Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/837 E. 2020/2261 K. 25.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/837 Esas
KARAR NO: 2020/2261
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/12/2016
NUMARASI: 2014/838 E. – 2016/676 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 25/12/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile, davacı ile davalı arasındaki bayilik sözleşmesi ve bununla ilintili sözleşmelerin, Rekabet Kurulu’nun 05/03/2009 tarihli kararları ve Rekabet Kurumunun 12/03/2009 tarihli duyurusu nazara alındığında, azami hadde indirme ilkesi gereğince 18/09/2010 tarihine kadar Rekabet Kurumu’nun 2002/2 sayılı tebliğinde yer alan muafiyetten yararlanabildiğini ve bu tarihten sonraki süreler bakımından geçersiz hale geldiğini, davacı şirketin, akdedilmiş sözleşmeler kapsamında üstlenmiş olduğu edimleri eksiksiz olarak yerine getirdiğini, fazlaya ve hataya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, davalıya 118.182,90TL intifa ivazı ve 401.821,86TL inkişaf bedeli ödendiğini, Rekabet Kurumunun ön gördüğü şekilde dikey ilişkinin sonlandırılması suretiyle bayilik ilişkisi ile ilintili tüm sözleşmelerin birlikte ve öngörülen zamandan önce neticelendirilmesi sonucunda, davcı şirketin peşinen ve intifa süresi öngörülerek yapmış olduğu intifa ivazı ve inkişaf bedeli ödemelerinin geçersiz ve davacı şirketin yararlanamayacağı süreye karşılık gelen kısmının, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre semereleri ile birlikte davacı şirkete iadesi gerektiğini beyanla, davalıya peşinen ödediği intifa ivazının, geçersiz ve müvekkili şirket tarafından kullanılamayacak intifa süresine karşılık gelen 78.869,49TL kısmının, ayrıca söz konusu bedelin dava tarihine kadar davalı yedinde kaldığı sürede bu iktisap sayesinde davalının elde ettiği tüm semerelerin ve davacı şirketin bu bedelden yoksun kalması sebebiyle uğradığı ekonomik kayıpların karşılığı 55.933,13TLnin davalıya ödendiği tarihten itibaren değişen oranlarda avans faizi ve faizin KDVsi ile birlikte davalıtan tahsili ile davacıya ödenmesine, ayrıca dikey ilişkinin başlangıçta öngörülen süre devam edeceğin nazara alınarak davalıya ödenen inkişaf bedelinin, kullanılamaycak ve geçersiz süresine karşılık gelen 268.156,27TL kısmının davalıya ödendiği tarihten itibaren, davacının uğradığı ekonomik kayıpların karşılığı 391.858,25TLnin dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ve faizin KDVsi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davanın zaman aşımı yönünden reddi gerektiğini, taraflar arasında imzalanan intifa sözleşmesinin 15 yıl süreli olup, Rekabet Kurulu Kararı gereğince intifa sözleşmeleri 5 yılla sınırlandırıldığından, bu uygulama çerçevesinde 18/09/2010 tarihinde sona ereceğini, davacının bayilik sözleşmesi imzalanmasını takiben, davalı şirkete 401.821,36TL inkişaf bedeli verdiğini söylediğini, inkişaf bedelinin dağıtım şirketinin mallarının satılması için istasyonun çevresinin ve kendisinin yeniden dizayn edilmesi için harcanan bedel olduğunu, inkişaf bedelinin 15 yıl için olmadığını, bayilik sözleşmesi süresi olan 5 yıl için verilmiş bir bedel olduğunu, bu itibarla davacı tarafından inkişaf bedeli için de inkişaf bedeline kıyasla 15 yıl süre üzerinden hesap yapılıp, kullanılmayan süre için bedel istemesinin sözleşmeye aykırı olduğunu, davacı tarafından davalıya ödendiği iddia edilen inkişaf bedelnin istasyonun yapımı için kullanılmış olup, bu süre zarfında istasyonun Petrol Ofisinin bayisi olarak çalıştığını, bayilik sözleşmesinin süresinin dolmuş olmasının, inkişaf bedelinin bayilik sözleşmesi ile sınırlı olması ve intifa sözleşmesinin son bulmasında davalının kusuru bulunmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….davacı tarafın iddiaları, davalının beyanları, taraflar arasında akdedilen istasyon bayilik sözleşmesi, intifa senedi, akaryakıt bayilik sözleşmesi, taahhütname, mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporlar, tapu kaydı, tarafların ticari defter ve belgeleri ve tüm dosya kapsamı incelendiğinde; davacı ile davalı şirket arasında ilk olarak 23/03/2005 tarihli akaryakıt bayilik sözleşmesinin imzalandığı, söz konusu sözleşme ile taraflar arasında bayilik ilişkisinin kurulduğu, bayilik sözleşmesinin 5 yıl süreli olduğu, süre bitiminden en geç 3 ay önce yazılı olarak yenilenmeyeceğinin ihbar edilmediği takdirde, kendiliğinden 1 yıl daha uzayacağının kararlaştırıldığı, daha sonra taraflar arasında 30/11/2010 tarihli sözleşmenin imzalandığı ve sözleşme süresinin 10 Şubat 2011 tarihine kadar kararlaştırıldığı ve en son yine taraflar arasında 10/02/2011 tarihli sözleşmenin imzalandığı, son sözleşmede de sözleşme süresinin 5 yıl olduğu, davacı tarafından 16 yıllık intifa bedeli karşılığı davalıya 118.182,90TL intifa bedelinin ödendiği, yine davacı tarafından 401.821,86TL kalıcı teknik yatırım bedeli adı altında davalıya ödeme yapıldığı, bunun karşılığında davalının taşınmazı üzerine 16 yıllık süre ile davacı lehine intifa hakkı tesis edildiği, taraflar arasındaki bayilik ilişkisinin Rekabet Kurulu kararları uyarınca 27/04/2011 tarihinde sona erdiği, davacı tarafça yargılama aşamasında intifa bedeline ilişkin davadan feragat edildiğinden, intifaya yönelik ödenen bedelin aslı ve ferileri sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği, kalıcı teknik yatırım bedelleri yönünden ise, her ne kadar davalı tarafça söz konusu kalıcı teknik yatırımların ilk sözleşme süresi ile bağlı ve bu sözleşme boyunca verildiği iddia edilmişse de, gerek taraflar arasında akdedilen 3 adet akaryakıt bayilik sözleşmesi, gerekse ilk sözleşmede kurulan ve sonraki sözleşmelerde de sürdürülen intifa zamanı dikkate alındığında, taraflar arasındaki ana amacın intifa süresi boyunca bayilik ilişkisi kurmak olduğu ve davacı tarafından davalıya sağlanılan teknik yatırım bedellerinin bu süre için verildiği, ayrıca taraflar arasındaki ticari ilişki sonlandıktan sonra davacı tarafından davalıya ait istasyona yapılan teknik yatırımların davalı tarafından kullanılmaya devam edildiği (teknik yatırımlar, davalıya ait istasyonun inşası için kullanılmış olup, davalı başka bir şirket adına bu istasyonun akaryakıt istasyonu olarak çalıştırmaya devam etmektedir), bu itibarla davacı tarafın 27/04/2011 tarihinden itibaren intifa bitiş süresi olan 28/09/2021 tarihine kadar bakiye süre için mahkemece kabul gören 09/09/2014 tarihli bilirkişi kurulu ikinci ek raporunda belirtilen miktarda olmak üzere 253.530TL kalıcı teknik yatırım bedelini talep edebileceği, taraflar arasındaki sözleşmenin Rekabet Kurulu kararları uyarınca sona erdiği, bu bağlamda davalı tarafın kötü niyetli olmadığı, dolayısıyla bakiye süre için kalan bedeli elindeki mevcut şekli ile teslim borcu doğduğu, yine davacının dava tarihinden önce davacıyı temerrüde düşürücü herhangi bir ihtarı bulunmadığından, söz konusu kullanılmayan süreye tekabül eden inkişaf ve yatırım bedeli yönünden 253.530TLnin dava tarihi olan 18/09/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerektiği, gerekçesiyle intifa ile ilgili davada davadan feragat edildiğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, taraflar arasında intifaya ilişkin yapılan anlaşma uyarınca, taraf vekillerine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, inkişaf ve yatırım bedeli yönünden açılan davanın kısmen kabulü ile, 253.530,00 TL’nin dava tarihi olan 18/09/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizleri ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin nakden yapılan bu desteğin kullanılmayan süreye karşılık gelen kısmının iadesini hüküm altına alırken, bedelin 06.06.2005 tarihli faturaya istinaden ödendiği ve 06.06.2005 ile dava tarihi arasındaki dönem açısından bu paranın davalının elinde bulunması sebebi ile davalının elde ettiği ve dava dilekçesinde semere olarak belirtilen alacak yönünden hüküm kurulmadığını, mahkemenin 06.06.2005 tarihi itibariyle faize hükmetmesi gerektiğini, hem semere taleplerinin reddi ve hem de ödeme tarihinden değil de dava tarihinden itibaren faize hükmedilmiş olmasının yanlış olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını, kullanılmayan süreye karşılık gelen inkişaf bedelinin semeresi ve/veya faizin başlangıcının ödeme tarihi olan 06.06.2005 tarihi olmasından hareketle hükmedilen anapara alacağa 06.06.2005 tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin zamanaşımı itirazını değerlendirmediğini, Bilirkişi kurulunun 2.ek raporunun hükme esas alınmasının gerekçede açıklanmadığını, ek raporun son sayfasında; kalıcı teknik yatırımların (inkişaf bedelinin) 401.821,36Tl olduğunu, kullanılmayan dönem yönünden bedelin 253.530,00Tl olduğunu, kalıcı teknik yatırımların işletmenin varlığı için yapılması zorunlu giderler olup aşırı yıpranma özelliği olan giderler olduğu, yapılan yatırımların süreye bağlı olmaksızın yapılması zorunlu giderler olması nedeniyle talep edilemeyeceği, sözleşme gereği istasyonla beklenen menfaatin gerçekleştiği ve her iki tarafın menfaati gerçekleştiğine göre intifa süresi ile ilgili yapılan kalıcı yatırım bedelinin istenemeyeceğinin belirtildiğini, mahkemenin aksi yöndeki görüşü yönünden gerekçe yazmadığını, yahut raporu maddi hata ile yanlış yorumladığını, üç rapordan ikisinde inkişaf bedelinin talep edilemeyeceğinin belirtildiğini, kök raporda bir Yargıtay kararına atıf yapıldığını, duruşmada dinlenen tanıkların inkişaf bedelinin bayilik süresi ile sınırlı şekilde verildiğini ve geri istenemeyeceğini, istasyona harcandığını, akaryakıt uygulamasında iade olmadığını beyan ettiklerini, İnkişaf bedelinin davacının isteği doğrultusunda istasyonun yenilenmesi için kullanıldığını, bu sürede istasyonun sadece davacı bayisi olarak çalıştığını, inkişafın istasyon zemini, market, wc, çevre düzeni, pompa, kanopi vb bölümlerin yenilenmesine harcandığını, müvekkilinin sebepsiz zenginleşmesinin söz konusu olmadığını, İnkişaf bedelinin kalan süre açısından iadesi gerekeceğinin kabulü halinde ise iyiniyetli iade yükümlüsünün sorumluluğu çerçevesinde değerlendirme yapılması gerektiğini, Mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, bayilik sözleşmesinin sona ermesi nedeni ile inkişaf ve intifa bedelinin bakiye süreye denk gelen kısmının sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi istemine ilişkin olarak açılmıştır. İlk derece mahkemesince davanın intifa bedeline ilişkin talep yönünden feragat nedeni ile reddine, inkişaf bedeli talebinin kısmen kabulüne, fazla talebin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı ve davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasındaki bayilik sözleşmelerinde ve protokolde inkişaf bedeline ilişkin herhangi bir hüküm yer almadığı, davalı yanca keşide edilen 06.06.2005 tarihli 401.821,86Tl bedelli faturada “inkişaf bedeli” açıklamasının yer aldığı görülmektedir. Davalı savunmasında, inkişaf bedelinin istasyonun kendisi ve çevresinin yeniden dizaynı için harcanan bedel olduğunu, bedelin istasyonun zemin, market, wc, çevre düzeni, pompa, kanopi vb yatırımlara harcandığını iddia etmiş, davacı vekili de 30.04.2013 tarihli dilekçesinde inkişaf bedeli ile yeni yapılar inşa ettirildiği ve bedelin istasyonu geliştirmek için kullanıldığını belirtmiştir. Mahkemece teknik yatırımların davalı tarafından kullanılmaya devam edildiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de bu hususta mahallinde inceleme yapılmamıştır. Bu durumda öncelikle sözleşmenin fiili sona erme tarihinin net şekilde tespiti için tüm ihtarname örneklerinin tebliğ şerhleri ile dosyaya celp edilerek mahallinde keşif ve bilirkişisi incelemesi icrası ile yatırımların neler olduğu, niteliği, kullanılıp kullanılmadığı, sebepsiz zenginleşme oluşup oluşmadığına ilişkin teknik rapor alınmadan bu hususun dosya üzerinden alınan rapora göre değerlendirilmesi yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinin isteminin bu yönü ile kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir. Açıklanan nedenle davalı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüne, kaldırma sebebine göre sair hususların ve davacı vekilinin istinaf isteminin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ilk derece mahkemesinin kararının HMK 353/1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüne, kaldırma sebebine göre davacı vekilinin isteminin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 2-İlk derece mahkemesinin kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, -Yargılamaya devam olunmak üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kısmen kabul edildiğinden, 2950,65TL ve 1379,00TL istinaf peşin harçlarının talebi halinde davalı tarafa iadesine, Davacı yanca yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının istek halinde davacıya iadesine, 4-İstinaf aşamasında davalı tarafça yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 86,00TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 171,70TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 25/12/2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.