Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/809 E. 2021/340 K. 19.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/809 Esas
KARAR NO: 2021/340 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/11/2017
NUMARASI: 2017/266 E. – 2017/398 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
KARAR TARİHİ: 19/02/2021
İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi tarafından verilen 30/11/2017 tarihli kararına karşı, davalı tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: DAVA:Davacı asil dava dilekçesinde; “…” sloganının kendisine ait olduğunu, iç çamaşırı firmaları …’e 22 Ekim 2011’de 2 adet reklam film senaryosu, …- …’ya ve …’ya 23 Ekim Pazar günü bu sloganı gönderdiğini, 24 Ocak 2016 Pazar günü de bilboardlarda …’nın … sloganını reklamda kullandığını ve www…com’a girdiğinde …’nın yeni kampanyasının … olduğunu söz konusu gönderdiği firmalardan davalının öğrenerek izinsiz kullanımda bulunduğunu, bu nedenle sloganın sahipliğinin adına tespit ve tescilini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin 200 den fazla ülkede 400 ü aşan içecek markası ve çeşidiyle sektörde dünya çapında tanınmış bir şirket olduğunu, şirketin son zamanlardaki global reklam kampanyasının Türkiye ayağında … sloganını kullandığını, davacının iddialarının yerinde olmadığını, söz konusu sloganın sahibinin hususiyetini taşımadığını, günlük hayatta da farklı şekilde kullanıldığını, eser niteliğinde olmadığını, daha önce …, …, …, …, …, … gibi reklam kampanyalarında da kullanıldığını, TPE nezdinde bu markaların tek başına tescili için yapılan marka başvurularının reddedildiğini, davacının 2011 yılında …’ya reklam kampanyası önerisinde bulunduğunu ileri sürmüşse de, reklam filminin kullanılmadığını, davayla da ilgisi bulunmadığını, davacının üzerinde hak sahibi olamayacağını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 30.11.2017 tarihi 2017/266 E. – 2017/398 K. sayılı kararıyla; “…tüm dosya kapsamı, toplanan deliller hüküm kurmaya elverişli ve yeterli bilirkişi heyet raporu ışığında … sloganının hususiyet taşıdığı, ilim ve edebiyat eseri kapsamında korunabileceği söz konusu sloganı ilk defa davacının kullandığı, bu nedenle eser sahipliğinin tespitine karar verilmesi gerektiği, tescil işleminin idari mahiyette olması nedeniyle tescile ilişkin talebinin reddi gerektiği” gerekçesiyle; Davacı … tarafından davalı … AŞ aleyhine açılan davanın kabulü ile, … ibareli eser mahiyetindeki sloganın davacıya ait olduğu, davacının eser sahipliğinin tespitine, karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemenin, kısmen reddine tescilin idari işlem olması nedeniyle tescil talebinin reddine karar verdiğini, hükümde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, davanın tümden kabulüne karar verilmesinin yerinde olmadığını, -mahkeme kararının eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporuna dayanılarak kurulduğunu, mahkeme kararındaki “…” sloganının ilk defa davacı tarafından kullanıldığına dair tespitin ve bu tespite dayalı olarak davacının FSEK korumasından faydalanacağına dair tespitin hatalı olduğunu, Türk Dil Kurumu’nun Atasözleri ve Deyimler sözlüğünde, “dünyanın tadını çıkarmak-bütün zevklerden yararlanmak, mutlu ve rahat yaşamak”, “herkes sakız çiğner ama, Çingene kızı tadını çıkarır-severek yapılan iş, insanı mutlu eder”, “tadını çıkarmak-bir şeyin güzelliğinden veya sağladığı imkanlardan yeterince yararlanmak” şeklinde üç atasözü/deyim bulunduğunu, davacının bu ibareyi kendisinin yarattığı iddiasının tamamen asılsız olduğunu, sunulan belgelerden görüleceği üzere … deyiminin daha önce pek çok firma tarafından reklam kampanyasında slogan olarak kullanılan bir deyim olduğunu, … çikolatalarının … sloganlı reklam kampanyasının tarihinin 2007 tarihli, …’in “…” reklam kampanyasının da 2010 yılında gerçekleştirildiğini, -davacının hak iddia ettiği “…” sloganının, sahibinin hususiyetini taşıma şartını sağlamadığını, FSEK kapsamında eser olarak kabulünün mümkün bulunmadığını, dilimizde yer alan ve sözlükte yeri olan bir deyim olduğunu, günlük hayatta sıklıkla kullanıldığını, bir sloganın eser vasfında olabilmesi için sahibinin hususiyetini taşıması gerektiğini, dava konusu ibarenin eser vasfında olmadığını beyanla, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı asil istinafa cevabında; dosyada birçok sahte delil bulunduğunu, davalı tarafça dava dilekçesine verilen cevapta 1993, 1997 ve 2003 yıllarında “…” sloganının tescilini aldıklarına dair sahte veri tabanı çıktısı sunduklarını, TPE’den gelen cevapta davadan sonra başvuruda bulunduklarının ortaya çıktığını, savcılığa şikayette bulunduğunu, karar duruşmasında sloganın kendilerinden önce başka şirketlerce reklamlarda kullanıldığını beyan ettiklerini, kendilerine ait olmayan slogan için TPE nezdinde tescil başvurusunda bulunduklarını, nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediklerini beyanla istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
DELİLLER:Davalı şirket … tescil nolu ve … tescil nolu … tali unsurlu … asli unsurlu marka başvurusunda bulunmuştur. İlk derece mahkemesince Prof.Dr. … ve Tasarımcı-Reklamcı …’dan alınan bilirkişi raporunda; dosyadaki e-mailler davalının sloganın yer aldığı bilgisayar çıktıları dava dışı şirketlere davacı yanın göndermiş olduğu e-mail çıktıları ve yapılan yazışmalar marka tescil belgeleri değerlendirilerek reklam sloganının FSEK kapsamında korunabilmesi için kanunda yazılı eser gruplarından birine girmesi gerektiği, davacının sloganının FSEK madde 2 kapsamında eser mahiyetinde olduğu, davacının 2011 yılında söz konusu sloganı kullanılmak üzere bazı şirketlere gönderdiği, davalının reklamlarında kullanımının da 2016 yılında olduğu, ayrıca davalının TP nezdinde marka başvurularının da 2016 yılında olduğu, bu nedenle … sloganının ilk defa davacı tarafından kullanıldığı ve FSEK kapsamında davacının korunmaya değer hukuki menfaati bulunduğu beyan edilmiştir.
G E R E K Ç E:Davacı “…” sloganının, davalı tarafça telif ödenmeksizin reklamlarda kullanıldığı iddiasıyla, “…” sloganının sahipliğinin tespiti ve tescilini talep etmiştir. Mahkemenin kararının gerekçesinde, eser sahipliğinin tespitine, tescil talebinin idari mahiyette olması nedeniyle reddine karar verildiği açıklanmasına rağmen, hükümde davanın kabulüne, … ibareli eser mahiyetindeki sloganın davacıya ait olduğu, davacının eser sahipliğinin tespitine karar verilmiş, tescil talebi nedeniyle hüküm kurulmamıştır. Kararın gerekçesi ile hüküm arasında çelişki oluştuğu gibi, taleplerden birinin karşılanmaması sonucu da oluştuğundan, davalı vekilinin usule istinaf başvurusu, HMK 297. Madde gereğince yerinde görülmüştür. FSEK 1/B maddesinde; “Eser; sahibinin hususiyetini taşıyan ve bilim edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleridir” şeklinde tarif edilmiştir. Eser vasfının kabulü için, eser sahibinin hususiyetini yansıtan, yaratıcı ruh ve fikri yapısını aksettiren bir ürün ortaya konmalıdır.Mahkemece dosya kapsamında iki kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmış ve rapordaki görüşler benimsenerek “…” ibaresinin eser mahiyetinde bulunduğu ve davacının bu ibare üzerinde korunmaya elverişli hak sahibi olduğuna karar verilmişse de, alınan rapordaki tespitler isabetli değildir. Davacı “…” ibaresi üzerinde hak sahibi olduğunu ve bu sloganının kendisi tarafından ilk kez yaratılıp kullanılmaya başlandığını ileri sürmüşse de, sunulan delillerden bu sonuca ulaşılamamaktadır. Davacı dava dışı firmalara gönderdiği reklam filmi senaryolarına ilişkin e-mailleri ve kendisine gönderilen teşekkür cevaplarını delil olarak sunulmuşsa da, firmalar tarafından bu reklam senaryolarının kullanıldığı ve reklamlarda “…” sloganının kullanıldığı ispatlanamamış, dava dilekçesinde de reklam senaryolarının kullanılmadığı beyan edilmiştir.”…” ibaresi günlük hayatta “hayatın, gençliğin, yemeğin, anın, güneşin vs. tadını çıkarmak” şeklinde sıklıkla kullanılan bir deyim olu, ilk defa davacı tarafından kullanılmamıştır. Davacının hususiyetini taşıdığına yönelik tespit yerinde değildir. Sloganların çok sıkı şartlar altında bir fikir ürünü sayılmalarının mümkün olduğu doktrinde kabul edilmektedir. Bu sıkı şartlardan birisi de sloganı ilk üreten kişi veya kuruluş ile slogan arasındaki aidiyet ve bağın topluma çeşitli reklam vasıtaları ile yeterince tanıtılmış olmasıdır. Aksi halde, hemen hemen herkese ait olması gereken bir sözcük/sözcük grubu bir kişiye özgülenerek, başka hiç kimse tarafından kullanılamama (en azından hayatı boyunca ve ölümünden itibaren 70 yıl) sonucu doğacaktır. Davacı tarafça “…” sloganının kendisine ait olduğu, slogan üzerinde fikir olarak “eser sahipliği” ispat edilememiştir. Yine davacı tarafça, bu sloganın kendisi/yada sloganı kullanan ile tekel hakkı yaratacak güçte bir aidiyet ispatlanamamıştır. Bu durumda mahkemece davanın tümüyle reddine karar vermek gerekirken, kabulüne karar verilerek yazılı şekilde hüküm kurulması yerinde görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE, 2-İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 30.11.2017 tarihi 2017/266 E. – 2017/398 K. sayılı kararının 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-DAVANIN REDDİNE, 4-İlk derece yargılaması yönünden; -Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 59,30 TL karar harcından peşin yatırılan 29,20 TL’nin mahsubu ile kalan 30,10 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsiline, Hazine’ye irat kaydına, -Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, -Davalı tarafça yargılama gideri yapılmadığından karar verilmesine yer olmadığına, -Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı yararına hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 5.900,00 TL maktu vekalet ücreti taktirine, davacıdan tahsil edilerek davalıya ödenmesine, -Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, 5-İstinaf yargılaması yönünden -Davalı vekilinin istinaf talebi yerinde görülmekle, peşin yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, -İstinaf yargılama giderleri olarak; a)Davalı avansından kullanıldığı anlaşılan; 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, b)Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, -Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 19/02/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.