Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/85 E. 2018/769 K. 23.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO : 2018/85 Esas
KARAR NO : 2018/769
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/597
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 23/03/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davanın müvekkili aleyhine bonoya dayalı takip başlattığını, takibe konu bonodaki imzanın müvekkiline ait olmadığını belirterek takip nedeniyle müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine ve tazminata, ayrıca HMK’nun 209/1 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının iddialarını yazılı delil ile ispatlaması gerektiğini bildirerek davanın reddi ile tazminata hükmedilmesini istemiştir.
Mahkemece, HMK’nun 209.maddesindeki koşulların gerçekleştiği gerekçeleriyle teminatsız olarak ihtiyati tedbir talebinin kabulüne ve icra veznesine girecek paranın teminatsız olarak alacaklıya ödenmesinin durdurulmasına şeklinde karar verilmiştir.
Davalı vekili; tedbirin HMK’nun 209/1 maddesi uyarınca verilmesinin emredici kanun hükümlerine ve Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu, İİK’nun 72/3 maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasına tedbir nedeniyle takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğini, ayrıca anılan madde uyarınca teminat alınması gerektiğini bildirerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Mahkemece itiraz üzerine açılan duruşma sonunda 25/07/2017 tarihinde itirazın reddine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir.
Davalı vekili, tedbir kararının HMK 209/1 maddesine göre değil İİK 72/3 maddesine göre verilmesi gerektiğini, anılan madde uyarınca davacı borçlunun alacağın %100’ünü icra kasasına depo etmesi, ayrıca %15 teminat yatırması gerektiğini, bu şekilde bir teminat yokken yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığını, ayrıca tedbir kararı verilirken HMK’nun 209.maddesine atıf yapılmasının Yargıtay uygulamasına aykırı olduğunu, davacının sunduğu belgelerin fotokopi olup belgelerdeki imzaların senetteki imzalarla benzer olduğunu belirtimştir.
İşbu dosya daha önceden istinaf incelemesi için dairemize gelmiş ve ilk derece mahkemesi kararı gerekçeli olmadığı için gerekçe yazılmak üzere geri çevirme kararı verilmiş, mahkemece gerekçeli karar yazılarak dosya Dairemize gelmiştir.
Mahkemenin kararında gerekçe olarak; HMK’nun 209.maddesine yer verilmiş ve somut olayda 209.maddedeki koşulların gerçekleştiğine ilişkin yeterli kanıt bulunduğu, imzaya yönelik itirazın ciddi olduğu ve HMK’nun 209.maddesi gereğince bu tür sahtecilik iddiasına konu senedin hiçbir işleme konu edilemeyeceği, tedbir kararının yerinde olduğu gerekçeleriyle tedbire itirazın reddine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir.
Davalı vekilinin istinaf dilekçesinin incelenmesinde; önceki istinaf dilekçesinde belirttiği hususları tekrar ettiği görülmüştür.
GEREKÇE:
Dava, imza inkarına dayalı takibe konu senet nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespitine ilişkindir. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık ise ihtiyati tedbire itirazın reddi kararına yöneliktir. Dava, İİK’nun 72.maddesine göre açılan menfi tespit davası olup İİK’nun 72/3 maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında tedbir yoluyla icra takibi durdurulamaz. Ancak borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve %15’den az olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir. Dava, İİK 72.maddesine dayalı olarak açıldığından HMK’nun 209.maddesinin somut olayda uygulanma yeri yoktur. Bu itibarla mahkemenin HMK’nun 209.maddesine dayalı olarak karar vermesi usul ve yasaya aykırıdır. Öte yandan mahkemece icra veznesine girecek paranın ödenmemesi şeklindeki tedbir kararı yerinde ise de, bunun teminatsız olarak verilmesi de usul ve yasaya aykırıdır. Her ne kadar davalı vekilince % 115 teminat alınması gerektiğinden bahisle tedbir kararı verilmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de, somut olayda gecikmeden doğan zararın miktarının ne olduğu konusunda bir açıklık bulunmadığından davalı vekilinin % 115 teminat yatırılması gerektiği yönüne ilişkin istinaf sebebi ise yerinde değildir.
Hal böyle olunca davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE,
2-İlk derece mahkemesinin 04/07/2017 günlü tedbir kararı ile bu tedbir kararına itirazın reddine dair 25/07/2017 günlü kararlarının KALDIRILMASINA,
3-Davalı vekilinin talebi kısmen yerinde olmakla; İİK’nun 72/3 maddesi gereğince dava değeri olan 141.392,88 TL’nin takdiren % 20’si oranında nakdi ya da banka teminat mektubu yatırılması durumunda, icra veznesine girecek olan paranın dava sonuna kadar alacaklıya ödenmesinin tedbiren önlenmesine,
4-Sair istinaf taleplerinin reddine,
5-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının isteği halinde kendisine iadesine,
6-Davalı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 49,00 TL posta gideri toplam 134,70 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına
8-Tedbir kararının tebliği ve infaz işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile 6100 sayılı HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.23/03/2018