Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/835 E. 2019/1168 K. 23.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/835 Esas
KARAR NO : 2019/1168
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/11/2017
NUMARASI : 2015/631 2017/1014
DAVANIN KONUSU: Alacak (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Sebepsiz İktisab Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 23/05/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, Bakırköy 18.Asliye Ticaret mahkemesinde açtıkları dava souncu müvekkilince ödenen 40.000 TL ve diğer masrafların davalıdan tahsiline karar verildiğini, davalının temyizi üzerine kararın onandığını, yine davalı tarafından yapılan karar düzeltme talebinin de reddedildiğini, mahkeme ilamını İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında takibe koyduklarını, icra takibinde takip tarihinden itibaren faiz talep etmişler ise de, davada dava tarihi ile hüküm tarihi arasındaki dönem için sehven faiz talep etmediklerini, bu durumun feragat anlamında olmayıp sonradan faizin istenebileceğini belirterek şimdilik 11.622,00 TL alacağın faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin ikametgahı İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu, İstanbul 18.ATM’de görülen davanın istirdat davası olup İİK’nun 72/7 maddesi gereğince bir yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, faiz alacağının esas alacağın tabi olduğu zamanaşımına tabi olduğunu, asıl davanın 11/02/2010 tarihinde açıldığını, faizin 11/02/2011 tarihinde zamanaşımına uğradığını, davacının faiz isteyemeyeceğini, yine asıl alacak son bulduğundan feri nitelikteki faizin de son bulmuş olacağını, İstanbul ….İcra Müdürlüğü dosyasında takibe konulan tutarın 17/06/2015 tarihinde ödendiğini, bu davanın ise 25/06/2015 tarihinde açıldığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın istirdat davasında istenmeyen faiz alacağının tahsiline ilişkin olduğu, feri nitelikteki faiz alacağının asıl alacak ile birlikte talep edilmemesi halinde zamanaşımı süresince ayrı bir dava olarak istenebileceği, somut olayda icra takibi sonucu ödenen miktarın İİK’nun 72.maddesi uyarınca istirdadının talep edildiği, çek bedelinin 24/02/2009’da ödendiği, istirdat davasının 11/02/2010’da açıldığı, İİK’nun 72/7 maddesinde özel zamanaşımı süresi düzenlendiği, davanın bu süre içerisinde açılmadığı gerekçeleriyle zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; istirdat isteminin Bakırköy 18. ATM’nin 2013/21 Esas sayılı dosyası ile karara bağlanan ana para borcunun tamamının davalı tarafça henüz ifa edilmemiş olup ana para borcunun halen müeccel olduğunu, dolayısıyla zamanaşımının kesildiğini, dava konusu faizin zamanaşımına uğramadığını bildirmiştir. Bakırköy 18.ATM’nin 2013/21 Esas – 2013/128 Karar sayılı ilamının incelenmesinde; davacısının … Ltd. Şti, davalıların …A.Ş, …Ltd. Şti ve … Ltd. Şti olduğu, davanın istirdat davası olup 11/02/2010 tarihinde açıldığı, davacının 40.000 TL bedelli çeki icra tehdidi altında ödendiğini belirterek bu bedelin vekalet ücreti ile beraber davalılardan istirdadını talep ettiği, yargılama sonunda ödenen 41.000 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacının ıslah ile talep ettiği faize yönelik isteminin dava açılırken fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadığı ve bu yönde usulüne uygun bir talebin bulunmadığı gerekçeleriyle hüküm kurulmasına yer olmadığına 28/01/2013 tarihinde karar verildiği, davalının temyizi üzerine Yargıtay 23.Hukuk Dairesince kararın 05/11/2014 tarihinde onandığı, yine davalı vekilinin karar düzeltme talebinin de 02/03/2017 tarihinde reddedildiği görülmüştür.Dosya içerisinde fotokopileri bulunan İstanbul….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı … Ltd. Şti’nin davalı … A.Ş aleyhine 03/12/2014 tarihinde 47.000,00 TL’si asıl alacak olmak üzere toplam 59.247,34 TL’nin tahsilini istediği, 17/06/2015 tarihinde davalı tarafından 71.716,52 TL icra dosyasına ödeme yapıldığı, bu ödemenin 07/07/2015 tarihinde davacı vekiline reddiyat yapıldığı, icra müdürlüğünce yapılan kapak hesabında 13.40 TL bakiye borç gösterildiği, alacaklı vekilinin 31/08/2015 tarihinde icra müdürlüğüne müracaat ederek 979,07 TL takip sonrası faiz ile alacaklı lehine fazladan hesaplanan 293,09 TL icra takip masrafı ile toplamda bakiye borç miktarı 685,80 TL’nin ödenmesi için borçluya ödeme muhtırası çıkarılmasını istediği, icra müdürlüğünün ise bu talebin dosyanın 07/07/2015 tarihinde infazen işlemden kaldırılması nedeniyle reddettiği görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, faiz alacağının tahsili talebine ilişkindir. Davacı taraf Bakırköy 18.Asliye Ticaret Mahkemesi’nde davalı aleyhine açtığı istirdat davasında ödemek zorunda kaldığı çek bedeli 40.000,00 TL ve diğer ferilerinin tahsili için 41.000,00 TL’nin istirdadını talep etmiş, yargılama sonunda 41.000,00 TL’nin davalılardan tahsiline, davacının ıslahla talep ettiği faize yönelik istemin ise dava açılırken fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmadığı, usulüne uygun bir talep bulunmadığı gerekçesiyle bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiş, karar Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşmiştir. Bilindiği üzere istirdat davasının ödemeden itibaren İİK’nun 72/7 maddesi uyarınca 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılması gerekir. Davacı taraf, davalıya borçlu olmadığı miktarı 24/02/2009 tarihinde ödemiştir. Bakırköy 18.Asliye Ticaret Mahkemesi’ndeki dava ise 11/02/2010 tarihinde, yani hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır. İstinafa konu dava ise 25/06/2015 tarihinde açılmış olup İİK’nun 72/7 maddesi gözetildiğinde hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı anlaşılmıştır. Öte yandan davacı taraf Bakırköy 18.Asliye Ticaret Mahkemesi’ndeki davasında ıslahla faiz talebinde bulunmuş ise de, mahkemece bu talebi yerinde görülmeyerek karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulmuş, ancak bu hususta davacı vekilince temyiz yoluna gidilmemiştir. Bir anlamda davacının faiz talebinin yerinde olmadığı hususu da kesinleşmiştir. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf talebi yerinde değildir. Öte yandan mahkemece İİK’nun 72/7 maddesindeki süre zamanaşımı olarak değerlendirilmiş ise de söz konusu süre hak düşürücü süre olduğundan mahkeme kararının gerekçesindeki bu yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir.Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.23/05/2019