Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/799 E. 2021/991 K. 24.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/799 Esas
KARAR NO: 2021/991 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL(KAPATILAN) 4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/12/2016
NUMARASI : 2015/153 E., 2016/140 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Fikir Ve Sanat Eseri İle İlgili Sözleşmeden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/05/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA;Davacının vasisi vekili dava dilekçesinde; davalı tarafın yapımcısı olduğu veya eser işletme belgesi sahipliği yahut sair bir özel sözleşme kapsamında satış ve pazarlama hakkını elinde bulundurduğu, müvekkili … oyunculuğunu yapmış olduğu … sınıfta kaldı, … karşı isimli yirmi bir adet filmin tüm yayın kuşaklarında yayınlandığını ve izlenmekte olduğunu, bu filmlerin televizyonlara satışından davalı tarafın büyük gelir elde ettiğini, eserlerden doğan hakların kullanımının ancak yazılı devirle mümkün olunduğunu, ancak filmlerin tv kanallarına satışı yapılırken müvekkilinden izin alınmadığını ve filmlerin satışından kazanılan gelirden müvekkiline ödeme yapılmadığını, bu nedenlerle mahkemece resen göz önünde bulundurulacak hususlar dahilinde fazlaya ve başkaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000TL maddi tazminatın 50.000TL manevi tazminatın en yüksek ticari faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
CEVAP;Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının 20 yıldır huzurdaki davayı açmadığından öncelikle zamanaşımı itirazlarının olduğunu, bu hususun Medeni Kanundaki dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, müvekkili şirketin dava konusu filmlerin yapımcısı ve imal eden sıfatıyla eser sahibi olduğunu, davacının müvekkilinden izin alınmadığını, mali haklarının karşılığının ödenmediğini iddia ederek maddi ve manevi tazminat talep etmesinin hukuki mesnetten yoksun olduğunu, müvekkiline ait dava konusu filmlerin imal edildiği yılda yürürlükte olmayan, imal edildiği yıldan yaklaşık 20 yıl sonra yürürlüğe giren bir kanuni düzenlemenin geriye yürütülemeyeceğini, müvekkilinin mali hakları kullanabilmesi için icracı sanatçının yazılı iznine tabi tutulmasının, aynı zamanda Anayasa ve Milletlerarası sözleşmelere aykırı olacağını, davacının yazılı izin alınmadan dava konusu filmlerin mali haklarında tasarrufta bulunulmasının davacıların haklarının ihlali niteliğinde olduğu iddiasının, bu açıdan da hukuki mesnetten yoksun olduğunu, bu nedenlerle davacı tarafından açılan haksız ve mesnetsiz davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI; İstanbul (Kapatılan) 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 15/12/2016 tarihli 2015/153 Esas-2016/140 Karar sayılı kararıyla; “Her ne kadar mahkemece alınan bilirkişi raporunda davacının hak ettiği bedel hesaplanmış ise de, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 05.04.2016 tarih, 2015/6889 esas, 2016/3668 karar sayılı emsal nitelikteki ilamda da belirtiltiği gibi; Eser sahibi olan davalının 5846 sayılı FSEK uyarınca sahip olduğu ve koruma süresi devam eden eserlerin çoğaltılması, dağıtılması, temsil ve umuma iletimden oluşan mali haklarına dayalı olarak dava konusu eserler üzerindeki mutlak hak sahipliği kapsamında tasarruf yetkisi bulunduğundan, davacının eser sahibine karşı bu filmlerin sinama salonu dışındaki gösterimleri nedeniyle FSEK 80/1 uyarınca mali hak ihlali ya da elde edilen kazançtan sözleşmeye dayalı olarak uygun bir bedel talep hakkı bulunmadığı” gerekçesiyle; davacının davasının reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacının mirasçısı … vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; tarafların dava konusu filmlerin eser sahipliğinin, filmlere ait tescil belgeleri ile de sahip olduğu üzere, davalıya ait olduğu konusunda uzlaşı içinde olduklarını, mahkemenin müvekkilinin bağlantılı hak sahibi olduğunu kabul etmekle birlikte , bağlantılı hak sahipliğinden doğan taleplerine ilişkin kanun maddelerini incelemediğini, filmlerin meydana getirildiği tarih itibarıyla filmlerin televizyonda gösteriminin mümkün bulunmadığını, filmlerin sinema salonları dışında kullanımına sözlü olarak muvaffakat gösterilmesinin mümkün bulunmadığını, sinema gösterimi dışındaki tüm kullanımlar bakımından hakkın rahmetli oyuncuya ve vefatı sebebiyle müvekkiline ait olduğunu,-1995 yılında 4110 Sayılı Kanun’un 23. Maddesi ile 5846 Sayılı Kanun’un Ek 2 maddesinde yapılan değişiklik ile; sinema eser sahipliğine ilişkin hükümlerin 1995 yılı sonrası filmlere uygulanacağı, bağlantılı haklar da dahil olmak üzere tüm konularda 4110 sayılı kanun ile yapılan değişikliklerin uygulanacağının kabul edildiğini, mahkemenin bağlantılı hak sahiplerine tanınan hakların ancak 1995 sonrası yapımına başlanan filmlere tanınacağına ilişkin gerekçesinin dayanağının anlaşılamadığını, 2001 tarihli değişiklikleri düzenleyen 4630 Sayılı Kanun’un 35. Maddesinde de, 4110 Sayılı Kanuna paralel olarak düzenlemeye gidilerek, 5846 Sayılı Kanun’un ek 2. Maddesinin değiştirildiğini, mahkemenin kanun hükmüne aykırı kararının bozulması gerektiğini,-FSEK 80/1-A maddesinde; icracı sanatçının tespit edilmiş icrasının veya çoğaltılmış nüshalarının satışı, umuma dağıtımı veya satılmasını, umuma iletimini yasaklamak veya izin vermek hakkına sahip olduğunun düzenlendiğini, kanun koyucunun uluslararası mevzuatta belirlendiği şekilde, eser sahibinin manevi ve mali haklarına zarar vermemek şartıyla asıl eser sahibi yanında, komşu haklara sahip olacağını düzenleme altına aldığını, FSEK 80/2 hükmünde ; “Filmerin ilk tespitini gerçekleştiren film yapımcısı, eser sahibinden ve icracı sanatçıdan mali hakları kullanma yetkisini devraldıktan sonra aşağıda belirtilen haklara sahiptir” düzenlemesine yer verildiğini, davalının dava konusu filmlere ilişkin haklarını kullanması için icracı sanatçıdan hakları devralması gerektiğini, FSEK 52. Maddeye göre yazılı sözleşme yapması gerektiğini,-FSEK 51. Maddesinde; “İleride çıkarılacak mevzuatın eser sahibine tanıması muhtemel mali hakların devrine veya bunların başkaları tarafından kullanılmasına müteallik sözleşmeler batıldır” düzenlemesine yer verdiğini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2010/16404 Esas-2012/9213 Karar sayılı kararına konu somut olay ile bu davanın birebir örtüştüğünü, Yargıtay kararında davalının TV kanallarındaki gösterimlerin hukuka aykırı olduğu kabul edilerek tazminata hükmedildiğini,-mahkemece alınan bilirkişi raporlarında murisin hak ettiği bedelin hesaplandığını, bazı filmlerde tali rolde oynadığına dair hatalı tespitler yapılmasının isabetli olmadığını, yine yardımcı oyuncu için 5.000 TL, yan rol için 300 TL ücret kazanabileceğinin belirlenmesinin çok az olduğunu, beyanla mahkeme kararının kaldırılarak, yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; dava ikame edildiğinde vesayet altında olan … 31/03/2017 tarihinde vefat ettiğini, tüm hak ve alacaklarının mirasçılarına intikal ettiğini, vasi … mirasçı olsada davayı tek başına takip yetkisinin bulunmadığını, mirasçıların tümü tarafından verilen vekaletnamesi bulunmayan vekilin istinaf başvurusunun yok hükmünde olduğunu,-davaya konu tüm filmlerin 1977 ve öncesinde imal edildiğini, o tarihte yürürlükte olan 5846 sayılı Yasa’nın 8. Maddesinde ” Bir sinema eserinin sahibi onu imal ettirendir” hükmünün düzenlendiğini, müvekkilinin eser sahibi sıfatıyla sınırsız tasarruf hakkı bulunduğunu, imal tarihinde icracı sanatçıların komşu hakka sahip olmamakla birlikte, eser sahibi yapımcıların da icracı sanatçılardan izin alma yükümlülüğü bulunmadığını, izin alma gerekliliğinin 07/06/1995 tarih ve 4110 Sayılı Kanun ve sonrasında 21/02/2001 tarih ve 4630 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile getirildiğini, yasaların geriye yürür şekilde uygulanamayacağını, bunun hukuk güvenliğini zedeleyeceği gibi Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınan mülkiyet hakkına tecavüz teşkil edeceğini,-filmlerin yapım yılında TRT yayında olduğundan filmlerin televizyonda yayınlanmasına muvaffakat verilmediğine dair iddianın abesle iştigal olduğunu,-5846 Sayılı Yasa’nın 80. Maddesinin geriye yürütüleceğine ilişkin düzenleme bulunmadığını,-21 adet filmin TV kanallarında izinsiz gösteriminden kaynaklanan haklar karşılığı tazminata hükmedilmesi talep ediliyorsa da; dava konusu filmlerin TV kanallarında satışının gerçekleştiğine ilişkin herhangi bir delil bulunmadığını, beyanla istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
DELİLLER: Mahkeme tarafından, öğretim üyesi Prof. Dr. … Yard. Doç. … alınan 21/03/2016 tarihli kök raporunda: Rayiç ve teamüllere göre davanın açıldığı tarih itibariyle koruma süresinin sonuna kadarki dönem için davalı taraf davacıdan tam ruhsat alsa idi, tüm mali hakların devri için davacıya ödemesi gereken rayiç bedelin, her bir film yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılmak suretiyle, dava tarihi itibariyle ne olduğu” konusuna ait verilerin tablo 2 de yer aldığı, Davanın açıldığı tarih olan 20.07.2015 den itibaren her bir film için 70 yıllık koruma süresi bitimine dek kalan süre gün, ay bakılmaksızın yıl üzerinden hesaplandığı, sektör için uygulanmakta olan 2015 rayiç bedelleri referans alınarak kalan koruma sûresi için kalan rayiç değer dökümüne yer verildiği, bu hesaplama aşamasında bahse konu rol için oyuncuya ödenmesi gereken bedelin tamamının söz konusu olduğu, dava konusu filmlerin yapıldığı dönemler için Davacının oyuncu olarak farklı kategorilerde rol aldığı ve kendisine bu hizmet karşılığı bir bedel ödenmiş olması durumunda bu bedelin dikkate alınması ve değerlendirmenin bu verilerle yapılması hususunda takdir hakkının mahkemeye ait olduğu, beyan edilmiştir.Davacı ve davalı vekili tarafından, kök rapora itiraz edilmesi üzerine bilirkişi heyetinden alınan 16/06/2016 havale tarihli ek raporda; davacının davaya konu itiraz edilen filmlerdeki rol statüsü tekrar değerlendirilmiş, ek rapora ekli hesap tablosunda, 2015 yılı için yardımcı rolde olduğu tespit edilen 15 adet film için ayrı ayrı 5.000 TL, yan rolde olduğu tespit edilen 3 adet film için ayrı ayrı 300 TL rayiç bedel belirlenmiş, başrolde olduğu tespit edilen üç adet film için ise “başrol bedelinin değişkenliği sebebiyle hesaplanamadığı” beyan edilmiştir. İstinaf dilekçesi ekinde sunulan veraset ilamından; davacı …’nin 31/03/2017 tarihinde vefat ettiği, geriye mirasçı olarak çocukları …, … ve …’yı bıraktığı görülmüştür. Mahkeme kararının davacı murisin vefatından sonra 30/11/2017 tarihinde tebliğe çıkarıldığı, aynı zamanda murisin sağlığında vasisi olan mirasçısı …’ya tebliğ edildiği diğer mirasçılara tebligat çıkartılmadığı görülmüş, Dairemizce mirasçılar … ve …’e mahkemenin gerekçeli kararı tebliğ edilmiş istinaf başvurusunda bulunmamışlardır.
GEREKÇE:Davacı vekili, davacı sanatçı …’nin icracı sanatçı olarak rol aldığı 21 adet filmin, davalı yapım şirketi tarafından, çeşitli televizyon kanallarına satıldığı ve kanallarda yayınlandığından bahisle, FSEK 68. Madde gereğince üç kat tazminata hükmedilmesini, şimdilik 10.000TL maddi tazminatın ve 50.000 TL manevi tazminatın ticari faiziyle tahsilini talep etmiştir. Mahkemece, davalının eser sahibi sıfatıyla filmler üzerinde tasarruf hakkı bulunduğu,davacının eser sahibine karşı bu filmlerin sinema salonu dışındaki gösterimleri nedeniyle FSEK 80/1 uyarınca mali hak ihlali ya da elde edilen kazançtan sözleşmeye dayalı olarak bedel talep hakkı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Mahkemenin karar tarihinden sonra davacı sanatçının vefat ettiği ancak mahkemece gerekçeli kararın sadece aynı zamanda davacının mirasçısı da olan ve yargılama sırasında vasisi olan … vekiline tebliğ edildiği istinaf başvurusunda bulunduğu, ancak davacının diğer iki mirasçısına tebliğ edilmediği anlaşılmakla, Dairemizce diğer mirasçılara da gerekçeli karar tebliğ edilmiş, mirasçılar …, … istinaf başvurusunda bulunmamışlardır.Davalı şirketin davaya konu filmlerin yapımcısı sıfatıyla, filmlerin imal edildiği tarihte yürürlükte olan 5846 Sayılı Kanun’un 8. Maddesi gereğince eser sahibi olduğu ve davacı sanatçının davaya konu 21 adet filmde rol alarak oynadığı ve icracı sanatçı sıfatıyla FSEK 80. Madde gereğince eser sahibinin hakları ile bağlantılı hak sahibidir. Davacı tarafça FSEK 68. Madde gereğince üç kat tazminat talebinde bulunulmuştur.Dava konusu olayda filmin yapıldığı tarihteki yasaya göre eser sahibi yapımcıdır. Ancak icracı(oyuncu hakları) hakları yasa ile yapımcıya verilmemiştir. Filmlerin yapıldığı tarihte yapımcı, önceki yasa gereği eser sahibi olarak, icralar üzerinde hak sahibi değildir. Eser sahibi olan yapımcının 1995 yılından önce gerçekleşen sinema eserleri üzerindeki hak sahipliği bu tarihten sonra da eski yasaya tabi olmaya devam etmekle beraber, komşu haklar ne eski nede yeni yasaya göre kendisine ait olmadığından ve yeni yasa ile de kendiliğinden icracı sanatçıya geçtiğinden, yasanın yürürlüğe girmesinden itibaren ek 2/3 maddesi gereğince, yapımcının elinde bulunan kopyalardaki , icracı hakları yönünden kullanım icracı sanatçı veya onun hak sahiplerinin iznine tabi olduğu düzenlenmiştir. Tüm bu açıklamalar doğrultusunda, davacı icracı sanatçının icralar üzerinde bağlantılı hak sahibi sıfatıyla telif tazminatı talep hakkı bulunduğunun kabulü gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Mahkemece dosya kapsamında telif tazminatının belirlenmesi yönünden rapor alınmışsa da; raporda başrol oyuncusu olduğu filmler yönünden rayiç bedel tespiti yapılmadığı gibi, davacı vekilinin delil listesinde TRT ile unvan ve adresleri yazılı televizyon şirketlerine müzekkereler yazılarak filmlerin televizyonlarda yayınlanma tarihi, sayısı ve bu yayınlar karşılığında davalıya ödenen bedellerin sorulmasını talep etmesine rağmen bu hususlar da araştırılmamıştır. Bu durumda delillerin toplandığından bahsedilemeyeceğinden, davacı mirasçı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkeme kararının kaldırılmasına, mahkemece davacı …’nin vefat ettiği ve terekeye dahil haklar üzerinde mirasçıların elbirliği ile mülkiyet hakkının bulunduğu da gözetilerek, mirasçı … vekiline diğer mirasçıların davaya muvaffakatının sağlanması, sağlanamaması halinde terekeye temsilci tayini suretiyle, taraf teşkili sağlanarak devam edilmesi, taraf teşkilinden sonra davacı vekilinin delil listesi 3. Maddesinde yazılı televizyon şirketlerine müzekkere yazılması, cevaplar geldikten sonra davalı tarafın, davacının hak sahibi olduğu icralar üzerindeki yayma hakkının ihlal edildiğinin tespiti halinde, itirazlar da dikkate alınarak rayiç bedel konusunda gerekli görülürse yeniden rapor alınmak suretiyle telif tazminatı hesabı yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M :1-Davacı mirasçısı … vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, İSTANBUL(KAPATILAN) 4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİnin 15/12/2016 tarihli 2015/153 E., 2016/140 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,2- Dairemizin kararında işaret edilen hususlarda yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden istinafa geliş aşamasında davacı tarafından yatırılan 31,40 TL harcın talebi halinde ilk derece mahkemesince kendisine iadesine, 4-İstinafa geliş aşamasında davacı tarafından peşin olarak yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 117,60 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 215,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi. 24/05/2021