Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/820 E. 2021/1302 K. 18.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/820 Esas
KARAR NO: 2021/1302
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/06/2017
NUMARASI: 2014/1451 2017/498
DAVA: Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 02/12/2014
BİRLEŞEN İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO 2015/523 Esas
KARAR NO: 2015/611
DAVA: Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 21/05/2015
KARAR TARİHİ: 18/06/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı … vekili asıl davada, davalı … tarafından müvekkili aleyhine kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığını, takip konusu senedin müvekkili adına ciranta sıfatıyla karalama şeklinde atılmış imza bulunduğunu, borçlanmanın hukuken geçersiz olduğunu, zira müvekkilinin okuma yazma bilmediğini ve kötüniyetli kişilerin yönlendirmesiyle ve senedin içeriğinden haberi olmaksızın karalama şeklinde imza attırılarak senedin geçerlilik şartlarının yerine getirilmeye çalışıldığını, bu şekildeki bir borçlanmanın usul şartlarını taşımaması nedeniyle geçersiz olduğunu, ayrıca müvekkilinin gözlerinde sarı nokta denilen bir göz hastalığı bulunduğunu, ileri derecede görme rahatsızlığı olduğunu, okuma yazma bilmiş olsa dahi yazıları seçmesinin ve okumasının mümkün olmadığını, yine müvekkilinin davalıları tanımadığını ve aralarında alacak borç ilişkisinin de bulunmadığını bildirerek müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespitine, takibin müvekkili yönünden iptaline, ayrıca icra dosyasına ödedikleri 5.000 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili asıl davaya verdiği cevabında, konuyla ilgili olarak İstanbul 4.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2012/624 esas sayılı dosyasında dava açıldığını, davanın reddedildiğini ve Yargıtay’dan geçerek kesinleştiğini, davacının kötüniyetli olarak okuma yazma bilmediğini ileri sürdüğünü bildirerek davanın reddini savunmuştur. Davalı …, davaya cevap vermemiştir. Davacı … vekili birleşin İstanbul 15.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/523 esas sayılı dosyasında, davalı … tarafından müvekkili aleyhine her biri 25.000 TL bedelli toplam tutarı 50.000 TL olan senetler nedeniyle icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin okuma yazma bilmediğini, bu durumun kötüye kullanılarak müvekkiline senedin karalattırıldığını, ayrıca müvekkilinde sarı nokta denilen ileri derecede görme rahatsızlığı bulunduğunu, müvekkilinin davalıları hiç tanımadığını belirterek müvekkilinin takibe konu senetler nedeniyle davalılara borçlu olmadığının tespitine ve %20 oranında kötüniyet tazminatına karar verilmesini, ayrıca mahkeme dosyasının İstanbul 11.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1451 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini istediği ve mahkemece de birleştirme kararı verildiği görülmüştür. Davalı … vekili, yargılama sırasında 06/10/2016 tarihli celsede, birleşen dava yönünden de davanın reddini savunmuştur. Davalı … birleşen davaya cevap vermemiştir. Mahkemece toplanan delillere göre; davalı tarafından davacı aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığı, İstanbul 4.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2012/624 esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonunda davacının itirazının reddine karar verildiği ve bu kararın Yargıtay’dan onararak kesinleştiği, yine İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün .. esas sayılı dosyasında davacı aleyhine başlatılan takip nedeniyle davacının İstanbul 14.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2014/947 esas sayılı dosyasında itiraz ettiği, itirazın reddedildiği ve Yargıtay’dan geçerek kesinleştiği, ayrıca Cumhuriyet Savcılığı tarafından konuyla ilgili olarak yapılan hazırlık soruşturma sonunda takipsizlik kararı verildiği, davacının iddialarının yerinde görülmediği gerekçeleriyle asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı reddine karar verilmiş, kararı asıl ve birleşen davanın davacı vekili istinaf etmiştir. Asıl ve birleşen davanın davacı vekili, istinaf sebebi olarak; mahkemenin eksik inceleme ile karar verdiğini, dar yetkili icra hukuk mahkemesi kararlarının gerekçe yapıldığını, müvekkilinin yaşlı olduğunu, okula hiç gitmediğini, okuma yazma bilmediğini, daha önce noter huzurunda yapılmış bir çok sözleşmeyi de parmak basmak suretiyle iki tanık huzurunda onayladığını, avukatlara verdiği vekaletnamelerin de aynı şekilde olduğunu, ayrıca gözündeki sarı nokta hastalığı nedeniyle okuma yazma bilse bile okuyacak durumda bulunmadığını, bu durumun doktor raporuyla ispatlanacağını, davalıların müvekkiline kumpas kurduklarını iddia ettiklerini, ancak mahkemenin eksik inceleme ile karar verdiğini, ayrıca sahtecilik yönünden grafoloji incelemesi yaptırılmadığını, özel olarak dava dışı bir bürodan mütalaa aldıklarını, bu mütalaada senetlerin davalı … tarafından sahte olarak düzenlendiğinin ve lehtar …’ın isim ve imzasının sonradan senede dahil edildiği, ciranta … tarafından yazıldığı ve imzalandığının ortaya çıktığını, bu hususu takipsizlik dosyasına sunduklarını ve bu talebin haklı görülerek yeniden hazırlık soruşturması açıldığını, davalı …’in iyiniyetli hamil olmadığını, … ve dava dışı şüphelilerle birlikte hareket ettiğini, senetlerin sahte olduğunu, takipte davacı dışında dört kişinin daha borçlu durumda olduğunu, ancak davalının bu kişiler hakkında işlem yapmadığını, yine …’in 05/12/2012 tarihinde şüpheli olarak verdiği ifadesinde davacıyı tanımadığını beyan ettiğini, ancak avukatı tarafından 16/03/2015 tarihli ikinci cevap dilekçesinde ise davacının imzasını gözü önünde tamamladığı yolunda beyanda bulunduğunu, davalı …’ın yalan söylediğini, yine kendisinin …’a hayvan satıp teslim ettiğini söylediğini, ancak bu konuda delil sunmadığını, …’ın da savcılık dosyasında hayvan ticari yaptığı konusunda bir beyanının bulunmadığını, müvekkili ile davalılar arasında alacak borç ilişkisi bulunmadığını belirtmiştir. İstinaf dilekçesi ekinde davacı vekilince dava dışı bürodan alınan 09/10/2017 tarihli mütalaanın sunulduğu, bu mütalaada senet asıllarının dijitallerinin incelendiği, yapılan incelemede ön yüzde bulunan imzaların kuvvetle ihtimal … isimli şahsın eli ürünü olduğu, senetlerdeki dördüncü ciranta kısmındaki imzaların ve doğan yazısının kuvvetle muhtemel aynı şahsın eli ürünü oldukları, birinci ciranta … yazısı ve yanındaki imzanın kuvvetle muhtemel sonradan oluşturulduğu, ikinci ciranta yazısı olan … yazısı ve diğer yazıların kuvvetle muhtemel aynı şahsın eli ürünü olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davalı …’in davacı ile davalı … ve diğer üç kişi aleyhine 25.000 TL bedelli bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlattığı, dayanak olarak gösterilen bononun 25/03/2010 tanzim, 11/04/2012 vade, 25.000 TL bedelli, keşidecisinin …, lehtarının …, sonraki cirantanın …, davacı, davalı …, hamilin ise davalı … olduğu, senedin nakden kaydıyla düzenlendiği görülmüştür. Dosya içeriğindeki fotokopi belgelerden İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı takip dosyasında davalı …’in davacı ve davalı … ile birlikte diğer 3 kişi aleyhine her biri 25.000 TL bedelli iki adet bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlattığı, takip konusu bonoların tanzim tarihlerinin 25/03/2010, vade tarihlerinin ise 11/11/2014 ve 03/12/2014, bedellerinin 25.000 TL, keşidecisinin …, lehtarının …, sonraki cirantanın …, davacı, davalı …, hamilin ise davalı … olduğu, senedin nakden kaydıyla düzenlendiği görülmüştür. İstanbul 4.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2012/624 esas, 2013/22 karar sayılı ilamının incelenmesinde; davacının İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasındaki takibe konu edilen senet nedeniyle imzaya ve borca itiraz ettiği, yargılama sonund davacının kurumlardan gelen belgelerde kendi imzasını taşıyan belge asıllarının bulunduğu, dolayısıyla okuma yazma bilmediği, parmak izi kullandığına dair iddialarının yerinde olmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararın Yargıtay 12.Hukuk Dairesi’nce onanmak suretiyle kesinleştiği görülmüştür. İstanbul 14.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2014/947 Esas, 2015/287 karar sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı …’ın davalı …’e karşı İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında yapılan takibe konu senetlerin okuma yazma bilmediğinden bahisle imzaya ve borca itiraz ettiği, yargılama sonunda konuyla ilgili olarak davacı tarafın İstanbul 4.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2012/624 esas sayılı dosyasında da dava açtığı, bu dosyada toplanan delillere göre okuma yazma bilmediğinden ve imza atmadığına dair iddiaların çürütüldüğü, red kararının kesinleştiği gerekçeleriyle davacının itirazının reddine karar verilmiş, karar Yargıtay 12.Hukuk Dairesi’nin onama ilamıyla kesinleştiği görülmüştür. Davacının davalılar ile dava dışı … hakkında dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından dolayı şikayette bulunduğu, hazırlık soruşturması sonunda 06/07/2015 tarihinde icra hukuk mahkemesi kararı gerekçe yapılarak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gerekçeleriyle takipsizlik kararı verildiği, davacının bu karara itiraz ettiği, itirazın 01/09/2015 tarihinde reddedildiği, dosya içinde bulunan 09/11/2017 tarihli mahkemeye yazılan cevabi yazıdan dosyanın tekrar sulh ceza hakimliğine gönderildiğinin bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Asıl ve birleşen dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit ve istirdat davasıdır. Davacı taraf, okuma yazma bilmediğini ve kötüniyetli kişilerin yönlendirmesiyle karalama şeklinde imza attırılarak borçlu hale getirildiğini, ayrıca ileri derecede görme rahatsızlığı bulunduğunu iddia etmiş, davalılardan … ise davanın reddini savunmuş, diğer davalı ise davaya cevap vermemiştir. Yargılama sonunda verilen kararı asıl ve birleşen davanın davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı taraf, okuma yazma bilmediğini, bu nedenle imzanın geçerli olmadığını ileri sürmüş ise de, davacı tarafın aynı iddialarla icra hukuk mahkemelerinde açtığı davaların reddedildiği ve kararların da kesinleştiği anlaşılmıştır. Her ne kadar icra hukuk mahkemeleri dar yetkili mahkeme olup bu mahkemelerce verilen kararlar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmemekle birlikte söz konusu icra mahkemelerince verilen kararların incelenmesinde, davacının okuma yazma bildiğine dair belgelerin asıllarının geldiği ve davacının başka yerlerde imza attığının anlaşıldığı görülmüş olup bu açıdan davacının okuma yazma bilmediğine dair iddiaları yerinde değildir. Öte yandan davacı taraf, yanlış yönlendirildiğini iddia etmiş ise de, bu husustaki iddiaları usulüne uygun delillerle kanıtlanamamıştır. Ayrıca davacı taraf imzanın sonradan araya sıkıştırılmak suretiyle eklendiğini ileri sürmüş ve bu konuda aldıkları harici rapor dayanak yapılmak suretiyle hazırlık soruşturması sonunda verilen takipsizlik kararının kaldırıldığını ve yeniden hazırlık soruşturması açıldığını beyan ettiğinden bu husus istinaf aşamasında dairemizce araştırılmış, konuyla ilgili olarak İstanbul C.Başsavcılığı’nın hazırlık evrakları istenilmiş, buna göre başlangıçta hazırlık soruşturması yönünden takipsizlik kararı verildiği, davacının bu karara itirazının reddedildiği, bilahare sunulan kriminal rapor üzerine takipsizlik kararının kaldırıldığı ve yapılan soruşturma sırasında bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, bu incelemede takip ve dava konusu senetteki imzanın davacının eli ürünü olduğu yolunda görüş belirtildiği ve hazırlık soruşturması sonunda hukuki alacağa konu belgelerde ispat hususunun HMK’ya göre belirlenen yazılı belge ile ispatı gerektiği, şikayetçi iddiaların soyut iddiadan ibaret olduğu, suç işlendiği hususunda yeterli delil elde edilemediği, anlaşmazlığın halen derdest olan hukuk mahkemelerinde giderilmesi gerektiği gerekçeleriyle 01/06/2020 tarihinde yeniden takipsizlik kararı verildiği anlaşılmıştır. Öte yandan hazırlık soruşturmasında dinlenen davalı …’ın beyanında, davacıdan bonoyu imzalamasını istediğini, davacının da bonoyu imzaladığını beyan ettiği, davalı …’in ise 05/12/2012 tarihli beyanında, bu bonoları alacağına karşılık diğer davalı …’dan aldığını beyan ettiği anlaşılmıştır. Açıklanan tüm bu hususlar karşısında davacının davasını ispatlayamadığı, buna göre istinaf taleplerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen asıl ve birleşen davanın davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Asıl ve birleşen davanın davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 118,60 TL (asıl ve birleşen dava yönünden) harçtan, peşin alınan 62,80 TL (asıl ve birleşen dava yönünden) harcın mahsubu ile bakiye 55,80 TL harcın asıl ve birleşen davanın davacısından alınarak hazineye irad kaydına, 3-Asıl ve birleşen davanın davacısı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.
18/06/2021