Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/757 E. 2021/114 K. 22.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/757 Esas
KARAR NO : 2021/114 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/12/2017
NUMARASI : 2017/504 E. – 2017/248 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/01/2021
İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ tarafından verilen 05/12/2017 tarihli kararına karşı, davalı tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı adına lll tescil sayılı “…” markasının, tescilli olduğu tüm emtialar yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, davalı tescilinin kötüniyetli olduğunu, 556 Sayılı KHK’nın m.8/1-b, m. 8/3 ve m. 35 hükümleri gereğince hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, davacı şirketin, 2011 43859 sayılı …, 2011 14990 sayılı …, 2009 13239 sayılı … ve 2007 12010 sayılı BRN BERLİNA markalarının tescilli sahibi olduğunu, davacı markalarının, dava konusu … markası ile 18. Sınıfta, birebir aynı ürünler için tescilli olduğunu, davacıya ait yine 2011 43859 sayılı … markasının ayrıca 35. Sınıftaki “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri” için tescilli olduğunu, iltibas riski olduğunu, davalının eşi ve ablasının davacı şirkette çalıştığını,Medeni Kanun M.2 ve 556 Sayılı KHK m.35 anlamında kötü niyetli olarak tescil edildiğini, davalının da müvekkili şirket ile aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, TTK m.18/II hükmünce davalının, müvekkili şirketi ve markasını biliyor olması gerektiğini, davalının dava konusu marka tescile kavuştuktan sonra, söz konusu markayı müvekkiline satmaya çalıştığını, bu nedenle lll tescil no’lu “…” markasının tescilli olduğu tüm emtialar yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin çanta, bayan giyim ve çocuk giyim sektöründe faaliyet gösterdiğini, müvekkili ile davacı şirket arasındaki ilişkinin, davaya konu … markasının TPE nezdinde tescilinden çok daha önceye dayandığını, markanın tescil ettirilmesine bizzat davacı şirket ortakları … katkıda bulunduğunu, davacı şirket ortaklarının müvekkiline “‘… markasının çanta bazında kendileri tarafından kullanılmadığını, kendilerinin çantalar için “…” ve ‘…’ marka ve logolarını kullandıklarını ve hu sebeple de 18.sınıfta isim hakkını almadıklarını söylediklerini, … markasına ait katalog çekimlerini yapması için kendi mağazalarını dahi müvekkilinin kullanımına sunduğunu, davalının markanın isim hakkını aldıktan sonra satışlarının iyi olduğunu gören davacı şirket yetkililerinin müvekkilinden önce para talep ettiğini, iddia edildiği gibi müvekkilinin markayı satmaya çalışmadığını, aralarında ceza soruşturmasına konu eylemlerin yaşandığını, soruşturma dosyaları bulunduğunu, davalının şikayetçi olmasından sadece bir gün sonra 05/08/2016 tarihinde davacı şirketin göstermelik olarak Berlina markasını 18.sınıfta tescil almak için için TPE’ye başvurduğunu, başvurularının reddedilmesi üzerine de hükümsüzlük davasını açtıklarını, davacı şirketin piyasada çanta bazında … markasını hiç bir zaman kullanmadığını, esasen şirket ortaklarından …’ ün isminin kısaltması olan “… (…) ismini kullandıklarını, davacı şirketin piyasaya sürdüğü çantaların … ve … markalarını taşıdığını, iltibas bulunmadığını, davacı markasının kayıtları incelendiğinde sergilenmek üzere bir araya getirilebilecek ürünler arasında Çanta sınıfının dahi bulunmadığını, ayrıca markaların yazılış görsellerinin de farklı olduğunu, kötüniyet iddiasının mesnetsiz olduğunu, beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARLARI: İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 05.12.2017 tarihli 2017/504 E. 2017/248 K.’ sayılı kararıyla; “.. davalı şirketin 18. Sınıfta yer alan ve 2015 79812 tescil sayılı “…” markasının 9.5.2016 tarihinde tescil olduğu , buna karşın davacı adına tescilli markaların; 2011 43859 sayılı … markasının 35. sınıfta 24.5.2011 tarihinde, 2011 14990 sayılı … markasının 18,24,25,35,sınıflarda 24.02.2011 tarihinde, 2009 13239 sayılı … markasının 18. sınıfta 18.3.2009 tarihinde , 2007 12010 sayılı … markasının 18. sınıfta 09.03.2007 tarihinden itibaren tescilli olduğu , … markasının , davacının çok önceden beri tescilli olan … esas unsurlu markalı ürünler ve ambalajları üzerinde piyasaya sunumu ile kullanılması halinde 6769 Sayılı SMK nun 6/1 maddesi uyarınca “markanın tescil haklarına giren aynı mal ve hizmetlerle ilgili olan, tescilli markanın kapsadığı mal ve hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve hizmetleri kapsayan ve bu suretle tüketici nezdinde tescilli marka arasında bağlantı olduğu ihtimali de dahil olmak üzere her iki markanın iltibas teşkil edecek şekilde tüketicileri yanıltmasına sebebiyet vereceği, bu durumun tüketiciler nezdinde davacı yanın tesis ettiği imajın transferi sonucunda doğuracağı, davalının söz konusu marka tescilini kotüniyetle yaptığı, bu 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun Marka Tescilinde Nispi Red Nedenlerini düzenleyen 6/(9) Maddesinde “Kötüniyetle yapılan marka başvurulan itiraz üzerine reddedilir hükmü de dikkate alındığında; davalının marka tescilinde iyiniyetli olmadığı,” gerekçesiyle davalıya ait markanın hükümsüzlüğüne, karar kesinleştiğinde kararın TPMK’na bildirilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı asil süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davacının … markasını daha önce aldığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacının giyim sektöründe hizmet verdiğini, markanın 35. Sınıfta tescilinin de bu yönde olduğunu, -müvekkilinin markayı satmak istediğine yönelik iddianın gerçek dışı olduğunu, davacı şirket yetkilisinin davalıyı darp ederek zorla senet imzalattığı ve notere götürdüğünü, savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu, İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldığını, -öz ablası … ve eşi … davacı firmada çalıştığını, yargılamada tanık dinlenmediğini, markanın kötüniyetli tescil edildiği iddiası konusunda araştırmanın eksik kaldığını,-davacının markanın davalı adına kayıtlı olduğunu zaten bildiğini, davacı firma satış ve pazarlama sorumlusu … davacı firma sahibinin arayarak “… markasının davalıya ait olduğunu, işyerinde ona özel bölüm açılıp çantalarını sergilemesinde resim çekmesinde yardımcı olunuz” dediğini, bu kişinin tanık olarak dinlenmediğini, -markalar arasında benzerlik bulunmadığını, yazı fontlarının farklı olduğunu, TPE uzman kontrolünden de geçtiğini,-davacı markalarında … ibaresinin önünde ekler bulunduğunu, davacının … olarak markalaştığını, beyanla kararın kaldırılarak, talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesine cevabında; yargılama sırasındaki dilekçeleri ve beyanlarını tekrar ettiği, müvekkilinin lll sayılı … markasının başvuru tarihinin 24/05/2011 tarihi olup o tarihte 35. Sınıfta hizmetin hangi mallara yönelik olduğunun açıklanması zorunluluğunun bulunmadığını, 19/10/2011 tarihinde tebliğde değişiklik yapıldığını, taraf markalarının birebir aynı sınıflarda tescilli olduğunu, ceza soruşturmasının bu dava ile ilgisinin bulunmadığını, davalının müvekkilinin markasından haberdar olduğunu, davalının ablası ve eşinin davacının sigortalı çalışanı olduğunu, davalının da giyim ve çanta sektöründe faaliyet gösterdiğini, tescil ettirdikten sonra davalının markayı davacıya satmaya çalıştığını, markaların görsel, fonetik ve anlamsal olarak benzer olduğunu, .. markasında … ibaresinin … ibaresinin kısaltması olduğunu beyanla istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Davacı adına tescilli markaların; … sayılı … markasının 35.sınıfta 24.05.2011 tarihinde, 2011 14990 sayılı … markasının 18,24,25,35,sınıflarda 24.2.2011 tarihinde, 2009 13239 sayılı … markasının 18. sınıfta 18.3.2009 tarihinde, 2007 12010 sayılı … markasının 18. sınıfta 09.03.2007 tarihinden itibaren tescilli olduğu anlaşılmıştır. Davalı adına … tescil sayılı “…” markasının ise 18.sınıfta ticaret alanında 02.10.2015 tarihinde başvurusunun yapılarak 09.05.2016 tarihinde tescil olduğu anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E :Davacı vekili dava dilekçesinde; önceki tarihli tescilli markalarına dayanarak iltibas ihtimali bulunduğu ve davalı markasının kötü niyetli tescil edildiğini ileri sürerek davalı markasının hükümsüzlüğünü talep etmiştir. Mahkemece davanın kabulüne, davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmiş, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı markası 18. Sınıfta tescilli olup, davacı adına tescilli 18. Sınıfta tescilli 18.3.2009 başvuru tarihli … ,09.03.2007 başvuru tarihli … , 24/02/2011 başvuru tarihli … markaları bulunmaktadır. Davacı ile aynı sektörde faaliyet gösteren davalının, ablası ve eşinin de davacı şirketin sigortalı çalışanı olup, ayrıca davalı vekilinin cevap dilekçesinden davalı markasının tescil tarihinden önce davacı markalarından haberdar olduğu anlaşılmaktadır. … ibaresi Türkçe yada başka bir dilde karşılığı olmayan fantezi bir markadır. Davalının davacı markalarındaki … ibaresini, hiçbir haklı sebep bulunmaksızın, aynı sınıf ve alt sınıflarda, davacının tescilli markaları ile iltibas yaratacak şekilde tescil ettirmesi, TTK 18/2 maddesinde düzenlenen, basiretli tacir davranışı ile bağdaşmadığı gibi, iyi niyetli de değildir. Markalar arasında görsel ve fonetik olarak yüksek oranda benzerlik bulunmaktadır. Davacı markasındaki … ve … ibarelerinin, … ibaresinin önüne getirilmiş olması, davalı markasında ise tek başına kullanılması davalı markasına ayırt edicilik kazandırmamaktadır. Mahkemece markaların benzer olduğu, aynı sınıflarda tescil edildiği, tüketici nezdinde doğrudan ve dolaylı olarak iltibas ihtimali yarattığı ve kötüniyetli tescil edildiği gerekçesiyle hükümsüzlük kararı verilmesinin dosya kapsamına uygun olduğu, davalı vekilinin tanık dinlenilmediği yargılamanın eksik bırakıldığına yönelik istinaf sebebinin haklı olmadığı kanaatiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 59,30 TL harcın, peşin alınan 35,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 23,40 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 22/01/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.