Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/838 E. 2021/201 K. 04.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/838 Esas
KARAR NO: 2021/201
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/11/2017
NUMARASI: 2014/437 2017/925
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/02/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin … markası ile bilinen süt ve süt ürünlerinin satış ve pazarlamasını yaptığını, davalı tarafa ürünler tedarik ettiğini, müvekkilinin davalıdan muaccel hale gelmiş 202.737,43 TL cari hesap alacağı bulunduğunu, alacağın tahsili için başlattıkları icra takibine davalının 22.713, 00 TL cari hesap borcu bulunduğunu, bu kısmı aşan 180.524,43 TL’lik kısma itiraz ettiklerini belirterek davalının itirazının iptali ile takibin 180.506,43 TL üzerinden devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2009 yılında akdedilen satıcı firma sözleşmesi ve ekindeki belgeler gereğince başladığını, ticari ilişki kapsamında müvekkilince sözleşmeye ve ticari teamüle uygun faturalar düzenlenerek davacıya tebliğ edildiğini, ancak davacının bu faturaları defterlerine işlemediğini, müvekkilinin takip tarihi itibariyle cari hesaptan 22.213,00 TL borcu bulunduğunu, bunu da ferileriyle birlikte toplam 26.021,96 TL olarak icra dosyasına ödediklerini bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; taraf defterlerinin incelendiği, taraf defterleri arasındaki farkların sebebinin bilirkişi tarafından ortaya konulduğu, bu konuda mahkemece taraflara beyanda bulunmaları için süre verildiği, yapılan açıklamadan sonra yeniden bilirkişi raporu alındığı, buna göre taraflar arasında 20/07/2012 tarihli protokol düzenlendiği, bu protokole göre davalı tarafından düzenlenen 99.140,00 TL bedelli faturanın … kayıtlarına bir kısım şartlar dahilinde alınacağının kararlaştırıldığı, davacının ihtilaf konusu olan 116.526,18 TL’lik faturasına ilişkin protokolde belirlenen 88.574,00 TL tutarın Ağustos, Eylül, Ekim aylarında davacı tarafın hak edişlerinden mahsup edilerek düşüleceğinin kararlaştırıldığı, buna göre davacının bu faturasının dayanağının bulunmadığı kanaatine varıldığı, davalı tarafından düzenlenen iade faturası açıklamalı ve davacının itiraz ettiği belirlenen 26.754,32 TL’lik faturaların içeriğinin ise iade edildiğine ve eksik teslime dair belge sunulmadığı, davalının 1.289,86 TL’lik eksik mal alımına ilişkin belge sunmadığı, yine 5.621,62 TL tutarındaki birim fiyat değişimi açıklamalı faturasına ilişkin belge sunulmadığı, ayrıca davalının toplam tutarı 34.159,90 TL olan 89 adet fiyat farkı faturalarına ilişkin olarak sadece 4.414,70 TL’lik farkın doğru yansıtıldığı gerekçeleriyle davacının takip tarihi itibariyle toplam 81.443,38 TL alacağının bulunduğu, bu miktardan davalının kabul ettiği 22.213,00 TL düşüldüğünde davalının bakiye 59.230,38 TL borcu kaldığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, davalının itirazının 59.230,38 TL’lik kısmı yönünden iptaline, takibin 81.443,38 TL üzerinden devamına karar verilmiş, kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir. Davacı vekili, istinaf sebebi olarak; mahkemenin eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporunu hükme esas aldığını, müvekkilinin 116.526,18 TL’lik faturasının Ağustos, Eylül, Ekim aylarındaki davacı hak edişlerinden mahsup edileceğinin kararlaştırıldığını, ancak mahkemenin bu faturanın dayanağının bulunmadığı sonucuna vardığını, bu kanaatin hatalı olduğunu, bu faturanın sözleşme harici fazla kesilen bütçeler nedeniyle düzenlendiğini, protokolde bütçe fazlasına ilişkin 88.574,00 TL tutarın davacı hak edişlerinden mahsup edileceğinin kararlaştırıldığını, dolayısıyla bu şekildeki bir kanaatin hatalı olduğunu, bu faturanın protokol kapsamında olmadığını, bilirkişinin fatura tarihinin protokol tarihinden ileri olması nedeniyle böyle bir kanaate vardığını, bu kanaatin yerinde olmadığını bildirmiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; hükme esas alınan raporda müvekkilince düzenlenen 26.754,32 TL bedelli iade faturası, 1.289,86 TL’lik eksik mal alım faturası, 5.621,62 TL’lik birim fiyat değişim açıklamalı faturaların belgesinin sunulmadığını, 34.159,90 TL’lik fiyat farkı faturalarının ise sadece 4.414,70 TL’lik kısmın davacı kabulünde olduğu gerekçesiyle sonuca gidildiğini, oysa davacı defterlerinin usulüne uygun tutulmadığını, davacı aleyhine delil teşkil ettiğini, müvekkilince düzenlenen faturaların sözleşme ve protokole uygun olduğu, davacının bu faturaları haksız surette kayıtlarına almadığını, davanın tümden reddi gerektiğini bildirmiştir. Davacı tarafından davalı aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında 202.737.43 TL cari hesap alacağının tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının takip tarihi itibariyle 22.213,00 TL borçları bulunduğunu kabul edip bu miktarı aşan kısma ve ferilerine itiraz ettiği, davalı tarafından kabul edilen kısımla ilgili olarak 08/01/2014 tarihinde toplam 26.021,96 TL’nin icra dosyasına ödendiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 16/09/2015 havale tarihli 3 kişilik heyet bilirkişi raporunda; taraf defterlerinin incelendiği, davacı tarafın defterlerinin kapanış tasdiklerinin bulunmadığı, davalı tarafın defterlerinin ise usulüne uygun olarak tutulduğu, taraf defterleri arasında farklılıklar bulunduğu, davacının düzenlediği 116.526,18 TL’lik faturanın davalının defterlerinde yer almadığı, davalının düzenlediği 26.754,32 TL’lik faturalar, 34.159,90 TL’lik faturalar, 5.621,62 TL’lik fatura ile eksik teslime ilişkin 1.289,86 TL’lik faturaların davacı kayıtlarında yer almadığı, bu faturaların ne zaman tebliğ edildiği ve faturalara itiraz edilip edilmediğine ilişkin herhangi bir delil olmadığından bu hususların belirlenmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle tarafların iddialarına dayanak gösterdiği faturaların hangi taraf lehine ya da aleyhine delil teşkil edeceği konusunda takdirin mahkemeye ait olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 16/10/2017 tarihinde sunulan ek bilirkişi raporunda; taraflar arasında 20/07/2012 tarihli protokol düzenlendiği, bu protokolde tarafların en son olarak 88.574, 00 TL miktar üzerinde mutabık kaldıkları, mutabık kalınan bu tutarın Ağustos, Eylül , Ekim aylarındaki hak edişlerden (anlaşma bütçesinden) düşülerek mahsuplaşılacağı, bu mahsuplaşmanın akabinde ise tarafların birbirlerinden hiçbir talepte bulunmayacakları ve birbirlerini ibra edeceklerinin kabul edildiği, davacının bu faturayı düzenlemesinin dayanağının bulunmadığı, dolayısıyla bu faturanın davacı alacağı olarak kabul edilmediği, yine davalı tarafından düzenlenen 26.754,32 TL’lik, 1.289,86 TL’lik, 5.621,62 TL’lik faturaların tamamının tebliğine ilişkin dayanağı belge sunulmadığından, ayrıca davalının düzenlediği 89 adet 34.159,90 TL’lik fiyat farkı faturalarının ise sadece 4.767,87 TL’lik kısmının davacı alacağından düşülmesi gerektiği görüş ve kanaati ile davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 81.443,38 TL alacağının kaldığı, davalının da bu alacağı 22.213,00 TL’lik kısmını kabul ettiği, sonuçta davalının kalan borcunu 29.230,38 TL olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, davalıya ürün tedarik ettiğini iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda, tarafların defterlerindeki farklılıkların sebepleri ortaya konulmuş, neticeten davacının takip tarihi itibariyle 81.443, 38 TL alacaklı olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Mahkemece, söz konusu raporlara dayalı olarak hüküm kurulmuş, kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir. Gerek bilirkişi raporları içeriğinden, gerekse dosya kapsamından davalı tarafın davacıya düzenlediği faturaların mahkemenin kabulünde olan kısmı dışında kalan tutar bakımından ispatlanamadığı görülmüş olup davalı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Öte yandan davacının düzenlemiş olduğu 116.526,18 TL’lik fatura yönünden ise bilirkişilerin ek raporun 5.sayfasında, taraflar arasında düzenlenen 20/07/2012 tarihli protokolde belirlenen 88.574,00 TL tutarın Ağustos, Eylül, Ekim aylarında davacı tarafın hak edişlerinden mahsup edilerek düşüleceğinin kararlaştırıldığı, davacı tarafından 20/01/2013 tarihinde fatura tanzim edilmesinin dayanağı bulunmadığı sonucuna varıldığının belirtildiği görülmüş ve mahkemece de bilirkişi raporundaki bu görüşün benimsendiği anlaşılmıştır. Bilirkişi raporunda bu şekilde belirtilen görüşün dayanakları açıkça gösterilmemiştir. Zira davacı tarafça bahsi geçen aylarda bir hak edişinin olup olmadığı, olmuşsa ne kadar tuttuğu ve bunlardan yapılması gereken bir mahsup işlemi bulunup bulunmadığı hususlarında ayrıntılı ve istinaf denetimine elverişli bir rapor yazılmadığı anlaşılmıştır. Davacı vekilinin bu yönden istinaf talebi yerinde olmakla bu hususlar yönünden bilirkişi heyetinden ayrıntılı açıklamayı içerir ve istinaf denetimine elverişli bir ek rapor alınması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Kabul şekli itibariyle davalının icraya itirazında kabul ettiği miktar yönünden de yazılı şekilde takibin devamına karar verilmesi de usule aykırıdır. Öte yandan dava dosyasının istinaf incelemesi için dairemizde beklediği sırada ilk derece mahkemesince dairemize gönderilen yazıda, davacı şirketin konkordato talebiyle Susurluk Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/430 esasında kayıtlı açtığı dava sonunda iflasına ve iflasın 09/07/2020 gün, saat 16:33 itibariyle açılmasına karar verildiği, ayrıca dairemizce yapılan araştırmada birinci alacaklar toplantısının yapıldığı, henüz ikinci alacaklar toplantısının ise yapılmadığının bildirildiği görülmüştür. İİK’nun 194.maddesi uyarınca acele haller müstesna olmak üzere müflisin davacı ve davalı olduğu hukuk davaları durur ve ancak alacaklıların ikinci toplanmasından 10 gün sonra devam olunabilir. Açıklanan bu husus gözetildiğinde dava dosyasının İİK’nun 194.maddesi çerçevesinde işlem yapılmak üzere ilk derece mahkemesine iadesine, ayrıca usul ekonomisi ilkeleri gözetilerek davacı vekilinin istinaf talebi yönünden kabul kararı, davalı vekilinin istinaf talebi yönünden red kararı vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin REDDİNE, 2-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 3-İstanbul 18.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/11/2017 tarih, 2014/437 esas, 2017/925 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 4-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde İİK’nun 194.maddesi çerçevesinde işlem yapılmak ve davacı vekilinin istinafı yönünden ek rapor alındıktan sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 5-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 6-Davalıdan alınması gereken 4.046,03 TL harçtan, peşin alınan 1.011,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.034,53 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 7-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 48,30 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 146,40 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 8-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 9-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.04/02/2021