Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/84 E. 2020/2154 K. 11.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/84 Esas
KARAR NO : 2020/2154
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/09/2017
NUMARASI : 2016/704 E. – 2017/926 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 11/12/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirketin hakim ortağı olan diğer davalı ile ödünç para verme ilişkisi bulunduğunu, davalı …’in birçok defa müvekkilinden borç para aldığını, bir kısmını ödediğini, davalıların verdiği 01/12/2014 keşide tarihli çekin vadesinde ödenmediğini, ödenme sözü verildiği için de müvekkiline verilen güven nedeniyle bankaya ibraz edilmediğini ve müvekkilinin mağdur olduğunu, davalıların müvekkiline bakiye 2.000.000,00 TL borcu bulunduğunu, bu alacağın ödenmeyeceğinin bildirildiğini, bunun üzerine 01/12/2014 keşide tarihli çek için davalılar aleyhine Bakırköy … İcra müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile takip yaptıklarını, ancak itirazda bulunduklarını, itirazın kötüniyetli olduğunu, zira davalı şirketin çek keşidecisi olarak TTK 732. madde gereğince sorumlu olduğunu, diğer davalının ise müvekkili ile aralarındaki temel ilişkiye dayalı olarak sorumluluğu bulunduğunu ileri sürerek itirazının iptali ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde; dayanak çekin süresinde bankaya ibraz edilmediğini ve bu nedenle kambiyo senedi sayılamayacağını, taraflar arasında bir ticari ilişkinin de mevcut olmadığını ve davada Asliye Hukuk mahkemesinin görevli olduğunu ve bu nedenle işbölümü itirazında bulunduklarını, esas yönünden ise davacının müvekkillerinden alacağı bulunmadığını, davacıdan alınan borca karşılık teminat olarak verilen çekin bankaya ibraz edilmediğini, ayrıca alınan borcun banka havalesi ile ödendiğini, davacının hem Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün …, hem de Bakırköy …. İcra müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile icra takibi yaptığını,bu takiplere itiraz edildiğini, müvekkilinin banka havalesi ile 2.000.000,00 TL gönderdiğini ve bu şekilde borcunu ödediğini, davacıya teminat olarak verilen çekin davacıdan iadesi istendiği halde iade etmediğini ve takibe koyduğunu savunarak davanın reddi ile %20’den aşağı olamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…. davalı şirketin ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede davalı şirketin, aynı zamanda ortağı olan diğer davalıya 12.781.754,00 TL borçlu iken virman yolu ile bu borçlarını ödediği ve diğer davalıya bir borcunun kalmadığının saptandığı, bu durumda davalı şirketin dava ve takip konusu çekten dolayı nedensiz olarak zenginleşmesinin bulunmadığının kabulü gerektiği, bu nedenle davalı şirket hakkındaki davanın reddedildiği, davacının diğer davalı hakkındaki davasına gelince davacı ile bu davalı arasında ödünç ilişkisi olup, davalı dava konu çekin teminat çeki olduğunu ve bu nedenle bankaya ibraz edilmediğini, davacıdan alınan borç paranın da kendi hesabından davacının hesabına yapılan 2.000.000,00 TL miktarlı havale ile ödendiğini ve davacıya borcunun kalmadığını savunduğu ve banka cevabi yazısıyla da davalının davacının hesabına bu miktar havale yapıldığının saptandığı, davacı vekilinin havale ve miktarını kabulle birlikte bu havalenin önceki alınan borçlara ilişkin olduğunu iddia ettiği, ancak önceki borç ilişkisine ilişkin bir delil sunmadığı, her ne kadar davalının yaptığı havale emrinde herhangi bir kayıt bulunmadığı, bu durumda ödemenin muaccel olmuş borç için yapıldığının kabulü gerektiği, davanın dayanağı çekin 01/12/2014 keşide tarihli olduğu, davalının ödemesi ise 17/06/2015 tarihli olduğu, dolayısı ile mevcut ödemenin bu borç için yapıldığının kabulü gerektiği, hal böyle olunca davalı keşidecinin süresinde ibraz edilmeyen çek nedeniyle nedensiz zenginleşmediğini ispatladığı, diğer davalının da davacıya olan borcunu ödediği anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine, kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacı vekili 03.11.2017’de harçlandırdığı istinaf dilekçesinde; kararın henüz tebliğ edilmediğini, mehil vesaikası alınması amacı ile temyiz dilekçesi verilmesi zorunlu olduğunu, temyiz gerekçelerinin kanuni süresi içinde ibraz edileceğini belirterek usul ve yasaya aykırı kararın bozulmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 67.maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasıdır.İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararı davacı vekiline 14.11.2017’de tebliğ edilmiştir. Davacı vekilinin 07.11.2017 Tarihli vekillikten istifa dilekçesi dikkate alınarak davacı asile usulüne uygun ihtar içerir, gerekçeli karar ekli evrak 01.12.2017 Tarihinde bizzat tebliğ edimiştir. Davacı asilin, HMK 345.maddesi gereğince iki haftalık kesin süre içinde gerekçeli istinaf dilekçesi ibraz etmediği, istinaf aşamasında ise Dairemize 16.01.2018 Tarihli beyan dilekçesi ve eklerini sunduğu görülmektedir.HMK 355.maddesine göre; İstinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu re’sen gözetir.Davacı, süresi içinde gerekçeli istinaf dilekçesi sunmamış, davacı vekili süre tutum dilekçesinde herhangi bir istinaf sebebine dayanmamıştır. Bu durumda, istinaf incelemesi HMK 355.maddesi gereğince kamu düzenine ilişkin ilkeler dikkate alınarak yapılmıştır.Somut uyuşmazlıkta; davacının süresinde ibraz edilmeyen çeke dayalı olarak davalılar aleyhine ilamsız takip başlattığı, davalıların takibe hak düşürücü süre içinde itiraz ettikleri, davanın süresinde açıldığı, mahkemenin görevli olduğu, dava harcının yatırıldığı dikkate alındığında ilk derece mahkemesinin kararında kamu düzenine aykırılık bulunmadığından HMK 355.maddesi gereğince yapılan incelemeye göre davacının istinaf isteminin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacının yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin yatırılan 31,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 11/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.