini ve içeriğindeki malların teslim edildiğini, ancak davalının faturaları ödemediğini, verdiği çeklerin de karşılıksız çıktığını, alacağın tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına, takip talebinde yer alan 185.459,64 TL faizin tahsiline, asıl alacağa %13,75 oranından az olmamak üzere avans faizi işletilmesine ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi sunmamış, ancak duruşmadaki beyanında; taraflar arasında uzun süre devam eden ticari ilişkinin 4 yıl kadar önce sona erdiğini bildirmiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davacının incelenen ticari defterlerinin içeriğinde davalıdan 444.800,00 TL alacaklı olduunun anlaşıldığı, ancak davacının davalıya borcun ödenmesi konusunda herhangi bir ihtarname göndermediği, ödeme tarihine ilişkin taraflar arasında sözleşme bulunduğunun ispatlanamadığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, asıl alacak 444.800,00 TL’ye yönelik itirazın iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine ve %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmiş, kararı taraf vekilleri (Her ne kadar dosya sadece davacı vekilinin temyizi ile dairemize gelmiş ise de, yapılan incelemede davalı vekiline karar tebliğinin usulüne uygun olmadığı görüldüğünden, dairemizce yeniden gerekçeli kararın davalı tarafa tebliği sağlanmış ve davalı vekilinin kararı istinaf ettiği ve istinaf harçlarını da yatırdığı görülmüştür) istinaf etmiştir. Davacı vekili, istinaf sebebi olarak; başlattıkları takipte dayanak olarak çekler ve cari hesaba istinaden düzenlenen faturaların gösterildiğini, ayrıca takipte faiz alacaklarıyla ilgili olarak ihtirazi kayıt koyduklarını, talep ettikleri faizin çek tarihlerinden itibaren hesaplandığını, mahkemenin taraflar arasında ödemeye ilişkin sözleşme olmadığına dair gerekçesinin yerinde olmadığını, mahkemenin harca esas değeri dikkate almadığını, mahkemenin çeki dikkate almadığını, bilirkişi raporlarında çeklerin vade tarihleri ve bedellerinin açıkça belirtildiğini, buna rağmen faize hükmedilmemesinin doğru olmadığını, icra takibi sırasında araç haczi istediklerini, ancak davalıya ait iki adet aracın üzerinde 59 ayrı icra dosyasından haciz bulunduğunun tespit edildiğini, bu durumun davalının kötüniyetli olduğunu ve borca da bu nedenle itiraz ettiğinin anlaşıldığını, davanın tümden kabulü gerektiğini bildirmiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; müvekkilinin gerekçeli karardan ve davanın aşamalarından haberdar olmadığını, takibin dayanağının zamanaşımına uğramış çekler olduğunu, TTK’nun 644.maddesi uyarınca davanın zamanaşımı süresi dolduktan sonra bir yıl içinde açılmış olması gerektiğini, ancak bu sürenin aşıldığını, dolayısıyla davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, kaldı ki bilirkişi raporunun yeterli olmadığını, çeklerin iade edilmiş olsaydı davacının elinde bulunmayacak olduğunu, takibin haksız olduğunu, faturaların hepsinin gözükmediğini, bazılarında müvekkilinin imzası olmadığını, yine çoğunda müvekkilinin teslim aldığına dair imzasının da bulunmadığını, bilirkişi raporunun sağlıklı olmadığını, hükme esas alınamayacağını bildirmiştir. Davacı tarafından davalı aleyhine İstanbul 26.İcra Müdürlüğü’nün …3 esas sayılı dosyasında 444.800,00 TL asıl alacak için 19 adet çeke istinaden takip başlatıldığı, ödeme emrinde borcun sebebi kısmında “yukarıda listelenen alacağa ilaveten çek tarihlerinden itibaren işleyecek avans faiz toplamı 185.459,64 TL faiz talebimiz bulunmaktadır. İşbu takip talebine çeklerin ibraz edilmiş olması cari hesap ve fatura nedeniyle doğan diğer alacaklarımızın tahsil edildiği anlamına gelmediğini ve bu yöndeki talep haklarımızı ortadan kaldırmamaktadır. Her türlü fazlaya ilişkin haklarımız saklıdır. Takip çıkış miktarına takibe kadar işlemiş faiz ilave olunacaktır. İlave miktar 185.459,64 TL” şeklinde açıklama bulunduğu, davalının ise çeklerin kambiyo vasfını yitirdiği, davacıya borcunun bulunmadığı, malların teslim edilmediği, çeklerin bir kısmının diğer başka çekler yerine verildiğini, eski çeklerin iade edilmediğini, davacının alacaklı olmadığını, suç işlediğini bildirmiştir. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda; davacıya ait ticari defterlerin incelenmesinde davacının davalıdan 466.612,81 TL alacaklı olduğu, ancak davacının icra takibinde 444.800,00 TL asıl alacak talebinde bulunduğu, davalıya ait işletme defterlerinin incelenmesinde, davacı tarafından kesilen 115.484,99 TL’lik faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının bu süre içerisinde davalıya davacı defterlerinin içeriğinden 747.679,36 TL’lik fatura düzenlemiş gözüktüğü, davalı tarafça davacıya toplamda 1.179.331,68 TL ödeme yapıldığı, bu ödeme tutarının içinde karşılıksız çeklerin de olduğu, söz konusu karşılıksız çeklerin bedellerinin tenzil edilmesi durumunda davacının davalıdan bakiye 466.612,81 TL alacaklı göründüğü, mahkemenin davacının faiz talebini haklı görmesi halinde davacının davalıdan 44.800,00 TL + 185.459,64 TL olmak üzere toplam 630.259,64 TL talep edebileceği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davalı vekiline karar tebliğinin çıktığı, tanınmadığından bahisle iade geldiği, yeniden çıkarılan tebligatın da tanınmadığından bahisle iade edildiği, bunun üzerine davalının mernis adresine çıkarılan tebligatın tanınmadığından bahisle 29/11/2017 ‘de bila tebliğ döndüğü, son olarak ise mahkemece bu adrese TK’nun 35.maddesine göre … Mah. … Sk. No:… Eyüp İstanbul Eyüpsultan/İstanbul adresine gerekçeli kararın ve istinaf dilekçesinin tebliğ edildiği, UYAP ortamında yapılan incelemede davalı adına birçok adresin bulunduğu en son mernis adresinin “…… ” olduğu görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, İİİK’nin 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, zamanaşımına uğramış çeklere dayalı olarak davalı aleyhine takip başlatmış, davalının itirazı üzerine eldeki dava açılmıştır. Davalı taraf yargılamadan haberdar olmadıklarını ileri sürmüş ise de, bu konudaki istinaf sebebi yerinde değildir. Zira davalının vekilinin bir kısım duruşmalara katıldığı, hatta son duruşmada davalı ve vekilinin birlikte hazır olduğu görülmüştür. Öte yandan zamanaşımına uğramış çek yazılı delil başlangıcı niteliğinde olup davacı alacağını her türlü delille kanıtlayabilir. Dava dosyası içeriğinden ve alınan bilirkişi raporundan davacının davalıdan alacaklı olduğu kanıtlanmıştır. Bu yönden davalı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Davacı vekilinin istinaf talebi yönünden yapılan değerlendirmede ise; davacı taraf takibinde çeklerin keşide tarihinden itibaren takip tarihine kadar olan dönem için işlemiş faiz alacağı bulunduğunu belirtmiş ve bu konudaki alacağını dava dilekçesinde talep etmiştir. Her ne kadar çekler zamanaşımına uğrasa da çeklerin üzerindeki tarihler kesin nitelikte olup davalı borçlunun bu tarih itibariyle çeklerin ödenmesi gerektiğini bilmesi gerekir. Dolayısıyla bu tarihten itibaren davacının takip tarihine kadar olan dönem için işlemiş faiz talep hakkı bulunmaktadır. Bu yönden davacı vekilinin istinaf talebi yerinde olup istinaf talebinin kabulü ile faiz alacağına hükmedilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-Davalı vekilinin istinaf talebinin REDDİNE, 3-İstanbul 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/03/2017 gün, 2014/884 Esas, 2017/175 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 4-Davanın KABULÜNE, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında 444.800,00 TL asıl alacak üzerinden itirazın iptali ile takibin bu miktara takip tarihinden itibaren yıllık %13,75 oranını geçmemek kaydı ile avans faizi yürütülmek sureti ile devamına, İşlemiş faiz talebinin kabulüne, 185.459,64 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 5-İtirazın iptaline karar verilen kısım üzerinden hesaplanan %20 icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,6-Alınması gereken 43.053,00 TL harçtan, peşin alınan 8.539,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 34.513,70 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,7-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 8.567,35 TL ilk harçlar, 500,00 TL bilirkişi ücreti ve 156,00 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 9.223,35 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 8-Davacı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 48.562,98 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 9-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 10-İstinaf yargılaması yönünden davalıdan alınması gereken 30.384,29 TL harçtan, peşin alınan 7.597,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 22.787,29 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 11- İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 142,50 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 228,20 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 12- İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 13-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 14-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere davalı vekilinin istinaf talebi yönünden oy birliğiyle davacı vekilinin istinaf talebi yönünden ise Üye Hakim …’nın muhalefetiyle oy çokluğu ile karar verildi.06/07/2021

MUHALEFET ŞERHİ Davacı vekilinin istinaf talebinin reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Zira takibin dayanağı zamanaşımına uğramış çekler olup zamanaşımına uğramış çekler kambiyo senedi niteliğini kaybederler. Çekin keşide tarihinden itibaren faiz yürütülmesi hususu, çekin kambiyo senedi vasfını devam ettirmesi halinde mümkündür. Dolayısıyla takip ve dava konusu çekler zamanaşımına uğradığından yani kambiyo senedi niteliğini yitirmiş olduğundan çekin keşide tarihinden itibaren faiz yürütülmesi doğru değildir. Bu sebeple sayın çoğunluğun işlemiş faiz talebinin kabulüne dair kararına katılmamaktayım.