Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/861 E. 2021/108 K. 22.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/861 Esas
KARAR NO : 2021/108 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/11/2017
NUMARASI : 2014/991 E. – 2017/885 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/01/2021
İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ tarafından verilen 14/11/2017 tarihli kararına karşı, tarafların istinaf başvurusu üzerine istinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında yapılan kredi sözleşmesi gereğince müvekkil şirket tarafından kredi kullanıldığını, karşılığında da çeşitli vade tarihli müşteri çekleri verildiğini, kullandırılan kredinin amacının müşteri çeklerinin nakte çevrilmesi olduğunu, borçlusu … Ltd. Şti. olan, kefilleri …, …, … olan 27/04/2012 tanzim, 27/09/2012 vadeli 1.000,000,00 TL bedelli teminat senedinin davalı tarafça alındığını, kredi sözleşmesine istinaden verilen müşteri çeklerinden 10.750,00 TL tutarındaki 2 adet çekin karşılıksız çıkması üzerine çek bedellerinin ödenmesi konusunda müvekkillerine hiçbir ihtar gönderilmeden teminat senedinin, davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığını, bunun üzerine müvekkilinin, Antalya … Noterliğinin 18/10/2012 tarih, … yevmiye sayılı ihtarname ile takibe konu senedin kredi sözleşmesine istinaden verilen teminat senedi olduğu, 2 adet karşılıksız çıkan çek bedeli için kat ihtarı çekilmeden takip yapılamayacağı, karşılıksız çıkan çek bedelinin banka havaleleri ile ödendiği, ayrıca müvekkili şirket tarafından … ciro yoluyla verilen … Ltd. Şti’ne ait 25.000,00 TL’lik çekin kredi sözleşmesine istinaden verilen çeklerden olmadığı, bu çek bedelinden davaya konu olan bonoya istinaden müvekkillerinin sorumlu tutulamayacağı ve kredi sözleşmesinin bir örneğinin müvekkiline gönderilmesinin ihtar edildiğini, davalı tarafından sunulan cevabi ihtarname ile; taraflar arasında iddia edildiği gibi bir kredi sözleşmesi bulunmadığı, bu nedenle esasa ilişkin yanıt vermeye lüzum bulunmadığının bildirildiğini, teminat senedinin iade edilmediğini ve takibe devam ettiğini beyanla, müvekkilinin 27/04/2012 tanzim 27/09/2012 vadeli 1.000,000,00 TL bedelli senet nedeniyle takibe konulan 149.021,27 ‘lik kısmından borçlu olmadığının tespiti ile İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takibin iptaline, icra dosyasına girecek bedelin alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine ve alacağın %40’ından az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin davacılardan … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin asıl borçlusu, diğer davacıların ise müteselsil kefili olduğu faktoring sözleşmesine istinaden, muhtelif tarihlerde faktoring işlemleri gerçekleştirildiğini, müvekkil şirkete gönderilen ihtarnamede ticaret unvanının “… Sanayi Ticaret Limited Şirketi” olduğunu, sözleşmenin ise “… Sanayi ve Ticaret Şirketi ile imzalandığını, faktoring işlemleri esnasında ödeme aracı olarak verilen bir kısım çeklerin karşılıksız çıkması ve faktoring sözleşmesi hükümlerinin bu suretle ihlal edilmesi üzerine, davacı borçlular hakkında dava konusu senede dayanılarak bakiye alacak 142.616,72 TL’nin tahsili için icra takibi başlatıldığını, ödeme emirlerinin borçlulara 06/09/2012 tarihinde tebliğ edilerek kesinleştiğini beyan ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14.11.2017 tarihli 2014/991 E. – 2017/885 K.’nin tarihli E. – K. sayılı kararıyla; “…taraflar defter ve belgelerinde mali müşavir bilirkişi vasıtasıyla yaptırılan inceleme sonucunda düzenlenen bilirkişi raporları itibariyle davacıların 28/09/2012 tarihi itibariyle borcunun bulunmadığı tespit edilmiş olduğundan, 25/09/2017 tarihli ek rapordaki tespitlerin dosya kapsamı ile uyumlu ve denetime açık olması nedeniyle tespitler esas alınarak, takibin 31/08/2012 tarihli olması, davacıların 28/09/2012 tarihi itibariyle davaya konu senetten dolayı borçlarının olmadığının tespit edildiği” gerekçesiyle; davacıların davasının kabulüne, davacıların İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasındaki takip miktarı olan 142.021,27 TL’den dolayı borçlu olmadıklarının tespitine, kötü niyet tazminatı şartları oluşmadığı gerekçesiyle kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI: Davacılar vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; teminat senedinin müvekkiline iadesi için 14/12/2012 tarihli iadeli taahhütlü ihtarname gönderildiğini, ihtara cevap verilmediğini,28/09/2012 tarihi itibarıyla bütün borcun bittiğinin de ihtar edildiğini, davalının kötüniyetli olarak takibe devam ederek taşınmazın satışını yaptırdığını beyanla, kararın kötüniyet tazminatının reddine ilişkin kısmının kaldırılmasını, %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini ve Avukatlık Kanunu 164/4 maddesi gereğince %15 oranında vekalet ücretine hükmedilmesini talep etmiştir.Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; bilirkişi raporları ile takip tarihi itibarıyla müvekkilinin 141.616,72 TL alacaklı olduğunun açıkça ortaya konduğunu, takibe konu iki çek bedelinin takipten sonra 03/09/2012 ve 05/09/2012 tarihlerinde davacılar tarafından müvekkiline ödendiğini, davacı borçlunun asıl alacak ve ferilerinden sorumlu olduğunu, borcun ferilerinden sorumluluğunun ortadan kalkmadığını, mahkemenin salt asıl alacağın ödenmiş olması nedeniyle davanın kabulüne karar vermesinin hatalı olduğunu beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosyada örneği bulunan, 27/04/2012 tarihli faktoring sözleşmesi örneğinden davalı ile davacı …. San. Ve Tic. Ltd. Şti. arasında faktoring sözleşmesi bulunduğu, diğer davacıların sözleşmede müşterek ve müteselsil kefil oldukları görülmüştür.Dosya içerisinde örneği bulunan 27/04/2012 tanzim, 27/08/2012 vade tarihli senet örneğinden davacı … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin davalıya 1.000,000,00 TL bedelli senet verdiği, diğer davalıların müteselsil kefil ve borçlu olarak senedi imzaladıkları görülmüştür.İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davalı …Ş.’nin alacaklı olarak, davacılar, …. San. Ve Tic. Ltd. Şti., …, …, … hakkında 142.616,72 TL asıl alacak, 6.124,70 TL işlemiş faiz, 220,00 TL ihtiyati Haciz gideri olmak üzere toplam 149.021,27 TL tutarında icra takibinin başlattığı, takibe dayanak olan senedin 24/04/2012 tanzim tarihli, 27/08/2012 vade tarihli, 1.000,000,00 TL bedelli senet olduğu görülmüştür. İlk derece mahkemesince alınan 16/12/2015 tarihli raporda; davacı tarafın ticari defterlerinde davacı şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişkinin olduğuna dair herhangi bir kaydın olmadığı, dava dosyası kapsamına göre, taraflar arasında düzenlenen sözleşme gereğince davacı … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin toplam 174.718,43 TL tutarındaki çeklerin davalı şirkete temlik edip teslim ettiği, 21/08/2012 ve 28/08/2012 tarihli 10.750,00 TL bedelli iki adet çekin takip tarihi itibarıyla ödenmediğinin, takipten sonra 03/09/2012 tarihinde her biri 8.000 TL bedelli iki adet ödeme, 05/09/2012 tarihinde ayrı ayrı 2.750 TL bedelli iki adet ödeme yapıldığı, davacı şirket tarafından temlik edilip davalı şirkete teslim edilen çeklerin tamamının karşılığının dava tarihi itibariyle davalı şirkete ödendiği, bu nedenle de temlik edilen çeklerin teminatı olarak verilen dava konusu olan 27/09/2012 vadeli, 1.000,000,00 TL bedelli teminat senedinin dava tarihi itibariyle karşılıksız kaldığını beyan etmiştir.İlk derece mahkemesince alınan 14/11/2016 tarihli bilirkişi raporunda; davalının 31/08/2012 icra takip tarihi itibariyle 141.616,72 TL alacağının kendi kayıtlarından tespit edildiği, bu tarihten sonra hesaba ödeme şeklinde para girişlerinin olduğu, davalının alacak tutarı, hesaba yapılan her bir ödemenin valör tarihi itibariyle düzeltilmek suretiyle ve faiz hesaplaması da buna göre uyumlaştırılarak dava tarihine kadar geçen 545 gün hesabıyla, davalının davacı …. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nden alacağının dava tarihi itibariyle 23.895,00 TL anapara ve 8.756,07 TL faiz olmak üzere, toplam 32.651,07 TL olarak hesaplandığını beyan etmiştir.Davacıların itirazı üzerine alınan 25/09/2017 tarihli ek raporda; 30/08/2012 takip tarihi itibariyle davalının davacı …. San. ve Tic. Ltd. Şti.’dan ana para alacağının 141.616,72 TL olduğu, dava tarihi olan 27/02/2014 tarihi itibari ile davalının davacıdan alacağının bulunmadığı, bu tarihten önce 28/09/2012 tarihinde davacının davalı nezdinde ki hesabında bir hareketin bulunmadığı, dolayısıyla dava tarihi itibariyle var olan durumun dava tarihinden sonra değişmediğini beyan etmiştir.
G E R E K Ç E : Menfi tespit talepli davada mahkemece davanın kabulüne, davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, davacı vekili ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece alınan bilirkişi raporları ile, takip tarihi itibarıyla müvekkilinin 141.616,72 TL alacaklı oluğunun tespit edildiğini, davalının asıl alacağı peyderpey ödemesine rağmen, takibin ferileri, harç masraf ve vekalet ücretini ödemediğini, mahkemenin davanın kabulüne ilişkin kararının hatalı olduğunu ileri sürmüştür. Mahkemece hükme dayanak yapılan 14/11/2016 tarihli kök rapor ile 25/09/2017 tarihli ek raporda, davacı tarafça yapılan ödemeler asıl alacaktan mahsup edilerek, davacıların davaya konu senetten dolayı, dava tarihi itibarıyla borçlu bulunmadığı beyan edilmişse de; davalı alacaklının icra takibinde yapılan ödemeler konusunda BK 100 hükmünün dikkate alınmasını talep ettiği görülmüştür. Bilirkişi tarafından, davalı tarafça yapılan ödemelerin doğrudan asıl alacaktan mahsup edilerek hesaplama yapılması usul ve yasaya uygun değildir. Bu durumda mahkemece, davalının takip tarihi itibarıyla talep edebileceği asıl alacak ve ferilerinin hesaplanması, davacıların ödeme tarihleri ve miktarlarının, BK 100. Madde hükmü dikkate alınarak, öncelikli olarak faiz ve ferilerden mahsup edilerek, davacı borçluların, dava tarihi itibarıyla borcunun bulunup bulunmadığı konusunda bilirkişi raporu alınarak, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiş, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemizin kararında belirtilen hususlarda bilirkişi raporu alındıktan sonra karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kötü niyet tazminatına yönelik olduğu anlaşılıyorsa da; mahkeme kararı davalı vekilinin istinaf başvurusu nedeniyle kaldırıldığından, bu aşamada davacılar vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,3-İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14.11.2017 tarihli 2014/991 E. – 2017/885 K. sayılı kararının 6100 Sayılı HMK 353/ 1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,-Dosyanın Dairemizin kararında işaret edilen hususlarda bilirkişi raporu alındıktan sonra, karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine,4-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı-davalı tarafa iadesine,5-İstinaf yargılama giderleri olarak;a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 80,50 TL (posta-teb-müz) masrafının 1/2 oranında 40,25 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, b)Davalı avansından kullanıldığı anlaşılan; 32,50 TL (posta-teb-müz) masrafının 1/2 oranında 16,25 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 22/01/2021 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.