Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/766 E. 2021/213 K. 04.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/766 Esas
KARAR NO: 2021/213
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/12/2017
NUMARASI: 2016/167 2017/269
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Tecavüzün Giderilmesi İstemli)
KARAR TARİHİ: 04/02/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin ayakkabı imalatçısı olup TPE nezdinde … tescil numaralı ayakkabı modeli bulunduğunu, bu ayakkabı modelinin çocuklar tarafından ilgi gördüğünü, davalının ise bu tasarımın birebir aynısını … markası ile üretip satışa sunduğunu, konuyla ilgili olarak değişik tespit dosyasında rapor alındığını, 554 Sayılı KHK’nun 52/b maddesi gereğince alacaklarının belirlenmesini istediklerini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 15.000 TL maddi tazminat ile 10.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, tecavüze konu ürünlere ve araçlara el konulmasına, ürünlerin mülkiyetinin müvekkiline devrine, kararın ilanına, taklit ürünlerin ve üretim araçlarının tespiti ile akıbetleri nihai kararda belirlenmek üzere adli yedieminlikte muhafaza altına alınmasına, davalının dava süresince taklit ürünleri üretmesinin durdurulması ve tecavüzün önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 06/07/2017 tarihli dilekçesiyle maddi tazminat talebini 85.008,50 TL olarak ıslah etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin kendi ayakkabı modellerini tasarlayarak satışa sunduğunu, davacının tasarımının müvekkili tarafından kullanılmadığını, tespit dosyasında görülen ürünlerin taklit olmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davalının, davacıya ait endüstriyel tasarıma konu bot ürünlerinin benzerini üretmek ve satışa arz etmek suretiyle tasarım hakkına tecavüz ettiği, bu durumun aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiği, davacının tazminat talebinin KHK’nun 52/b maddesine dayandırdığı, alınan bilirkişi raporunda zararın 42.862,50 TL olarak tespit edildiği, davacının yeniden bilirkişi raporu alınmasına gerek olmadığını belirterek davasındaki maddi tazminat talebini 85.008,50 TL olarak ıslah ettiği, TBK’nun 50.maddesi uyarınca hakimin zararı belirleme yetkisinin bulunduğu, davacının ürününün niteliği, davalının piyasaya sürdüğü ürün miktarı ve hakkaniyet gereği bilirkişilerin raporunda belirlediği 42.862.50 TL’nin olayın oluşuna uygun görüldüğü ve davalının tasarımı kullanmakla elde ettiği karın bu miktardan aşağı olamayacağı kabul edilerek maddi tazminatın bu miktar olarak kabul edildiği, somut olay bakımından 5.000 TL manevi tazminatın yerinde olduğu gerekçeleriyle ” 1-DAVANIN KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-Davalının davacıya ait tescilli endüstriyel tasarım hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, 3-Endüstriyel tasarım hakkını ihlal nedeniyle hesaplanan 42.862.50-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, 4-KHK 53. maddenin uygulanmasına yönelik istemin reddine,5- Manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 5.000-TL manevi tazminatındava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, 6-Hüküm özetinin masrafı davalıdan alınarak karar kesinleşitğinde Türkiye çapında yayın yapan bir gazetede bir kez ilanına, 7-Davalının salt bu ürünü ürettiği yönünde delil bulunmadığından üretim araçlarına el konulması isteminin reddine, tescilli tasarım kapsamında kalan üretilmiş ürünlere karar kesinleşiğinde HMK 390 vd. Kapsamınde el konularak tecavüzün ve etkilerinin önlenmesine, ” şeklinde karar verilmiş, kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir. Davacı vekili, istinaf sebebi olarak; maddi tazminat hesabında hataya düşüldüğünü, bilirkişinin yalnızca 2015 yılı ticari defterleri üzerinde hesaplama yaptığını, dava tarihinin 22/08/2016 olduğunu, dolayısıyla zarar hesabında 2015 yılının 12 ayı ile sınırlama yapılmasının doğru olmadığını, bilirkişilerin hesaplama yöntemi ile 2016 yılının ilik 8 ayı için 32.146,00 TL tazminat hesabı yapılması gerektiğini, ayrıca 2014 yılı için de tazminat hesabının hiç yapılmadığını, bu eksikliğin hatırlatılmasına rağmen sehven hataya düşüldüğünü, mahkemenin “davalının net karı üzerinden genelleme yapıldığı” gerekçesiyle talebi reddettiğini, halbuki bilirkişilerin genellemeyi 2015 yılı ile sınırlı tuttuklarını, yine 554 Sayılı KHK’nun 53.maddesinin uygulanmamasının hakkaniyete aykırı olduğunu, tasarımın ekonomik bakımından önemli bir katkısının bulunduğu kanaatine varıldığında makul bir payın daha eklenmesi gerektiği, ancak mahkemenin bu hususu gözardı ettiğini, özellikle faturaların değerlerinin düşük gösterildiğini, yine birçok faturasız satışlar yapıldığını, dolayısıyla 53.maddenin uygulanması gerektiğini, ayrıca manevi tazminat talebinin kısmen reddinin de doğru olmadığını, müvekkilinin davalıyı defalarca uyardığını ve ihtar çektiğini, ancak sonuç alamayınca bu davayı açtığını bildirmiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; davacının tasarımı ile davalının ürünleri arasında benzerlik bulunmadığını, söz konusu ürünlerin birçok marka tarafından kullanıldığını, özgünlükten uzak olduğunu, iltibasa yol açmadığını, tespit dosyasındaki bilirkişi raporunun esaslı bir incelemeyi içermediğini, bununla birlikte raporun sonuç kısmında davacıya ait tescilli ürünlerle bu ürünler arasında fark edilebilir ufak tefek değişikliklerin mevcut olduğunun belirtildiğini, ayrıca müvekkilinin ürünlerini raider markasıyla sattığını, ürünlerin taklit olmadığını, dava dışı işletmelere satılan ürünler arasında renk, şerit kalınlığı, taban rengi ve tabının şekli, fermuar kısmının başlangıç ve bitiş kısmı, ürünlerin arka üst noktaları arasında farklılıklar olduğunun tespit edildiğini, tüm bu hususların yanı sıra raider markasının da iltibası ortadan kaldırmaya yeterli olduğunu, ayrıca tespit yapılan işletmelere satılan ürünlerin tamamı üzerinde inceleme yapılmadığını, bu durumun hakkaniyete aykırı olduğunu, salt ticari defterler üzerinde inceleme yapıldığını, tek tek, ayrı ayrı tespit yapılmadığını, bu işletmelere satılan ürünlerin tamamının iktibasa ve iltibasa yol açan ürünler olmadığını bildirmiştir. İstanbul 3.FSHHM’nin 2015/80 D.İş sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafın davalı ile dava dışı … Ltd.Şti, … A.Ş , … Ltd.Şti aleyhine tespit işlemi yaptırdığı, tespit sırasında … A.Ş , … Ltd.Şti’ne ait adreslere gidildiği, burada yapılan görüşmelerde ürünlerin davalı şirketten alındığının beyan edildiği, davalının bu ürünleri raider markasıyla sattığının tespit edildiği, … A.Ş ‘den 72 adet, … Ltd.Şti’nden 16 adet mevcut, 32 adet de satılmış olan ürün mevcut olduğu, … Ltd.Şti’nde yapılan görüşmede ise firma yetkililerinin bu ürünlerle ilgili olarak ürünler aldıklarını beyan ederek davalıdan o model ayakkabı almadıklarını beyan ettiği, yapılan incelemede tescilli tasarımla tüketiciyi yanıltacak düzeyde benzer çocuk ayakkabılarının olduğu, tasarımların çok küçük ayrıntılar düşünde form yapıları, üzerinde uygulanan model özelliği, kombinasyon kullanımı ve tasarım ögeleri açısından aynı olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davacıya ait … tescil numaralı endüstriyel tasarım tescil belgesinin incelenmesinde; 31/12/2014 tarihinde tescil edildiği, 5 yıl süreyle korumaya tabi bulunduğu, tasarımın çocuk ayakkabısına ilişkin olduğu görülmüştür. Yargılama sırasında alınan …, … ve … tarafından düzenlenen 08/06/2017 tarihli bilirkişi heyet raporunda; davacıya ait tasarımın iltibas oluşturacak derecede benzerinin tespit yapılan işyerlerindeki çocuk botları üzerinde kullanıldığının anlaşıldığı, davacı tarafın 2015 yılı ticari defterlerinin incelendiği, davacının …’na 664 çift ve 8632.00 TL’lik, …’a ise 13.888 çift ve 177.844,00 TL olduğu, bu rakamların net ve kesin rakamlar olduğu, net kar marjının %6,35 olup davacının tespit istenilen iki firmadan net ve kesin karının 11.841,23 TL olduğu, raider markalı tüm satışların 6.750.000,00 TL olduğu, bunun %10’unun dava konusu ürünlere tekabül ettiği, bu tutar üzerinden net karın ise 42.862,50 TL olarak hesaplandığı, buna göre davacının 554 Sayılı KHK’nun 52/b maddesi gereğince talep edebileceği maddi tazminatın tespit talep ettiği firmalar için 11.841,23 TL, genel olarak ise 42.862,50 TL olarak hesaplandığı yolunda görüş belirtildiği görülmüştür. Davacı tarafın ıslah dilekçesinde bilirkişi raporunda hesaplamada eksiklik bulunduğunu, sadece 2015 yılının hesaplandığını, dava dilekçesinin 22/08/2016 tarihli olduğunu, bilirkişinin bu hesaplamayı sehven yapmayı unuttuklarını, ayrıca 2014 yılı için hiç hesaplama yapılamadığını, bilirkişilerin raporundaki hesaplama yöntemi dikkate alındığında, 2016 yılı için 32.146,00 TL miktarına ulaşıldığını, bunun için yeniden bir bilirkişi incelemesi talebinde bulunmadıklarını belirterek toplam 85.008,50 TL’yi talep ettiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, endüstriyel tasarıma tecavüzün giderilmesi ile maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir. Davacı taraf, davalının tasarıma tecavüz ettiğini iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Dava dilekçesinin konu kısmında “TPE nezdinde müvekkili şirket adına tescilli endüstriyel tasarıma davalı tarafça vaki tecavüzün giderilmesi ile maddi ve manevi tazminat taleplerimize ilişkin belirsiz alacak davasıdır” yazılı olduğu, netice ve talep kısmında ise özetle “şimdilik 15.000 TL belirsiz alacağımızın hüküm altına alınmasına, fazlaya ilişkin haklarımızın saklı tutulmasına, 10.000 TL manevi tazminata, tecavüze konu ürünler ve araçlara el konulmasına ve mülkiyetinin müvekkili şirkete devrine, kararın ilanına, ürünlerin ve araçların muhafaza altına alınmasına, dava boyunca ürünlerin üretiminin durdurulması ve tecavüzün önlenmesi için ihtiyati tedbir oluşturulmasına” karar verilmesi istenmiş olup hakkında talep bulunmayan endüstriyel tasarım hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması ve önlenmesi yönünden karar verilmesi doğru değildir. Öte yandan davacı taraf 554 Sayılı KHK’nun 52/b maddesi gereğince tazminat talep etmiş olup bilirkişi raporunda davalı tarafın 2015 yılı ticari defterlerinin incelendiği ve mahkemece de bu rapor üzerinden sonuca gidildiği görülmüş olup somut olayda davacı tarafın İstanbul 3.FSHHM’nin 2015/80 D.İş sayılı dosyasında davacı tarafından davalıya 30 Haziran 2015 tarihli ihtarname keşide edilmiş ise de, ihtarnamenin tebliğ edilip edilemediğinin anlaşılamadığı, davacının 05/11/2015 tarihinde tespit talebinde bulunduğu, tespit işleminin ise 09/11/2015 tarihinde yapıldığı, davanın ise 22/08/2016 tarihinde açıldığı, buna göre mahkemece ihlal tarihinin başlangıcı saptanarak dava tarihine kadar olan dönemin ihlal dönemi olarak kabul edilmesi ve bu dönem içerisinde davacının elde ettiği kazanca göre (davalı tarafın 2015 ve 2016 yılı ticari defter ve kayıtları birlikte incelenmek suretiyle) hesaplama yapılması gerekirken 2016 yılı ticari defterlerinin de incelenmesi gerektiği gözetilmeksizin 2015 yılının tamamı için ihlal varmış gibi tazminat hesabı yapan bilirkişi raporuna itibar edilmesi doğru değildir. Öte yandan somut olay bakımından 554 Sayılı KHK’nun 53.maddesinin uygulanması talebinin reddi doğru olup davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. Ayrıca endüstriyel tasarıma tecavüzün tespiti ve haksız rekabetin tespiti konularında bir dava bulunmadığından bu konuda hüküm verilemeyeceğine göre de kararın gazetede ilanına dair karar verilmesi de usule aykırıdır. Öte yandan dairemizce yukarıda belirtilen açıklamalar doğrultusunda yeniden yapılacak araştırma ve inceleme sonunda tespit edilecek maddi tazminat miktarının belirlenmesi, ayrıca somut olay bakımından ihlalin ağırlığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları gibi hususlar gözetilerek manevi tazminatın da yeniden belirlenmesi ve davacının talepleri hakkında bir karar verilmesi gerekir. Açıklanan bu hususlar yönünden taraf vekillerinin istinaf taleplerinin kısmen kabulü, diğer yönlerden ise reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 3-İstanbul 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 12/12/2017 tarih, 2016/167 esas, 2017/269 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 4-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 5-İstinaf peşin harçlarının talepleri halinde davacı ve davalıya iadesine, 6-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 51,50 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 149,60 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 8-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.04/02/2021